• Sonuç bulunamadı

Basel II Criteria Effect of Bank Capital Structure

1. Basel Uzlaşısı ve Tarihsel Gelişim

Basel Uzalaşılarının tarihsel gelişimini inceleme noktasında BIS kuruluşunu önce irdelemek gerekmektedir. BIS, 17 Mayıs 1930’da, uluslararası ödemeler sistemini düzenlemek amacıyla kurulmuştur. BIS, 1960’larda, Bretton Woods sisteminin işlerliğini sağlamak için önemli çalışmalar yapmıştır. 1980’lerdeki petrol krizlerinin arkasından da ödemeler sisteminin aksamamasına çalışmıştır. Merkez bankaları için bir işbirliği forumu oluşturma çabalarının yanı sıra, uluslararası piyasalarda istikrarı sağlamaya yönelik araştırmalar yapmak ve öneriler getirmek (örneğin sermaye yeterlilik rasyosu) gibi görevleri de olan BIS, merkez bankası müşterileri ve uluslararası organizasyonlar için temel bankacılık faaliyetleri de yapmaktadır.

BIS yönetim kurulunun 17 üyesi bulunmaktadır. 6 temel üye (Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere Merkez Bankaları Başkanları ve ABD Merkez Bankaları Kurulu Başkanı) ve bu üyelerin kendi ülkelerinden seçecekleri 6 ek üyenin yanı sıra, seçimle iş başına gelmiş 5 üyesi (Kanada, Japonya, Hollanda, İsveç ve İsviçre) bulunmaktadır (Babuscu, 2003:187).

Bankhaus I.D. Herstatt'ın, Almanya'da 1974 yılındaki iflası uluslararası para ve bankacılık alanlarında ciddi problemlerin yaşanmasına neden olmuş ve aynı yıl G-10 ülkelerinin Merkez Bankası Başkanları tarafından, bankacılık düzenlemeleri ve gözetimi konusunda çalışacak uluslararası bir komite olan Basel Komitesi kurulmuştur. Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, İsviçre, İsveç, İngiltere ve ABD'nin üyesi olduğu komite ilk toplantısını 1975 yılı Şubat ayında gerçekleştirmiştir. Bu tarihten itibaren Komite yılda 3-4 defa düzenlenen toplantılar yoluyla çalışmalarını sürdürmektedir. Komitenin 1975 yılında yayınladığı “Basel Concordat”ı bankacılık düzenlemeleri ve denetimi konusunda gerçekleştirilen işbirliğinin ilk resmi belgesidir. Bu doküman, uluslararası bir bankanın merkezinin bulunduğu ülke ile şubesinin yer aldığı ülkenin düzenleme ve denetim otoriteleri arasındaki ilişkileri ve her bir otoritenin hak ve sorumluluklarını açık bir şekilde tanımlamaktadır. 1983 yılının Mayıs ayında, bu belgenin

187

bankacılık alanında yaşanan değişikliklere paralel olarak güncelleştirilmiş ve geliştirilmiş formu, "Yabancı Banka Şubelerinin Gözetim Prensipleri" adı altında yayınlanmıştır (BIS,1997).

1.1. Basel I Düzenlemeleri

1980’li yılların basında uluslararası aktif bankaların ağır borç yükü altındaki ülkelerden kaynaklanan risklerindeki artısın bu bankaların sermaye yeterliliklerini düşürdüğü yönündeki endişeler sonucu, G–10 ülkeleri Merkez Bankası Başkanlarının talebi üzerine Basel Komitesi bankacılık sistemlerinde geçerli sermaye standartlarındaki erozyonun durdurulması ve sermaye yeterliliği ölçümlerinin uyumlaştırılmasını sağlamak üzere çalışmaya başlamıştır. Komite uluslararası bir sermaye uzlaşısının uluslararası bankacılık sistemindeki istikrarı artıracağı, ayrıca ulusal düzeydeki farklı sermaye yeterliliği düzenlemelerinden kaynaklanan rekabet eşitsizliğini de ortadan kaldıracağı kanaatini taşımaktadır (Altıntaş, 2006: 62).

Bankacılıkta uluslararası düzeyde ilk riske dayalı sermaye yeterliliği düzenlemesini, 1988 yılında yürürlüğe konulan Basel I oluşturmaktadır. İlk kez bu düzenlemede “Cook Rasyosu” olarak ifade edilen sermaye yeterliliği oranına yer verilmiştir. Sermaye uzlaşısında sermaye yeterlilik oranı yalnızca kredi riskine duyarlı bir şekilde oluşturulmuştur. “Sermaye Uzlaşısı” başlangıçta uluslararası faaliyet gösteren bankalar için önerilmiş bir yaklaşım iken, zaman içerisinde beklenenin üzerinde kabul görmüş ve 100’den fazla ülkede kabul edilip uygulanmıştır.

G–10 ülkelerinde bile uygulanmasına yönelik hiçbir yaptırım gücü olmayan bu Düzenleme’nin neticede bu kadar geniş bir uygulama alanı bulmuş olması bir tesadüf değildir. 1996 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan “Dokuzuncu Uluslararası Bankacılık Denetimi Konferansı”na katılan 129 ülkenin temsilcileri arasında yapılan bir ankette bu ülkelerin %90’ının Basel Sermaye Düzenlemesi benzeri risk ağırlıklandırılmış sermaye tabanı yaklaşımını uyguladıkları görülmüştür (Coşkun, Küçüközmen 1999: 74).

Basel Sermaye Yeterlilik Oranı = Sermaye / Kredi Riski≥%8 (Cook Rasyosu) 1.2. Basel II Düzenlemeleri

Yeni Basel Sermaye Uzlaşısı (Basel-II), bankaların sermaye yeterliliklerinin ölçülmesine ve değerlendirilmesine ilişkin olarak Basel Bankacılık Denetim Komitesi ( Basel Committee on Banking Supervision-BCBS) tarafından yayımlanan ve yakın bir tarihte birçok ülkede yürürlüğe girmesi beklenen standartlar bütünüdür (BDDK 2005).

Uluslararası piyasalardaki gelişmeler, mevcut düzenlemenin değişen koşullar karşısında yetersiz kalması, risk çeşitlerinin artması gibi unsurlar yeni sermaye standartları oluşturmayı gerektirmiştir. Bu açıdan bakıldığında Basel I ortaya çıktığı dönemdeki ihtiyaçları karşılayan, ancak günümüzde risk ölçme yapısının yetersizliği nedeniyle eksik kalan bir uygulama haline gelmiştir. Bu çerçevede Haziran 1999’da ilk taslak metni yayımlanan “Basel II Yeni Sermaye Uzlaşısı”, daha hassas risk ölçümüne ulaşma amacı taşıyan bir düzenleme olarak ortaya konulmuştur. Bankaların kredi riski taşıyan aktiflerini, yeni bir karşı taraf sınıflandırmasına tabi tutan düzenleme ile, karşı tarafların kredi değerliliği ön plana çıkarılmış, ulusal denetim otoritelerinin denetimlerinin önemi vurgulanmış ve kamuyu aydınlatma gereklilikleri belirlenerek şeffaflık sağlama yolunda adımlar atılmıştır (BDDK, 2005:15).

188

Düzenleme’nin taslaklar halinde farklı zamanlarda kamuoyunun bilgisine sunularak tartışılması sağlanmış ve en son Haziran 2004’de en son şekli verilerek “Basel II, 2.Sermaye Uzlaşısı” adı altında kesinleşmiş metin olarak yayınlanmıştır. Basel düzenlemelerinin sermaye yeterliliği hesaplamasına yönelik gibi görünmesine karşın, gerektirdiği çok detaylı veriler ve bunların analizi bankanın sağlıklı bir risk profilini çıkarmak ve yasal gerekliliklerin ötesine risk yönetimini etkinleştirmek açısından gerekli görülmektedir (Babuşcu, 2003:264).

Düzenlemeler temel olarak yönetime, banka faaliyetlerinin risklerini etkin olarak yönetmek ve kötü şartlara karşı yeterli finansal kaynakları sağlamak ödevlerini yüklemektedir. Bu nedenle kurumlarda risk kültürünün yerleşmesi açısından yeni düzenlemelerin zorlayıcı etkileri olacaktır. Düzenlemelerde yer alan farklı yaklaşımların basit ve kapsamlı seçenekleri bulunmaktadır. Basit yaklaşım ve seçenekler, ortalama bir banka düşünülerek hazırlanmış standart kuralları içerdiğinden, yaklaşım veya seçenek olarak basit yöntemleri seçen bankalar, ellerindeki avantajları tam olarak değerlendiremeyecekleri için gerekenden fazla sermaye tutmak durumunda kalabileceklerdir. Kredi riski ölçümünde kullanılacak risk ağırlıkları için dış ve/veya iç derecelendirme (rating) notları esas alınacağından, reel sektör firmalarını kredi değerliliklerini tespit ettirmeleri bir zorunluluk haline gelecek, bunun sonucunda da ülkede derecelendirme şirketlerinin faaliyetleri yaygınlaşacak ve şeffaflık artacaktır. Bankaların risk yönetiminin etkinleştirilmesi ile mevduat sahipleri de korunmuş olmaktadır. Ayrıca, kamuyu aydınlatma ilkelerinin yerine getirilmesiyle de yatırımcının sağlıklı karar alması yönünde aşama kaydedilmiş olacaktır. Vurgulanması gereken önemli bir nokta da OECD ülkesi olmanın avantajının kaybolmasıdır. Ülkemiz gibi gelişmekte olan OECD ülkeleri bu noktada olumsuz etkilenecektir. Bunların yanı sıra, rating kültürü yerleşmemiş ülkelerde ve reel sektörü küçük işletme yoğun bir profile sahip ülkelerde Basel II gerekliliklerini yerine getirmek, çok sıkıntılı bir süreç haline gelebilecektir. Firmaların önemli bir kısmının ratingi çok yüksek olmayan ülkelerin bankaları için sermaye gereksinimi doğacaktır.

1.2.1. Basel II’ nin Temel Kriterleri

Basel II düzenlemesi kendi içinde 3 ana bölümden (yapısal blok) oluşmaktadır (BDDK, 2005:18). Bunlar;

- Birinci Yapısal Blok: Asgari sermaye gereksinimi (bankaların risk türlerine göre sermaye gereksinimlerini hesaplama sistemleri anlatılmaktadır).

- İkinci Yapısal Blok: Denetim otoritesinin gözden geçirilmesi (denetim otoritelerinin risk bazlı denetim yaparken dikkate alacakları hususlar belirtilmektedir. Bu aynı zamanda denetime yönelik bankaların yapması gereken faaliyetleri göstermesi bakımından önemlidir).

- Üçüncü Yapısal Blok: Piyasa disiplini (bankaların şeffaflığını sağlamak amacıyla kamuya açıklamaları gereken bilgilere ilişkin asgari unsurların belirlendiği bölümdür).