• Sonuç bulunamadı

Koruma Amaçlı İmar Planı ve Alan Yönetim Planı Entegrasyonunun Değerlendirilmesi: Bergama Örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Koruma Amaçlı İmar Planı ve Alan Yönetim Planı Entegrasyonunun Değerlendirilmesi: Bergama Örneği"

Copied!
142
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

NECMETTİN ERBAKAN NİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI VE ALAN YÖNETİM PLANI ENTEGRASYONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ: BERGAMA ÖRNEĞİ

Mustafa Rahman ÖNCÜER

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı

Ocak-2021 KONYA Her Hakkı Saklıdır

(2)

TEZ KABUL VE ONAYI

Mustafa Rahman ÖNCÜER tarafından hazırlanan “Koruma Amaçlı İmar Planı ve Alan Yönetim Planı Entegrasyonunun Değerlendirilmesi: Bergama Örneği” adlı tez çalışması 29/01/2021 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS olarak kabul edilmiştir.

Jüri Üyeleri İmza

Başkan

Prof. Dr. Rahmi ERDEM ………..

Danışman

Dr. Öğretim Üyesi Fadim YAVUZ ………..

Üye

Prof. Dr. Rahmi ERDEM ………..

Üye

Prof. Dr. Çiğdem ÇİFTÇİ ………..

Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun …./…/20.. gün ve …….. sayılı kararıyla onaylanmıştır.

Prof. Dr. S. Savaş DURDURAN FBE Müdürü

(3)

TEZ BİLDİRİMİ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

Mustafa Rahman ÖNCÜER 29.01.2021

(4)

iv ÖZET

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI VE ALAN YÖNETİM PLANI ENTEGRASYONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ: BERGAMA ÖRNEĞİ

Mustafa Rahman ÖNCÜER

Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı

Danışman: Dr. Öğretim Üyesi Fadim YAVUZ

2021, 156 Sayfa Jüri

Dr. Öğretim Üyesi Fadim YAVUZ Prof.Dr. Rahmi ERDEM Prof.Dr. Çiğdem ÇİFTÇİ

Türkiye genelinde planlı döneme geçişin başladığı 1950’li yıllarda planlama faaliyetleri hız kazanırken korunan alanlarda da planlama çalışmaları başlamıştır. Zaman içerisinde dünya çapında korunan alanlara artan ilgi doğrultusunda Türkiye’de de korunan alanlara yönelik planlama faaliyetlerini yürütebilmek açısından planlama literatürüne koruma amaçlı imar planı pratiği dahil edilmiştir. Koruma amaçlı imar planları alanın sit statüsüne göre farklı meslek gruplarının katılımı ile hazırlanan, mevcut yapıyı en iyi şekilde gelecek nesilleri aktarmayı hedefleyen bir planlama yöntemidir. Planlı döneme geçişin hız kazanması ve koruma mevzuatında gerçekleşen değişiklikler doğrultusunda kalıplaşmış koruma kavramları yerini “alan yönetimi” ve “yönetim planı” kavramlarına bırakmıştır. Bu kavramların gelişimi ile kültürel mirasın sınırlarının belirlenmesi, mevcut durum analizinin yapılması ve alanın

“sürdürülebilirlik” ilkesi bağlamında gelecek nesillere korunarak aktarılmasna yönelik planlama çalışmaları başlatılmıştır. Yönetim planlarının temel kaynağı koruma amaçlı imar planlarıdır.

Tarihsel serüveni 3.000 yılı bulan Bergama, kültürel miras ve kültürel peyzaj bağlamında UNESCO Dünya Miras Listesi içerisine adını yazdırarak sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda planlama ve uygulama çalışmalarına konu edilmektedir. Bu tez kapsamında Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı ile Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı Yönetim Planının entegrasyonu GZFT-AHS birlikte kullanım tekniği ile değerlendirilmiş olup bu iki plan arasındaki uygunluklar ve eksiklikler belirlenmiştir.

Sonuç olarak ise; yerel yönetimin planlama faaliyetlerinde etkin rol üstlenmesi, uygulamaya yönelik mevzuat çerçevesinde denetlenebilirliğin gerçekçi yapılabilmesi, kültürel miras alanlarının pazarlama sürecinde ulaşım bağlantılarının önemi gibi bulgular doğrultusunda iki plan arasındaki uyumsuzluğun giderilmesine yönelik öneriler geliştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: AHS, Alan Yönetim Planı, Bergama, GZFT, GZFT-AHS Birlikte Kullanımı, Koruma Amaçlı İmar Planı

(5)

v ABSTRACT

MS THESIS

EVALUATION OF INTEGRATION BETWEEN THE CONSERVATION PLAN AND AREA MANAGEMENT PLAN: THE CASE OF BERGAMA

Mustafa Rahman ÖNCÜER

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF NECMETTİN ERBAKAN UNIVERSITY

THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN CITY AND REGIONAL PLANNING

Advisor: Asst. Prof. Dr. Fadim YAVUZ

2021, 156 Pages

Jury

Asst. Prof. Dr. Fadim YAVUZ Prof.Dr. Rahmi ERDEM Prof.Dr. Çiğdem ÇİFTÇİ

Across the Turkey planning activities gained momentum in the 1950s, when the transition to the planned period started, and planning studies started in protected areas. In the course of time in line with the growing interest in protected areas worldwide, in order to carry out planning activities for protected areas in Turkey, conservation zoning plan practice for protection is included in the planning literature.

Conservation zoning plans are a planning method that is prepared with the participation of different occupational groups according to the site status of the area and aims to transfer the current structure to future generations in the best way. In line with the acceleration of the transition to the planned period and the changes in the conservation legislation, the stereotyped conservation concepts have been replaced by the concepts of "area management" and "management plan". With the development of these concepts, planning studies have been initiated to determine the boundaries of cultural heritage, to analyze the current situation and to transfer the area to future generations in the context of the principle of

“sustainability”. The main source of the management plans is the conservation zoning plans.

Bergama, whose historical adventure has reached 3.000 years, is included in the UNESCO World Heritage List in the context of cultural heritage and cultural landscape and is subject to planning and implementation studies in line with the principle of sustainability. Within the scope of this thesis, the integration of Bergama Conservation Zoning Plan and Bergama Multi-Layered Cultural Landscape Area Management Plan was evaluated with SWOT-AHP combination technique, and the compatibility and deficiencies between these two plans were determined. As a result; Suggestions have been developed to eliminate the incompatibility between the two plans in line with the findings such as taking an active role in the planning activities of the local government, making the auditability realistic within the framework of the legislation regarding implementation, the importance of transportation connections in the marketing process of cultural heritage areas.

Keywords: AHP, Area Management Plan, Bergama, SWOT, SWOT-AHS, Combined use of SWOT-AHS, Conservation Zoning Plan

(6)

vi ÖNSÖZ

Yapılan bu çalışma ile korunan alanlar bütününde koruma amaçlı imar planı ile yönetim planı arasındaki entegrasyonun değerlendirilmesi üzerinde durulacaktır.

Araştırma kapsamında kentsel ve arkeolojik sit alanlarının birlikte yer aldığı Bergama’nın koruma amaçlı imar planı ve yönetim planı sürdürülebilirlik ilkesi ve planlama hiyerarşisi bağlamında ele alınacaktır. Çalışmanın en önemli karar mekanizmasını oluşturan paydaş katılımı ile birlikte koruma amaçlı imar planı ve yönetim planı birlikteliği GZFT-AHS birlikte kullanım tekniği ile birlikte değerlendirilecektir.

Yüksek lisans eğitimimin başlangıcından sonuna kadar akademik boyutta gelişmemi sağlamaya yönelik beni her daim teşvik eden, tez çalışmamı tüm boyutları ile yönlendirerek hiçbir konuda ilgisini ve bilgi birikimini esirgemeden ve çalışma hayatımın da getirmiş olduğu zorlukları gözönünde bulundurarak desteğini her daim hissettiren değerli danışmanım Sayın Dr. Öğretim Üyesi Fadim YAVUZ’a anlayışı, sabrı, ilgisi ve alakası için sonsuz teşekkürü bir borç bilirim.

Tez savunma sınavı sürecimde taşınma fırsatı bulduğum ve çalışmama önemli katkılar sunan değerli hocam Sayın Prof Dr. Rahmi ERDEM’e teşekkür ederim.

Yüksek lisans seminerim aşamasında tez konumun gelişmesi ve şekillenmesine yönelik yapmış oldukları değerli katkı ve desteklerinden dolayı Sayın Prof. Dr. Çiğdem ÇİFTÇİ ve Sayın Dr. Öğretim Üyesi Semiha Sultan TEKKANAT’a teşekkür ederim.

Tez çalşması sürecinde göstermiş oldukları anlayış ve çalışmama vermiş oldukları destekler için öncelikle Etüd Proje Müdürü Sayın Yüksek Jeoloji Mühendisi Danişmend Hüseyin ŞAHİN’e ve Niksar Belediyesi’ndeki eski mesai arkadaşlarıma ve ayrıca Tokat Belediyesi Planlama Şefliği’nde birlikte görev yaptığım mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Akademik boyutta bilgisine sonsuz güvendiğim lisans hayatımda olduğu gibi yüksek lisans sürecimde de desteğini ve bilgi birikimini esirgemeden beni yönlendiren ve çalışmaya teşvik eden değerli dostum ve arkadaşım Sayın Arş. Gör. Mihriban ÖZTÜRK SAKA’ya teşekkür ederim.

Tez çalışmamın en önemli karar verici mekanizmasını oluşturan Bergama halkı ve uzman grubunu oluşturan aktörlere bana göstermiş oldukları ilgi, alaka ve sabırlarından dolayı teşekkür ederim.

Hayatım boyunca her daim bana güvenip tüm kararlarımın arkasında durarak destek veren ve bu zorlu günlerimizde bana göstermiş oldukları ilgi, alaka ve sabırdan dolayı benim çekirdek ailem anneme ve babama sonsuz teşekkür ederim.

Mustafa Rahman ÖNCÜER KONYA-2021

(7)

vii

İÇİNDEKİLER

ÖZET ... iv

ABSTRACT ... v

ÖNSÖZ ... vi

İÇİNDEKİLER ... vii

ÇİZELGE LİSTESİ ... x

ŞEKİL LİSTESİ ... xi

SİMGELER VE KISALTMALAR ... xiii

1. GİRİŞ ... 1

1.1. Çalışmanın Amacı ... 2

1.2. Çalışmanın Kapsamı ... 4

1.3. Çalışmanın Yöntemi ... 5

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI ... 7

2.1. Koruma Kavramı ve Gelişim Süreci ... 7

2.1.1. Koruma-tarihi çevre ve kültürel miras kavramları ... 7

2.1.2. Korumanın nedenleri ... 10

2.1.3. Dünyada ve Türkiye’de Koruma Anlayışının Gelişimi ... 10

2.1.4. Türkiye’nin Koruma Bağlamında Taraf Olduğu Uluslararası Düzenlemeler ... 16

2.2. Koruma-Planlama İlişkisi ... 19

2.2.1 Kentsel koruma planlaması ... 20

2.2.2. Tarihi alanların yönetimi ... 22

2.2.2.1. Yönetim planı ... 24

2.2.2.2. UNESCO dünya miras listesine alınma kriterleri ... 28

2.2.2.3. Alan yönetiminde planlama çalışması ... 29

2.2.3.Yurtdışındaki ve Türkiye’deki yönetim planı örneklerinin incelenmesi ... 35

2.2.3.1. Floransa (İtalya) Tarihi Kent Merkezi Yönetim Planı ... 35

2.2.3.1. Mostar Şehrinin Eski Şehrinin Eski Köprü Bölgesi (Bosna Hersek) Yönetim Planı ... 39

2.2.3.3. İstanbul Tarihi Yarımada Yönetim Planı ... 42

2.3. Bölüm Sonucu ... 46

3. MATERYAL VE YÖNTEM ... 48

3.1. Materyal ... 48

3.1.1. Bergama’nın genel özellikleri ... 48

3.1.1.1. Bergama’nın konumu ... 48

3.1.1.2. Bergama’nın tarihsel gelişimi ... 49

3.1.1.3. Bergama’nın sosyo-ekonomik özellikleri ... 55

3.1.2. Bergama’da planlama süreci ... 55

(8)

viii

3.2. Yöntem ... 61

3.2.1. GZFT (SWOT) Analizi ... 62

3.2.2. Analitik Hiyerarşik Süreç ... 63

3.2.3. GZFT-AHS tekniklerinin birlikte kullanımı ... 68

3.2.4. Saha çalışması ... 71

3.2.4.1. Anketin hazırlanması ve anket sorularının içeriği ... 71

3.2.4.2. Örneklem seçimi ve anketin uygulanması ... 74

3.2.4.3. Verilerin değerlendirilmesi ... 74

3.3. Bölüm Sonucu ... 75

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA: BERGAMA KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI VE BERGAMA ÇOK KATMANLI KÜLTÜREL PEYZAJ ALANI YÖNETİM PLANI ENTEGRASYONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ ... 77

4.1. Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı’nın Değerlendirilmesi ... 77

4.2. Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı Yönetim Planı’nın Değerlendirilmesi ... 83

4.3. Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı ve Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı Arasındaki Entegrasyonun GZFT-AHS Birlikte Kullanımı ile Değerlendirilmesi ... 87

4.3.1. Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı ve Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı Yönetim Planı GZFT (SWOT) Matrisi ... 88

4.3.2. Hiyerarşi kurma ... 91

4.3.3. TFZG (TOWS) matrisi ve strateji geliştirme ... 92

4.3.4. AHS ... 93

4.3.5. Strateji Seçeneklerini Puanlama ve Sıralama ... 94

4.3.6. Duyarlılık analizi ... 95

4.4. Bergama Halkı ve Uzmanların Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı ve Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı Yönetim Planı Arasındaki Entegrasyona Yönelik Değerlendirmeleri ... 95

4.4.1. Bergama halkını tanımlayıcı istatistikler ... 95

4.4.2. Bergama halkı ve uzmanların GZFT faktörlerini önemseme düzeyleri ... 98

4.4.2.1. Bergama halkının ve uzmanların GZFT faktör gruplarına ilişkin önemseme düzeyleri ... 98

4.4.2.2. Bergama halkı ve uzmanların GZFT faktörlerine ilişkin yerel ağırlık değerlendirmesi ... 100

4.4.3. Bergama halkı ve uzmanların öneri entegrasyon stratejilerine yönelik değerlendirmeleri ... 107

4.4.4. Bergama halkı ve uzmanların Bergama KAİP ve Bergama Ç.K.K.P.A. Yönetim Planı arasındaki entegrasyona yönelik değerlendirmelerinin karşılaştırılması ... 113

4.5. Bölüm Sonucu ... 116

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER ... 118

5.1. Sonuçlar ... 118

5.1. Öneriler ... 122

KAYNAKLAR ... 124

(9)

ix

EKLER ... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

EK-1 Bergama Halkı Anket Formu ... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

EK-2 Bergama Uzman Anket Formu ... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

EK-3 Etik Kurul Onayı ... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

ÖZGEÇMİŞ ... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

(10)

x

ÇİZELGE LİSTESİ

Çizelge 2.1. Koruma alanında Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası düzenlemeler ... 16

Çizelge 2.2. Türkiye’deki koruma mevzuatının gelişim süreci ... 18

Çizelge 2.3. Floransa’nın UNESCO Dünya Miras Listesine dahil edilme sürecinde etkili olan kriterler ... 36

Çizelge 2.4. Mostar Şehrinin Eski Şehrinin Eski Köprü Bölgesi’nin UNESCO Dünya Miras Listesine dahil edilme sürecinde etkili olan kriterler ... 40

Çizelge 2.5. İstanbul Tarihi Yarım Ada’nın UNESCO Dünya Miras Listesine dahil edilme sürecinde etkili olan kriterler ... 42

Çizelge 2.6. İncelenen yönetim planı örneklerine ilişkin değerlendirme tablosu ... 46

Çizelge 3.1. Bergama’da planlamanın tarihsel süreci ... 60

Çizelge 3.2. GZFT (SWOT) analizi bileşenleri (Kotler vd., 1993) ... 62

Çizelge 3.3. Önem dereceleri ve tanımları (Saaty,2008) ... 64

Çizelge 3.4. Turizm ve koruma alanında GZFT-AHS (SWOT-AHP) uygulamaları ... 70

Çizelge 3.5. AHS tekniğine uygun olarak hazırlanan anket sorularının içeriği-1 ... 72

Çizelge 3.6. AHS tekniğine uygun olarak hazırlanan anket sorularının içeriği-2 ... 73

Çizelge 4.1. Bergama’nın UNESCO Dünya Miras Listesine dahil edilme sürecinde etkili olan kriterler ... 85

Çizelge 4.2. TFZG (TOWS) matrisi ... 92

Çizelge 4.3. Paydaşlara göre GZFT faktörlerinin toplam ağırlıkları ... 98

Çizelge 4.4. Bergama Halkına ilişkin GZFT grup ağırlıkları matrisi ... 103

Çizelge 4.5. Uzmanlara ilişkin GZFT grup ağırlıkları matrisi ... 106

(11)

xi

ŞEKİL LİSTESİ

Şekil 1.1. Tez akış şeması ... 6

Şekil 2.1. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun tarihsel gelişimi 15 Şekil 2.2. Planlama hiyerarşisi ... 30

Şekil 2.3. Türkiye'de yönetim planı süreci ... 32

Şekil 2.4. Türkiye’deki UNESCO Dünya Miras Listesinde bulunan alanlar ... 33

Şekil 2.5. Türkiye’de UNESCO Geçici Dünya Miras Listesinde bulunan alanlar ... 34

Şekil 2.6. Floransa kent merkezi-1 ... 36

Şekil 2.7. Floransa kent merkezi-2 ... 37

Şekil 2.8. Mostar kent merkezi ... 40

Şekil 2.9. İstanbul Tarihi Yarımada Yönetim Planı sınırları ... 43

Şekil 3.1. Bergama’nın konumu ... 49

Şekil 3.2. Pergamon Akropolis vaziyet planı. ... 51

Şekil 3.3. Bergama yerleşim planı ... 52

Şekil 3.4. Pergamon Bizans Dönemi yerleşim planı ... 53

Şekil 3.5. 1943 yılı Bergama İmar Planı ... 56

Şekil 3.6. 1976 yılı arkeolojik sit sınırı ... 57

Şekil 3.7. 1996 yılı Sit Sınırları ... 58

Şekil 3.8. Örnek AHS mekanizması ... 64

Şekil 3.9. AHS'nin avantajları: ... 67

Şekil 3.10. Yöntem aşamaları ... 68

Şekil 4.1. Bergama Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ... 78

Şekil 4.2. Bergama Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ... 79

Şekil 4.3. Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı özel yapılaşma koşulları ... 82

Şekil 4.4. Bergama Ç.K.K.P.A. Yönetim Planı Sınırı haritası ... 84

Şekil 4.5. Bergama Ç.K.K.P.A. Yönetim Planı Sınırları içerisindeki farklı sit sınırları 86 Şekil 4.6. Bergama’da koruma politikalarına yönelik GZFT matrisi ... 90

(12)

xii

Şekil 4.7. GZFT-AHS uygulama mekanizması ... 91

Şekil 4.8. AHS tekniğine göre ağırlık hesaplama formülasyonu ... 94

Şekil 4.9. Cinsiyet dağılımı... 96

Şekil 4.10. Eğitim durumu dağılımı ... 96

Şekil 4.11. "Koruma Kavramı" nın bilinirlik düzeyi ... 96

Şekil 4.12. "UNESCO Dünya Miras Listesi Kavramı" nın bilinirlik düzeyi ... 96

Şekil 4.13. "Arkeoloji Kavramı" nın bilinirlik düzeyi ... 96

Şekil 4.14. "Bergama'nın UNESCO Dünya Miras Listesinde Yer Alması" nın bilinirlik düzeyi ... 96

Şekil 4.15. Tarihi bir taşınmaza sahiplilik düzeyi ... 97

Şekil 4.16. Bergama'nın tarihsel çevresinin gelecek nesillere aktarılmasına yönelik bilinçlilik düzeyi ... 97

Şekil 4.17. Ulaşım bağlantıları ... 97

Şekil 4.18. Bergama halkına göre GZFT grup ağırlıkları ... 99

Şekil 4.19. Uzmanlara göre GZFT grup ağırlıkları ... 99

Şekil 4.20. GZFT faktörlerine yönelik yerel ağırlık değerlendirilmesi ... 103

Şekil 4.21. Uzmanların GZFT faktörlerine yönelik yerel ağırlık değerlendirilmesi .... 106

Şekil 4.22. Bergama halkının perspektifinden ve KAİP-Yönetim Planı Entegrasyonuna yönelik stratejilerin toplam ağırlıkları ... 108

Şekil 4.23. Bergama halkının öneri stratejilere ilişkin değerlendirmeleri ... 109

Şekil 4.24. Uzmanlara göre stratejilerin toplam ağırlıkları ... 111

Şekil 4.25. Uzmanların öneri stratejilere ilişkin değerlendirmeleri ... 112

Şekil 4.26. Bergama halkına göre KAİP-Alan Yönetimi entegrasyonunda GZFT faktörleri bağlamında [S-2] stratejisinin etkinlik düzeyi ... 114

Şekil 4.27. Uzmanlara göre KAİP-Alan Yönetimi entegrasyonunda GZFT faktörleri bağlamında kazanan [S-4] stratejisinin etkinlik düzeyi ... 115

(13)

xiii

SİMGELER VE KISALTMALAR

Kısaltmalar

AHS: Analitik Hiyerarşi Süreci AHP: Analytic Hierarchy Process

Ç.K.K.P.A.: Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı

GZFT: Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Fırsatlar, Tehditler KAİP: Koruma Amaçlı İmar Planı

UNESCO: United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization

ICCROM: International Centre Fort he Study of the Preservation and Restoration of Cultural Property

ICOMOS: International Council on Monuments and Sites IUCN: International Union for Concervation of Nature SWOT: Strenghts, Weaknesses, Opportunities, Threats

(14)

1. GİRİŞ

Avrupa merkezli olarak ortaya çıkan ve zamanla tüm coğrafyaya yayılan koruma anlayışı dünya genelinde medeniyetlerin incelenerek geleceğe aktarılmasında büyük öneme sahip olmuştur. Zaman içerisinde somut ve somut olmayan miras olarak tanımlanan tarihe yolculuk, toplumların yapısında meydana gelen değişim ve gelişimleri inceleyerek gelecek kuşaklara aktarmayı başarmıştır.

Özellikle 20. Yüzyılın ortalarından itibaren koruma kavramı, tek yapı ölçeğinde koruma yaklaşımından Venedik Tüzüğü ile birlikte çevresi ile koruma anlayışına keskin bir geçiş yapmıştır. Bu geçişte UNESCO-United Nations Educational, Scienrific and Cultural Organization (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü), ICOMOS –International Council on Monuments and Sites (Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi), ICCROM–International Centre for the Study of the Preservation and Restoration of Cultural Property (Uluslararası Kültürel Varlıkların Korunması ve Restorasyon Araştırma Merkezi) ve Avrupa Konseyi’nin (Council of Europe) öncülük etmiş olduğu birçok çalışma ile birlikte koruma anlayışı farklı bir boyuta sahip olmuştur. Uluslararası boyutta hazırlanmış olan bu çalışmalar dünya genelinde zamanla kabul görmeye başlamış olup; 1980’li yıllarda da Türkiye’de doğal ve kültürel alanların korunması için farklı boyutlarda yasal düzenlemeler yapılmıştır.

Türkiye’de koruma anlamında ilk çalışmalar Osmanlı dönemindeki Tanzimat Fermanı sonrasında hazırlanan köklü değişikliklere kadar uzanmakta olup;

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte ve zaman içerisinde de gelişen-dönüşen koruma yaklaşımlarına uyum sağlamıştır. Tükiye’de koruma kapsamında hazırlanmış olan ilk yasal düzenleme tarihi eser hazinelerinin korunması açısından büyük önem taşıyan ve bugünün Türkçesi ile “Eski Eserler Tüzüğü” olarak adlandırılabilecek Asar-ı Atika Nizamnamesi’dir. 1869 yılında çıkarılan (ve 1874, 1884, 1906 tarihlerinde düzenlemelerin yapıldığı) 1973 yılına kadar yürürlükte olan Asar-ı Atika Nizamnamesi’nden sonra gerçekleştirilen yasal düzenlemeler 1973 yılında yayımlanan 1710 sayılı Eski Eserler Yasası ve 1983-1987-2004 yıllarında geliştirilerek yürürlüğe giren 2863 sayılı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” olmuştur.

Doğal ve kültürel alanların korunması dünya genelinde ilk olarak yapı veya nesne üzerinde başlamış olsa da zaman içerisinde çevresi ile bütüncül koruma anlayışı benimsenmiştir. Bütüncül / bütünleşik koruma anlayışı koruma-kullanma dengesini göz önünde bulundurarak geçmişten günümüze kadar yolculuğunu sorunsuz olarak

(15)

tamamlamış olan somut veya somut olmayan mirasların gelecek nesillere sorunsuz bir şekilde aktarılmasını hedeflemektedir. Bu yaklaşımın temel amacı ise; korunması kararlaştırılmış olan nesnelerin sürdürülebilirliğini sağlamaktır. UNESCO ve ICOMOS tarafından sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda bütünleşik koruma kapsamında alt detaylarda farklı kavramlar ortaya konulmuştur. Bu kavramlardan en önemlileri korumayı tek bir boyutta ele almayarak çok disiplinli bir yaklaşım aracılığı ile inceleyen

“alan yönetimi” ve “yönetim planı”dır. Türkiye’de de de 5226 sayılı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” (2004) ile yasal mevzuatımıza “alan yönetimi” ve “yönetim planı” tanımları dahil edilmiştir. 5226 sayılı Kanuna yönelik 2005 yılında çıkarılan “Alan Yönetimi ve Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”te “alan yönetimi” ve “yönetim planı”na ilişkin uygulama esasları uluslararası platformlara uyumlu olarak belirlenmiştir.

Türkiye’de 2005 yılından itibaren, alan yönetimi ve yönetim planı çalışmaları kapsamında doğal ve kültür/tarihi alanlarda somut veya somut olmayan miras kapsamında birçok çalışma ve uygulama geliştirilmiştir. “Koruma ve planlama ilişkisi”

ile birlikte “bütüncül koruma yaklaşımı” farklı uzmanlık alanlarını (şehir planlama, mimarlık, arkeoloji, tarih, coğrafya vb.) da çalışma kapsamı içerisine dahil ederek “alan yönetim çalışmaları”nı oluşturmuştur.

1.1. Çalışmanın Amacı

Avrupa merkezli ortaya çıkarak zaman içerisinde dünya geneline yayılan koruma anlayışının Türkiye’deki yansımaları niteliğindeki yasal-yönetsel düzenlemeler, taraf olunan anlaşmalar vb. ile birlikte koruma-kullanma dengesi sağlanmaya çalışılmıştır. Dünya tarihinde yaşanmış olan birçok sıcak veya soğuk savaşlarla birlikte korumanın önemi zaman içerisinde giderek artmıştır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile paralel olarak koruma çalışmaları belirli dönemlerde (Fransa’da, Almanya’da, İtalya’da, İngiltere’de vb.) hız kazanmış olup zaman içerisinde dünyaya örnek gösterilebilecek uygulamaları sunmuşturlar.

Türkiye’de de korunmaya değer görülmüş olan alanlarda dünyadaki gibi uygulamaya geçilebilmesi için pek çok düzenleme yapılmıştır. Zaman içerisinde uluslararası boyuttaki koruma genelinde ortaya konmuş olan tüzükler doğrultusunda birçok anlaşmaya (Atina Konferansı, Venedik Tüzüğü, Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi, Avrupa Mimari Miras Sözleşmesi, vb.) taraf olunarak

(16)

koruma mevzuatı bu çerçevede geliştirilmiştir. Fakat gelişmiş ülke örnekleri ile kıyaslandığında koruma anlamında uzunca bir yol kat edilmiş olmasına karşın restorasyon uygulamaları, koruma yaklaşımları, halkın bilinçlendirilmesi, vb.

hususlarda eksiklikler mevcuttur (Ahunbay, 2019).

Dünyada ve Türkiye’de koruma anlayışındaki gelişmeler ön planda tutularak koruma anlayışında yeni kavramlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Sürdürülebilirlik ilkesinin temel prensip olarak benimsendiği ve koruma kullanma dengesine önem verilen “bütünleşik koruma” kavramı bu yeni kavramlardan olup; çevresi ile koruma anlayışının yanı sıra tescilli yapılara işlev yüklemeyi ön planda tutmuştur. Bütünleşik koruma anlayışının savunulmaya başlanması ile birlikte korunacak alanların denetiminde rol oynayacak “yönetim planı” yeni bir kavram olarak ortaya çıkmıştır.

Yönetim planı arkeolojik, kentsel ve doğal alanların korunmasında ve denetlenmesinde zaman içerisinde yasal mevzuatla birlikte oldukça önemli bir yere sahip olmuştur.

Bergama (İzmir) tarihsel dönem boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yaparak önemli din, ticaret, eğitim ve yönetim merkezi olmuştur. Helenistik Döneme kadar uzanan ve Osmanlı İmparatorluğunu da içerisine alan bu izler günümüze kadar kısmen korunagelmiştir. Kentsel ve arkeolojik miras alanlarını bir arada bulundurmasından dolayı şehircilik ve mimari ögeler açısından çok önemli bir yere sahip olan Bergama’da ilk koruma amaçlı imar planı (KAİP) çalışması 1968 yılında hazırlanmış, plan 1987, 2002 ve 2012 yıllarında revizyonlar görmüştür. Bergama’da çok katmanlı kültürel peyzaj alanının tahribatını en aza indirerek gelecek nesillere aktarılabilmesini hedefleyen bir yönetim planı süreci (2000’lerin başı) başlatılmıştır.

Çalışma kapsamında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine girebilmiş olan

“Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (Ç.K.K.P.A.) Yönetim Planı” ile mevcut

“KAİP”nın hazırlanma aşamasındaki birlikteliği ve uygulama sürecindeki entegrasyonları incelenecektir. Bu incelemenin yapılmasındaki en büyük etken ise, koruma mevzuatı içerisinde yer alan KAİP kavramı ile yönetim planı kavramının birbirini destekliyor nitelikte olmasıdır. KAİP her ne kadar bir yerleşim yeri veya anıtsal yapı grubu üzerinde sürdürülebilirliği sağlamak adına hazırlanmış olan yapılaşma ve kısıtlama kararlarını içeren bir belge olsa bile aslında stratejik bir envanter çalışması olarak karşımıza çıkmaktadır. Yönetim planı ise, KAİP’te olduğu gibi bir yerleşim yeri veya anıtsal yapı grubu üzerinde yoğunlaşarak geleceğe yönelik sürdürülebilirlik ilkesi bağlamında stratejik hedefler ve bu hedeflere bağlı olarak uygulama, kontrol, finansman gibi alt kriterlerle birbirini destekleyen bir uygulama rehberi olarak karşımıza

(17)

çıkmaktadır. Ancak her ne kadar KAİP ile yönetim planının mevzuat açısından hazırlama/uygulama/denetleme gibi ana başlıkları farklı bir mekanizma olarak işliyor gibi görünse bile temelde KAİP ile yönetim planı birbirini tamamlayan bir alt ve üst ölçek stratejik planlama kademelenmesi olarak da bilinmektedir. KAİP ve yönetim planı her ne kadar birbirinden bağımsız birer çalışma gibi karşımıza çıkıyor olsalar bile temelde yerleşim yeri veya yapı grubu özelinde aynı amacı güden iki farklı envanter çalışmasıdır. Bu nedenle de her iki planlama çalışmasının birbirinden bağımsız ilerlememesi gerektiğini nitel ve nicel veriler yardımıyla ortaya koyulması amaçlanarak Bergama özelinde korumaya esas ortaya çıkabilecek eksikliklerin belirlenmesi ile bu durumun minimuma indirilmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda çalışmada temel amaç;

Bergama’da doğal ve tarihi çevrenin bütünlüğünü korurken, koruma-kullanma dengesinin en üst düzeyde benimsenmesini sağlayarak sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda kentsel kaliteyi iyileştirmektir.

1.2. Çalışmanın Kapsamı

Çalışma dört ana bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde; konuya giriş, çalışmanın amacı, kapsamı ve yöntem açıklanmıştır.

İkinci bölümde; koruma, tarihi çevre ve kültürel miras kavramları açıklanarak dünyadaki ve Türkiye’deki koruma mevzuatının tarihsel gelişimi ile birlikte koruma ve planlama ilişkisi açıklanmıştır. Daha sonrasında KAİP ve tarihi alanların yönetimi, yönetim planlarının amaç ve ilkeleri ile birlikte yönetim planı hazırlanma süreçleri incelenerek dünyada ve Türkiye’de kentsel ve arkeolojik mirası içerisinde barındıran ve UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine kabul edilen başarılı alan yönetimi çalışmaları incelenmiştir.

Üçüncü bölümde; çalışmanın ana metaryalini oluşturan Bergama KAİP ve Bergama (Ç.K.K.P.A.) Yönetim Planı’nın genel özellikleri, yapılaşma şartları, stratejik hedefleri vb. başlıklar detaylı olarak irdelenmiştir ve bu çalışma kapsamında kullanılacak olan GZFT (SWOT) ve Analitik Hiyerarşik Süreç (AHS) metotları detaylı bir şekilde açıklanarak literatürde GZFT+AHS yöntemi doğrultusunda hazırlanmış olan örnek çalışmalar incelenmiştir.

Dördüncü bölümde; ikinci ve üçüncü bölümlerde incelenmiş olan başlıklar doğrultusunda BergamaKAİP ve Bergama Ç.K.K.P.A Yönetim Planı incelenerek iki farklı çalışma kapsamında ortak bir GZFT analizi yapılmıştır. Yapılan GZFT analizi

(18)

bağlamında yeni stratejiler geliştirilerek AHS metodu kapsamında Bergama halkı, Bergama Ç.K.K.P.A Yönetim Planı ve Bergama KAİP bütününde uzman kişiler ile anket çalışmaları yapılmıştır. Bu anket çalışması ile birlikte KAİP ve Bergama Ç.K.K.P.A Yönetim Planının hangi ölçütlerde başarılı olup olmadığı nicel analizler yardımıyla ortaya konulmuştur.

Beşinci bölümde ise; genel bir değerlendirme yapılarak Bergama KAİP ve Bergama Ç.K.K.P.A.Yönetim Planı arasındaki uyum, kapsam, uygulanabilirlik vb.

hususlar açısından olumlu veya olumsuz yönler ortaya koyularak olumsuz yönleri azaltıcı stratejiler geliştirilmiştir.

1.3. Çalışmanın Yöntemi

Yapılan bu çalışma genel olarak iki adımda şekillenmektedir (Şekil 1.1.). Birinci adım; çalışmada kapsamlı bir yazın taraması ile korumaya ilişkin temel kavramlar açıklanmış ve korumanın Türkiye’deki tarihsel gelişimi incelenmiştir. Daha sonrasında Türkiye’deki yasal mevzuat çerçevesinde KAİP hazırlanma ve uygulama süreci detayları ile incelenmiştir. Bir sonraki kısımda ise, alan yönetimi ve yönetim planı kavramları açıklanarak işleyiş şeması oluşturulmuştur. Ayrıca süreç içerisinde UNESCO, ICCROM, ICOMOS ve IUCN – International Union for Concervation of Nature (Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği) vb. uluslararası kuruluşların koruma ile ilgili çalışmaları incelenerek tez kapsamında yararlanılmıştır.

Dünyada başarılı yönetimi planlarından Floransa (İtalya) ve Mostar (Bosna Hersek) örnekleri ile birlikte Türkiye’de İstanbul Tarihi Yarımada Yönetim Planı incelenerek kentsel ve arkeolojik sit alanlarının birlikte konumlandığı benzer uygulamalar doğrultusunda amaç, yöntem, plan kararı vb. hususlar detaylandırılarak çalışmaya yol gösterici olmuştur.

Çalışmanın ikinci adımında ise; Bergama’nın mevcut yapısı, KAİP, plan rapor ve plan hükümleriyle birlikte Bergama Ç.K.K.P.A Yönetim Planı incelenerek GZFT (SWOT) matrisi oluşturulmuştur. GZFT matrisinin elde edilmesi ile birlikte hiyerarşi kurularak TFZG (TOWS) matrisine geçiş sağlanmış olup bu aşamada da dört farklı strateji belirlenmiştir. Yapılan bu aşamalar ile birlikte GZFT (SWOT)’ye dayılı AHS (Analitik Hiyerarşik Süreç) yöntemi uygulanarak koruma süreci içerisinde eksiklikleri ortadan kaldıracak en uygun stratejiyi belirlemek üzere farklı meslek disiplinlerinde yer alan halk ve uzman grubunun katılımı ile yapılmış olan anket çalışması ile en önemli strateji belirlenmiştir. Son aşamada ise, elde edilen en önemli strateji doğrultusunda

(19)

yapılan tüm çalışmalar kapsamında Bergama Ç.K.K.P.A Yönetim Planının ve KAİP entegrasyonunun eksikliklerini ortadan kaldırabilmek için farklı stratejiler ve öneriler geliştirilmiştir.

Şekil 1.1. Tez akış şeması

(20)

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI

2.1. Koruma Kavramı ve Gelişim Süreci

2.1.1. Koruma-tarihi çevre ve kültürel miras kavramları

Türk Dil Kurumuna göre koruma kavramı “bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikelerden, zor durumdan uzak tutmak esirgemek, muhafaza etmek”

şeklinde anlamlandırılırken yine Türk Dil Kurumunun Kent Bilim Terimleri Sözlüğüne göre koruma; “Kentlerin belli kesimlerinde yer alan tarihsel ve mimari değerleri yüksek yapıtlarla, anıtların ve doğal güzelliklerin – kente bütün yaşayanlar gibi- gelecek kuşakların da yararlanması için her türlü yıkıcı, saldırgan ve dokuncalı eylemler karşısında güvence altına alınması” olarak tanımlanmıştır (Url1.).

1983 yılında Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve günümüze kadar birçok değişikliğe konu olan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda (KTVKK) “koruma” ve “korunma” kavramları “taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında muhafaza, bakım, onarım, restorasyon, fonksiyon değiştirme işlemleri;

taşınır kültür varlıklarında ise muhafaza, bakım, onarım ve restorasyon işleridir”

şeklinde tanımlanmıştır (Url2.).

Türkiye’de sözlük anlamlarının dışında koruma kavramını Hasol (1995) “tarih ya da sanat değeri taşıyan yapıların, doğal değerlerin ya da kent parçalarının yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli önlemleri almak” olarak tanımlamıştır. Uluslararası boyutta koruma kavramını Feilden (1982) “bozulmanın önlenmesine yönelik bir eylem”

olarak tanımlarken, ICOMOS-International Council on Monuments and Sites- (Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi) 1994 yılında koruma kavramını, “kültürel mirasın anlaşılmasındaki, tarihsel sürecinin bilinerek anlamlandırılması, malzeme detaylarına göre korunmasının sağlanması gerektiği gibi muhafaza edilmesi ve restorasyon sürecinin geliştirilmesi ile ilgili olan yapılacak tüm çabalar” şeklinde tanımlamıştır (Url3.).

Koruma, müdahalede bulunulacak somut veya somut olmayan mirasın amaç ve hedeflerine göre çeşitlilik göstermektedir. Zeren Gülersoy’a (2003) göre koruma yaklaşımları;

 “Geçmişin hatırda tutulması için tarihsel belgelerin güvence altına alınması,

 İnsanlığın yararlanması için doğal ve yapay kaynakların güvence altına alınması,

 Sanat eserlerinin güvence altına alınması,

 İçinde bulunulan çevrenin istenmeyen değişimlere karşı güvence altına alınması,

(21)

 Sosyal yaşam şeklinin değişiminin önlenmesi,

Kültürel kavramların, geleneklerin, düşüncelerin sürdürülmesi” şeklinde olabilmektedir.

Tekeli (1987) kentsel koruma kavramının tarih bilincinin zihinlerimize yer etmesi ile birlikte ulusal kimliğin oluşturulması açısından oldukça büyük öneme sahip olduğunu ifade etmekte; kentsel korumanın katkılarını ise;

 “İçinde yaşanılan çevrenin tarihsel geçmişe ait sunduğu simgeler, bireyin sağlıklı olarak toplumsallaşabilmesi için önemli birer araçtırlar. Geçmişin göstergelerini taşıyan bir çevrede yasayarak toplumsallaşan birey, kültürün sürekliliği bilincine kolaylıkla erişerek, bir tarih bilincine ulaşmaktadır;

 Ulusal benliğin ve kimliğin yaratılması ve sürdürülmesinde koruma önemli bir araç durumundadır;

 Korunacak değerler, sahip oldukları tarihsel önemlerinin yanı sıra, sanatsal, kültürel ve çevresel değerleri açısından da özellikli olan varlıklardır;

 Ekonomik açıdan, özellikle turizm amaçlı düzenlemelerle farklı kültürlere mensup kişilerin beğenisini kazanmak açısından önem taşımaktadır.”

şeklinde tanımlamıştır (Tekeli, 1987).

Tüm bu tanımlamalardan yola çıkarak; kentsel (ölçekte) koruma kavramı kısaca, geçmiş dönemlerde yaşamış olan toplumların sosyo-ekonomik ve fiziksel özelliklerini içerisinde barından yapı veya yapı gruplarının günümüz şartları göz önünde bulundurularak geçmişten günümüze ve geleceğe taşınması aşamasında bir köprü rolü üstelendiği şeklinde tanımlanabilmektedir.

İlk kez Venedik Tüzüğünde (1964) değinilmiş olan “Tarihi çevre” kavramı ise, tek yapı ölçeğindeki anıtsal ögelerin yanı sıra, geçmişte önemli tarihsel olaylara tanıklık eden uygarlıkların kentsel ve kırsal yerleşimlerinin de tarihi bir değeri olduğu kabulü ile ICOMOS tarafından 1964 yılında ön plana çıkarılmış bir kavramdır. “Tarihi çevre”

kavramı tek yapı ölçeğinde büyük bir sanat eserinin yanı sıra ayrıca tarihsel süreçte kültürel anlam kazanmış daha basit eserleri de kapsamaktadır (ICOMOS, 1964).

UNESCO’nun 1976 yılında gerçekleşen toplantısında “tarihi çevre” kavramına ilave olarak “Her tarihi bölge ve çevresi, özel karakteri ve dengesi, onu oluşturan parçaların birbiriyle kaynaşmasına bağlı olan ve yapılar, mekânsal organizasyon ve çevresi kadar insan faaliyetlerini de içeren bir bütün olarak görülmelidir.” ifadesi kullanılmıştır (Ahunbay, 2007).

(22)

Venedik Tüzüğünün 5. ve 6. Maddelerinde, anıtların işlevlendirilerek toplumların yararı için kullanılabileceğini ifade edilirken, anıtların bakımlarının bütüncül olarak ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır (Url4.). Bu madde ile günümüzde uygulanan koruma anlayışının temelini oluşturulmuş ve bütünleşik korumanın önemi net bir şekilde vurgulanmıştır. Tarihi çevre koruma kavramı, tek yapı ölçeğinin korunmasından başlayarak çevre, mahalle, bölge ve hatta ve hatta kent bütününde koruma şeklinde de tanımlanabilirken koruma literatürüne “bütünleşik koruma” adı altında yeni bir kavram kazandırılmıştır. Tarihi çevrenin korunmasının amacı ise, tarihe tanıklık eden yapı veya yapı gruplarının günümüz şartlarıyla entegre etmektir.

Korumanın temel sorununun, korunacak değerlerin belirlenmesi olduğunu vurgulayarak tarihsel dönem içerisinde farklı uygarlıkların izlerini taşıyan ve günümüze kadar ayakta kalabilmiş seçkin dini yapıları, anıt mezarları ve işlevsel binaları dünya mimari mirasının korunması gerekli temel ögeleri olarak tanımlamıştır (Ahunbay, 2004).

Tarihi Kentler ve Kentsel Alanların Korunması Tüzüğü -Washington Tüzüğü (1987) ile korunması gerekli olan değerlerin tek yapı ölçeğinde koruma anlayışının değil de mekânsal/kentsel alanın tarihi karakteri ile birlikte korunması gerektiğinin önemini vurgulamıştır. Mekânsal boyutta korunması gereken bütüncül yaklaşımı ele alan bileşenler ICOMOS tarafından 1987 yılında aşağıdaki gibi maddeler halinde belirtilmiştir;

 “Parsel ve sokakların tanımladığı kent dokuları,

 Binalarla yeşil ve açık alanlar arasındaki ilişkiler,

 Binaların ölçek, boyut, üslup yapım tekniği, kullanılan malzemeler, renk ve tanımlama biçimleri, iç ve dış görünüşleri,

 Kent veya kentsel alanın doğal ve insan yapısı çevresi ile arasındaki ilişki,

 Kent veya kentsel alanın zaman içinde yüklendiği değişik işlevler” (Url5).

UNESCO korunmaya değer olarak belirlenen alanlara “miras” kavramını ekleyerek kültürel miras kavramın “geçmişten gelen, günümüzle bütünleşen ve geleceğe aktarılabilecek kalıt” olarak tanımlamıştır. 1996 yılında 11. ICOMOS Genel Kurulunda kültürel miras kavramı, “anıtsal ögeler, yapı grupları ve tarihi veya yapısal çevreyi oluşturan, kültürel değer taşıyan sitler” olarak tanımlanmaktadır (Ahunbay, 2019).

(23)

2.1.2. Korumanın nedenleri

Koruma sürekli bir uygulamadır, işlemdir; bir başka deyişle zaman içinde değişen şartlara uyum göstererek, her neslin tarihi değeri olan eserleri bir sonraki nesle emaneti ile sürüp gidecektir (Tosun, 1983). Bir kentin kimliğinden söz edildiğinde orada yaşayanların kentte buldukları değerler, kente yüklenen, ona yakıştırılan anlamlar akla gelmekte, o kentte yaşanılarak elde edilen deneyimler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bir kentin kişiliğini ve aşıladığı kimlik duygusunu sadece yapılarının mimari değerlerinde değil, o değerlerin yaşadığı tarihte, geçirdiği süreçte aramak gerekir (Tekeli,1991). Çünkü kimlik bir anda değil, bir süreç içinde oluşmakta, bu sürecin geçmişten geleceğe doğru sürekli bir iletimi olarak algılanması daha doğrudur (Özdemir, 1996).

Ne İçin?/Kim İçin?/ Neden Koruyoruz?... Sorularına en kısa ve doğru cevap varlıkların üzerlerinde taşımış oldukları sosyal, ekonomik, fiziki boyutları gibi çeşitli

“değerler” için koruyoruz olacaktır. Çünkü bu değerler sosyal ve ekonomik yapının zaman içerisinde katmanlaşarak günümüze kadar gelmesiyle ortaya çıkmaktadır.

Günümüz değerleri de bu katmanlaşmanın üzerine eklenerek gelecek nesillere aktarılabilecektir.

2.1.3. Dünyada ve Türkiye’de Koruma Anlayışının Gelişimi

Koruma anlayışı ilkçağlarda ve Hristiyanlığın yayılma döneminde (M.Ö. 4-M.S.

5. yy) daha çok dinsel etkilere bağlı olarak gelişim göstermiştir. Ortaçağda (5.-15. yy) koruma anlayışı daha çok işlevsel ve siyasal nedenlere bağlı olmuştur. Rönesans’ta (15.- 16. yy) koruma anlayışı ise Papaların Roma Devri kalıntılarını kapsayan koruma emirnamelerinin etkisiyle şekillenmiştir. 18. yüzyıla gelindiğinde Fransız İhtilalinin yıkımlarına tepki olarak doğan koruma düşüncesi, kısa zamanda tüm Avrupa’ya yayılmıştır. 18. yüzyılın ikinci yarısı ve 19. yüzyılın başlarında mimari eserleri korumaya yönelik ilk yasalar hazırlanmış, tarihsel anıt fikri şekillenmeye başlamıştır (Zeren Gülersoy, 2003).

1931 yılında Atina’da İtalya’nın ulusal bir sorunu haline gelmiş olan anıtların restorasyonu aşamasında uyulması gereken zorunlu kuralların belirlenmesi üzerinde yoğunlaşan “Eski Eserler ve Güzel Sanatlar Yüksek Kurulu” öncülüğünde, korumanın yöntemlerini amaç edinen Atina Tüzüğü-Carta Del Restauro hazırlanmıştır. Atina Tüzüğü’nde üzerinde durularak vurgulanan diğer bir husus ise, belgeleme ve uluslararası boyutta işbirliği yapılmasıdır (Url7). Atina Tüzüğü’nün ortaya koyduğu

(24)

temel ilkelerle anıtsal yapıların kullanılması gerektiği, tarihi kimliklerine saygı duyulması gerektiği, yapıların çevreleriyle korunması gerektiği ve onarımlarında çağdaş tekniklerin kullanılabileceği vurgulanmıştır (Athens Charter, 1931).

1960’lardan sonra yapılan uluslararası toplantılarla korunacak değer kavramı tek yapıdan çevre boyutuna çıkarılmıştır. Tarihi Anıtların korunması konusunda ikinci önemli adım ise 1964 yılında Venedik’te atılmıştır. Venedik’te düzenlenen “II.

Uluslararası Tarihsel Anıtların Mimarlar ve Teknisyenleri Kongresi” korunacak değerin çevre boyutuna çıkmasındaki en önemli adım olarak belirlenmiştir (Zeren Gülersoy, 2003).

Venedik Tüzüğü’nden sonra 1965 yılında ICOMOS kurularak uluslararası boyutta görev tanımı yapılmıştır ve milletlerarası platformda resmi statü kazanmıştır.

ICOMOS’un resmiyetini kazanmasından sonraki süreçte UNESCO dünya miras listesini yayınlayarak 1972 yılında Dünya Miras Sözleşmesi doğrultusunda koruma alanlarının statülerinin hangi ölçütlerle dünya miras listesine dahil edilebileceği duyurulmuştur.

1975 yılında Avrupa’nın tüm ülkelerinin delegelerinin katılımı ile “Avrupa Mimari Miras Yılı” kampanyası Amsterdam Bildirgesi Raporu ile sonuçlanmıştır.

Bildirge, Avrupa’ya özgü mimari mirasın tüm dünyanın kültürel mirası olarak benimsenerek korunması gerektiği konusunda detaylı tavsiyeleri içermektedir (Url6.).

1979 yılında ICOMOS tarafından Burra Tüzüğü ile korumanın on ilkesi açıklanmış olup; Venedik Tüzüğü’nün eksikleri giderilerek tamamlanmaya çalışılmıştır.

Burra Tüzüğü daha sonrasında yayınlanmış olan 1987 tarihli Tarihi Kentler ve Kentsel Alanların Koruması Tüzüğü’nün (Washington Tüzüğü) temel altlığı olmuştur.

Tarihi Kentler ve Kentsel Alanların Koruması Tüzüğü’nün (Washington Tüzüğü) üzerinde durmuş olduğu iki önemli husus bulunmaktadır. Bunlar; anıtsal ögeler ve diğer tarihi kentsel alanların çevresi ile korunması ve halk katılımının ön planda tutulmasıdır (Url5.).

Gelişen ve değişen dünya ekseninde koruma ilke ve teknikleri zamanla pek çok değişikliğe konu olmuştur. Bu değişikliklerin yapılmasında ise, uluslararası boyutta yapılan konferanslar, toplantılar ve çalıştaylar sonucunda ortaya koyulan raporlar ve tüzükler etkili olmuştur.

Türkiye’deki kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin yasal-yönetsel çerçevenin temelleri ilk kez 19. Yüzyılın ortalarında Tanzimat Fermanının ilanı ve onu takip eden sürece uzanmaktadır (Zeren Gülersoy, 2003). Birinci Asar-ı Atika

(25)

Nizamnamesi ile başlayan bu çerçeve takip eden nizamnameler ile değişikliğe uğrayarak gelişmiştir. 23 Nisan 1906 tarihinde çıkarılan IV. Asar-ı Atika Nizamnamesi 1912 tarihli Muhafaza-i Abidat Kanunu ve 13 Mart 1912 tarihli “Esvar ve Kala-i Atikadan Belediyelere, Vilayete Terk Olunacak Yerler Hakkında Kanun” Cumhuriyet döneminde de kullanılmıştır (Ahunbay, 2019).

Cumhuriyet döneminin ilk koruma anlayışı sadece anıt eser ve mimari yapıtlarla sınırlı kalmış olup 1951 yılında 5805 sayılı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Teşkili ve Vazifelerine Dair Kanun ile kurulan 1976 yılına kadar İstanbul’da ve 1983 yılına kadar Ankara’da anıt eserlerin korunmasına yönelik bilimsel faaliyet gösteren Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu etkin tol oynamıştır.1956 yılında çıkarılan 6785 sayılı ilk İmar Kanunu, Belediye Yapı ve Yollar Kanunu ile yollar arasında 10 metrelik bir yapı yaklaşma mesafesi koyarak bu koruma anlayışı 1973 yılında yayımlanarak yürürlüğe giren 1710 sayılı Eski Eserler Kanununa kadar uygulanmıştır. Cumhuriyetin ilk koruma kanunu olan ve kentsel ölçekte koruma kavramını ve anıtların dışındaki yapıların da korunması anlayışını kurumsallaştırmasını ilk kez bu kanun öngörmesine karşın, kendinden önceki 1906 tarihli Nizamnameye göre sistem değişikliği getirmemiş, eser üzerindeki mülkiyet ve kullanım haklarını kamu yararı adına kısıtlayan yeni kurallar tanımlamıştır (Dinçer, 2010; Gültekin, 2001). 6785 sayılı Kanun Türkiye’de planlama ve korumanın birlikteliğini gündeme getiren ilk yasal düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Planlı Döneme geçişle birlikte hazırlanmaya başlanan kalkınma planları incelendiğinde; 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963-1967) içerisinde korumaya dair herhangi bir atıf yer almamaktadır. Fakat Türkiye’de tarihi çevrede bütünleşik korumayı gerçekleştirebilmek için gerekli tüm yasal düzenlemeler ancak 1970 li yıllarda yürürlüğe girmiştir. Avrupa’daki gelişmelerin Türkiye’ye aktarılması ve tarihi çevre koruma konusunda bilinçlenmenin artmasında üniversite Öğretim Üyelerinin yayınları, Gayrimenkul Eski Eserler Kanunu ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun kararları, UNESCO, ICOMOS, Avrupa Konseyi gibi kuruluşların kampanyaları etkili olmuştur. Bu gelişmelere bağlı olarak, 1973’te 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu çıkarılmış;

Türkiye’de tarihi çevrelerin bir bütün olarak tescil edilip yasal koruma altına alınmaları ancak bu tarihten sonra mümkün olabilmiştir (Ahunbay, 2019).

(26)

1710 sayılı Eski Eserler Kanunun getirmiş olduğu yenilikler şu şekildedir:

 Korunmaya değer yapı tanımı tek yapı ölçeğinin dışına çıkarılmış ve “sit”

kavramı getirilmiştir. Buna ek olarak çevre ölçeğinde korumanın, planlama ile gerçekleştirilebileceği belirtilmiştir.

 Eski eser envanteri ve tescil ile başlayan koruma süreci netleşmiştir.

 Eski eserlerin bakım ve onarımından sorumlu, karar alıcı ve uygulayıcı kurum ve kuruluşlar belirlenmiştir.

 Eski eser sahiplerine vergi, harç vb. vergilerden muafiyetler tanınmıştır.

 Devletin çeşitli mekanizmalar oluşturarak, eski eser sahiplerine finansal, malzeme ve teknik yapması öngörülmüştür (Avcoğlu, 2016).

3. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda ise (1973-1977) koruma anlayışının temelini oluşturan “Arşivcilik” ve “Müzecilik” kavramları ön plana çıkmıştır. 1973 yılında Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu ile korunmaya değer olabilecek konular hakkında yeni kavramlar, kıstaslar getirilerek, sit alanında koruma kavramı kanuni boyutta ele alınmaya başlanmıştır. Korunacak değerlerin tamamının değerlendirilerek korunması esası ön plana çıkarak “Kentsel Sit”

tanımına yer verilmiştir. 1976 yılında tarihsel alanları öncelikle korunması vurgulanmış, 1977’de sivil mimarlık örneklerinin oluşturduğu kent dokularının korunmalarına ilişkin önlemelerin alınması gerektiği düşünülmüştür.

4. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1979-1983) süreci içerisinde 1979 yılında ise tarihsel çevrenin bulunduğu yerleşmelerde çevre korunması ve değerlendirilmesine ilişkin ilkeler benimsenmiştir. 1980 yılında yayımlanan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile koruma kavramlarına netlik getirilerek, sit tanımı yeniden yapılmış olup kentsel sit alanlarının korunması ve planlanmasına yönelik oldukça önemli bir adım atılarak “KAİP” kavramı ilk defa bu kanunla birlikte mevzuata girmiştir. 2863 sayılı kanunla birlikte planlama literatürüne yeni bir kavram eklenerek KAİP çalışmalarına başlanmıştır. Bu planlama çalışması ile birlikte sit alanlarında ilk öncelik etkileme geçiş sahalarını da göz önünde bulundurarak korumaya değer kültür ve tabiat varlıklarını geleceğe aktarabilmek hedefi doğrultusunda mekânsal, sosyal, ekonomik ve tarihi çevreye yönelik araştırmaları içeren, koruma esasları, uygulama ve kullanma detayları ile yapılaşma şartlarını makro ölçekten mikro ölçeğe kadar irdeleyen bir planlama çalışması olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hızlı bir şekilde planlı döneme geçilmesiyle birlikte Cumhuriyet Döneminin ilk imar kanunu olarak bilinen 6785 sayılı kanun yerini 1985 yılında 3194 sayılı İmar

(27)

Kanunu’na bırakmıştır. 3194 sayılı İmar Kanunu planlı dönem içerisinde farklı ölçeklerde ve detaylarda hazırlanması gereken tüm planları net bir şekilde açıklamıştır.

Planlı dönemle birlikte Türkiye’de korumaya yön veren önemli belgeler aşağıdaki şekildedir (Ahunbay, 2019).

 Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmeye Türkiye Cumhuriyeti’nin Katılmasına Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun ve Sözleşme (1982)

 Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Kanun ve Sözleşme (1989)

 Arkeolojik Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun (1999)

1983 yılında yayımlanan ve halen günümüzde kullanılmaya devam eden 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu geçen bu süreç içerisinde birçok değişikliğe konu olmuştur. Tek yapı ölçeğinden başlayan koruma anlayışı zamanla yerini çevre korumaya ve daha sonrasında bütünleşik korumayla birlikte alan yönetimine kadar bırakmıştır. Türkiye’nin planlı döneme geçmesiyle birlikte yukarıda da belirtildiği gibi KAİP planlama literatürüne eklenerek 2863 sayılı Kanun ve bunun alt yönetmelikleri doğrultusunda çalışma ve uygulamalar gerçekleştirilmiştir. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 1983 yılında yürürlüğe girerek Türkiye’deki koruma anlayışına mikro ölçekte eski ve yeninin tartışıldığı ve ayrımının yapılabildiği bir düzen getirmiştir. Günümüzde de yürürlükte olan bu kanun korumanın kapsamını, yönetimi ve uygulamalarını içinde barından bir ilk olarak karşımıza çıkmaktadır1.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 1983 yılından başlayan ve günümüze kadar devam eden uygulama süreci içerisinde mevzuatta yapılan değişiklikler irdelendiğinde (Şekil 2.1.) tek yapı ölçeğinde başlayan koruma anlayışının zaman içerisinde bütünleşik koruma anlayışına doğru bir değişim içerisinde olduğu görülmektedir.

1 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun günümüze kadar yapılan tüm değişikliklerin detaylı olarak irdelenmesi ile elde edilmiştir.

(28)

Şekil 2.1. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun tarihsel gelişimi2

2 Kamacı (2014)’dan yararlanılarak Resmî Gazete’de yayımlanan yasal düzenlemelerin incelenmesi suretiyle yazar tarafından güncellenmiştir.

(29)

2.1.4. Türkiye’nin Koruma Bağlamında Taraf Olduğu Uluslararası Düzenlemeler Koruma alanında Türkiye’nin taraf olduğu ve kabul ettiği uluslararası birçok düzenleme bulunmaktadır. Korumanın temelini oluşturan, koruma sürecinin detaylı bir şekilde ele alınmasını sağlayan ve mikro ölçekte hassasiyetlerde koruma yaklaşımlarının ele alındığı ve Türkiye’ninde taraf olduğu uluslararası düzenlemeler Çizelge 2.1.’de verilmiştir. Taraf olunan bu düzenlemeler sonucunda uluslararası boyuttaki koruma yaklaşımının Türkiye’de de yerel mevzuata entegre olması ve diğer ülkelerle birlikte aynı yaklaşımların benimsenmesi amaçlanmıştır. Ülkede koruma anlamında yasal-yönetsel çerçevenin hazırlanma sürecinde bu yaklaşımlar temel altlık olarak kullanılmış; günümüzdeki koruma mevzuatının sağlam bir zeminde hazırlanması sağlanmıştır.

Çizelge 2.1. Koruma alanında Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası düzenlemeler3

Düzenleme Amaç İçerik

1-

Atina Konferansı (1931) Yapıların Özgün Kimlikleri ile

Korunması Tek Yapı Ölçeğinde Değil Çevresi ile Korumanın Önemi

2-

Venedik Tüzüğü (1964) Sanat Eserlerinin Tarihi Bir Belge Olarak Koruma

Koruma, Onarım, Kazı ve Belgeleme

3-

Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması

Sözleşmesi (1972)

Üstün Evrensel Değer Kavramının Detaylı Bir Şekilde

Tanımlanması

Kültürel ve Doğal Miras Tanımı

4- Amsterdam Bildirgesi (1975)

Korumanın Ülke Bağlamında

Önemsenmesi Korumayı Detayları ile Ele Almak

5- Avrupa Mimari Miras

Sözleşmesi (1985) Mimari Miras Kavramının

Tanımlanması Anıtlar, Bina Grupları ve Ören Yerlerinin Tanımı ve Korumaya Yönelik Yasal Yönetsel Çerçeve

6-

Avrupa Peyzaj Sözleşmesi (2000)

Doğal Yaşam Alanlarının

Tanımlanması Doğal, Kırsal, Kentsel, Yarı Kentsel Alanları, Karayı, Kıta İçi Suları, Deniz Alanları ve Sulak Alanları

İçerir.

7-

Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması

Sözleşmesi (2003)

Somut Olmayan Kültürel Mirası Korumak ve İlgili Toplulukları Açıklamak

Somut Olmayan Kültürel Miras Kavramını Tanımlamak (Gösteri

Sanatları, Ritüeller Vb.)

8-

Avrupa Konseyi Toplum İçin Kültürel Mirasın

Değeri Çerçeve Sözleşmesi Faro Konvansiyonu (2005)

Bireysel Hak ve Özgürlükler Kültürün Korunması ve İnsanların Kültüre Ulaşmasını Hedefler

9- Valetta İlkeleri (2011) Korumada Detaylı ve Yenilikçi Tanımlar (Tampon Bölge, Yönetim Planı, Yerin Ruhu

Vb.)

Tarihi Kentler ve Kentsel Alanlarda Yeni Tanımlamalar Ortaya Koyarak

Korumada Yeni Bir Yaklaşım Benimsemiştir.

3 ICOMOS Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Türkiye Milli Komitesi tüzük, bildirge ve raporları doğrultusunda yazar tarafından oluşturulmuştur.

(30)

Yukarıdaki ilk üç düzenleme (Atina Konferansı, Venedik Tüzüğü ve Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi) korumanın temelini oluştururken bu düzenlemelerin dışındaki diğer düzenlemeler ise korumanın detaylandırılmasının ve bu süreçte yeni bazı hususlarda da hassas olunmasının gerekliliğini ön plana çıkarmışlardır.

Atina Konferansı, Venedik Tüzüğü ve Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi hükümleri günümüzde de ICOMOS tarafından koruma anlayışı içerisinde temel altlık olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Çünkü bu düzenlemeler, koruma anlayışının ilk defa uluslararası boyutta tartışıldığı ve korumanın ne kadar gerekli olduğuyla birlikte nasıl koruyarak gelecek nesillere aktarmamız gerektiğini içeren ilk yazılı belgelerdir (Ahunbay, 2019).

Türkiye’nin taraf olduğu bu raporlar, tüzükler vb. yazılı belgeler doğrultusunda koruma mevzuatının gelişim süreci Çizelge 2.2.’de özetlenmiştir. Korumanın ilerleyen bir boyutu olan, Yönetim Planının hazırlanmasında da yol gösterici olarak kullanılan tüzük, kanun, yönetmelik ve ilke kararları süreç içerisinde önemli düzeyde etkin rol oynamaktadırlar.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ardeşen Halk Eğitimi Merkezi Konferans Salonu'nda yapılan toplantıya Ardeşen Kaymakamı Cemil Kılınç başta olmak üzere İlçe Garnizon Komutanı Jandarma Yüzbaşı

isimli projede, başlıca doğal ve kültürel mirasın tespiti, yürüyüş rotaları ve bisiklet yollarının tespiti, kamp alanlarının tespiti, kuş ve yaban

Bunlar; İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Tokat İl Özel İdaresi, OKA Tokat Belediyesi, İl Göç İdaresi Müdürlüğü, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, İl Emniyet Müdürlüğü,

Bu çerçevede Aile ve Toplum Hizmetleri kapsamında“Aile Yapısı ve Değerleri ile Ailenin Sosyal Refahının Geliştirilmesi”,Çocuk ve Gençlik Hizmetleri

MÜDAHALE ALANI3: KADININ EKONOMİK HAYATA KATILIMI MÜDAHALE ALANI4: KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE. MÜDAHALE ALANI5: KADINLARIN KARAR ALMA MEKANİZMALARINA

Göynük'te turizmin gelişmesi ile ilgili genel olarak ankete katılan esnaf ve yerel halkın 37%'si hayatı pahalılaştıracağını, 85%'i iş imkanlarının

Bunun yanısıra GAP Bölgesindeki turizm hizmetlerinden “GAP Bölgesi Turizm Odaklı Tanıtım ve Markalaşma Projesi Kapsamında Harran Yönetim Planı”nı da kapsayan

Alan Başkanı olarak bu planın hazırlanmasında emeği geçen herkese, başta bu konuda öncü rol üstlenen ve desteğini esirgemeyen İller Bankası Anonim Şirketi Genel