• Sonuç bulunamadı

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

3.1.1. Bergama’nın genel özellikleri

3.1.1.2. Bergama’nın tarihsel gelişimi

Bergama tarih ekseninde oldukça önemli olaylara tanıklık ederek günümüzde mutlak korunabilmiş örnek alanlardan birisidir. Kentin tarihinin Helenistik Döneme kadar dayandığı düşünülmekte olup, parşömenin bulunduğu ve tüm dünyaya duyurulduğu yer olarak bilinen antik Pergamon kentine dair izler şu anda aktif bir şekilde Bergama’da bulunmaktadır. Bergama’nın mekânsal gelişimi tarihsel süreçte dört bölümde değerlendirilebilir: (1) Helenistik Dönem (Pergamon), (2) Roma ve Bizans Dönemi, (3) Osmanlı Dönemi ve (4) Cumhuriyet Dönemi.

(1) Helenistik Dönem (M.Ö. 4. –M.S. 1. yy):

Bergama’nın kuruluşuna dair kesin bir tarih bilinmezken, kentin adını Antik Çağ yerleşmesi olarak bilinen Pergamon’dan almıştır. Anadolu’ya yerleşerek yerleşik

düzene geçen Luwilerin kullanmış olduğu dilde iç kale, hisarın en yüksek burcu anlamına gelen Pergama, Helenistik Dönemde Pergamon olarak kullanılmaya başlamıştır20

.

Bakırçay Havzası içerisine yer almakta olan Bergama, Bakırçay nehrinin kolları olan Selinos ve Kestel Çaylarının arasında ve Kale Dağının üzerine kurulmuştur. Kurulduğu yamacın eğimi nedeniyle en yüksek alandan aşağıya doğru yukarı, orta ve aşağı olmak üzere üç bölümden oluştuğu kabul edilmektedir. Bu dönemde saraylar, Athena Tapınağı, kütüphane, tiyatro, Zeus Mihrabı, Demeter Tapınağı, Gimnaziyum, Hera Tapınağı, aşağı agora ve evler inşa edilmiştir (Şekil 13) (Karcılı, 2009).

Helenistik Dönemde; kente su temininde vadi ve yamaçlar iki üç katlı su kemerleri ile geçilmiş, psikolojik hastalıkların su ile tedavi edildiği Asklepion, Geyikli Dağları eteklerinde, temiz hava ve suyu olan ayrıca hava akımlarından korunaklı bir bölgede kurulmuştur (Karcılı, 2009).

20 Bergama KAİP ve Bergama Ç.K.K.P.A. Yönetim Planı içeriğinden elde edilerek metin haline getirilmiştir.

(2) Roma ve Bizans Dönemi (1.-14. yy):

Roma İmparatorluğu’nun kurulması ile birlikte Anadolu’nun büyük bir çoğunluğu imparatorluk hâkimiyetine girmiştir. Pergamon üç asır boyunca Roma İmparatorluğunun hâkim olduğu bir tarihsel sürece dahil olmuş olup imar ve yapılaşma hareketleri ivme kazanmıştır.

Roma döneminde Roma Tiyatrosu, anfitiyatro, stadyum, Serapion Tapınağı vb. önemli yapılar inşa edilmiş, Akropol ve Asklepion’a yeni tapınaklar yapılmıştır. Asklepion ile Akropol arasındaki Kutsal Yol bu döneme aittir (Bergama 2013 Yılı KAİP Raporu),

Pergamon’un mekansal çözümlenmesi Akropol ve Asklepion arasındaki bağlantının ön planda tutulduğu ızgara kent formu Helenistik Dönemin en önemli özelliği olarak öne çıkmaktadır.

Roma döneminde çok tanrılı dinin de önemli merkezlerinden biri olan Pergamon, Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonra Doğu Roma İmparatorluğunun merkezi olan Bizans yönetimine geçmiştir. Pergamon’un Bizans yönetimine geçmesiyle birlikte kentin görkemli dönemi sona ererek duraklama sürecine geçmiştir. Bu süreçte önemli tapınaklar ve kutsal sayılan yapılar yıkılarak yerlerine kiliseler ve manastırlar inşa edilmeye başlanmıştır (Karcılı, 2009).

Şekil 3.4. Pergamon Bizans Dönemi yerleşim planı (Karcılı, 2009) (3) Osmanlı Dönemi (14.-20. yy):

Bizanslılar tarafından 14. yüzyıldan itibaren boşaltılan Bergama, bu süreçte Karesi Beyliğine geçerek Türk egemenliği hâkim olmaya başlamıştır. Bergama’nın Karesi Beyliğine yani Türklerin hakimiyetine geçmesiyle birlikte, kenti ikiye bölen Selinos Çayı etrafında bölge gelişmeye bu dönemde de devam etmiştir. Günümüzde Bergama’nın tarihi kent merkezi olarak bilinen bölge Roma Döneminden Osmanlı Dönemine kadar aynı çerçevede gelişmeye devam ederek kentin en prestijli bölgesi olarak gösterilmiştir.

Bergama’nın Karesi Beyliğinden sonra Osmanlı İmparatorluğu himayesi altına girmesiyle birlikte bölgenin iklim koşulları, topografik koşullar ve kültürel özelliklere bağlı olarak yerleşmenin organik olarak geliştiği görülmektedir. Yerleşme güneşe ve

vadiye yönelmiş, topografyaya uygun kıvrımlı yollar, yapı adalarının içine sokulan çıkmaz sokaklar ve dik yokuşlarda merdivenler bir araya gelerek organik dokuyu oluşturmuştur (Yenen, Özden, Çekiç, Hamamcıoğlu, & Yerliyurt, 2008).

Bu dönem içerisinde Bergama’nın kentsel gelişimi, çarşı (bedesten, han, arasta, hamam vb.) ve dini yapıların yoğunlaştığı tipik bir Anadolu Türk yerleşimidir. Ticaretin gelişmesiyle ile birlikte kentin nüfus yoğunluğu artmaya başlayarak yeni konut alanlarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyacın karşılanmasına yönelik ise, Selinos Çayının çevresinde kentsel hizmetlerin gelişmesi devam etmiştir. Yerel yönetim oluşumuna ait ilk adım 1896 yılında atılarak İzmir Sancağına bağlı olarak Bergama Belediyesi kurularak faaliyete başlamıştır21.

19. yüzyılda Bergama’nın mekânsal yapısında değişikliklere neden olan önemli afetler yaşanmıştır. Bu afetlerin geleneksel merkez dokusuna etki eden en önemli olayı 1853 yılında yaşanan yangın olduğu söylenebilir. Yangın yerleşmenin düz olduğu bölgelerde etkisini oldukça fazla göstermiş, ancak yüksek mahallelere ulaşmamıştır. Yangın tarihi kent merkezinde başladığından dolayı bedesten, han ve oldukça fazla sayıda dükkân yanmıştır (Bergama KAİP Raporu, 2012). Osmanlı İmparatorluğu sürecinde imar faaliyetleri tüm ülkede olduğu gibi Bergama’da da doğal afetler ve yangınlar doğrultusunda tahrip olmuş bölgelerde tekrardan düzenlemeye gidilerek yeni yer seçimleri yapılmıştır.

(4) Cumhuriyet Dönemi (1923-günümüz)

19. yüzyıl başlarında Balıkesir vilayetine bağlı olan Bergama 1881 yılından itibaren İzmir Vilayetine bağlanmıştır. Cumhuriyetin ilanıyla idari sınırların tekrardan düzenlenmesi kapsamında Bergama İzmir İline bağlı bir ilçe olarak kalmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Anadolu coğrafyası dışında yerleşmiş olan Türk nüfusunun tekrardan geri dönmesi ile birlikte Bergama’ya yerleşen göçmen nüfus artmaya başlamış ve bu sayede de bölgedeki Türk nüfusu artmıştır.

Cumhuriyet Dönemi’nde yerleşme, Osmanlı’nın son döneminde düz alanda gelişen yönetim merkezi yakınına yerleşen, yeni dönemin donatı yapıları çevresinde gelişmesini sürdürmüştür (Yenen ve ark., 2008). Bu dönemde henüz imar faaliyetleri net ifadelerle kanuni boyutlarda tanımlanmadığından dolayı mahalle ve sokak boyutunda çalışmalar yapılarak kent dokusu yavaş yavaş oluşmaya başlamıştır. Türkiye 1950 yılların başında ancak planı döneme geçebilmiş olup planlama yapılan alanlar ise

21

sadece büyük kentlerin merkezleridir. Bu yıllarda kırdan kente göçün artmasından dolayı hızlı nüfus artışı yaşanmıştır ve bu nüfus artışından Bergama’da etkilenmiştir. Bergama, tarihi kent merkezinin bulunduğu alanın baskısından dolayı kent nüfus artışına bağlı olarak verimli tarım arazilerine doğru yayılmaya başlamıştır.

1950’li yıllardan sonra nüfus artışı, mevcut yapı stokunun yeterli olmaması, kentleşme, büyük ölçekli üretime geçilmesi, gündelik yaşamın modernleşmesi gibi etkenlerle geleneksel merkez ticari faaliyetler için yeterli olmamış ve zaman içinde geleneksel merkeze bitişik yeni ticari alanlar oluşmuştur (Özel Görücü, 2019).