• Sonuç bulunamadı

Basel II ve Türkiye’deki Yabancı Bankalar

PLANLAYAN BANKALAR

4.9. Basel II ve Türkiye’deki Yabancı Bankalar

Türk bankacılık sistemi açısından son dönemin önemli konularından biri de sistemde yaşanan devir ve birleşmeler nedeniyle sisteme girmeye başlayan yabancı sermaye miktarındaki artışlardır. Yabancı bankalar; ölçek ekonomilerinden, farklılaştırma ve riski yayma özelliklerinden ve uluslararası finansman merkezleriyle doğrudan bağlantılarından dolayı, en son kredi araçlarını ve teknolojisini hızla transfer edebilmekte ve diğer yabancı bankaların gelişini teşvik ettiğinden yoğunlaşma oranını azaltarak fiyat rekabetine neden olmaktadırlar. Bu özelliğe sahip yabancı bankalar, artan rekabet yoluyla ulusal bankacılık sektörünün yapısını değiştirmektedirler. Bankacılık sektöründeki rekabetin devamı ya da artışı, teorik olarak marjinal bankaların piyasadan çekilmesini ya da hizmetlerin daha kaliteli sunulmasını sağlayacaktır. Birçok bankacılık otoritesine göre, yabancı bankaların piyasa paylarının artması, bir anlamda ülkede istikrar ve güven olduğunu göstermektedir. Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch, yabancı bankaların gelecek ve kârlılık gibi iki temel öğeye odaklandığına dikkat çekmektedir.194

193 Ahmet Şirin, (2005b): “Basel II’nin Etkileri”, Finansal İstikrar ve Basel II’nin Etkileri Konferansı, TCMB, İstanbul, s. 109, Erişim: http://www.tcmb.gov.tr

194

Türkiye’de faaliyette bulunan yabancı sermayeli bankaların birçoğu, kendi ülkelerinde veya uluslararası piyasalarda daha istikrarlı bir faaliyet ortamına sahip olmanın yanı sıra, daha düşük aracılık maliyeti yaratan düzenlemelere de tabidir. Yerleşik bankalar için yasak olan birçok faaliyet, bu bankaların Türkiye ile olan faaliyetleri için serbesttir. TBB tarafından, bu konularda ilgili kurumlar nezdinde gerekli girişimler yapılmıştır. Bazı konularda olumlu mesafe alınmasına rağmen birçoğu henüz gündemdeki yerini korumaktadır.

Türkiye’de asıl önemli sorun, yerleşik bankaların yabancı bankalar karşısında rekabet gücünü olumsuz etkileyen düzenlemeler ve sınırlandırmalardır. Bu noktada üzerinde durulması gereken konu, söz konusu hususların ortadan kaldırılması gerektiğidir. Türkiye’de bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasına yönelik gerçekleştirilen düzenlemeler, etkin gözetim ve denetimin gerçekleştirilmesi, uluslararası düzenlemelere büyük ölçüde uyumun sağlanması ve makro ekonomik istikrarın sağlanması yönündeki çabalar, önümüzdeki dönemde daha fazla yabancı bankanın ve sermayenin ülkemize ve sektörümüze olan ilgisi için uygun ortam yaratabilecektir. Bu ortam, Türkiye’deki bankaların da arzu ettiği bir ortamdır.195

Yabancı bankaların Türkiye’ye girişinin önemli avantajları olduğu gibi, bir takım riskleri de bulunmaktadır. Bu avantajları ve riskleri daha net değerlendirebilmek için Basel II sürecini değerlendirmekte fayda vardır. Basel II süreci, risk yaklaşımına temelde bütüncül ve daha derin bir anlam getirmektedir. Basel II, yalnızca bankacılık sektörüne düzenleme getirmemekte; aynı zamanda bankacılık sektörün en önemli müşterisi olan reel sektörü de bir anlamda yapılandırmaya sokmaktadır. Basel II kriterleri ile birlikte gelişmekte olan ülke bankaları, en azından başlangıçta, uzun bir süre kredi riski için Standart Yöntemi kullanırken; G–10 ve AB'deki bankalar, kredi riski için İçsel Yöntemlerin kullanımına daha öncelikle geçebileceklerdir. Bu durum, sermaye yeterliliği konusunda karşılaştırılmalı üstünlüğe sahip olacak gelişmiş ülke bankalarının, gelişmekte olan ülkelerdeki bankalarla birleşmeleri, onları satın almaları şeklinde yaşanacak bir

195

TBB Bankacılık ve Araştırma Grubu, (2005): “Türkiye’de Yabancı Bankalar”, Bankacılar Dergisi, Sayı 52, s. 7, Erişim: http://www.tbb.org.tr/turkce/dergi/pdf/52.pdf

konsolidasyon sürecini başlatabilecektir. Şu anda bu süreç Türkiye'de başlamış durumdadır.196

Türkiye’nin kademeli olarak gireceği Basel II sürecinin, hem bankalar hem de reel sektör tarafından çok iyi analiz edilmesi gerekmektedir. ABD ve Avrupa’daki birçok bankanın, bu sürecin getirdiği temel kıstaslara Türkiye’ye göre daha rahat adapte olmaları, yabancı bankaların Türkiye’ye girdiklerinde getireceği önemli bir avantajdır. Ancak kriz dönemlerinde, bankacılıktaki yabancı payı yüksek olan ülkelerde çeşitli sıkıntıların gündeme gelmesi, sektördeki yabancı payını önemli bir konu olarak öne çıkarmaktadır. Bunun yanı sıra, yabancı bankaların kredi verme süreçlerinin, yerel bankaların kredilendirme süreçlerinden farklı olması, reel sektörün yabancı bankalar tarafından farklı bir risk derecelendirme sürecine sokmaları, özel sektörünün kredi kaynaklarının azalması olasılığını meydana getirmektedir. Dolayısıyla, Avrupa, Amerika ve Asya kıtasındaki gelişmekte olan ülkelerin bankacılık sektörlerinin yabancı paylarının doğru bir şekilde analiz edilmesi, bankacılık sektöründe yabancı oranını ne seviyede olması gerektiğini çok daha net bir şekilde ortaya koyacaktır.197

Bununla birlikte, Yeni Uzlaşı ile kredi riski ve operasyonel risk için önerilen gelişmiş yöntemlerin kullanılmaması durumunda, bankaların bulundurması gereken sermaye miktarları artacaktır. Türkiye’de bankalar tarafından standart yaklaşımın kullanılması halinde tüm firmalar yüzde 100 risk ağırlığına tabi olacaklardır; fakat yabancı bankalar tarafından İDD yaklaşımının kullanılmasıyla daha düşük risk ağırlıkları uygulanacaktır.198 Dolayısıyla bu bankalar, standart yaklaşımı kullanan bankalara göre önemli avantajlar elde ederek düşük riskli müşterilere yönelecekler ve yerel bankalara yüksek riskli müşteriler kalacaktır.

196www.referansgazetesi.com 197 www.setav.org 198 Özince, 2005: 20

Yabancı bankalardan kredi sağlayacak KOBİ ile kurumsal şirketler, bu bankaların yurtdışından da sağladığı bilgilerle daha önceden kendilerini Basel II sürecine hazırlayabilecekler, yerel bankalar bu konuda geride kalabileceklerdir. Yabancı bankalar, müşterilerini Basel II konusunda daha iyi yönlendirirlerse kredi verme konusunda Türkiye’deki bankaların portföylerini de geçebileceklerdir. Sağlam altyapıya, yüksek sermayeye, kalifiye işgücüne, bilgi ve deneyime sahip yabancı bankalarla rekabet edebilmek için yerel bankalar da kendilerini yenilemek, kuvvetlendirmek ve sistemlerini etkin bir şekilde Basel II’ye hazır hale getirmek durumundadırlar. 199