• Sonuç bulunamadı

Basel-II Uyum Süreci Đle Đlgili BDDK Uygulamaları

2.3 TÜRK BANKACILIK SĐSTEMĐNĐN BASEL-II STANDARTLARINA UYUM

2.3.1 Basel-II Uyum Süreci Đle Đlgili BDDK Uygulamaları

Basel-I standartlarını tam olarak uygulayabilen Türk Bankacılık Sisteminde de, 2002 yılından itibaren Basel-II ile getirilen hususlara ilişkin altyapı unsurlarının tesis edilmesine başlanmıştır. Basel-II ile ilgili çalışmaları yürütmek üzere dört komite tesis edilmiştir. Bunlardan ilki, Mart 2003 tarihinde BDDK yetkilileri ile çeşitli bankaların risk yönetiminden sorumlu üst düzey yöneticilerinin katılımıyla Türkiye Bankalar Birliği bünyesinde oluşturulan Basel-II Yönlendirme Komitesi’dir. Komite ayda bir kez toplanmakta ve Basel-II’ye geçişe yönelik çalışmalar yapmaktadır. Đkincisi, Basel-II’ye hazırlık sürecinde etkin bir tartışma platformunun oluşturulması ve Basel-II’ye yönelik çeşitli teknik hususlarda çalışmalar yapılması amacıyla BDDK, Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası, SPK, TBB ve münferit banka yetkililerinin katılımıyla oluşturulan Basel-II Koordinasyon Komitesi’dir (TBB, 2008:48). Diğer ikisi Basel-II Proje Komitesi ve Risk Odaklı Denetim Sistemi Proje Komitesi’dir.

Basel-II Yönlendirme Komitesi’nin en önemli çalışmalarından biri Basel II’ye geçiş sürecinin etkin bir şekilde planlanmasına yönelik olarak banka görüşleri alınmak suretiyle “Basel-II’ye Geçişe Đlişkin Yol Haritası”nın hazırlanması olmuştur. Bu rapor Mayıs 2005 tarihinde kamuoyuna açıklanmıştır (TBB, 2008:48).

Temmuz 2003 tarihinde, Basel-II’nin Türk Bankacılık Sistemi üzerindeki muhtemel etkilerini tespit etmek amaçlı bir Sayısal Etki Çalışması (QIS-TR) gerçekleştirilmiştir. Türk Bankacılık sisteminin Basel-II standartlarına uyumuyla birlikte ortaya çıkabilecek etkilerin hangi yönde olacağını analiz etmek için 3.

Sayısal Etki Çalışması (QIS-3) yapılmıştır. Basel Komitesi tarafından düzenlenen ve G-10 ülkeleri dışındaki ülkelerin davet edildiği ilk sayısal etki çalışması olan Basel-II 3. Sayısal Etki Çalışması’na Türkiye tarafından sektörde önemli bir paya sahip (%60) 6 banka ile katılım sağlanmıştır. Bu çalışmaya yönelik nihai değerlendirme toplantısı, BDDK’nın ev sahipliğinde Đstanbul’da gerçekleşmiştir. QIS-3’te edinilen deneyimlerden de faydalanarak Temmuz 2003’te aktif büyüklükleri Türk Bankacılık Sistemi’nin %95’ini oluşturan 23 bankanın katılımıyla yerel bir sayısal etki çalışması (QIS-TR) gerçekleştirilmiştir (Ulusu, 2008:50). Bu iki çalışmanın kullandığı genel yöntem, katılımcı bankaların sermaye yeterlilik oranları ile ilgili düzenlemelerin gereği olarak oluşturdukları sistematik araçlar yoluyla, sermaye yeterliliğine ilişkin Basel-II hükümlerinin gereğinin ve bankaların buna uyumunu içeren istatistiki bilgilere ulaşmaktır (BDDK, 2004:16).

Analiz sonuçları değerlendirildiğinde, portföylere ilişkin artışların sermaye yeterliliğini sınırlı seviyede azalttığı görülmektedir. Ancak bankaların halihazırda yüksek sermaye yeterliliği seviyesine sahip olması nedeniyle bu oranın Basel-II sonrasında da asgari seviyenin oldukça üzerinde kalacağı görülmektedir (Filiz, 2006:111). Yapılan QIS-TR çalışması, sektörün standart yaklaşımları kullanması halinde, Basel-II’ye geçişin ciddi bir sermaye sorunu çıkarmayacağını öngörmektedir.

Bu çalışmanın ardından QIS-TR2 çalışması, Eylül 2006 dönemi verileri esas alınarak, sektörün aktif toplamının yaklaşık %97’sini oluşturan 31 bankanın katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu bankalar; yardım masası bankaları, katılımı zorunlu olan bankalar ve katılımı ihtiyari olan bankalar olmak üzere üçe ayrılmıştır. Çalışmada, kredi riskine ilişkin Standart Yaklaşım, Temel Đçsel Derecelendirme Yaklaşımı ve Gelişmiş Đçsel Derecelendirme Yaklaşımı, operasyonel riske ilişkin Temel Gösterge, Standart Yaklaşım, Alternatif Standart Yaklaşım ve Đleri Ölçüm Yaklaşımları, piyasa riskine ilişkin olarak da Standart Yaklaşım ve Riske Maruz Değer (VaR) Yaklaşımının kullanımı benimsenmiştir.

Basel-II uygulamasına ilişkin 30 Mayıs 2005 tarihinde BDDK tarafından açıklanan yol haritası doğrultusunda birinci anket çalışması yapılmıştır. Bu anket

daha çok genel sorular içermiş ve bankacılık sektörünün konuyla ilgili durumu açısından önemli bilgilere ulaşmayı sağlamıştır (BDDK, 2005:5). Anket 42 banka ve 5 özel finans kurumunu kapsamaktadır. Ankette yer alan soruların cevaplarına göre bankaların çoğu uyum sürecinin başlangıç düzeyinde bulunmaktadır. Bu durumu gösteren tablo aşağıdaki gibidir:

Tablo 2.33: Türk Bankalarının Basel-II’ye Uyum Süreci

Banka Sayısı % Toplam Aktif

Başlamadı 3 <%1.0

Başlangıç Düzeyi 27 %50.50

Orta Düzey 15 %45.70

Đleri Düzey 5 %2.80

Kaynak: BDDK (2005), “Türk Bankacılık Sistemi Basel II 1.Anket

Çalışması Sonuçları”, BDDK Araştırma Dairesi, Temmuz, s. 5

Basel-II’ye geçişte bankaların en çok karşılaştıkları sorunlar; veri kısıtları, sistemde altyapı eksikliklerinin mevcut olması, bankaların bütçe kısıtı, teknolojik yetersizlikler ve yeterli sayıda nitelikli personelin bulunmaması olmak üzere sıralanabilir.

Basel-II’ye uyum sürecinde birinci anket sonuçlarına göre özellikle kamu bankalarının, özel bankaların ve yabancı sermayeli mevduat bankalarının diğer gruplara göre daha iyi durumda olduğu anlaşılmıştır. En ileri düzeyde uyum ise yabancı sermayeli bankalar tarafından gösterilmektedir.

Kredi riski, operasyonel risk ve piyasa riskinin ölçülmesi konusunda ise bankaların büyük çoğunluğunun uyum sürecine basitleştirilmiş standart yöntemi kullanarak başladığını görüyoruz. Kredi riskinin ölçümüne ilişkin durum aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Tablo 2.34: Türk Bankalarının Uyguladığı Kredi Risk Ölçüm Teknikleri Banka Sayısı % Toplam Aktif

Standart 16 %36.34

Basitleştirilmiş Standart 26 %74.62

Temel Đçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşım 2 %1.0 Đleri Đçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşım 5 %20.98

Kaynak: BDDK (2005), “Türk Bankacılık Sistemi Basel II 1.Anket

Çalışması Sonuçları”, BDDK Araştırma Dairesi, Temmuz, s. 5

Operasyonel riskin ölçümünde bankaların en çok tercih ettikleri hesaplama yöntemi standart yöntemdir ve sektörün tamamına yakını bu konuda yeterli teknik bilgiye sahip olduğunu bildirmiştir. Piyasa riski ölçümünde ise 29 bankanın cevabı içsel model olmuştur.

Birinci anket çalışmasından sonra, 50 bankaya uygulanan daha kapsamlı bir anket çalışması yapılmıştır. Đkinci anket çalışması, birinciye göre daha ayrıntılı bilgiler içermekte ve 90 sorudan oluşmaktadır. Đkinci anket çalışması sonuçlarına göre, Türk bankacılık sektörünün tamamına yakını Basel-II uyum çalışmalarına başlamıştır. Basel-II sürecini bankaların %47,48’i kapsamlı bir şekilde ele alırken, sadece %0,19’unda henüz projelendirme yapılmamıştır (BDDK, 2005:3). Bankalar daha çok bilgi – işletim sistemi ve yazılım – donanım konularında bütçe ayırmıştır. Uyum sürecinde karşılaşılan sorunlar ise temerrüt olasılığı, temerrüt halinde kayıp, bütçe kısıtı, teknoloji düzeyi, nitelikli uzman personel eksikliği gibi sıralanmaktadır.

Birinci anket sonuçlarına paralel olarak bu anket sonuçlarından da kamu sermayeli, büyük ölçekli özel sermayeli ve yabancı sermayeli bankaların uyum sürecinde daha ileri düzeyde olduğu anlaşılmaktadır.

Kredi riskinin hesaplanmasında, bankaların başlangıç aşamalarında standart yöntemi tercih ettiğini görmekteyiz. Ancak uygulamaya standart yöntemle başlayacak bankaların çoğunun ileri yöntemlere geçme planı bulunmaktadır. Sektör aktif toplamının yarısına yakınına sahip bankalar ileri yöntem kullanımı için gerekli altyapının hazır olma süresini iki yıl olarak belirtmiştir.

Operasyonel risk hesaplamasında da bankalar genellikle standart yöntemle başlamayı tercih etmişlerdir. Piyasa riskinin ölçümünde ise ankete katılan bankaların 29 tanesinin içsel modelleri kullandığı cevabını görmekteyiz.