• Sonuç bulunamadı

Bilgi Edinme Hakkı ve Yönetişim

A. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu

6. Bilgi Edinme Hakkı ve Yönetişim

Bilgi edinme hakkı çağımızda artık demokratik sistemin vazgeçilmez bir unsuru haline gelmişken Türkiye’nin de 4982 sayılı yasa ile aynı doğrultuda ilerlemeye başladığını görmek olumlu bir gelişmedir.

Bilgi edinme hakkının bilgi talebinde bulunanlara sağlayacağı en büyük yarar, idarenin “karar alma sürecine katılım” noktasında ortaya çıkmaktadır. Batı demokrasilerinin çoğunda, idarenin bir işlemi yapmadan önce o işlemden menfaati etkilenebilecek olanları çağırıp dinleyerek nihai kararını vermesini öngören “İdari Usul” yasaları vardır. Bilgi edinmeyi düzenleyen yasalar, idari usulü düzenleyen yasalarla birlikte uygulandığında azami yararı vermektedir. Ülkemizde ise, bu konuda henüz yasalaşmış bir gelişme olmayıp halen çalışmalar devam etmekte bu da şu an yürürlükte olan Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’ndan beklenen verimin alınamamasına sebep olmaktadır. Bu nedenle de bu Kanun’la hedeflenen amaç gerçekleştirilememekte, hatta belki de Kanun’un uygulanması gizli bir şekilde askıda kalmaktadır. “İdari Usul Kanun Tasarısı” da bir an önce kanunlaşırsa, bilgi edinme hakkı pek de somut sonuçlar getiremeyen bir “demokrasi egzersizi” olmaktan çıkarak, demokrasi ve hukuk devletimize önemli katkılar yapan asli bir unsur kimliğini kazanabilir226.

Anayasal temeli konusunda eksiklik görüldüğünden bilgi edinme hakkı Türkiye’de demokrasi, şeffaflık, katılımcılık ve kamuoyu denetimi gibi ilkelerin üzerine yapılandırılmıştır227. 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu’nun Genel Gerekçesi’nde aynen şu sözler yer almaktadır: “Anayasada vatandaşın bilgi edinmesi ile bilgi edinme hakkının sınırlanmasına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. (…) Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün gereklerinden olan bilgi edinme hakkı, bireylere daha yakın bir yönetimi, halkın denetimine açıklığı, şeffaflığı sağlama işlevlerinin yanı sıra halkın Devlete karşı duyduğu kamu güvenini daha yüksek düzeylere çıkarmada önemli bir rol oynamaktadır. Kullanılan bu hak sayesinde hem halkın Devleti denetimi kolaylaşmakta hem de Devletin demokratik karakteri güçlenmektedir” 228.

226 TESEV, s. 27.

227 ODER, s. 1.

228 Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Genel Gerekçesi, http://www.belgenet.com/yasa/k4982-2.html 13.01.2006.

Daha çok yönetimde saydamlık kavramına altlanabilirlik bağlamında ele alınan bilgi edinme hakkının, aslında, düşünce ve ifade özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü gibi özgürlüklerle olan içiçeliği düşünüldüğünde, ileri sürüldüğü gibi tamamen yeni bir kavram olmadığı fark edilecektir229. Nitekim, bilgi edinme hakkının salt iyi yönetişim ve açık toplum gibi Anglosakson bakış açısının egemen olduğu yeni kavramlarla gündeme getirilmesi eleştirilmektedir230.

Bilgi edinme hakkının etkin şekilde kullanılması için öncelikle bireylerin “devlet faaliyetlerinde gizliliğin esas olmadığı”, İdarenin keyfi davranamayacağı ve yaptığı işlemlerde gerekçe göstermek yükümlülüğü olduğu bilinciyle hareket etmeleri gerekmektedir. Diğer taraftan bilgi verme yükümlüsü olan İdarenin başvuruları değerlendirirken, ilgililerin sadece kendilerini ilgilendiren konularda değil, çevre, imar, doğal ve kültürel varlıklar ile bütçe uygulamaları gibi kamuyu yakından ilgilendiren konularda da bu hakka sahip olduklarını kabul etmelidir. Ayrıca, başvurularda idari yargıdaki dava türlerinden biri olan iptal davasında olduğu gibi sadece menfaat bağı aranmalı ve bu bağ olabildiğince geniş yorumlanmalıdır. Başvuru sahibi bireylerin ve İdarenin aksi yöndeki tutumu anlam ve kapsam olarak farklı olmayan yasaların uygulamalarının da aynı akıbete uğramalarına engel olamayacaktır. Zira 3071 sayılı yasanın 1984-2000 yılları arasındaki uygulamasını gösteren istatistiki bilgiler, bu dönem boyunca oluşturulan tek birim niteliğini taşıyan TBMM Dilekçe Komisyonu'na ulaştırılan dilekçeler üzerinden sağlanmaktadır. Buna göre, bu zaman zarfında Komisyon'a ulaşan toplam dilekçe sayısı on beş bin civarında kalmıştır. Bu sayının, TBMM'ye yapılan ziyaretler gözönüne alındığında oldukça sınırlı kaldığı ve vatandaşların dilekçe hakkını kullanmaktan ziyade daha başka “etkili” yollara başvurmayı tercih ettikleri söylenebilir231.

Bilgi edinme hakkının etkin şekilde kullanılabilmesinde en az bireylerin duyarlılıkları kadar etkili olacak bir diğer belirleyici, bilgi verme yükümlüsü olarak İdarenin tutumu ve konuya yaklaşımı olacaktır. İdareyi, bundan önce de devlet sırları, ticari sırlar gibi konular bir yana bırakılırsa, bilgi ve belge verme konusunda sınırlayan

229 YILDIZ Şerife, “Bilgi Edinme Hakkının Etkinliği”, http://www.gunisigihukuk.com/bilgiedinme hakki.html 21.03.2006.

230 GÜLAN Aydın, TBB tarafından 5.5.2004 tarihinde düzenlenen "Bilgi Edinme Hakkı" panelinde sunulan bildiri, TBB Yayınları, No:62, Birinci Baskı, Haziran 2004, s. 100.

231 YALÇINBAYIR Ertuğrul, TBB tarafından 5.5.2004 tarihinde düzenlenen "Bilgi Edinme Hakkı" panelinde yapılan konuşma, TBB Yayınları, No:62, Birinci Baskı, Haziran 2004, s. 10.

genel bir düzenleme olmadığı halde idare elindeki bilgi ve belgeyi devlet sırrı olarak nitelendirmekten çekinmemiştir. İdarenin eleştirilebilecek bir diğer tutumu istenilen bilgilerin yasal süreleri içinde verilmemesidir. Kimi zaman yargı kararlarını dahi uygulamakta isteksiz görünen İdare, bireylerin dilekçelerine süresi içinde cevap vermemekte ya da gerekçesiz cevaplamakta herhangi bir sakınca görmemektedir. Hatta İdarenin hareketsizliği yoluyla oluşan fiili duruma karşı yasal çerçevede çözümler geliştirilmiş, bu hareketsizlik istemin reddi şeklinde yorumlanarak ilgililerin hak arama özgürlüklerinin zarar görmesi engellenmiştir. Yeni yasal düzenlemelerle kısaltılan cevap verme sürelerinin232 İdare için ne derece anlamlı olacağı ve uygulanacağı önümüzdeki birkaç yıl içinde görülecektir233.

Bilgi edinme hakkının etkin şekilde kullanılmasında belirleyici olacak bir başka durum bilgi edinme hakkının sınırlarıdır. Yasada, devlet sırları ve ticari sırlara, istihbarata, ülkenin ekonomik çıkarlarına, idari soruşturmaya, adli soruşturma ve kovuşturmaya, kurum içi düzenleme, görüş, bilgi notu ve tavsiyelere ilişkin bilgi veya belgeler ile özel hayat ve haberleşmenin gizliliğini ihlal edecek bilgi veya belgelerin bilgi edinme hakkı kapsamında ilgililere verilmeyeceği düzenlenmiştir. İdareyi birincil sırada ilgilendiren devlet sırları konusunda yasada herhangi bir tanımlama yapılmadığı gibi bu alanda mevcut yasal bir düzenleme de mevcut değildir. Devlet sırları konusunda iki metin karşımıza çıkmaktadır. İlki AB'nin katkılarıyla TESEV234 tarafından hazırlanan metin; diğeri ise Devlet Sırları Kanunu Tasarısıdır. Kanun tasarısının gerekçesinde İspanya örneğinde olduğu gibi ayrı bir yasal düzenlemeyle devlet sırlarının açıkça tanımlanması yoluyla İdareye sınırsız bir takdir yetkisi verilmeyerek bireylerin bilgi edinme hakları ile devlete ait yararların bağdaştırılmasının amaçlandığı belirtilse de, sağlanmaya çalışılan dengenin bilgi edinme hakkı aleyhine bozulduğunu ve gizliliğin kural olduğu durumlarda “devlete ait yararların” da ön plana çıkamayacağını belirtmek gerekir.

Yasanın ve yasada düzenlenen hakkın yeni olmayışı ve bunun tersi yönde sunumu, kapsamına ilişkin sınırlılıkları ve hakkın sınırlarına ilişkin belirsizlikleri konusundaki eleştiriler, hakkın niteliğine ve gerekliliğine yönelik olarak algılanmamalıdır. Yasa

232 3071 sayılı kanunun 4778 sayılı yasayla değişik 7. maddesinde İdareye kendisine ulaşan dilekçelere 30 gün içinde cevap verme yükümlülüğü getirilmiştir. 4982 sayılı yasada ise bu süre 15 gün olarak belirlenmiştir.

233 Yaman Akdeniz tarafından 15 Bakanlık üzerinde yapılan araştırma sonuçları için bkz. http://www.bilgiedinmehakki.org/doc/tr_uygulama_rapor.pdf 10.01.2006.

kapsamındaki kurumlar için getirilen, bilgi edinme birimleri oluşturma zorunluluğu ve uygulamadaki birliği sağlamak için oluşturulan Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu'nun, bilgi edinme hakkının etkin kullanımı yönünde işlemesi, uygulamada bu yasayı diğerinden farklı kılacaktır235.