• Sonuç bulunamadı

2. İNSAN HAYATININ EMNİYETİNİ SAĞLAYAN GENEL KAİDELER

2.1. Ahde Vefa

2.1.2. Ahitlerini Bozanlara Örnekler

“Andolsun ki, Allah İsrailoğullarından bir söz almıştı. Biz onlardan on iki temsilci gönderdik. Allah demişti ki: Şüphesiz ben sizinle beraberim. Andolsun eğer namaz kılar, zekât verir, peygamberlerime inanır, onlara kuvvetle yardım ederseniz, Allah’a güzel bir surette borç verirseniz kötülüklerinizi örterim. Sizi altlarından

22 Buhari, İcare,14, İbn Mâce, Ahkâm, 23, Tirmizi, Ahkâm,14. 23 Buhari, Mükâteb, 3.

ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra sizden kim de inkâr ederse şüphesiz doğru yoldan sapmış olur.”25

Mâide Suresi 12. ve 13. ayetler İsrailoğullarından misâk alındığını onların bu mîsakı bozmaları sebebiyle la’netlendikleri ve dünyada da aralarına düşmanlığın ayrılmayacak şekilde konulduğunu gösterir. Demek ki alınan akidlerin hukuku vardır. Şayet yerine getirilmezse hem dünyada hem de ahirette bir cezası vardır.

İsrailoğullarının içinden seçilmiş önderler Alllah’ın ahdine sadık kalmamışlardır. Allah bu ahidleri aldığı halde yine de bozmuşlardır. Dolayısıyla onların düşüklerinin ahidlerini bozmaları ve Peygamberimize de ihanet etmeleri de beklenir. Nitekim Beni Nadir Yahudileri peygamberimizi öldürmeye teşebbüs etmişlerdir.26

Allah’ın emirlerine sadık kalan insanlar birbirleriyle yaptıkları ahidlere de sadık kalırlar. Günümüzde de verilen sözlere bağlı kalmamanın nedenini burada aramak gerekir. Çünkü aşağıdaki beş emir herkesi kapsıyor.

İsrâiloğulları’na yerine getirilmesi emredilen beş husus: 1. Namazı aksatmadan kılmak,

2. Zekâtı gerektiği gibi vermek,

3-4 Bütün peygamberlere inanıp hayatta olanlarına uyup yardımcı olmak, 5. Faizsiz ödünç vermek ve bunun karşılığını yalnız Allah’tan beklemek.27

İnsanlar arasında sınıf farkını kaldırıp peygamber sünnetinde birleştiren ve kardeş olmayı gerçekleştiren namaz ve zekât gibi iki önemli ibâdet diğer ümmetlere de farz kılınmış; toplumun belli bir kesimini sömürüp cılızlaştıran faiz yasaklanmış; peygamber sünnetindeki feyizli hayatın lüzumu belirtilmiştir.

Bugün de aynı emirler Kur’an’da yer almakta ve mü’minlerden bu farzların yerine getirilmesi kesinlikle istenmektedir. Aksine bir yol tutanlara, İsrâiloğullarının akibeti hatırlatılmakta ve böylece gereken ilâhî uyarı yapılmaktadır. Günümüzde fertlerin ömür ve kazançlarında bir bereketsizlik, aile yuvalarında sürekli huzursuzluk, toplum yapısında güvensizlik varsa, bunun sebebini dine, dinî emirlere kayıtsız kalmamızda aramak gerekir. Namaz ve zekât gibi, biri ferdi erdemli düzeye getiren, diğeri topluma yön verip dengeyi sağlayan iki önemli ibâdetin terkinde ve faiz ile maddeciliğin bütün hızıyla toplumu kemirmesinde aramak gerekir.28

25

Mâide, 5/12.

26 Taberi, el-Camiu’l-Beyan An Te’vili Ayil-Kur’an, X, 125. 27 Mâide, 5/12.

“Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık.”29

Ayetteki ‘fa’ takibiye ve ‘ba’ harfi sebep bildirirler. ‘Fa’ atıf edatıdır. Tertip bildirir. Müfredin müfrede atfında tertip bildirirken cümlenin cümleye atfında sebep bildirir. ‘Câe Zeydun fe Aliyyun’ dediğimizde müfredin müfrede atfı olduğu için tertip bildirir. Yani ‘önce Zeyd geldi, ardından Ali geldi’ manasını verir. Fakat ‘kefere fulanun fe kane fin-nari’ dediğimizde cümleyi cümleye atfetmiş olduğumuzdan sebep bildirir. Yani ‘filan şahıs inkâr ettiği için cehenneme girdi.’ Yukarıdaki ayette de cümle cümleye atfedildiği için kalplerinin katılaşması, şartlarını belirttiğimiz akidlerini bozmalarındandır manasındadır.30

Mâide Suresi 14. ayette şöyle buyuruyor:

“Biz hristiyanız diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah, ne yapmış olduklarını onlara - elbette haber verecektir.”31

Burada ( ) ‘feeğreynâ beynehumu’l-adâvete’ ifadesinde fa harfi sebeb bildirir. Cezalandırılmalarının sebebi ahidlerini bozmalarıdır. Ahitleri bozmanın dünyadaki cezası aralarına düşmanlığın salınmasıdır. Hem de ( )ile ifade edilmiştir ki bunun manası ayrılmayacak şekilde gerekli kılmadır.32

Sanki biri diğerine peşini bırakmayacak şekilde düşmanca musallat olmuş gibidir.33 Mademki akidleri bozmak düşmanlığa ve kalp katılığına sebep oluyorsa o halde bunun mefhumu muhalafesinden şunu anlıyoruz: Allah’ın emirlerine uymak kalp yumuşaklığına sebep olur. Kur’an sebebe dikkatimizi çekiyor.34 Hristiyanların yaptıklarından dolayı aralarına düşmanlık girdiğini nazara veriyor. Onlar kendi aralarında düşman ama üçüncü bir düşmana karşı birleşebilir.35

Yahudiler kin ve ihtirasları uğruna Tevrat’a sırt çevirmişler, dünyevî saltanatlarına engel kabul ettikleri İslâm’a karşı kin beslemişler, Hz. Muhammed (s.a.v)’in vücudunu ortadan kaldırmak için birçok kere suikast teşebbüslerinde

29 Mâide, 5/13.

30 Useymin, Tefsiru’l-Kur’an Sureti’l-Mâide, I, 187. 31

Mâide, 5/14.

32

Zemahşerî, Tefsîru’l-Keşşaf, s.283.

33 Bkz., Useymin, Tefsiru’l-Kur’an Sureti’l-Mâide, I, 202. 34 Useymin, Tefsiru’l-Kur’an Sureti’l-Mâide, I, 205. 35 Useymin, Tefsiru’l-Kur’an Sureti’l-Mâide, I, 203.

bulunmuşlardır. Amaçlarına erişebilmek için kutsal kitap, Tevrat’taki bazı kelimelerin yerlerini değiştirmişler. Bu yüzden verdikleri sözü hiç bir zaman yerine getirmemişler ve ahde vefasızlığın en güzel örneğini sergilemişlerdir.

Onların bu yanlış tutumunun kendilerine dünyada da, âhirette de çok pahalıya mal olduğu hatırlatılarak son dine uyan mü’minler uyarılmıştır.

“Kendilerine belletilen öğütlerin bir kısmını unuttular. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk.”36

Ne zaman ki insanlar arasında kin ve adâvet görürsek bunun sebebinin bu cümle olduğunu söyleyebiliriz. Ameli ve zikri unutma olmak üzere iki çeşit Unutma vardır. Yani hem ondan yüz çevirerek gereğince ameli bıraktılar, hem de Allah’ın peygamberlerden almış olduğu Muhammed (s.a.v)’e iman edileceğine dair ahdi unuttular.37

İbni Abbas (ö.68) der ki: Onların Kitabı unutmalarının anlamı Kitabın aslından bir bölümü unutmaları38

ve kitaplarında kendilerine verilen emirlerin bir kısmını terketmeleridir. Onlar Allah’ın emri üzere ameli terkettiler, o bakımdan oldukça aşağılık bir hale düştüler. Ne kalplerinde doğruluk ve esenlik kaldı, ne doğru fıtratları ne de doğru amelleri kaldı.

“İçlerinden pek azı müstesna daima hainliklerini görürsün.” Sana ve ashabına karşı girişecekleri hile ve tuzakları, gaddarlıklarını, sözlerinde durmayışlarını ve hainliklerini görüp duracaksın. Taberî (ö.310) şöyle der: Bu konuda sözün doğrusu şu ki, şanı Yüce Allah bu ayet-i kerime ile Resulullah (s.a.v)’ı ve ashabını öldürmeyi kasteden Nadiroğulları Yahudilerini kastetmektedir. Resulullah (s.a.v) Amirlilerin diyetini ödemek hususunda onlardan yardım istemek üzere gittiği vakit, Allah onların kararlaştırdıkları komplolardan kendisini haberdar etmişti. Buna ayetin devamı da delalet etmektedir. Çünkü devamında Allah Yahudileri kınıyor.39

Bu ayetler Beni Nadir hakkında inmiş olsa bile umumi mesajlar içeriyor. Günümüze de önemli mesajlar veriyor.