• Sonuç bulunamadı

BASEL II’NİN TÜRK BANKACILIK SİSTEMİNE ETKİLERİ

4.1. Bankacılık Sektörü Genel Değerlendirmesi

Türk bankacılık sektörü genel olarak bakıldığında; 2001 yılından itibaren istikrarlı bir şekilde büyümüş, bireysel krediler ve KOBİ kredileri başta olmak üzere kredi hacmi artmış, milli gelir içindeki payı yükselmiş, takibe düşme oranı gerilemiş, bankacılıkta aracılık işlevi etkinleşmiş ve bu suretle, ekonomideki olumlu gidişat desteklenmiştir. Aynı süreçte, mevduatın pasif içindeki ağırlıklı konumu devam etmiş, Türk Parasına (TP) yönelik güven artmış, döviz kurlarında gerileme yaşanmış, mevduatın kompozisyonu TP cinsinden artış göstermiş; ancak vade yapısında önemli bir değişiklik olmamış, sendikasyon ve seküritizasyon kredilerinde artış meydana gelmiştir. Bilânço dışı işlemlerdeki artışa paralel olarak, bankaların faiz dışı komisyon ve gelirleri artmış, piyasa faiz oranlarındaki gelişmelere ve bankaların faiz dışı işlemlerindeki artışlara bağlı olarak faiz ve faiz dışı gelirlerde artış gözlenmiş, bu durum, sektörün gelir/gider yapısını olumlu yönde etkilemiştir.160

Bankacılık sektörü genel olarak değerlendirildiğinde; temel göstergelerin makul aralıklarda seyrettiği, sektörün karşı karşıya olduğu risklerin yönetilebilir seviyelerde olduğu görülmekte, bununla birlikte sektörün risklilik durumuna etki edebilecek her türlü gelişme, başta BDDK olmak üzere ilgili idareler tarafından izlenmeye devam edilmektedir.161

160 BDDK, (2006): Stratejik Plan (2006–2008), Strateji Geliştirme Dairesi, s. 3 Erişim: http://www.bddk.org.tr/turkce/kurumbilgileri/StratejikPlan/StratejikPlan.doc 161

BDDK, (2006): Finansal Piyasalar Raporu, Eylül, Sayı 3

Risk yönetim sistemlerinin etkinliğinin artırılması, bankacılık sisteminin önemli sorunlarından birini oluşturmaktadır. Özellikle ekonomik istikrar sağlandıktan sonra bankacılık sektörünün, bilânçolarında DİBS’lere oranla yüksek riske sahip olan kredilere daha fazla yer vermesi, risk yönetiminin önemini artırmıştır. Risk yönetimi alanında önemli bir gelişme de Basel II düzenlemesidir. Bankacılık sektöründe, 2001 yılında BDDK tarafından yayımlanan “Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetim Sistemlerine İlişkin Yönetmelik”, risk bilincinin kurumsallaşmasına yönelik bir milat özelliği taşımaktadır. Söz konusu yönetmeliğe uyum yönünde yapılan çalışmalar neticesinde, tüm bankalar iç denetim ve risk yönetim sistemleri kurmuşlardır. Ayrıca, risk yönetimi bilincinin kurumsallaşmasını sağlamaya yönelik tedbirler de alınmaktadır. Türk bankalarının Basel II’ye uyum çerçevesinde başlatmış oldukları, risklerin daha duyarlı yöntemler kullanılarak ölçülmesine yönelik faaliyetler halen devam etmektedir.162

Bankaların maruz kaldıkları riskler ve bu risklerin azaltılması yönündeki faaliyetleri birlikte değerlendirildiğinde; bankacılık sisteminin maruz kaldığı önemli risklerin başında faiz oranı riski, likidite riski ve kredi riski gelmektedir. Faiz oranlarında meydana gelen değişmelerin, karlılık ve sermaye yeterliliği üzerindeki etkileri açısından faiz oranı riski; fonlama vadesinin plasman vadesinden oldukça kısa olmasından dolayı da likidite riski önemini korumaktadır. Bunların yanı sıra, banka müşterilerinin ödeme kabiliyetlerinde ortaya çıkabilecek azalmalar ve bunun, müşterilerin yükümlülüklerini yerine getirememesiyle sonuçlanabilecek olması nedeniyle kredi riski üzerinde durulması gereken risklerdendir.163 Geçmiş dönemlerde kredi kayıp oranı çok yükselmiş gibi görünse de bu oranın yükselmesinin sebebi, belli bankalarda grup içi kredilerin artmasıydı. Ancak, reel sektör önemli düzeyde kendini fonladığından ya da bankacılık sistemine tamamıyla bağımlı olmadığından, kredi riski Türkiye’de hiçbir zaman dünyadaki kadar büyük bir risk haline gelmemiştir.164

162 DPT, (2006): Dokuzuncu Kalkınma Planı, Finansal Hizmetler, Özel İhtisas Komisyonu, Ocak, s. 33 Erişim: http://plan9.dpt.gov.tr/oik06_finansalhizmetler/finanshi-9p-oik.pdf

163 BDDK, (2006): Finansal Piyasalar Raporu 164

Cüneyt Sezgin, “Basel II’den Kaçış Yok”, ARME Soruyor Dergisi, No. 1, 2004, s. 4 Erişim: http://www.makalem.com

Sermaye Yeterlilik Rasyosu açısından bakıldığında; 2006 yılı Mayıs ayında başlayan dalgalanma sonucu artan faiz oranları ve kurların etkisiyle sektör genelinde aynı yılın Ocak ayında %24,5 olan SYR, Haziran ayında %18,6 olarak gerçekleşmiştir. Dalgalanma sonrası tekrar artış trendine geçen SYR, Eylül ayı sonunda %20,5 düzeyine kadar yükselmiştir.165

BDDK ve ilgili tüm tarafların katılımıyla gerçekleştirilen çalışmalar temelinde bankacılık sistemi genelindeki genel durumun, Basel II’ye yönelik algılama, öğrenme ve projelendirme evresinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmalara ilave olarak, risk yönetim sistemlerinin etkinliğinin artırılması için;166

• Kurum içi risk kültürünün yerleşmesi, • Derecelendirme sisteminin tesis edilmesi,

• Finansal ürün ve hizmetlerden faydalananların şeffaflığının artırılması,

• Risk ölçümüne dönük veri tabanlarının oluşturulması/var olanların yaygılaştırılması, • Risk odaklı denetimin, gerek otoriteler gerekse iç ve dış denetçilerce uygulanmasının sağlanması gerekmektedir.

165

BDDK, (2006): Finansal Piyasalar Raporu 166

4.2. Basel II’ye Geçişe İlişkin Yürütülen Çalışmalar

Basel Komitesi tarafından Eylül 2002 tarihinde başlatılan ve Basel II ile birlikte getirilen hükümlerin, banka sermaye yeterlilikleri üzerindeki muhtemel etkilerinin analiz edilmesini amaçlayan Üçüncü Sayısal Etki Çalışmasına (QIS–3) Türkiye’den sektörde önemli paya sahip altı banka ile katılım sağlanmıştır. Bunun yanı sıra, Mart 2003’te BDDK yetkilileri ile çeşitli bankaların risk yönetiminden sorumlu üst düzey yöneticilerinin katılımıyla Türkiye Bankalar Birliği bünyesinde ‘Basel II Yönlendirme Komitesi’ tesis

edilmiş olup, Komite ayda bir kez toplanmakta ve Basel II’ye geçişe ilişkin çeşitli çalışmalar yapmaktadır. QIS–3’te edinilen deneyimlerden de faydalanmak suretiyle Temmuz 2003’te aktif büyüklüğü açısından sektörün %95’ini teşkil eden 23 bankanın katılımıyla yerel bir sayısal etki analizi çalışması (QIS–TR) düzenlenmiştir. QIS–3 ve QIS–TR çalışmaları, ileride gerçekleştirilmesi planlanan diğer çalışmalar ile birlikte, Türk bankacılık sektörünün Basel II’ye geçiş sürecinin planlanması açısından en önemli bilgi kaynaklarını oluşturmaktadır. Diğer taraftan, Basel II’ye hazırlık sürecinde etkin bir tartışma platformunun oluşturulması ve Basel II’ye ilişkin çeşitli teknik hususlarda çalışmalar yapılması amacıyla BDDK, Hazine Müsteşarlığı, TCMB, SPK, TBB ve münferit banka yetkililerinin katılımıyla ‘Basel II Koordinasyon Komitesi’; BDDK bünyesinde ilgili birimlerin katılımıyla da ‘Basel II Proje Komitesi’ tesis edilmiştir. Diğer

taraftan, BDDK bünyesinde, ilgili birimlerin katılımıyla tesis edilmiş olan ‘Risk Odaklı

Denetim Sistemi Proje Komitesi’ faaliyetleri de Basel II’ye hazırlık bakımından önem

arz etmektedir.167

Basel II’ye Geçişe İlişkin İlerleme Raporlarında gözlenen en önemli husus, bankaların tamamına yakın kısmının banka içi yol haritalarını oluşturmuş olmalarıdır. Sektör bazında değerlendirildiğinde; Tablo 11’den de görüldüğü üzere, toplam aktifin yüzde 99,9’unu oluşturan 45 bankanın banka içi yol haritası mevcutken, toplam aktifin yüzde 0,1’ini oluşturan 3 bankanın yol haritasının bulunmamaktadır.

167

BDDK, (2004): Basel II Sayısal Etki Çalışması (QIS–TR) Değerlendirme Raporu, s. 5 Erişim: http://www.bddk.org.tr/turkce/basel/basel/QIS-TR.pdf

TABLO 11: BANKA İÇİ YOL HARİTALARI