• Sonuç bulunamadı

Sen Ģehit olalı

BeĢ yıl oldu baba

Bu yaĢta yetim kaldım Herkes acıyla baktı bana Yine sensiz geçti

Bir yılbaĢı daha baba

BeĢ yıldır her gece

Gizlice yatağımda ağladım Sensiz geçen yıllarımı Kâğıtlara aktardım

Biliyorum sen cennettesin Beni beklersin

Benim için her gün

Yetim oğlum diye dua edersin

AyĢe Ceyda ÜLKÜDÜR (9 / B) KALBĠM HEP SENĠNLE

Yine güzel, mutlu bir sabaha gözlerimi açmıĢtım. Burnuma patates kızartmasının kokusu gelmeye baĢlamıĢtı ve yataktan fırlayarak mutfağa doğru koĢtum. Annem ve babama iki sulu öpücük kondurarak ”Günaydın.” dedim.

Babam gazetesini okuyor, annem de lezzetli mi lezzetli kahvaltı hazırlıyordu.

Annemin neler yaptığını incelediğim sırada “Sanırım bir Ģeyi unuttun küçük hanım.” dedi annem ve ekledi “Hadi bakalım doğru banyoya ve üzerini de değiĢtirmeyi unutma.” “Tamam, anneciğim.” diyerek mutfaktan ayrıldım ve banyoya girerek elimi yüzümü güzelce yıkadım. Daha sonra babamın geçen hafta Almanya‟dan almıĢ olduğu elbiseyi giydim. Babamı çok seviyordum. Her iĢ seyahatinden dönerken anneme ve bana güzel Ģeyler getirirdi. Yüzümü kaplayan kocaman bir gülümsemeyle mutfağa girdim. Annemin üzerimdeki elbiseyi görmesiyle isyan etmesi bir oldu.” Kızım yeter artık! Bir haftadır bu elbiseyi giyiyorsun.” dedi. Babam gazeteden baĢını kaldırdı, bana baktı ve bir kahkaha patlattı. Annemin sesi de katılmıĢtı bu kahkahalara. “Neden gülüyorsunuz? Ben bu elbiseyi çok seviyorum.” dedim. Sandalyeye oturduğum sırada annem ve babam da gülüĢmelerine son vermiĢti. Hemen çıtır çıtır patates kızartmalarını yemeye baĢladım. Babam bana bakarak güldü ve “Bence bugün hava çok güzel. Parka gitmeye ne dersin küçük hanım?” dedi. Kömür karası gözlerim heyecan ve mutluluktan iri iri açılmıĢtı. “YaĢasın!” diyerek bir neĢe çığlığı kopardım mutfakta. Babama heyecanla “Parktan sonra deniz kenarına da gider miyiz babacığım?” diye sordum. Babam da eğer tabağındakileri bitirirsen gideriz.” dedi. Peynir ve zeytin yemeyi sevmiyordum ama park ve deniz için her Ģeyi yapardım. Tabağımdakileri bitirdikten sonra anneme “Eline sağlık.” diyerek hazırlanmak için odama gittim. Çünkü annem baĢka bir giysi giymemi söylemiĢti. Yoksa hiç çıkarır mıydım bu elbiseyi? Sonunda hepimiz hazırlanmıĢtık. Annem bizimle gelmeyecekti. Bir arkadaĢına bugün için söz vermiĢ, onun yanına gidecekti. Beraber dıĢarıya çıktık. Annemin yumuĢacık yanaklarından öptüm. Daha sonra annem arabasına bindi ve uzaklaĢtı. Ben de zıplaya zıplaya babamın yanına geldim ve “Babacığım yürüyerek gitsek olur mu?” dedim. Babam biraz düĢündükten sonra cevap verdi. “ Park çok uzakta kızım. Yürüyerek gitmemiz uzun sürer. Ama Ģöyle bir Ģey yapabiliriz. Arabayla parka gidelim. Daha sonra yürüyerek deniz kenarına geçeriz. Tamam mı?”.

“Tamam.” diyerek gülümsedim ve arabaya doğru ilerledik. Babam her zamanki gibi öne oturmama izin vermemiĢti. Babamdan müzik açmasını istedim.

Arabada Ģarkı dinlemeye bayılırdım. Eğlenceli bir araba yolculuğunun ardından parka ulaĢmıĢtık. Ben koĢarak boĢ bir salıncağı hemen kaptım, babam da az ilerideki masalardan birine oturdu ve telefonu ile oynamaya baĢladı. Bir süre sonra tüm oyun aletlerinden sıkıldım ve babamın yanına oturdum. “Baba, canım çok sıkıldı.” dedim ve aklıma aniden gelen düĢünceyi ekledim “Babacığım cips alabilir miyim?”. “Tamam bakalım.” dedi ve parayı verdi. Ben de parktaki

büfeden cipsi bir koĢuda alıp geldim ve yemeye baĢladım. Babamla birkaç fotoğraf da çektikten sonra deniz kenarına doğru yürümeye baĢladık.

Vardığımızda babam yerden taĢ toplamaya baĢladı. Ne yapacağını anlamıĢtım.

Aynı Ģekilde ben de toplamaya baĢladım. TaĢları toplamayı bitirdikten sonra denize iyice yaklaĢtık. Babam “Hazır mısın?” Bir, iki ve üç” dedi. Aynı anda topladığımız taĢlardan bir tanesini denize doğru fırlattık. Her zamanki gibi babamın taĢı daha uzağa gitmiĢti. Kazanamasam da eğleniyordum. GüneĢ batmak üzereydi. Babam “Eve dönme vakti geldi küçük hanım.” dedi. Zaman ne kadar da hızlı geçmiĢti. Eve döndüğümüzde annem çoktan eve gelmiĢ ve yemeği hazırlamıĢtı. Birlikte masaya oturduk. Anneme tüm gün yaptıklarımızı ve çok eğlendiğimi anlatıyor, bir yandan da yemeğimi yiyordum. Yemeğimi bitirdikten sonra anneme çok yorgun olduğumu ve uyuyacağımı söyledim. Biraz ĢaĢırdı, çünkü normalde bu kadar erken yatmazdım. Ben pijamalarımı giydiğim sırada annem odaya geldi. “Ġyi geceler kızım, tatlı rüyalar.” diyerek beni öptü ve odadan çıktı. Annem ve babamı ne kadar çok sevdiğimi düĢündüm. Benim gözümde kusursuz bir aileydik. DüĢününce huzurla doldu içim bir anda.

Ardından aklıma okulların iki hafta sonra açılacağı geldi. Heyecanla doldu içim.

Bunları düĢünürken tatlı bir uykuya dalmıĢtım bile.

Sabah bakıcım Serpil Teyze‟nin sesiyle uyandım. Annemle babam iĢe gitmiĢlerdi. Tüm günümü Serpil Teyze‟yle birlikte geçirmiĢtim. Bugün de her zamanki gibi geçip gitmiĢ, annem ile babam eve dönmüĢlerdi. Büyük bir coĢkuyla onları kapıda karĢıladım. Annem zoraki bir Ģekilde bana gülümseyerek karĢılık verdi. AnlayamamıĢtım neden suratlarının asık olduğunu. AkĢam yemeği için masaya oturduğumuzda bugün Serpil Teyze ile neler yaptığımızı anlatmaya baĢladım. Annem arada bir Ģey söylüyor, zor da olsa tüm dikkatini bana vermeye çalıĢıyordu. Babam ise çok dalgındı. Diğer günlere göre bu akĢam yemeği çok sessiz geçmiĢti. Odamda biraz resim çizdikten sonra uykum gelmeye baĢladı ve yatmaya karar verdim. Ġyi geceler demek için annemin yanına gitmiĢtim fakat onun çoktan uyumuĢ olduğunu fark ettim. Babam ise oturma odasında televizyon izliyordu. Onun yanına gittim. “Ġyi geceler babacığım.” diyerek yanağından öptüm. O da bana sımsıkı sarıldı ve öptü.

ġefkat dolu bir sesle “Sana da iyi geceler kızım.” dedi. Odama geri döndüm ve yumuĢacık yorganımın altına girdim. Hemen uyuyuvermiĢim.

Ertesi sabah uyandığımda annem evdeydi. ġaĢırmıĢtım. “ Günaydın anne, neden iĢe gitmedin?” “Günaydın kızım. Çünkü bugün izinliyim.” diyerek cevap verdi ve ekledi “Hadi bakalım doğru kahvaltıya.” Hazırlandıktan sonra kahvaltı masasına oturdum ve tabağımdakileri yemeye baĢladım. Annem “ Kızım, baban yine yurt dıĢına çıktı.” dedi. Biraz üzülmüĢtüm ama geri gelecekti nasıl olsa.Bir süre sonra bu düĢünceden ümidi kesmeye baĢlamıĢtım. Ġki hafta olmuĢtu. Babam hâlâ gelmemiĢ ve bir telefon dahi etmemiĢti. Okula bazen arkadaĢlarımın babaları gelirler, bu durum beni oldukça etkilerdi. Ama zamanla yokluğuna alıĢmayı öğrenmiĢtim fakat çok sürmesi bu ayrılığın bu duruma dayanabilmemi

imkânsızlaĢtırırdı. Maalesef günler günleri kovalıyor ve o bir türlü gelmiyordu.

Aradan yıllar geçmesine rağmen arada bir hatırlıyor, eksikliğini fazlasıyla hissediyordum. Meğer babam bizlerden ayrılmıĢtı artık.

Ġçimi hüzün ve sıkıntının kapladığı günlerden biriydi. Biraz deniz kenarına gitmeliydim. En azından orada kendimi daha iyi hissediyordum. Hiç vakit kaybetmeden yola çıktım. Deniz kenarında gördüğüm ilk banka oturdum ve denizin kusursuz mavisini izlemeye baĢladım. Dalıp gitmiĢti yine gözlerim ufuklara. DüĢünceler savruluyordu kafamın içinde, tıpkı rüzgârın yaprakları savurduğu gibi. Dalgaların kıyıya her çarpmasında anılar hücum ediyordu bir bir. Bazıları hiç ummadığım kadar gülümsetirken bazıları da delip geçiyordu yüreğimi, acı bir gülümseme kaplıyordu bu sefer de yüzümü. Ġkisinde de tebessüm vardı, ama biri acıydı biri tatlı. Gözlerimi kapadım ve sonbaharın getirdiği rüzgârı doyasıya içime çektim. Ah bu rüzgârlar, bu soğuk hava ve sarı yapraklar… Gelip geçiciydi iĢte. Oysaki benim içimde hiç bitmeyen bir sonbahar vardı. AlıĢamıyordum yokluğuna, onun sebepsizce çekip gitmesine.

Annemle bu konuyu birkaç kez konuĢmayı denedim ancak çok da detaya girmedi ve konuyu hemen kapatıverdi. Ayrıca olumsuz Ģeyler söylediğini de hiç hatırlamıyorum onun hakkında. Neyse…

Duyduğum korna sesiyle irkildim. Kim olduğuna bakmak için arkama döndüm. Annem yolun kenarına arabasını çekmiĢ beni bekliyordu. Oturduğum yerden usulca kalktım ve arabaya doğru yürüdüm. Annem “Saatlerdir seni arıyorum. Telefonunu da açmadın. Ne kadar çok merak ettim bir bilsen!” diyor bir yandan da bana sarılıyordu. Ne kadar çok endiĢelendiği yüzünden okunuyordu. “Merak edilecek bir Ģey yok anne, bu kadar endiĢelenmene gerek yoktu. Sadece deniz kenarında oturmak istedim. Biraz kafamı dinlemeye ihtiyacım vardı.” Üzgün bakıĢlarla beni süzerek “Tamam kızım ama bir daha bana haber vermeden gitme. En azından nerede olduğunu bileyim.” dedi.

KonuĢmanın uzamasını istemediğim için “Peki.” Diyerek konuyu kapattım.

Annem arabayı çalıĢtırarak dikkatli bir Ģekilde ana yola çıktı ve eve doğru yol almaya baĢladık. Pencereden dıĢarıya, gökyüzüne doğru baktım. Masmavi gökyüzünün yerini kara bulutlar almıĢtı. AnlamıĢtım, gökyüzü de dertliydi benim gibi. Ġçini rahatlatmaya, sıkıntılarından kurtulmaya ihtiyacı vardı.

Doluydu büsbütün. BakıĢlarımı baĢka bir yöne çevirdim. Ağaçlar sahil boyunca uzanıyor bir o yana bir bu yana sallanıyorlardı. Hepsi birer birer geride kalıyordu. Daha sonra deniz kenarında babası ile yürüyen küçük bir kız takıldı gözüme. Çok kısa bir andı ve onlar da bir süre sonra geri kaldı, tıpkı babamla birlikte olan anılarımız gibi. Sahil yolu sona ermiĢti, taĢ binaların arasında yola devam ediyorduk. BakıĢlarımı pencereden uzaklaĢtırdım. Artık dıĢarıya bakmanın bir anlamı yoktu. Annem sıkıldığımı fark etmiĢ olmalı ki bir Ģarkı açtı. Bu benim en sevdiğim Ģarkıydı. Gözlerimi kapadım ve Ģarkıyı dinlemeye baĢladım. ġarkı çalmaya devam ederken çoktan kendimi uykunun kollarına bırakmıĢtım.

Annemin sesleniĢiyle uykumdan uyandım. Gözlerimi aralayıp dıĢarıya

sesiydi. Hafifçe gözlerimi açtım. Uzunca bir süre boĢ bakıĢlarla etrafı inceledim.

BakıĢlarım odanın içinde gezerken üzerimde durdu. Kara bulutlar sardı dört bir yanımı. Bütün duyguları içimde barındırıyordum. GözyaĢlarım yanaklarımdan bir bir süzüldü. Bir an önce buradan çıkmak, kurtulmak istedim. Bu iğneler, bu kablolar da neyin nesiydi böyle. Bunlara bağlı olan ben olamazdım. Bu anın kötü bir rüya olmasını diledim ama gerçekti iĢte. Bir an paniklediğimi hissettim.

O sırada kapı açıldı ve hemĢirenin içeri girmesiyle “Neler oluyor!” diye bağırmam bir oldu. HemĢire cevap vermedi ve bu beni daha da çok sinirlendirmiĢti. Birkaç Ģeyi kontrol ettikten sonra dıĢarıya çıktı. Arkasından bağırmak, hatta elimde olsa bu yataktan kalkıp kaçmak isterdim ama bunları yapabilecek bir güç bulamadım içimde. Çaresiz bir bekleyiĢ içerisindeydim. Ne kadar karamsar düĢünmek istemesem de bir Ģeylerin ters gittiğinin farkındaydım. Kafamda bir sürü düĢünce dolaĢtı durdu. Korku gitgide tüm vücudumu sarmaya baĢlamıĢtı. Artık birisi açıklama yapmalıydı bana. Ben bunları düĢündüğüm sırada doktor içeri geldi ve içimdeki bu sessiz fırtına sona erdi. Sorularıma cevap bulabileceğim kiĢiydi. Hiç beklemeden “Ne oldu bana böyle? Neyim varsa lütfen söyleyin!” dedim yalvarırcasına. Doktor hiçbir Ģey söylemeden yanıma geldi ve bana bazı kontroller yapacağını söyleyerek gözüme doğru bir ıĢık tuttu ama kafamı çevirerek yapmasına engel oldum. Çocukça bir davranıĢ sergiliyordum ama yapmalıydım. “Siz bana ne olup bittiğini söylemeden hiçbir kontrolü olmayacağım!” dedim. Doktor yine cevap vermeden odadan çıktı. Odaya geri döndüğünde tek değildi, annem de vardı. Annem periĢan görünüyordu. Ağladığı ĢiĢmiĢ gözlerinden belli oluyordu. Yanıma usulca sokuldu ve elimi tuttu. “Canım kızım, bir süre burada kalmamız gerekiyor.”

dedi. “Anne lütfen bana ne olduğunu söyle.” dedim. Annemin o güzel gözlerinden bir anda gözyaĢları boĢalıverdi. Annemin hareketleri beni korkutuyordu. Biliyordum, kötü bir Ģey vardı bende. Ben bunları düĢünüyorken doktor “ Bazı testler yapmamız gerekiyor, birazdan hemĢire gelecek ve testlere baĢlayacağız.” dedi. Sözünü tam bitirdiği sırada doktoru çağırdılar. Acilde ağır yaralı biri varmıĢ. Odada sadece annemle ben kalmıĢtık. Ġkimiz de tek kelime dahi etmiyorduk. Oysaki ne fırtınalar kopuyordu içimizde. Annemin tüm benliğini korku ve endiĢe kaplamıĢtı. Besbelli bana bir Ģey olma ihtimalinden korkuyordu. Onun için çok değerliydim ve o da benim için öyleydi. Uzun süren bu sessizliğin ardından annem derin bir nefes aldı ve “Kızım, sana bir Ģey söyleyeceğim ama nasıl tepki verirsin bilemiyorum.” dedi. Ġyice meraklanmaya baĢlamıĢtım. Anneme “Devam et lütfen.” dedim. Annem ağlayarak cümlelerine

devam etti. “Sen burada baygın bir halde yatarken baban nasıl olduysa senin haberini almıĢ. Beni aradı.” Duyduğum cümle karĢısında ĢaĢkına döndüm.

“baba” kelimesi kulaklarımda çınlıyordu âdeta. “Senin için buraya geleceğini söyledi, hatta birazdan burada olur.” dedi. Bu cümleler gerçek olamazdı. Bizi yıllar önce sebebini hâlâ kesin olarak bilemediğim bir nedenden dolayı bırakıp giden babam buraya geliyordu, öyle mi? Böyle bir Ģey nasıl olabilirdi. Beni unutmadığını ve çok sevdiğini biliyordum zaten. Dilim tutulmuĢ anneme tek bir cümle dahi söyleyemiyordum. DüĢüncelerimle savaĢ içerisindeyken odaya hemĢire girdi. Testlere baĢlayacağımızı söyledi. Ġki gün boyunca birçok test yapmıĢlardı ve sonunda bir sonuca varılmıĢtı. Kalp hastalıklarından biri olan

“kardiyomiyopati” olduğunu söyledi doktor. Daha iyi anlamamız için açıklama yaptı. “Kardiyomiyopati kalp kaslarının zayıflamasına yol açan bir hastalıktır.

Zayıflayan kaslar zorlandıkça boĢluk geniĢler ve kalp yavaĢ yavaĢ büyür. Bu yüzden en kısa sürede kalp nakli olmanız gerekiyor.” Duyduklarıma inanmak istemiyordum. Gecenin karanlığı üzerime çökmüĢtü. Milyonlarca yıldız gelse de gitmezdi bu karanlık benden. Babamı bekledim ama gelmedi. Gelseydi aydınlanırdı belki dünyam. Doktor, anneme “Sizinle dıĢarıda bir konu hakkında konuĢabilir miyiz?” dedi ve birlikte odadan çıktılar. Ben de derin bir uykuya daldım.

Ameliyat günü gelmiĢti hemĢireler beni ameliyat için hazırlıyorlardı.

Doktor, kalp bulunduğu için Ģanslı olduğumu söyledi. DüĢündüm. Birisi ölmüĢtü ve onun o atmayan kalbi bana hayat verecekti. Üzülsem mi sevinsem mi, bilemedim. Bana bu kalbi verenin kim olduğunu merak ettim ve doktora sordum. Doktor bir bana bir de anneme baktı ve “Bence bunu annene sormalısın.” dedi. Anneme soran gözlerle baktım. Annem söze baĢlayamadan ameliyathaneye girmiĢtik bile. Hiçbir Ģey düĢünmeye fırsat olmadan bayıltmıĢlardı beni.Gözlerimi açtığımda annem yanımdaydı. Uyandığımı fark ettiğinde mutluluk ıĢığı parladı yaĢlı gözlerinde. Ġkimiz de mutluyduk. Elimi yavaĢça kalbimin üzerine getirdim ve kalp atıĢlarımı hissettim. Aniden aklıma o soru takıldı. Hemen anneme sordum. “Anne, beni hayata geri döndüren bu kalbin sahibi kimdi?” “Annemin aniden gözleri yaĢlarla doldu ve anlatmaya baĢladı. “Babanın buraya geleceğini sana söylediğim gün, baban trafik kazası geçirmiĢ ve bizim bulunduğumuz hastanede yoğun bakıma kaldırılmıĢtı.

Durumu çok ağırmıĢ. Doktorların tüm çabalarına rağmen…” Cümlesini devam ettiremedi annem ve hıçkırıklara boğuldu. Hemen kendini toparladı ve “ Sana kalbini veren babandı, kızım. Yıllar önce bir sevda uğruna bizleri bırakıp giden baban.” dedi. GözyaĢlarım yastığa bir bir süzülmeye baĢladı. Hiçbir Ģeyi sorgulamayacaktım. Tek yapmam gereken bu kalbi sımsıkı sahiplenmemdi.

Babam benim hayat ıĢığım olmuĢtu ve ben babamı içimde yaĢatacaktım.

Kübra BEKKĠ (Hazırlık / B)

SAĞ OLUNMUYOR

Sağ olunmuyor sağ ol denilince Sağ kalamıyor yürekler

Yetmiyor kimselere iki kelime Yetmiyor anaya babaya

Yetmiyor evlada aĢka Ve en çok da

Yetmiyor yürekteki acıya Dinmiyor sağ ol deyince Bir ananın acısı

Dinmiyor bir evladın özlemi Bitmiyor bir eĢin arayıĢı

Vatan sağ olmuyor sağ ol deyince Dolmuyor yeri evladın

Vatan sağ olmuyor sağ ol deyince Sağ kalmıyor kimse geride

Kalmıyor hiçbir Ģey eskisi gibi yerinde

Volkan BAYRAKTAR (9 / A) KAÇIġ

Akrebinin hareket etmeye dermanı kalmamıĢ dedemden yadigâr kalma saatime bir an olsun bakabildim. Akrep üçü gösteriyordu. Belki saat üçtü. Belki de akrep hareket edemiyordu. Ġstanbul‟un tüm yorgunluğunu atmak için sokaklarını boĢalttığı ve güzellik uykusuna yattığı, ancak peĢimdeki adamları ve beni unuttuğu, henüz çöpçülerin bile uğramamıĢ olduğu kirli semtinde, ciğerlerime meydan okurcasına yapmıĢ olduğum kaçıĢın 4. Sokağında, yorgunluk belirtileri üzerime nemli ülkelerin bulutu gibi çöküyordu. Kaldırımlar ise ayakkabılarımı âdeta yontuyor ve gecenin sessizliğine bürünmüĢ her yerde benim yalnızlığımı ve arkamdakilerin kalabalıklığını haykırır gibi sesler çıkarıyordu. Bu sonunun ne zaman ve nasıl geleceğini bilmediğim, hayata tutunmak için hayatımı ortaya koyduğum koĢu gitgide beni yorgunluk belirtileriyle hâkimiyeti altına alıyordu ve iĢin acı tarafıysa benim bu hâkimiyet karĢısında yapabileceğim bir Ģeyin olmamasıydı. KoĢarken çok dikkatli olmam gerekiyordu, çünkü bu semtte hiç girmediğim yerlerde baĢımda bu kadar bela varken bir de çıkmaz sokağa girmek istemiyordum. Ayaklarımın acısını her adımımda daha az hissetmeye baĢlıyordum. Bunun benim için iyi bir Ģey olması gerekiyordu ama Ģu anda bu durum isteyeceğim son Ģey. Çünkü ayaklarımın acısını ve yorgunluğunu daha az hissetmem, ayaklarımdaki hissin yavaĢ yavaĢ gitmesi demek. Bu felaket derecesindeki kaçıĢ o kadar uzun sürdü ki vücudumun her parçası birbirinden daha büyük acılarla yorgunluğunu ve iflas etmek üzere olduğunu haykırıyordu. DüĢünme yetim hâlâ yerindeyken daha farklı bir yol düĢünmem gerekiyordu. Çünkü arkamdaki adamların bu iĢler için eğitildiği su götürmez bir gerçekti ve bunu her geçen saniye daha çok belli ediyordu. Bunca kaçıĢtan sonra aklımı sadece kaçmak ve bu olayı düĢünmek yerine bu adamlardan gerçekten kurtulmak için bazı stratejiler geliĢtirmek için kullanmaya çalıĢıyordum. Artık sadece kaçmak yerine aynı zamanda etrafıma bakmaya baĢladım. Çevrede saklanabileceğim bazı yerler var. Mesela binaların bazıları bu iĢ için elveriĢli. GiriĢ kapısı açık olan bazı apartmanlar var.

Bunlardan birine girmeyi deneyebilirim ama Ģu anda bu fikir sadece benim bu adamların eline düĢmem anlamına gelir. Çünkü soluklarını neredeyse ensemde hissedecek kadar yakınlaĢmaya baĢlıyorlardı. Birazcık daha hızlı koĢabilseydim, onlardan birazcık daha uzaklaĢabilseydim bazı dönüĢlerde onların beni göremeyeceği bir zaman aralığına sahip olabilirdim ve bu Ģu anda benim çok iĢime yarardı. Bu zaman aralığını bir yere saklanmak için kullanabilirdim ve bu benim –küçük bir ihtimal de olsa- bu adamlardan kurtulmam anlamına gelebilirdi. Bilincim de yavaĢ yavaĢ kapanmaya baĢlıyordu ve bu durum beni bir felakete doğru sürüklüyordu. Gözüm sokak tabelasına takılıyordu. “2745.

Sokak”. Kim bilir, bu geçtiğim kaçıncı sokak. Bu kadar uğraĢı, hayatım boyunca baĢka bir alanda vermemiĢtim. Belki bu kovalamacanın sonunda hayatımın kurtulması kadar önemli bir Ģey olmasaydı bu lanet adamlardan

kaçma iĢini de bu kadar uzatmazdım. KoĢmaya –kendime çok ĢaĢırmıĢ olsam da- hâlâ devam ediyordum. Artık vücudum kendini kaybetmeye baĢlıyordu.

Geçtiğim sokaklarda bazı evlerin ıĢığı hâlâ açık. Kim bilir insanlar ne yapıyor bu saatte “sıcacık” yuvalarında. Onların da uykularını elinden alan dertleri vardı belki de. Ama kaçının sorunu benimki gibi bir hayat meselesiydi? ġu anda o insanlardan biri olmayı ne kadar da isterdim. Ölüm dıĢında her derde deva bulunurdu nasıl olsa. O basit dertlerden kurtulmam hiç de zor olmazdı. Uykuma mâni olan derdim her neyse çözer hayatıma devam edebilirdim. Ama Ģimdi böyle bir Ģeyi isteme sırası değildi. Böyle bir Ģeyi istemek hakkım da değildi zaten yaptıklarımdan sonra. KeĢke bizim taksi durağında gündüz saatlerinde

Geçtiğim sokaklarda bazı evlerin ıĢığı hâlâ açık. Kim bilir insanlar ne yapıyor bu saatte “sıcacık” yuvalarında. Onların da uykularını elinden alan dertleri vardı belki de. Ama kaçının sorunu benimki gibi bir hayat meselesiydi? ġu anda o insanlardan biri olmayı ne kadar da isterdim. Ölüm dıĢında her derde deva bulunurdu nasıl olsa. O basit dertlerden kurtulmam hiç de zor olmazdı. Uykuma mâni olan derdim her neyse çözer hayatıma devam edebilirdim. Ama Ģimdi böyle bir Ģeyi isteme sırası değildi. Böyle bir Ģeyi istemek hakkım da değildi zaten yaptıklarımdan sonra. KeĢke bizim taksi durağında gündüz saatlerinde