• Sonuç bulunamadı

Bilecik ve Çevresindeki Muharebe ve Bilecik’in İlk İşgali (6–9 Ocak 1921)

Belgede Milli mücadele döneminde Bilecik (sayfa 190-200)

GELİŞMELER VE BİLECİK

BÖLÜM 5: BİLECİK ÇEVRESİNDEKİ SAVAŞLAR VE İŞGAL YILLARINDA BİLECİK

5.1. Bilecik ve Çevresindeki Muharebe ve Bilecik’in İlk İşgali (6–9 Ocak 1921)

Türk Milli Mücadele Hareketi için bir bakıma var olma mücadelesi verdiği bu muharebe öncesinde bütün batı Anadolu toprakları Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve Türk kuvvetleri Yunan kuvvetlerine karşı bu süreçte büyük bir başarı kazanamamıştı. Bunun yanında TBMM’ye karşı birçok ayaklanma çıkarılmış ve bu ayaklanmalar düzensiz Çerkez Ethem birlikleri tarafından bastırılarak tehlike önlenmişti. Ancak başarısız Gediz Taarruzu, düzensiz birlikler ile milli mücadele hareketinin başarıya ulaşamayacağını bir kez daha ortaya koyacaktı. Bu nedenle gerekli hazırlıklar yapılarak düzenli ordu kurma çalışmalarına başlandı ve Batı Cephesi Kumandanlığına İsmet Paşa getirildi. Ancak bu durum bir başka sorunu ortaya çıkaracaktı: “Çerkez Ethem Hadisesi”.

Türk Milli Mücadele Hareketinin başlangıcından itibaren bu mücadeleye büyük katkıları olan Çerkez Ethem emir komuta zincirine girmek istemeyerek, düzenli ordu kurma fikrine karşı çıkmıştı. Özellikle Batı Cephesi Kumandanlığına İsmet Paşanın atanması sonrası Kuva-yı Seyyare komutanı Çerkez Ethem ve İsmet Bey arasında yaşanan çekişmeler bu problemin asıl sebebi gibi gözükmekteydi. Bu çekişmelerden haberdar olan Mustafa Kemal’in düşüncesine göre böyle bir süreçte bu tarz çekişmeler milli mücadele hareketine büyük zarar verecekti. Bu nedenle olayı tatlılıkla çözmenin gerekliliğini düşünüyordu. Bu amaçla Mustafa Kemal Paşa, Bilecik Görüşmeleri öncesinde Ethem Bey’i Bilecik’e davet ederek burada İsmet Bey ile görüştürüp tatsızlığın giderilmesini düşünmüş ancak Ethem Bey Bilecik’teki görüşmelere gelmeyerek Kütahya’ya geçmiş ve TBMM’ye isyan etmişti. Bu durum beklenen bir şey değildi. Yunanlıların 6 Ocak 1921 tarihinde başlayacakları taarruzun hemen öncesinde yaşanan bu gelişme yeni kurulmakta olan düzenli ordu için büyük bir handikaptı. Bu durumda Bilecik ve çevresindeki Türk birlikleri bir taraftan Çerkez Ethem kuvvetleri ile savaşmak zorunda kalırken bir taraftan da Yunan kuvvetlerinin fırsatı değerlendirmek amacı ile başlattığı taarruza karşı koymaya çalışacak ve iki ateş arasında kalacaktı. Yunanlılar ise 22 Haziran’da başlattıkları taarruz neticesinde Bursa’ya kadar gelmiş ve burada bulunan Türk birliklerini Bilecik coğrafyasına kadar geri itmeyi başarmışlardı.

179

Bunun yanında Yunan kuvvetleri kıyı şeridinin tamamını ele geçirerek, Batı Anadolu’daki bütün limanlara hakim olmuş ve deniz yolunu kullanarak bölgeye birçok takviye kuvvet ve mühimmat sevk etmişlerdi. Bundan sonra amaç Ankara’daki Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının başlattığı direnişi bastırmaktı. Yunan ordusunun 6 Ocak tarihli bu taarruzunun amacı Bilecik’i işgal edip Eskişehir-Ankara demiryolu hattı boyunca hızlı bir şekilde hareket edecekti. Böylelikle Türk birliklerinin demiryolu ağı ile yapmış oldukları ikmal faaliyetlerinin önüne geçilecek ve Türk birlikleri ikiye ayrılacaktı. Aynı zamanda Ankara yolu da açılmış olacaktı (Öztoprak, 1989:144). Bu amaçla öncelikle Bilecik’i alarak Eskişehir’e ulaşmak ve demiryolu hattını tamamen ele geçirmek istiyorlardı. Böylelikle savaşa son verilecek ve 19 Ocakta Paris’te toplanacak olan konferansta Sevr antlaşması yürürlüğe konulacaktı (Öztoprak, 1998:87). Bölgede hazırlıklara başlayan Yunanlılar, Anadolu’da yaşayan Rumlara çağrıda bulunarak 34 yaşına kadar olan Rumları Yunan Ordusu’nda askerlik görevine davet ederek ordusunu takviye etmeye başladı (Hâkimiyet-i Milliye, 25 Aralık 1921:2). Çerkez Ethem hadisesinin patlak vermesi ise Yunanlıların hareketine hız kazandırdı. Türk kuvvetlerinin en önemli gücü olan Kuva-yı Seyyare komutanının isyanı Yunanlılar için bulunmaz fırsattı. Bu amaçla bölgedeki Türk birlikleri hakkında bilgi edinmek amacıyla İnegöl, Yenişehir ve Bilecik’e bazı casuslar yollayarak Türk kuvvetleri hakkında istihbarat toplamaya başladı147 (ATASE Arşv. İSH. Kol. K:1041, G:32, B:32– 1). Bir taraftan da şaşırtma stratejileri takip ederek Türk birliklerini yanıltmaya çalışıyordu. Nitekim 3 Ocak günü İkdam gazetesi Yunanlıların bu oyununa düşmüş ve

“Yunan ordusu geri çekilmiş midir?” başlığıyla bir haber yayınlamıştı. Haberde,

Anadolu’daki Yunan ordusunun bir hücuma maruz kalma korkusu ile veya gayri ihtiyari bir tarzda bir terhis başlangıcı neticesi olarak asıl Yunan mıntıkasına ve Marmara Denizi sahiline çekilmeye başladığı ifade ediliyordu (İkdam, 3 Ocak 1921:1). Ancak Türk birlikleri Yunanlıların yaptıkları bu hareketlerin bir şaşırtma olduğunu biliyor ve bir taarruz planında olduklarını seziyordu.

147 Ancak 30 Aralık 1920 tarihinde Batı Cephesi Komutanlığı tarafından gönderilen şifre telde: Düşman işgalinde bulunan köy ahalisinden bazılarının alışveriş yapmak bahanesi ile İnegöl ve Yenişehir’e gelerek düşmana casusluk yapmakta olduğunun anlaşıldığı ifade edilerek bölgedeki birlikler bu konuda uyarılmıştı (ATASE Arşv. İSH. Kol. K:1041, G:32, B:32–1). Dolayısıyla Türkler Yunanlıların yapmış olduğu planlardan haberdardı.

180

Mustafa Kemal Paşa ve Ali Fuat Bey Yunanlılar ile yapılacak büyük savaşın (özellikle Bursa’nın kaybedilmesi sonrasında) Bilecik bölgesinde yapılacağını öngörmüşler ve planlarını buna göre yapmışlardı. Bilecik’in Bozüyük ilçesi yeni kurulan Batı cephesinin karargahı konumundaydı. Bu sebeple Bursa üzerinden yapılacak olan bir taarruz ihtimaline karşı Türk birlikleri burada konuşlandırılmış ve savunma hazırlıklarına başlanmıştı. 3 Ocak günü 24. Fırkadan Erkan-ı Harbiye Reisi Cemal Beye gönderilen şifrede: “Bugün Eskişehir’den hareket eden tren 3 Ocak öğleden sonra

Bilecik’teki taburun Bozüyük’e nakli için gönderilmiştir. Taburun saat dokuzda Bilecik’te hazır bulunması ve geç kalma gibi bir durumun yaşanmaması için gerekli tedbirin alınması gereklidir ” deniliyordu (ATASE Arşv. İSH. Kol. K:990, G:116,

B:116–6). Anlaşılan Yunan taarruzu yaklaşmıştı ve vakit kaybına tahammül yoktu. Bunun yanında Yunan uçakları bir taraftan bölgede keşifler yaparken bir taraftan da bölgeyi bombalamaya başlamışlardı. Nitekim 4 Ocak günü Osman imzası ile Bozüyük 24. Fırka Kumandanlığına gönderilen şifrede bu durum: “Alaturka saat 10’da bir

düşman tayyaresi gelerek kasabaya iki bomba atmıştır. Birisi kasabanın şimalindeki külliyeye diğerini kasabanın cenubundaki çayırlığa düşürmüştür. Hiçbir zayiat olmadığı ve tayyarenin Eskişehir istikametine gittiği ma’ruzdur” (ATASE Arşv. İSH. Kol.

K:995, G:6, B:6–1) şeklinde anlatılmaktaydı.

Yunan taarruzundan bir gün önce148 (5 Ocak günü) Cephe Komutanlığı’nca saat 17.00’de verilen emirle, 24’üncü Tümen’in Bozüyük’te bulunan kıtalarını ileri alması, Gökbayrak Taburu’nun, Yunanlıların Köprühisar istikametinde ilerlemesi halinde Pamukçaderbent istikametinde Yunan gerisine taarruz etmesi ve 3’üncü Süvari Tümeni’nin de İnönü’de toplanması istenmişti (TİH, 1999:159). Görüldüğü gibi Türk kuvvetleri bütün savunma hazırlıklarını yapmış, Yunan kuvvetlerini beklemekteydi. Yunanlıların taarruza geçtiği 6 Ocak günü ise İkdam gazetesinde çıkan: “Kral Konstantin’de Sevr anlaşmasını cebren tatbik ettirmek için Anadolu’da askeri harekâta devam edeceğini söylüyor” (İkdam, 6 Ocak 1921:1), şeklindeki haber bütün gerçeği

148 Yunan ordusunun ileri harekâta başlamasından bir gün önce 5 Ocak 1921 günü Batı Cephesi’nin kuzey kısmındaki Türk kuvvetlerinin durumu şu şekildeydi: “En kuzeyde İznik doğu sırtlarında, doğudan Batı Cephesi Komutanlığı’na bağlı olmak üzere Gökbayrak Taburu. Yenişehir kesiminde, Yenişehir Dolayları Komutanlığı adı altında, bir süvari bölüğü ve bir dağ ve bir obüs takımıyla destekli 143. Piyade Alayı.

İnegöl kesiminde, İnegöl Dolayları Komutanlığı adı altında, bir süvari bölüğü ve bir sahra topçu bataryasıyla destekli 126. Piyade Alayı” (Akkılıç, 2000:357).

181

ortaya koyuyordu. Zaten bu saatlerde Yunan birliklerinin taarruza geçtiği haberi “çok

aceledir geciktirilmesi idam sebebidir” şeklindeki 6 Ocak 1921 tarihinde Efendi

Köprüsünden Batı cephesi kumandanı İsmet Bey tarafından Erkanı Harbiye riyasetine gönderilen telgrafta bildiriliyordu. Telgraftan anlaşıldığına göre, 6 Ocak sabahı Yunan kuvvetleri Bursa cephesinde Yenişehir istikametinde tarruza başlamış ve İnegöl cephesinde Doma ile Kademi arasında ateş sesleri işitilmişti. Bir süvari bölüğünde Kademi'nin doğusuna doğru ilerlediği ihbar yapılmış ve bu hareketin Yunanlarla işbirliği eden asi Ethem Bey'e yardım maksadıyla yapılmış bir iş olması muhtemel olduğu tahmininde bulunulmuştu. Bununla birlikte 24. fırkanın, İncirli-Nazifpaşa mevzilerinde üstün bir taarruzza karşı azami vakit kazanacak surette kademe kademe müdafaa yapması istenmiş ve Karaköy civarlarının zaman kazanmaya çok müsait olduğuda ayrıca ifade edilmişti (ATBD, B:2268 1991:91), Bunun üzerine Erkan-ı Harbiye Reisi Fevzi Paşa da 6 Ocak 1921 günü Batı cephesi kumandanlığına şu telgrafı çekiyordu:

“Bu sabah 24. Fırkadan ve Afyon’daki 12. Kolordudan alınan raporlara göre, Yunanlılar Yenişehir, İnegöl ve Dumlupınar istikametlerinde ileri hareketa geçmişlerdir. Bu hareketin önem derecesi henüz bilinmemektedir. Diğer taraftan 1. Kuvayi Seyyareden 50 ile 150 kişik çetelerin Eskişehir'in güneyinden Seyitgazi istikametinde ve Dumlupınar'ın batısında Sandıklı istikmetlerinden geçtikleri haber alınmıştır. Bu çetelerin sığınma veya başka bir maksat takip ettikleri henüz kesin olarak anlaşılamamıştır. 3. Süvari Fırkası namını alan İbrahim Bey Kuva-yı Seyyaresi ancak 7 Ocak sabahından itibaren İnönü'ye nakil olunabilecektir. Buna karşılık 4. Fırka birlikleri en geç bu gece yarısında yola çıkarılabiliyor. Yeni vaziyete göre bu kıtaalardan hangisinin daha evvel naklinin arzu edildiğinin bildirilmesini rica ederim” (ATBD, B:2271, 1991:19).

Görünen o ki Türk ordusu Yunanlıların yanında bir de Çerkez Ethem sorunu ile karşı karşıyaydı. Çerkez Ethemin isyanından haberdar olan Yunan birlikleri üç koldan taarruza başlamıştı. Yeni kurulmakta olan ve hazırlıklarını tam olarak tamamlayamayan Türk düzenli ordusu ise Yunan kuvvetleri karşısında ilk sınavını Bilecik cephesinde verecekti.

Savaşa geçmeden önce iki tarafın kuvvetleri hakkında bilgi vermek yapılacak olan savaşı anlamak açısından faydalı olacaktır. Yunan birlikleri karşısında Bilecik sınırlarındaki Türk birliklerinin durumu şu şekildeydi: “Yunan birliklerine karşı gözetleme ve örtme işlemini 24. Tümen yapmakta ve görev alanı, Yenişehir, İnegöl, Bilecik kesimlerini kapsamaktaydı. Yenişehir kesiminde ve karargâhı Yenişehir’de (komutanı Yarbay Atıf Ateşdağlı) 143. Piyade Alayı 5. Süvari bölüğü, bir dağ ve bir obüs takımıyla takviyeli. İnegöl kesiminde (komutanı Binbaşı Ahmet Refet) 126.

182

Piyade Alayı, süvari bölüğü ve sahra bataryasıyla takviyeli. Karargâhı Gümüşdere’de. (komutanı Yarbay İsmail Rüştü) 24. tümenin ihtiyatı 32. Piyade Alayı, Aşağıköy, Başköy ve Bozüyük’te ve karargâhı da Bozüyük’tedir149. (komutanı Binbaşı İsmail Hakkı)” (Görgülü, 1993:261–262).

Buna karşılık Yunanlılar Bilecik üzerinden yapacağı taarruz için kuvvetlerini şu şekilde konuşlandırmıştı:

3. İzmir Kolordusu: Karargahı ile Bursa'da.

Adalar Tümeni: Karargahı Bursa'da, 6. Alayı Dimboz (Erdogan) ve Kestel'de 4. Alayı Aksu'da, 5. Alayı Bursa'da.

İzmir Tümeni: Karargahı Gemlik'te, 27. Alayı Orhangazi Yalova bölgesinde, 28. Alayı Orhangazi-Gemlik bölgesinde,

Süvari Tugayı, Bursa doğusunda Kestel yöresinde.

Bu birliklerden başka Yunanlıların Alaşehir'deki 3. Tümeni de Bursa'ya doğru yer değiştirme eyleminde (Tümen'in 39. Efzon Alayının bir taburu 5 Ocak'ta Bursa'ya varmış durumda) Daha kuzeydeki İzmit bölgesinde, yine 3. Kolordu'ya bağlı üç alaylı Manisa Tümeni saldırı gücünün kuzey yanını korumak ve karşısındaki zayıf Türk örtme birliklerini savunma eylemlerine katılmaktan alıkoymak amacıyla görevlendirilmiş bulunmaktaydı (Akkılıç, 1997:358).

6 Ocak 1921 günü Yunan ordusu, sabah saat 7.00’da Bursa cephesinden Bilecik-Eskişehir istikametine doğru ileri harekete başladı. İsmet ve Refet Beyler Gediz yolu üzerinde Efendi Köprüsüne vardıkları zaman (saat 12.30’da) Yunanlıların ileri harekete geçtikleri konusundaki haberi aldılar. Bu haber üzerine Ethem’e karşı burada küçük bir birlik bırakılarak, kendi kuvvetleriyle İsmet Bey İnönü’ye, Refet Bey de Dumlupınar mevziini tutmak üzere harekete geçti (Belen, 1983:275).

Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey, Yunan kuvvetleri karşısında aldığı tedbirleri kendi anılarında şu şekilde anlatmaktadır:

149 Bunun yanında Çerkez Ethem kuvvetlerinin isyanını bastırmak için harekat yapan 11. Tümen [Komutanı Yarbay (Ayıcı) Arif Bey] ve 61. Tümen’de Kütahya’da bulunmaktadır” (Görgülü, 1993:262).

183

“Yunan Kuvvetlerini İnönü’de karşılayacaktım. İnönü mevzilerini, yolların kavşak yeri olan Eskişehir’i, Eskişehir istikametini kapatmak için daha önce intihap etmiştim. İnönü mevzilerinin ilerisinde derinliğine kat etmiş çok az mevcutlu zayıf bir tümen ile Gökbayrak Taburu ve bazı milli müfrezeler var. Garp cephesi kuvvetlerin şimdiki bulunduğu yer, İnönü mevzilerine düşmandan daha uzak. Biz dört günlük mesafede bulunuyoruz, Yunanlılar üç günlük mesafede bulunuyorlar. Cephedeki tümen kumandanına Efendi Köprüsü’nde düşmanı oyalamasını ve ileri harekâtını geciktirmesini bildirdim. Verdiğim emirde Karaköy civarının vakit kazanmaya müsait olduğunu belirttim. Bir taraftan da Ankara ile görüşerek geride İnönü’ye kuvvet yetiştirilmesini istedim” (Selek, 1985:240).

Görüldüğü üzere asıl savunma Bozüyük’e 10 km uzaklıkta bulunan İnönü önlerinde yapılacaktı. Ancak ortada büyük bir sorun vardı. Yunanlıların bu bölgeye ulaşma mesafesi 3 gün iken Türklerin savunma savaşı için düşündükleri İnönü mevziilerine ulaşma süreleri 4 gündü. Bu aslında büyük bir problemdi. Şayet İnegöl ve Yenişehir istikametinden taarruza başlayan Yunan birlikleri burada oyalanmazsa Yunanlılar hiçbir direniş ile karşılaşmadan Ankara’ya kadar gidebilirdi. Bu sebeple Ankara ve Kütahya’da bulunan Türk birlikleri hızlı bir şekilde İnönü mevziilerine sevk edilmeye çalışılırken bir taraftan da Yunan kuvvetleri İnegöl ve Yenişehir hattında oyalanmaya çalışılacaktı. 6 Ocak günü harekete geçen Yunan birliklerinin cephedeki hareketleri şu

şekilde gerçekleşti:

İnegöl üzerinden hareket eden İzmir Kolordusunun (3. kolordu) ileri harekat düzeni; 6 Ocak saat 7. 00’de Bursa’dan Sağ kol olarak 6. Alay, 2. Tümenin 39 Efsun Alayı Dağ topçu bataryası Aksu- İnegöl – Mezit vadisi yolu ile ilerleyerek örtme ve gözetleme görevi yapan zayıf Süvari Bölüğünü geri atarak Hasanpaşa Köprüsünü işgal etti ve 6/7 Ocak gecesini büyük kısmı ile köprü doğusunda geçirdi. Sol Kol 4. Adalar alayı 5. Adalar alayı ile iki dağ bataryası ve iki sahra bataryası taburları Dimboz-Kuluca-Karaköy-Bozüyük yoluna ilerledi ve 6–7 Ocak gecesini burada geçirdi. 126. Alay Sülüklüdere Kurşunlu hattına çekildi.

İnegöl üzerinden hareket eden Yunan kuvvetlerinin amacı Nazifpaşa’da bulunan Türk birliklerini dağıtarak Pazarcık-Karaköy yoluyla Bilecik’e girmekti. Burada bulunan Türk birlikleri Yunanlıları belirli bir müddet oyalamış olmasına rağmen Nazifpaşa hattını tutamamış ve Pazarcık’a çekilmek zorunda kalmıştı. Zaten Yunanlılar Bilecik’i bu güzergâh üzerinden işgal edecekti. Ayrıca 11. Tümenin 126. Alayı Nazifpaşa sırtlarında yaklaşmakta olan Yunan ordusuna karşı konuşlanmış ve bu hattı korumak ile görevlendirilmişti. Ancak 126. Alayın Yunanlıları Nazifpaşa hattında oyalaması mümkün olmayacaktı (Apak, 1990:220).

184

Yunanlıların 30. İzmir Alayı, bir dağ bir sahra taburu Yenişehir-İncirli-Bilecik yolu ile yürüdü. Zayıf Süvari bölüğümüzün direnmesi sonucunda hayli zaman kaybetti. Köprühisar-Ebeköy hattına açılarak ilerledi. İncirli Mevziini tutan 143. Alayın etkili ateşi karşında köprüyü işgal edemedi. 6–7 Ocak gecesini köprünün doğusunda geçirdi. Yunan birlikleri Köprühisar’ı geçememiş ve burada durmak zorunda kalmışlardı. Lakin bu hattı işgal etmiş olsalardı, Bilecik’e ulaşmak zor olmayacaktı. Artık Yunanlılar Bilecik’e 30–40 km uzaklıktaydı.

7 Ocak günü ise Yunan taarruzu daha da şiddetlenmişti. Garp Cephesi K. İsmet Bey, 7 Ocak 1921 günü cephede yaşanan harbi raporunda:

“Bursa cephesinde 6 Ocak günü sabah saat 8.30 evvelde başlayan düşman taarruzu bugün dahi devam etmiştir. İki piyade bir süvari alayı ile takriben bir cebel taburu ile mürekkep dağ, topçu, taburundan oluşan düşman kuvveti öğleden evvel Yenişehir’in doğusundan taarruza başlamış topçu ateşi ile Köprühisar’da durdurulmuştur. Yunan kuvvetleri Göksu çayının güneyine geçmemiştir. Aynı zamanda kuzeydoğuya indiği muhtelif kuvvetlerle Gökbayrak taburuna taarruz ederek Yenişehir’in kuzeyindeki Pamucakderbent ve Mecidiye sırtlarını işgal etmiştir.

İnegöl cephesinde dünkü taarruzda yerleşmiş olan 126. alay bugün 3 süvari alayıyla taarruzu

karşısında Pazarcık civarına çekilmeye mecbur olmuştur. Düşmanın takip edip etmediği henüz anlaşılamadı”(ATBD. B:2277, 1991:35).

şeklinde ifade etmişti. Görüldüğü gibi Türk birlikleri sadece, İnegöl-Nazifpaşa-Pazarcık hattında Yunan kuvvetlerine karşı koyamamış ve geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bunun üzerine İsmet Bey, çevre illerdeki Türk birliklerini bu bölgeye doğru sevke başladı. Bu amaçla Eskişehir’deki hücum taburu ile bir süvari müfrezesinin trenle Pazarcık’a gönderilmesini istemiş ve ardından 4. fırkanın da trenle yola çıkarılmasına başlanmıştı. İsmet paşa ayrıca Kütahya’da bulunan kuvvetlerinde biran önce İnönü mevzilerine gelmesini istemişti. Fakat 11. Fırkanın ancak 8 Ocak günü saat:8.00 evvelde trenle Alayunt’dan sevkine başlanacağı bildirilmişti (ATBD. B:2277, 1991:35). 7 Ocak günü cephede yaşanan harple ilgili Anadolu Resmi Tebliğinde ise özetle şu bilgiler veriliyordu: Yenişehir mıntıkasında düşmanın 1 Fırkaya yakın kuvvetlerle 7 Ocak 1921 sabahı yapmış olduğu taarruz bir buçuk saat içerisinde ordumuzun yapmış olduğu azimli savunması karşısında geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu başarılı müdafaa üzerine karşı taarruza başlayan kıtaatımız düşmana mühim zayiatlar verdirerek, eski mevzilerine geri dönmeye mecbur etmişlerdir. İnegöl mıntıkasında ise Türk birlikleri Pazarcık’ın batısındaki mevzilerde düşmanla çarpışmaya devam etmektedir (Hakimiyet-i Milliye, 10 Ocak 1921:2), Anadolu Resmi Tebliğinde Yenişehir’de ki Türk başarısı verilirken, Pazarcık’ta ki harekat hakkında ayrıntılı bilgi

185

verilmekten kaçınılarak “Türk birlikleri Pazarcık’ın batısındaki mevzilerde düşmanla

çarpışmaya devam etmektedir” denilmiş ve içerik hakkında fazla bilgi verilmemişti.

Ancak İnegöl istikametinden ilerleyen Yunan birlikleri karşısında Nazifpaşa’da konuşlanan Türk birlikleri burada direnemeyerek Pazarcık’a kadar çekilmişti (Apak, 1990:220). Bu sebeple Yunan birlikleri 8 Ocak gününden itibaren özellikle İnegöl istikametinden Nazifpaşa hattını yarıp Pazarcık’a girmek için harekete geçti. Zayıf birliklerle savunulmaya çalışılan bu hat Yunan kuvvetleri karşısında tutunamıyor sürekli geri çekiliyordu. Sonuçta 8 Ocak günü150 cepheden İsmet Bey’e 24. Fırka Kumandanı Atıf imzalı şu telgraf çekiliyordu:

Pazarcık garbındaki müfrezemize saat 11’den önce düşman üç koldan taarruza başlamıştır. Efradın kısmen dağılması üzerine, müfreze Pazarcık şarkındaki mevzilere alınmıştır. Düşman ne yazık ki Pazarcık’ı işgal etmiştir. Taarruza devam etmektedir. Müfreze kumandanı efradın bu hatta da dağılmakta olduğunu vaziyetin tehlikeli olduğunu bildirmektedir. Şimdi saat 12:45’te alınan raporda efradın Karaköy ve Bozüyük istikametlerinde savuşup gitmekte oldukları bildiriliyor (ATASE Arşv. İSH. Kol. K:593, G:74, B:74-1).

Anlaşıldığı gibi İnegöl-Pazarcık-Karaköy hattında işler hiç de iyi gitmiyordu. Pazarcık işgal edilmiş ve Yunan kuvvetleri Bilecik’in 20–25 km batısında bulunan Karaköy’e doğru hareket etmeye başlamıştı. Karaköy istasyonunda bulunan Türk Kumandanlığı ise biraz sonra Batı Cephesi Kumandanı ismet Beye şu raporu gönderiyordu:

1-Düşman Karaköy istikametinde taarruza devam ediyor. Karaköy istikametine top mermileri düşmektedir.

2- Bilecik’te 32. Alay Aşağıköy’e, 143. Alayı da Bilecik’e hareketini emrettim.

3- Bilecik Hükümetini’nde Söğüt’e gitmesini ve Jandarma kumandanının ve telgraf ve telefon makinesinin son zamana kadar Bilecik’te kalmasını emrettim.

4- Bilecik ile Karaköy arasındaki İmalat-ı-Sanayii’nin tahribini emrettim. Bilecik garbındaki

şose köprüsü’de kıtaatın çekilmesini müteakip tahrip edilecektir. Karaköy’den bir saat evvel

tahrip edilen tren yolunun fenalığından dolayı 1,5 saatte varabilmiş ve şimdi Karaköy’de hareket ettirilmiştir (ATASE Arşv. İSH. Kol. K:691, G:164, B:164-1).

Çekilen bu telgrafta ise düşmanın yakında Karaköy istasyonunu işgal edeceği Türk birliklerinin bölgede bulunan Tren hattını tahrip etmesinden ve İmalat-ı Sanayi tesisini tahrip ermelerinden anlaşılmaktadır. Artık Bilecik’de işgale açık hale gelmişti. Zaten bu

150 8 Ocak günü çekilen bir başka telgrafta ise: 6:30 kadar Pazarcık Müfrezesiyle telgraf irtibatı tesis edilememiştir. 124. Alay ağırlığının bu gece Bozüyük’e geldiği ve müfrezenin Pazarcık şarkında Kazoğlu civarında mevzi aldığı, dağınık halde Bozüyük’e gelen müfrezelerin toplattırılmakta olduğu anlaşılmıştır. Dördüncü Fırkanın ilk treni 8 Ocak günü saat 7 de ve ikinci treni ise 8 de İnönü mevzilerine gelmiştir. (ATASE Arşv. İSH. Kol. K:692, G:84, B:84-2), deniliyordu. Görünen o ki Türk birlikleri Nazifpaşa-Karaköy hattını tutamamış Bozüyük’e doğru çekilmek zorunda kalmıştı.

186

saatlerde cephe komutanı Bilecik Hükümetinin Söğüt’e çekilmesini emretmişti. Saat 21.30’da gönderilen bir başka telgrafta ise,

Düşman üç kol ile Pazarcık garbından 124. Alaya taarruza başlamış ve Köprühisar cenubunda ciddi bir hareket ve faaliyeti görülmemiştir. Faik kuvvetler karşısında 24. Fırka hücum taburuyla takviye edilen 124. Alay, Karaköy-Bozüyük istikametinde çekilmeye başladığından saat 14:45 sonrası Karaköy düşman tarafından işgal edilmiştir (ATASE Arşv. İSH. Kol. K:568, G:191,

Belgede Milli mücadele döneminde Bilecik (sayfa 190-200)