• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYENİN YAKIN VE ORTA DOĞU ÜLKELERİNE İHRACATINDA PSİKOLOJİK MESAFENİN ROLÜ

3-AZERBAYCAN EKONOMİSİNİN GENEL GÖRÜNÜMÜ

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ciddi bir küçülme yaşamış olan Azerbaycan ekonomisine Ermenistan ile çıkan savaş ağır bir darbe vurmuştur. Bağımsızlığın ilan edildiği 1991 yılından 1995 yılına kadar olan sürede yüzde 60’lık bir küçülme yaşayan Azerbaycan ekonomisinde Sovyetler Birliği dönemindeki pazarlarını ve devlet teşviklerini kaybetmiş olan plastik, kimyasallar ve imalat gibi birçok sektör yok olma seviyesine gelmiştir. Diğer yandan tarım sektörünün ülke ekonomisindeki ağırlığı hızlı bir düşüş eğilimine girmiştir. İlerleyen yıllarda ise enerji sektöründeki büyüme sayesinde Azerbaycan ekonomisi yükselişe geçmiştir. Halen petrol ve doğalgaz sektörleri ülkedeki ekonomik büyümenin motoru olduğu gibi, yabancı sermayenin büyük bir kısmı bu sektörlere gelmekte, ihracatın yüzde 90’ını bu sektörler gerçekleştirmekte, kamu gelirlerinin büyük bir kısmı bu sektörlerden kaynaklanmakta ve döviz rezervlerindeki artış da yine bu sektörler vasıtasıyla

79

sağlanmaktadır.Son yıllarda küresel piyasalarda petrol ve doğalgaz piyasalarında fiyatların yükselmiş olması Azerbaycan’a büyük fayda sağlamıştır (DEİK, 2011:13).

Azerbaycan ekonomisinin genel görünümü hakkında bilgi vermesi açısından temel makro ekonomik göstergeleri aşağıdaki grafikte yer almaktadır.

Azerbaycan ekonomisi son dönemlerde dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinin başında gelmiş ve 2005 ile 2009 arasında ortalama yüzde 21’lik bir GSYİH büyümesi oranına ulaşmıştır. Bu büyüme, yüksek derecede yatırım alan ve ihracatta hem hacim hem de birim fiyat olarak artışlar kaydeden enerji sektöründen kaynaklanmaktadır. Son yıllarda ise küresel krizin emtia piyasalarına olan olumsuz etkisi ve buna paralel olarak petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki düşüş nedeniyle Azerbaycan’ın büyüme hızı yavaşlamış, 2008 yılında yüzde 10.8, 2009 yılında ise yüzde 9.3’lük bir büyüme söz konusu olmuştur.

Grafik 3: Azerbaycan Temel Makro Ekonomik Göstergeler

Kaynak: www.birlesmismarkalar.org.tr/images/UF/ulke-raporlari/Azerbaycan.pdf,(2012). Azerbaycan’da son dönemlerde hızla büyümekte olan enerji sektörüne gelen doğrudan yabancı yatırımlar ve dolayısıyla ülkeye yüksek miktarlarda para girişi, 2004 yılından itibaren enflasyonist bir baskı oluşturmuş ve 2005 yılından başlayarak, Azerbaycan Merkez Bankası faiz oranlarını yükseltmek zorunda kalmıştır. Söz konusu yılda yüzde 9,6, 2006’da ise yüzde 8,3 olarak gerçekleşen TÜFE artışı 2007 yılında yüzde 16,7’ye, 2008’de ise yüzde 20.8’e çıkmıştır. Bu artışın gerek iç gerekse de dış ekonomik gelişmelerden kaynaklanan bazı nedenleri vardır. Dış gelişmelerin başında petrol ve gıda fiyatlarında küresel çapta yaşanan artışlar gelmektedir. Söz konusu artışlar dünya ekonomisinde enflasyonist baskılar oluşturmuş ve Azerbaycan da doğal olarak bundan etkilenmiştir. Diğer taraftan, içeride mal ve hizmet fiyatlarına yapılan zamlar, kamu harcamalarındaki artışlar ve petrol ihracatı karşılığında ülkeye giren büyük miktardaki para enflasyonist eğilimlerin artmasına neden olmuştur.2009 yılından itibaren ise enflasyon büyük ölçüde hız kesmiştir. Bu dönemde iç talebin azalması, parasal genişlemenin hız kesmesi ve emtia ile gıda fiyatlarında geniş çaplı düşüşler gerçekleşmesi nedeniyle enflasyon oranı yıllık yüzde 1.5’e kadar inmiştir. 2010 yılında ise gerek iç talepte gerekse parasal genişlemede bir canlanma görülmektedir. Bahsi geçen gerekçeler sonucunda 2010 yılında enflasyon 5.7 olarak ölçülmüştür.

İşsizlik oranları ve kamu borç stokunda yıllar itibariyle bir istikrar söz konusudur. İşsizlik oranları %1 gibi düşük oranda seyretmektedir. Aşağıdaki grafikte çalışmanın konusu itibariyle Azerbaycan ekonomisinin durumu hakkında bilgi edinmek amacıyla dış ticaret dengesini göstermektedir.

80

Grafik 4:Azerbaycan Dış Ticaret Dengesi-2011 (Milyon USD)

Kaynak: www.birlesmismarkalar.org.tr/images/UF/ulke-raporlari/Azerbaycan.pdf, (2012),

s.19.

Azerbaycan’ın ihracatının petrol ve petrol ürünleri ağırlıklı olması, ticaretin ülkelere ve birçok Bağımsız Devlet Topluluğu ülkelerine göre dağılımını da etkilemiştir. Azerbaycan’ın ihracatıyla ilgili önemli bir husus 2006 yılından 2009 yılına kadar olan sürede dalgalanma göstermesinin temel sebebi küresel piyasalardaki olumsuz gelişmeler ve düşen petrol fiyatlarıdır.

4- TÜRKİYE – AZERBAYCAN TİCARET İLİŞKİLERİ

Azerbaycan ve Türkiye hem coğrafi yakınlık hem de kültürel bağlarından dolayı sürekli ilişki içerisindedir. Azerbaycan’ın Kafkaslarda siyasi ve ekonomik açıdan istikrarlı bir yapıya sahip olması ekonomisinin yükselmesinin nedenidir. Türkiye ve Azerbaycan’ın ticaret ilişkileri ise daha çok Türkiye ekonomisinin enerji bağımlılığı doğrultusunda gelişse de diğer birçok fasılda iki ülkenin ticaret ilişkileri bulunmaktadır. Grafik 5 ve 6 Türkiye ve Azerbaycan’ın fasıllar itibariyle karşılıklı ticaretleri yapılan malları göstermektedir.

Grafik 5: Azerbaycan’ın Türkiye’den İthalatı

Kaynak: www.birlesmismarkalar.org.tr/images/UF/ulke-raporlari/Azerbaycan.pdf, (2012),

81

Grafik 3, Azerbaycan’ın Türkiye’den fasıllar itibariyle ithalatını yüzde olarak göstermektedir. Grafikte görüldüğü gibi demir çelik, makina, otomotiv ve plastikte Azerbaycan Türkiye ekonomisi için önemli bir alıcı konumundadır. Bunun karşılığında Grafik 5 ise Azerbaycan’ın Türkiye’ye ihracatını göstermektedir. Grafikteki bilgiler Türkiye ekonomisindeki enerji bağımlılığının açık göstergesidir. Nitekim ithalat fasılları arasında %86 gibi yüksek bir oranla mineral yakıtlar başta gelmektedir. Plastikler faslında karşılıklı alışverişin söz konusu olduğu ticarette daha çok tek yönlü alış veriş söz konusudur.

Grafik 6: Azerbaycan’ın Türkiye’ye İhracatı

Kaynak: www.birlesmismarkalar.org.tr/images/UF/ulke-raporlari/Azerbaycan.pdf, (2012), s.21.

Türkiye Azerbaycan arasındaki ticareti fasıllara göre açıkladıktan sonra değineceğimiz bir diğer gösterge iki ülke arasındaki ithalat ve ihracat rakamlarının gelişimi olmaktadır. Bu bağlamda 2003 – 2011 yılları arasında Türkiye – Azerbaycan ithalat ve ihracat rakamları grafik 5’te görülmektedir.

Grafik 7: Türkiye – Azerbaycan İthalat-İhracat Rakamları (Milyon Dolar)

Kaynak: www.birlesmismarkalar.org.tr/images/UF/ulke-raporlari/Azerbaycan.pdf, (2012),

82

Grafik 5’de Türkiye - Azerbaycan arasındaki ticaretin özellikle 2007 yılına kadar artış gösterdiği açıkça görülmektedir. 2009 yılında her iki kalemde yaşanan düşüşün nedeni şüphesiz dünya ekonomilerini etkisi altına alan küresel ekonomik krizdir. Dünya ticaret hacimlerindeki düşüşe paralel yaşanan ülke ekonomilerindeki daralmalar ticaret rakamlarının gerilemesinin nedenidir. 2009 yılından sonra ise ekonomilerdeki toparlanmaya ve Türkiye ekonomisinin vazgeçilmez ithalat kalemi olan petrol ithalatındaki sürekli artış Azerbaycan ihracat rakamlarını arttırmakta, Türkiye ekonomisinde reel üretim daralmalarına paralel yaşanan ihracat daralması Azerbaycan’ın ithalat rakamlarındaki düşüşün kaynağını göstermektedir. Azerbaycan’ın Türkiye dış ticaretindeki yeri ise rakamlarla şöyledir; 2000 yılında ihracatımızda 25’inci sırada yer alan Azerbaycan, 2007 yılında 22’inci sıraya yerleşmiş. 2009 yılında ise tekrar 23’üncü sıraya gerilemiştir. 2010 yılında 22’inci, 2011 yılında 20’inci sıraya yükselmiştir. İthalatımızda ise 2000 yılında 53’üncü sırada iken 2007 yılında 56, 2009 yılında 41inci sıraya yükselmiştir. 2010 yılında 60’ıncı, 2011 yılında 66’ıncı sıraya gerilemiştir.

Ek olarak Türkiye – Azerbaycan arasında ticaret ilişkileri yatırımlar bağlamında da devam etmekte ve Türk iş adamları açısından yatırım fırsatlarının değerlendirildiği bir ortam oluşturulmaktadır. Örneğin; 1991-2010 yılları arasında T.C. vatandaşlarının sahip veya ortak olduğu değişik statülerde toplam 3009 Türk şirketi kurulmuştur. 2010 yılında kurulan şirket sayısı ise 279 olmuştur.

5- KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK YAKLAŞIMI

Ülkelerin birbirleriyle yaptıkları ticaretin temelini ve dış ticaret kazançlarını bir bilimsel faaliyet alanı olarak açıklamaya yönelik olarak çeşitli Uluslararası Ticaret Teorileri geliştirilmiştir. Uluslararası ticaret teorilerinin başlıca amacı; ülkelerarasında yapılan mal ve hizmet ticaretinin nedenini açıklamaktır. Uluslararası ticaretin ilk kez bir bilimsel yöntemle incelenmesi Adam Smith’in 1776’da yayımlanan ünlü eseri Ulusların zenginliği ile başlar. Adam Smith ve David Ricardo malların üretiminde yalnızca emeğin verimliliğini dikkate almış ve diğer üretim faktörlerini göz ardı etmiştir. Heckser-Ohlin ise bir malın üretiminde kullanılan emek ve sermaye gibi faktörlerin farklı yoğunluklarda olacağını belirtmiştir. Bu teoriye göre; ülkelerin üretilen mallardaki üstünlükleri o ülkelerin malların üretiminde kullanılan üretim faktörleri yönünden zenginlikleri ile orantılıdır denilmektedir. Yani bir ülke hangi üretim faktörü yönünden zenginse üretiminde bu faktörü kullanacak mallarda karşılaştırmalı üstünlük elde eder ve o malları ucuza üreterek bu malların üretiminde uzmanlaşır (Seyidoğlu, 2009:20).

II.Dünya Savaşı sonrasında mal piyasalarında yaşanan büyük şoklar, döviz kurlarındaki hızlı değişim ve yeniden yapılanan sermaye akımları dünyada ticari ilişkilerin yönünü değiştirmiş, küresel rekabet gücü ve ticaret ile ilgili görüşlerde değişikliklere yol açmıştır. Dünyada yaşanan bu yeni karmaşık yapı sonucunda, Karşılaştırmalı Üstünlükler’ in Klasik İlkeleri etrafında ekonomistler güçlü fikir birliği ortaya koymuşlardır. Küreselleşmenin hızlanması ve Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) kurulmasıyla oluşan yeni ticaret düzeni; uluslararası ticaretin serbestleşmesinin yanında bölgesel entegrasyonlar konusunda da çeşitli değişiklik yapılmasını zorunlu kılmış böylece kurulan yeni yapı sonucunda ülkeleri uluslararası rekabet bağlamında karşılaştırmalı üstünlüklerine göre dış ticaret yapmaya yöneltmiştir (Erkan ve Kara, 2011:67-93). Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi; ülkelerarasındaki ticaretin hangi sebeplerle yapıldığını ve bu ticaret sonucunda ülkelerin sağladığı yararları açıklamakta önemli bir etkiye sahiptir.

83

Karşılaştırmalı Üstünlük İndeksi; bir ülkenin diğer ülke ve ülke grupları ile rekabet üstünlüğünün karşılaştırılması amacıyla kullanılmaktadır. Bu indekse göre ülkelerin mal ve mal gruplarına göre üstünlükleri ticaret sonrası verilerine dayanarak hesaplanmaktadır. Bu konuda ilk çalışmalar Liesner (1958) tarafından yapılmış olup, literatürde en yaygın kullanılan karşılaştırmalı üstünlük indeksi Balassa (1965) aittir. Balassa, bir ülkenin belli bir mal yada mal grubunun toplam dünya ihracatındaki payının, ülkenin toplam ihracatındaki payına oranı ile bir indeks geliştirmiştir. Bu indeksin amacı; bu mal yada mal grubunda ülkenin karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olup olmadığını tespit etmektir (Bayramoğlu, 2007:740).

Klasik dış ticaret teorilerine dayanan ticaret yaklaşımı çerçevesindeki çalışmalarda daha çok Balassa İndeksi veya Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlük İndeksi ve türevleri kullanılmaktadır.Ülkelerin ve sektörlerin rekabet edebilirliğini ölçmek veya ülkeler ve sektörler arasında karşılaştırma yapmak için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Literatürde özellikle sektörel rekabet gücünü ölçmek için Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlük (AKÜ) yöntemi ve Karşılaştırmalı İhracat Performansı (KİP) yönteminin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir.

AKÜ hesaplamasında çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Balassa tarafından karşılaştırmalı üstünlüğün hesaplanması için ortaya konulan AKÜ yöntemi, bir ülkenin güçlü ve zayıf sektörlerini belirlemek için kullanılmaktadır (Kösekahyaoğlu ve Özdamar, 2009:21).

Balassa’nın (1965) ortaya koyduğu AKÜ indeksinin “Göreli İhracat-İthalat Oranları Ölçütü” şeklinde yazılması mümkündür. Bu indeks şu şekilde hesaplanır (Utkulu ve Seymen, 2004).

AKÜij= ( Xij / Xit ) / (Mij / Mit)

Bu eşitlikte AKÜij, i ülkesinin j mal grubundaki açıklanmış karşılaştırmalı üstünlük katsayısını; (Xij) i ülkesinin j mal grubundaki ihracatını; (Xit) i ülkesinin toplam ihracatını; (Mij) i ülkesinin j mal grubundaki ithalatını, (Mit) ise i ülkesinin toplam ithalatını göstermektedir. Bir ülkenin farklı mal grupları için hesaplanan AKÜ indeksi ne kadar büyükse, ülkenin o mal grubundaki ticaret performansı o kadar büyüktür.