• Sonuç bulunamadı

4. Araştırma İle İlgili Temel Bilgiler

1.2. Helal Kılınan Yiyecekler

1.2.2. Behimetu’l-En’âm” Helal Kılınmıştır

“…Siz ihramlı olduğunuz halde avlanmayı helal saymamak ve size (aşağıda) okunacak olanlar hariç kalmak şartiyle davarlar (ın etleri) size helal kılındı. Şüphesiz ki Allah ne dilerse onu hükmeder.”132 Bu ayetin anlamının genişliğini kavramak için Kindi ile arkadaşlarının hikâyesini anlatmakta fayda vardır.

En-Nakkâş’ın naklettiğine göre, el-Kindî’nin arkadaşları ona şöyle demişler: “Ey Hâkim (bilge kişi), bize şu Kur’an’ın benzerini yap.” O, “olur onun bir bölümünün benzerini yapayım” demiş ve uzun sayılabilecek bir süre kimseye görünmemiş. Sonra ortaya çıkıp şöyle demiş: “Allah’a yemin ederim buna gücüm yetmiyor, kimse de buna güç yetiremez. Ben, mushafı açtım, karşıma Mâide Suresi çıktı, Baktım ki, ahde vefayı dile getirmekte, onu bozmayı yasaklamaktadır. Genel olarak bir takım şeyleri helâl kılmakta, arkasından da ardı arkasına bazı şeyleri İstisna etmekte, daha sonra da kendi kudret ve hikmetini bize haber vermektedir. Bütün bunları da iki satırda ifade etmek- tedir. Herhangi bir kimse bunları ancak ciltlerle ifade edebilir.”133

128 Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, VIII, 471. 129

Mu’minun, 23/51.

130

Bakara, 2/172.

131 Müslim, Zekât, 65; Tirmizi, Tefsir, 2. 132 Mâide, 5/1.

Kurtubî (ö.671) de 1. ayetin manasının genişliği hakkında şunları söyler:

Bu ayeti kerime, söz söyleme hakkında basiret sahibi olan herkese, fesahati ve lafızlarının azlığına rağmen ihtiva ettiği manalarının çokluğu ile açıkça kendisini gösteren bir ayettir. Bu ayeti kerime beş hüküm ihtiva etmektedir:

1) Akidleri yerine getirme emri,

2) Dört ayaklı davarların helâl kılınması, 3) Bundan sonra gelenlerin istisna edilmesi

4) Avlanılanlar hususunda, ihramlı iken avlanılanların istisna edilmesi,

5) Ayet-i kerimenin iktizâ ettiği, ihramlı olmayan kimseler için avlanmanın mübah oluşu.134

Ebu’l- Leys Semerkandî (ö.383) bu ayetin tefsirinde özetle şöyle diyor:

“Bu ayetteki üç ifade de cevami’ul kelamdandır.” Akidler, behimetu’l en’am ve size okunanlar hariç gibi ifadeler cevami’ul kelamdandır.135

Bu açıklamalardan sonra Behimetu’l-En’âmı açıklayabiliriz.

En’am “neam’ın” çoğuludur. Terim olarak deve, sığır, koyun ve keçi hakkında kullanılır. Sözlükte ise, yumuşaklık, uysallık gibi mânalara gelen bu kelime, eti yenen evcil hayvanlardan en çok uysal ve yumuşak hareketli olan dört çeşit hayvana isim olmuştur: Deve, sığır, koyun ve keçi.136

Aklı olmayan her canlı, “behîme”dir.137

“İbham” (kapalı bırakma) mânâsından alınmıştır. Daha sonra bu isim kara ve denizde yaşayan dört ayaklı hayvanlar hakkında kullanılmıştır. Vahşi hayvanlar dışındaki dört ayaklı hayvanları kapsar.138

En’am ise neamın çoğulu olup deve, sığır, koyun ve keçi gibi evcil hayvanların yanında ceylan, geyik ve benzeri yabani hayvanları da içine alır. Burada helal kılınan mutlak behâim (hayvanlar) değil, kara ve denizde yaşayan dört ayaklı hayvanlardır.139

Behîme”nin, “en’âm”a izafesi, beyân içindir. Bu tür izafet “den, dan” manasındadır. Meselâ gümüş’den olan yüzük, gümüş yüzük gibi. Ayetteki bu izafet, “En’âm’dan olan behîme” demektir. Bunun teşbih için olduğu söylenmiştir. O zaman mana şöyle olur. “En’am gibi olan behime” demek olur ki ceylan vb. hayvanlar geviş

134

İmam Kurtubi, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, VI, 8.

135 Semerkandî, Bahru’l-Ulûm, I, 412. 136 Cessas, Ahkâmu’l-Kur’an, II, 373. 137

Ebu’l-Leys Semerkandî, Bahru’l-Ulûm, I, 412; Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, VIII, 447; Meraği, Ahmet Mustafa, Tefsiru’l Meraği, Daru’l-Kutubu’l-İlmiyye, Beyrut,1946, VI, 42.

138 İbni Âşûr, Muhammed Tahir, Tefsiru’t-Tahrir ve’t-Tenvir, Daru’t-Tunusiyye, Tunus, 1984, VI, 78. 139 İsfahânî, Müfredât, s.149; Bkz., Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, III, 267; Bkz., Hayrettin Karaman

getirdikleri için en’ama benzemiş olurlar ve helal sayılırlar.140

Ceylan, geyik ve benzeri yabani hayvanların behîmetu’l-en’âm’a dâhil olmasının caiz olması ayetin devamındaki “İhramlı iken avlanmayı helal saymamak kaydıyla” istisnasının delalet etmesindendir.141

Mevdûdi şöyle açıklamıştır: En’âm deve, sığır, koyun ve keçi için kullanılır. Behime ise dört ayaklı otobur hayvanlar için kullanılır. Behimetu’l-en’am ifadesiyle aynı zamanda etobur hayvanların da haram kılındığı ima edilmiş oluyor.142

Allah, “En’âm‘ı da (Allah sizin için) yaratmıştır. Bunlarda sizin için ısıtıcı ve koruyucu maddeler ve nice nice faydalar vardır... Atları katırları ve merkebleri de (sizin için) yarattı”143

buyurmuş ve böylece “en’âm” ile “at, katır ve eşeğin” farklı olduğunu belirtmiştir.144

Ayette geçen en’am, eti yenen hayvanların hepsine şâmildir.145 Burada önemli bir konuya değinmekte fayda görüyoruz.

“O, size yalnız şunları haram kıldı: Ölü hayvan, kan, domuz eti, bir de Allah’tan başkası adına kesilen hayvanlar…”146

bu ayet ve Nahl Suresi 115. Ayette hasr ifadesiyle dört şeyin haram kılınmasından dolayı başka etlerin haramlığı inkâr edilemez. Başka etlerin haram olması Kur’an’a ters değildir. Bu konuda gerekçelerimiz şunlardır.

a) Mâide suresi 1. ayette geçen ‘size okunanlar hariç’ kısmı sadece Kur’an’dan okunanlar değil, Hz.Muhammed (s.a.v) tarafından okunanları da kapsıyor. Bu Kurtubî (ö.671)’nin de görüşüdür.147

b) Behimetu’l En’am ifadesini açıkladık dolayısıyla hadislerde yasaklanan hayvanlar behimetu’l en’am kapsamına girmiyor. Yani bunların hadisle yasaklanması Kur’an’a ters düşmüyor.

c) Tayyibât olanlar bize helal kılınmıştır. Tayyibât ise açıklandığı gibi selim fıtratların haz aldığı yiyeceklerdir. Hâlbuki yukarıdaki ayetlerde geçenler (ölü, kan vb.) dışındaki her şey tayyibat kapsamına girmiyor. Mesela içkinin içilmesi kesin haramlardandır. Fakat yukarıdaki ayetlerde anlatılmıyor d) Ehli kitabın yiyecekleri tayyibâttandır.148 Bunlar da yukarıdaki ayetlerin

dışındadır.

140

Rıza, Muhammed Reşid, Tefsiru’l-Menâr, Daru’l-Menâr, Mısır, 1367, VI, 118.

141 Cessas, Ahkamu’l-Kur’an, II, 373. 142 Mevdûdi, Tefhîmu’l-Kur’an, I, 454. 143

Nahl, 16/5–8.

144

Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, VIII, 442.

145 Ebu’l-Leys Semerkandî, Bahru’l-Ulûm, I, 412. 146 Bakara, 2/173.

Sonuç olarak Kur’an’da haram yiyeceklere değinen ayetler sadece dört çeşit haramın (ölü, kan, domuz ve Allah’tan başkası adına kesilenler) anlatıldığı ayetler değildir. Bu yüzden ayetlerdeki hasr ifadelerini İmam Suyûtî (ö.891) gibi değerlendirmekten başka çaremiz yoktur. Sebebi nüzul ilminin faydalarını sayarken bir faydasının şu olduğunu söyler: “Esbâbı nüzul, ayetlerde hasr manasını tevehhüm etmekten alıkoyar. İmam Şafii Mekke müşrikleri Allah’ın helal kıldığı hayvanları haram (bahire, vâsile vb.), haram kıldığı diğer yiyecekleri de helal kılınca, adeta Allah’ın emirleriyle zıtlaşır gibi hareket edince Allah indirdiği ayetlerde vakıaya muvafık olarak helal sadece sizin haram kıldıklarınızdır. Haram da sadece sizin helal saydıklarınızdır demek için hasr ifadelerini kullanmıştır. Mesela birisi ‘bugün tatlı yeme’ muhatap da cevaben dese ki ‘bugün sadece tatlı yiyeceğim.’ Bu söz, ben tatlıdan başka bir şey yemeyeceğim demek değildir. Dolayısıyla ayetlerdeki hasr ifadelerine dayanarak bunlar dışında başka haram yiyecek yoktur demek doğru değildir.”149

Nesefî (ö.710) de “Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen… Size haram kılındı…”150

Ayetinin tefsirini yaparken cahiliyye Araplarının yediklerinin açıklandığını belirterek tefsire başlıyor.151