• Sonuç bulunamadı

Oysaki çocukluğumu bilirsin sen benim Yüzüne bakarken en derini sevginin Gözlerimden akarken

Canımdan can olduğunda sen benim Elinden tutup bırakmadığım

En güvenli limanım sen benim

Daha okulda zil çalarken Sabahlar gözümde erken Kitaplar dolusu yüreğimden En ağır yüküm sen benim

Baharlarda, çimenlerde

KoĢup rüzgârı saçlarımda tutarken Gökte mavi gürül gürül

Ġçimden akan sen benim

Yalansız, kocaman sarıldığım GözyaĢlarımı omzunda kuruttuğum Çocuklar gibi beni avuttuğun

En güzel yıllarım sen benim

On yediyi vurduğunda saatler AkĢam ezanında çağırır anneler Çocuğundan kopan bahçeler En büyük ayrılığım sen benim

On sekiz olur mumlar söner Bir çocuk daha büyüyüp geçer Unutuldukça tazelenen seneler En büyük özlemim sen benim

Oysa bilirsin seninle büyüdüm yine de ben Gelirsen çocuk kalırım yeniden

Bunca zamanı benimle deviren En büyük parçam sen benim

Seninle iyi ki ve keĢke kadar tezat Yollar bir arpa boyu uzak

Sıladan bir mektup, bir Ģiir uzat Gözlerimin buğusu…

Boğazımdaki düğüm sen benim

Belemir AKSAY (9 / D) TEK BĠR AN

Her günkü gibi bir gündü. Sadece biraz daha eksik ve hüzünlü... Genç kız yatağından çıktı. Sanki zaman kavramı geçerliliğini yitirmiĢ gibi hissetti genç kız. Kafasında aynı anda milyonlarca düĢünceyle boğuĢuyordu. Geçirdiği en zor geceydi gerçekten. Sık sık uyanmıĢ, ne olduğunu kavramaya çalıĢmıĢtı. Bir Ģey farklıydı ama ne olduğunu anlayamamıĢtı o zaman. YaĢananları hatırladığında ise yüreğine bir ağırlık çökmüĢ, gözleri dolmuĢtu…

Yataktan çıktı genç kız. Ceset gibi hissediyordu; yalnızca et yığını, ruhundan yoksun… Her zaman erken uyanmaktan Ģikâyetçi olduğu için isteksiz bir Ģekilde aynaya bakan kız bu sefer uykusuzluktan ve ağlamaktan kızarmıĢ gözleriyle baktı aksine. Kalbindeki bu acının tarifi yoktu. Yalnızca kocaman bir boĢluk vardı içinde… Rüzgârlar esiyordu Ģimdi kelebeklerin uçtuğu yerde.

Ġçinden fırtına gibi kopan ağlama isteğini bastıramıyordu. „ağlamayacağım‟

diyordu, fakat kalbinden firar eden bir damla eksik olmuyordu gözünden. “ Bugün‟ dedi kız „yeni bir gün ve ben güçlüyüm.” O an içindeki hüznü bir girdap gibi yutan kederi hissetti. Kederinin üzerine kara bir bulut gibi çöken hırsı benimsedi yüreğinin en derinlerinde. Ne garipti; mutluluğunda sana eĢlik edip deli gibi çarpan o kalp, acını gizlemek yerine sinsi bir düĢman gibi yavaĢ yavaĢ tüm bedenine yayılmasını sağlıyordu…

Dolabının baĢında geçirdiği yirmi dakikanın sonunda kendisine onu hatırlatmayan bir Ģey bulamadı kız. Dolabının kapağını çarpmak istedi, ağlamak, bağırmak, haykırmak istedi. “Ben ne yaptım.” diye hesap sormak istedi. Fakat yalnızca bir pantolon çıkarttı dolaptan. ĠĢte bu çaresizliğin ta kendisiydi. Derin bir nefes saldı kız havaya; hem bıkkınlık, hem yorgunluk, hem de hüzünle dolu bir nefesti bu. Havaya karıĢıp yok oldu… “KeĢke” dedi geç kız “Hissettiklerim de böyle havaya karıĢıp yok olsa da yükü kalksa üzerimden.” Ama ne yazık ki hissetmeyi göze almıĢ birisi, üzülmeyi de kabullenmiĢ demektir. Son tel tokayı da perçeminin inatçı tutamına geçirdikten sonra çantasını alıp odasından çıktı.

Hiç aç değildi, ama bir Ģeyler yerse içindeki boĢluk biraz olsun dolardı belki? Bu düĢüncenin saçmalığıyla gülümsedi kız. Âcizliğine güldü. Sevmek bu muydu?

Değildi, ama sevmenin de yan etkileri vardı. Sevmek nefes almaktı bazen.

Bazen acı çekmekti. Bazen hüzündü, bazen gülümseme. Ama her sevginin sonu aynı yola çıkıyordu. Sevmek susmaktı. Her sevginin sonunda bir acı, her acının kalbinde ise sessizlik vardı. Sonuçta er ya da geç her sevgi son bulur, her masal biterdi. Eğer Kırmızı BaĢlıklı Kız veya Rapunzel değilseniz en nihayetinde güzel duygularla beslediğiniz kalbinizi içinizden söküp atmak isteyeceksiniz. O kalp yavaĢ yavaĢ içindeki kırgınlıkları ruhunuza saplayacak ve onarılması güç yaralar açacak. O yaralar içinize yayıldıkça geriye sizden bir Ģey kalmayacak…

Bir insan ağlayamayacak kadar yorgun olabilir mi? Olur. Hem de öyle bir olur

ki saygı duyarsın. Bir hüznün insan içine iĢleyiĢine, insanın kendisi oluĢuna saygı duyarsın; teselli etmeye yüz bulamazsın. ĠĢte bu acıya saygı duymaktır…

Çiseleyen yağmurda her bir damla kızgın demirin ucunda ısıtılmıĢ da havanın içine hapsolup buharlaĢamamıĢ gibi tenini yakıyordu. Her gün koĢarak ve heyecanla gittiği o yol bitmek bilmiyor, adımları okuluna giderken kalbi geri geri atıyordu. Peki, ne yapacaktı onu görünce? Merhaba mı? Üç seneden kalan bir merhaba mıydı gerçekten? Elimizde olanın kıymetini neden bilmeliyiz diye düĢündü kız. Çünkü gittiğinde tek bir kelime, tek bir anı, tek bir söz, tek bir kalıyor milyonlardan. Sayfalarca cümleden bir elveda; onca anıdan bir kendine iyi bak kalıyor. ĠĢte o zaman eksik kalıyor insan.

ArkadaĢının omzuna dokunmasıyla irkildi genç kız. Dönüp gülümsedi arkadaĢına. “ Ne haber ?” diye sordu Esra saçlarını gözünün önünden çekerken

“Ayrıldık” dedi genç kız. Esra saçlarını bırakıp arkadaĢına döndü. Ciddi olup olmadığını anlamaya çalıĢtı. Ortama ağırlığı çöken fakat kızın ruhundaki yükü hafifleten ironik bir sessizlik girdi aralarına.

Serin hava yüzünü okĢarken saçlarının arasından geçen hafif serinlik genç kızın içine garip bir mutluluk dolduruyordu. Sokakta yürüyen insanların telaĢları genç kıza yaĢadığını hissettiriyordu. Hayat, devam ediyordu. Okul gerçekten zor geçmiĢti. Tüm gün onun yüzünü görmemek için sınıfında oturmuĢtu. Gerçi her hâlükârda göremeyecekti onun yüzünü. Çünkü genç adam da kızdan farklı değildi. DıĢarıda bile içindeki nefesin ciğerlerine az gediğini hissettiğinde içeriye girdi genç kız. Kendini yatağına attı, fakat durmadan hareket etmek istiyordu. Sabit durursa acı yerini bulup aniden saldıracakmıĢ gibi hissediyordu.

Kanı eriyordu sanki. Nefesleri yetmiyor, içinden ırmaklar akıyor da gözlerine sadece bir umut, kırgınlık bulaĢıyordu. Geçmiyordu. Sanki bir çığlık atsa ses tellerinden akacaktı gözyaĢları, öfkesi… Uyumak istemiyordu. Acının her saniyesini yaĢamalı ve hissetmeliydi. Sanki uyursa hüzün onu yutacak ve tekrar uyanamayacaktı. Bu duygu, anlatılmazdı. Ġçinden çığlıklar atmak geliyor, ağlamak istiyordu, ama bir defa teslim ederse kendini bu öfkeye toparlanamazdı.

Dinmezdi ki gözyaĢları. Çaresizliğini en ince çizgisine kadar hissederdi. Eğer uyursa zaman geçecek ve her Ģey için çok geç olacaktı. Ellerini saçlarına geçirdi.

Gözlerini kapattı. Göz kapaklarının ardında tuttuğu gözyaĢları karanlığın içinde yarıĢıyordu süzülmek içi yanaklarından. Kendisine, acısına karĢı inanılmaz bir saygı duyuyordu kız. Acı da olsa, ondan gelmiĢti… Belki de ondan gelen ve kıza kalan son Ģeydi bu. Kendine her Ģeyin iyi olacağını telkin etmeye çalıĢsa da ellerinin onun ellerinden uzak olacağını bilmek yıkıyordu tüm duvarlarını. Ne gerek vardı ki? KonuĢmak, halletmek varken insan kalbini kırmaya. Bu kaçmaktan baĢka bir Ģey değildi. Ama kaçmayacaktı genç kız. ġu hayatta bildiği tek bir Ģey varsa o da zaman geçiyordu ve asla geri gelmiyordu. Ġçinde tuttuğu her Ģey zamanla piĢmanlığa dönüĢecekti. Hataları onundu, kimseyi ilgilendirmezdi. Hayat onundu ve o hayatını sevdiği insanlarla yaĢamak istiyordu…

Nefes nefese merdivenleri tırmandım. Aklımdan ne geçiyordu? Ne mantıkla geldim? Gururum nerede bilmiyorum. Ama geldim ve Ģu an sorgulamak bir iĢe yaramaz. Bir saniye, beklenmiĢ bir saniye bile çok Ģey kaybettirirdi insana. Zile basmamın ardından kapıyı çaldım. Sanki beklediğim an vazgeçeceğim… Kapının açıldığı anki heyecanımı sanırım ömür boyunca unutmayacağım. Yüzüme ilk bakıĢı, ĢaĢkınlığı… Gözlerindeki o derin kuyular gibi dalgalanan özlem ve o kuyuyu karanlıkla örten bakıĢları. Sert bakıĢları tekrar gözlerini esir aldığında “boĢuna” diye düĢündüm. “BoĢuna uğraĢıyorsun.

Ne kadar uğraĢsan da benim olanı benden saklayamazsın, ruhunu…” Ne bir merhabaya yer vardı hayatta bazen ne de bir tebessüme. Sonunu, sonucunu düĢünmeden baĢlamak gerekiyordu bazen. Bodoslama dalmak gerekiyordu o ana. Ben de öyle yaptım. “ Ben seni çok seviyorum. Biliyorum gittin bıraktın beni, ama ben hissediyorum senin yüreğinin sıcaklığını. Senin aklın alıyor mu?

Biz? Biz, adam biz bitebilir miyiz? Sen benim mavimin en güzel tonusun. ġimdi siyaha boyayamazsın hayatımı. Gelip hiç yoktan her Ģeyim olmuĢken sevgine bürüdüğün her Ģeyi alıp gidemezsin. Hadi tamam tutmadın sözlerini, yalandı hep yanımda olacağın, beni hep seveceğin. Peki ya gülüĢün? O da mı yalandı.

Gözlerin de mi yalandı ha? Gözlerimden, ruhuma dokundun sen benim. Gitme adam. Güçlüyüz biz. AĢarız tüm zorlukları gitme.” Bir koĢucu olduğunuzu düĢünün. Gözleriniz siyah bir bağla bağlanmıĢ zifiri karanlıkta ölümüne koĢuyorsunuz. YarıĢ bitmiĢ, düdük çalmıĢ. Bilmiyorsunuz neredesiniz?

Kaçıncısınız? Kazandınız mı? Kaybettiniz mi? Ve kollarının bir hareketle beni sarması beni kaderin birincisi yaptı. O an ağladım iĢte. Ġçimden geldiğince ağladım. Güçlü olmak zorunda olduğum zamanlar için ağladım. “Özür dilerim”

dedi. “ sana yemin ederim vazgeçmedim. GülüĢüne âĢık olmaktan, saçlarının ruhuma esmesinden asla vazgeçmedim…”

Bir güne daha baĢladı genç kız. Gözleri hayatın güzelliklerine açıldı.

Sevdiği insanlara sarılmanın değerini anlayarak uyandı. Üzerine en güzel giysilerini giydi genç kız. Kapıdan çıktığı an güneĢi en derinlerinde hissetti.

KöĢe baĢında gördü adamını. Elinde iki simit kıza gülümsüyordu. Hayatta paha biçilemeyecek Ģeyler yaĢanıyordu. Genç adam sevdiğinin ellerinden tutup gülüĢünden öptü. Dalgaların sesi ve rüzgârın fısıltısı eĢliğinde bir Ģeyler anlatıyordu genç adam. Anlattığı Ģeyin içinde kaybolmuĢtu. Genç kız adama baktı. Ellerini nasıl hareket ettirdiğine baktı. Gözlerini nasıl kısıp açtığına baktı.

Nasıl güldüğüne baktı… Bu hayatta hiçbir Ģey sevdiklerinizin bir gülüĢünden önemli değildi. Size verilen zamanı yüreğiniz nasıl ferahsa öyle yaĢayın. Her geçen güne mutlu uyanın. Her anınızın kıymetini bilin. Çünkü neyi ne zaman kaybedeceğiniz belli olmuyor. Yanınızda olan her sevdiğiniz için mutlu olun ve dönüp onlara “seni seviyorum” deyin. Bazen özür dilemek için bir saniye, sarılmak için bir dakika, sevmek için bir ömür ve kavuĢmak için bir an yetmez.

Siz siz olun hayata ve sevgiye âĢık yaĢayın… Genç adam kolunu omzuna attı kızın. Saçlarının arasından öptü kızı. Öyle bir sarıldı ki adam kıza, ondan hiç

ayrılmamacasına… KuĢlar ve rüzgârın arasında ve bir solmuĢ papatyanın yanında bir sevgi daha yeĢerdi…

Fadime BAġYĠĞĠT (Hazırlık / B)

BABA