• Sonuç bulunamadı

Başlıca Kült Anıtları

Belgede Antik Dönem'de Phrygia Paroreia (sayfa 134-200)

I. BÖLÜM

5.2. Dini Yapı

5.2.1. Başlıca Kült Anıtları

Bir Roma kolonisi olan Antiokheia’da Augustus dönemi büyük bir imparatorluk tapınağı yer almaktadır918. Augustus Tapınağı bölgedeki İmparator tapınaklarının en önemlilerinden biridir. Antiokheia'nın güney-doğusunda kente hakim kutsal alan içinde yer alan Augustus Tapınağı, kentin en yüksek yerinde yer almaktadır. İmparator Augustus'un 910 Drew-Béar 1984, 110. 911 Mitchell 1993, 19. 912 Mitchell 1993, 26-27. 913 Mitchell 1993, 12-30. 914 Mitchell 1993, 29. 915 Ersöz 2012, 38. 916 Ersöz 2012, 38. 917 Ersöz 2012, 38. 918 Winter 1997, 67.

126

ölümünden sonra onun adına ithaf edilmiştir. Tapınak aslında Hellenistik Dönem’de yapılmış ve Augustus tarafından tamir ettirildikten sonra duvarlarına içeriden Latince, dış yüzüne de Yunanca yazılar oyulmuştur919. ’da yasal bir söylem olan yazıtta Justinian’ın imparatorluk kültü yer almaktadır.920Bugün sadece doğal kayanın yontulmasıyla oluşturulmuş 3.50 m. yükseklikteki podium sağlam kalabilmiştir. 50 m. çapında, yarım daire planlı portik içinde yer alan, korint düzenli ve prostylos planlı tapınağın genel ölçüleri 14.20x27.95 m.'dir. Merkezi kısmında, taban altında 4.50x7.75 m. ölçülerinde bir altyapı veya mahzen vardır. Ahşap bir merdivenle inildiği düşünülen bu mahzenin büyük olasılıkla adak eşyalarının saklanmasında kullanıldığı veya Aizanoi Zeus Tapınağı'nda olduğu gibi Kybele Kültü'yle ilgili olduğu düşünülmüştür921.

Antiokheia Augustus Tapınağı'nın önünde (batısında) 55.00x70.00m boyutlarında geniş bir meydan vardır. Alanın batısında, tapınağın tam karşısında 12 basamaklı bir merdivenle inilen "Tiberius Alanı" olarak adlandırılan bir yer vardır.922 İkisi arasında merdivenlerin üst kısmında yer alan propylon (antik kent kapısı) kentin en önemli ve süslü yapılarından biridir. Zafer takı şeklinde yapılmış olan propylon'un Augustus adına inşa edildiği bilinmektedir. Ayrıca bu propylon üzerinde " Anıtı" adı ile anılan ve "Res Gestae Divi Augusti" yazıtı bulunur ki bu yazıt, Augustus'un yaşamı boyunca yaptığı işlerin özetini içeren ve Ankara Tapınağı’nda latincesi yer alan yazıttır923.

M.Ö. 25 yıllarında "Colonia Caesareia" adıyla Augustus Dönemi'nde önemli bir Roma kolonisi olan ’ya Augustus tarafından gönderilip buraya yerleştirilen veteranlar imparatora bir minnettarlık ve bağlılık göstermişlerdir. Pisidia'da kurulan koloniler arasında Roma özelliklerinin daha belirgin olduğu bu kentte Augustus Tapınağı’nın yer aldığı alanın planlanmasında Roma'nın izlerini çok rahat görebiliriz924. Bu durum şöyle de açıklanmıştır, daha önce Augustus Tapınağı’nın yer aldığı kayalık alanda Kybele Kültü'yle ilgili bazı yapılar mevcuttur. Augustus Kültü kurulduktan sonra burada yeni bir tapınak ve alan düzenlemesine girişilmiştir. Bu nedenle kayalık kısım düzeltilmiştir. Bu arada yerli halk için önemli olan Kybele Kültü ve onun özellikleri de vurgulanmak istenmiştir925. Şu durumda bize de mantıklı gelen görüş, Augustus Tapınağı’nda Kybele Kültü ile Augustus Kültü'nün birlikte var 919 Turani 1995, 92. 920 Zuckerman 2002, 253. 921 Naumann 1991, 65 vd. 922 Robinson 1924, 440. 923

Ramsay 1916, 107; Robinson 1924, 438; Taşlıalan 1993,252.

924

Owens 2002, 342.

925

127

olduğudur. Antiokheia'da Augustus Tapınağı'nı benzer diğer tapmaklarla karşılaştırdığımızda, yapım tarihleri farklı olmakla beraber planlama ve mimari yönlerden bazı ortak özellikler dikkati çekmektedir. Augustus’u ve tanrı Men’i onurlandırmak için yapıldığı varsayılan bu tapınak, Roma mimarisinin güzel bir örneğini temsil eder. Ayrıca bu heykel Pergamon sanatını anımsatan da bir eser olması bakımından önemlidir926 (Resim-20).

Anadolu’nun merkez platosunda özellikle Galatia topraklarında daha önemli olan Zeus Kültü yerel olarak değişik isimler almakla birlikte, Phrygia Parōreia Bölgesi’nde özellikle doğu sınırını oluşturan Laodikeia Katakekaumene Meydan’da ve Ladik’te ele geçirilen yazıtlarda Zeus Kültü ve Kybele’ye tapınım görülmüştür927. Yine bölgenin güneyinde Suğla Gölü civarlarında Zeus Helios ismiyle tapınım görmüştür.928

Bununla birlikte Hellenizm ve Romalılaştırma çabaları arasında kalan Anadolu’da Roma İmparatorluğu’nun, birliği koruma amaçlı olarak doğu kökenli tanrı ve kültleri de sorunların çözümünde kullanmışlar ve Anadolu’nun yapı ve sanat şekilleri imparatorluk sanatına örnek olmuş yine Anadolu tanrıları, bunların ibadet merasimleri, Romalıların dünya inançlarını şekillendirmiştir929. Kybele Roma dünyasında önemli bir yer elde etmiştir ve Romalılar öbür dünyada mutluluk vadeden Kybele tapınımında ve tanrıçanın "şehir koruyucu" niteliğinde tek teselliyi aramışlardır 930. Ayrıca, Phrygia’daki Ana Tanrıça inanışında açık olarak görülmeyen, Roma’ya Kybele’nin taşınmasından sonra, kent koruyuculuk özelliğinin verilmesinden başka, cinsellik ve bereketlilik gücünü arttırma özellikleri arasına eklenmiştir931.

Kybele Kültü; Alüvyon vadilerin bereketi ile özdeşleşen, ürünün bolluğunu, Ana Tanrıça'nın doğurganlığı ile bağdaştıran Anadolu insanı için M.Ö. 7. bin yıldan beri, kimliğine benliğine yerleşmiş olan Ana Tanrıça, adeta nesilden nesile, toplumdan topluma geçen genetik bir inanç olmuştur932. Aslında Anadolu’da tarih öncesi dönemlerden beri var olan Ana Tanrıça inancının en güzel örnekleri, başta Parōreia’nın doğu sınırını oluşturan Konya Çatalhöyük ve güneyde Göller Bölgesi olmak üzere birçok yerleşmede görülmüştür. İnancı tek tanrıda birleştiren Phrygler, Hititlerin “bin tanrılı” Anadolu pantheonundan, tüm tanrıların ve insanların anası Yunan tanrıçaları olarak bildiğimiz “Anadolu Bacılarının” da 926 Robinson 1926, 6. 927 Calder 1962, 1. 928 Mitchell 1993, 23-24. 929 Bosch 1942, 803-804. 930 Çapar 1979, 168. 931 Roller 2004, 269. 932 Sivas 1999, xiii.

128

anası bir tanrıçayı, özü seçmişler, ona “Ana” diğer bir değişle “Matar” demişlerdir. O, tüm tanrıların anası olarak farklı isimlerle birçok tanrıçaya bölünmüştür. Kubaba bunlardan biridir933.

Resimlerde bir Hititli gibi giyinen Matar, en bilinen örnekleriyle Ankyra, Gordion ve Hattuşaş’ta ayaklarına dek inen pileli bir fistan ve onun üzerinde, genelde başa geçirilmiş bir ucu kemere sokulu uzun bir çarşaf giymiştir. Tanrısallığın simgesi olarak başında silindir bir başlık (polos) taşır. Hitit etkisinin yanında Urartu etkisi, dinsel kaya döşemlerinin hemen hemen her türüyle, basamaklı kaya sunakları, kaya çanakları, kaya kuyuları ve harf biçimli kaya kanallarıyla kendini göstermiştir. Nitekim bu etki yanında Matar, aslanıyla birlikte batıya göçtüğünde ise, Hellenler ona “Megale Meter Theon”, “Meter Manga Deum” demişlerdir934. ’da güçlü bir varlık sürdüren Attalos’lar, Ana Tanrıça tapınakları sayesinde politik bir etki yaratmışlardır. Bölgede yaklaşık M.Ö. 3.yüzyılın sonları 2. yüzyılın ortalarında mevcut ünlü Kybele tapınaklarının politik yönü önemli olmuştur935.

Demir Çağı’nın (M.Ö. 800) başlarında kültürel etkiler nedeniyle Phryg açık hava tapınım alanlarında yapılan dinsel törenlerin içeriği ve yerine getiriliş şekli hakkında tam bilgiye sahip olamasak da, ağırlıklı olarak, Phryglerin Ana Tanrıçası Matar'ın kimliğine tapınım, doğanın doğurganlığı ve bereketine yönelik törenlerin mevcut olduğu söylenebilir. Varlığını ve geleceğini toprağa bağlayan Phryg halkı tabiatın canlandığı ilkbaharı coşkulu törenlerle karşılamakta, bereketli geçen hasat mevsiminde de düzenlediği törenlerde anasına şükranlarını sunmaktadır. Doğanın bereketi ve bolluğu için tanrıçaya bu anıtların önünde yapılan dualar, sunulan adaklar kesilen kurbanlar dini törenlerin en önemli bölümünü oluşturmaktadır936.

Nitekim Phryg Kültü, Roma’da Geç Antik Dönem’e kadar etkileyici olmuştur. M.Ö. 204 II. Kartaca Savaşı sırasında937 M.Ö. 24 yılında Ana Tanrıça Kybele, Phryg kenti Pessinus’tan Roma’ya getirilmiş ve on yıllık bir yapım sürecinden sonra Palatium Tepesi’nde tanrıçaya bir tapınak adanmıştır938. Tanrıların annesi Kubeleya ithaf edilmiş olan Mount Persis, Roma Dönemi’ne ait mermer ocaklarından çıkartılan bloklar üzerindeki Latince

933 Işık 2012, 50. 934 Işık 2012, 50; Dürüşken 2000, 72. 935 Mitchell 2002, 321. 936 Sivas 2007, 319. 937 Mitchell 1993a, 20. 938 Schwertheim 2009, 23.

129 yazıtlarda Persis Dağı olarak geçmektedir939.

H. G. Güterbock, yerel tanrıçaların isim yazılışlarında genellikle Babilce’deki İştar ideogramlarının kullanılmış olduğuna dikkat çekmiştir940. Tanrıçanın Kybele ismini Kybelon Dağı’ndan aldığı bilgisi de mevcuttur941. Fakat günümüzde Kybele’nin yer aldığı tüm kaya anıtları aşınmış olduğu için ayrıntılar çoğunlukla kaybolmuştur942(Resim-27).

Uzun süre cancı (animist) bir dine bağlı kalan Romalılar, aile kültürüne göre Manes’e (ölmüş ataların ruhları), Larestere (evin ruhları), Penateslere (yiyecek tanrıları), aile babasının koruyuculuğuna saygı göstermişlerdir. Daha sonra Etrüsklerle, ardından Yunanlılarla ve Doğu ile ilişkisi kurulunca bu doğaüstü güçlere, eski Yunan tanrılarının insansı görünümünü vermişlerdir. Tanrısal kudretlerin daha önce hiçbir tasvirleri, hiçbir tapınakları yokken artık Romalılar da tanrılarını insan şeklinde tasavvura başlamışlardır. Hellen mitolojisi ve tanrılarının etkisiyle artık insan şeklinde tanrıların bronzdan veya pişmiş topraktan (terra cotta) tasvirleri, heykelleri yapılmaya başlanmıştır. Tanrıların yeryüzünde oturmaları içinse mabetler inşa edilmeye başlanmıştır943. Ana Tanrıça Kültü, büyük olasılıkla nişlerin iç kısımlarında yer almıştır944.

Mēn Kültü; Antik Dönem’de Phrygia Parōreia Bölgesi’nin en önemli merkezlerinden biri olan şüphesiz Mēn Kültü’nün de en büyük merkezi konumundadır945. Antiokheia’da bulunan Mēn Askaenos Tapınağı başlıca ibadet yeri olup Mēn, koloninin de baş tanrısıdır946. Phyrg kökenli bir tanrı olarak kaynaklarda yer alan tanrı Mēn947 Anadolu’da M.Ö. 3. bin yıldan beri ibadet gören eski bir tanrıdır. Phrygler'in Anadolu'ya göçünden sonra, onlar tarafından benimsenerek milli bir karakter kazanmıştır948. M.S. 3. yy’lın sonları 4. yy’lın başlarında ’da oldukça yüksek bir tapınım görmüştür949. Mēn’e ait kitabelerin, sikkelerin ve diğer eserlerin en çok Phrygia Bölgesi’nde ele geçmesinden dolayı da Mēn, Phrygler’in Ay Tanrısı olarak kabul edilmiştir950. Ay Tanrısı Mēn, çeşitli meyvelerin üretimi ve tarım üzerine

939 Drew-Béar 2001,106. 940 Kınal 1986, 239;Yiğit 1997, 281. 941 Strabon, XII.5.3. 942 Işık 2012, 50. 943 Demircioğlu 1993, 65; Çapar 1979, 206. 944 Ersöz 1998, 89. 945 Lane 1976, 55. 946 Mitchell 1993a, 24. 947 Schhwertheim 2009, 24. 948 Lane 1984, 355vdd.; Erzen 1953, 1vd. 949 Lane 1978, 60. 950 Erzen 1953, 1.

130 olan ’da medeniyetin ve gelişimin tanrısıdır951.

Phrygçe’de “Mēn” ya da “Manes”, Latince’de ise “Mensis’tir. Gök tanrısı olarak bilinen Mēn, aynı zamanda mezarların koruyucusu, sağlık ve kehanet tanrısıdır. Tanrı’nın Askaenos, Karou, Uranios, Phosphoros, Hosios, Tyrannos ve Dikaios gibi lakapları da mevcuttur952. Phrygçe ve Grekçe "Mēn" olan tanrının adı Antiokheia sikkelerinde görüldüğü gibi Roma Dönemi'nde Latinleşerek "Mensis" olmuştur. Ay tanrısı olan Mēn, bir Phryg tanrısı olan Attis’le ilişkilendirilmiştir953.

Mēn Kültü’yle ilgili ele geçmiş en erken buluntular Hellenistik Dönem’e aittir. Bu tasvirler, rölyefler, bir terra cotta heykelcikten oluşur954. Antiokheia’da İmparatorluk göstergesi olarak bu kült paralar üzerinde Nike atribütü, horoz ya da boğa başı olarak görülmüştür. Gerçekte bu tipleme ’da bir tapınakta mevcut olup diğer şehirlerde kopya edilmiştir. Ancak kültün yayılmasında merkezdir. Mēn Tapınağı şehrin dışında bir tepelikte yer alan Karakuyu Tepesi olarak bilinir955. Strabon, M.Ö. 2. yy’lın ortalarında ’daki ünlü tapınaklardan bahsederken aynı ismi taşıyan iki yerde Mēn Tapınağı’ndan bahsetmiştir. Strabon, “Birisi Pisidia dolaylarında olan yakınındaki Mēn Askaenos, diğeri ise

Antiokheia’lıların ülkesindeki Mēn Tapınağı’dır” demektedir956. İlki Karakuyu olarak bilinen tepe üzerine yerleştirilirken diğerinin ise, şehrin kuzey batısında yaklaşık yaklaşık 24km uzaklıkta modern Sağır yerleşmesinde olduğu düşünülmüştür. Sağır ‘Xenoi Tekmoreioi’ adında kült organizasyonun yapıldığı yerdir957.

Mēn Askaenos’a ait adaklar, Parōreia Bölgesi’nde özellikle Antiokheia olmak üzere, Laodikeia Katakekaumene, Julia, Apollonia, Pappa, Antiokheia, Philomelion’da yaygın olarak görülmüştür. Ayrıca Men Selmeanos ismiyle Axylon’un batı taraflarında ve Men Gaineanos, Men Andronenos ismiyle Parōreia Bölgesini içine alan merkez platoda yaygın olarak tapınım görmüştür958.

Antiokheia’daki Mēn Tapınağı, Orta Anadolu’daki Hellenistik Dönem tapınak mimarisindeki gelişmeleri göstermesi bakımından da önemlidir 959 . Ayrıca tapınaktaki

951 Robinson 1926, 12. 952 Özsait 1985, 144; Lane 1976, 57. 953 Anderson 1913, 275; Chrimes 1930, 91. 954 Lane 1976, 55-56; Drexler 1896, 2704-2705. 955 Lane 1976, 56-58. 956

Strabon, XII.3.31; Lane 1976, 55; Anderson 1913, 299

957 Mitchell 1993, 9. 958 Mitchell 1993, 25. 959 Mitchell 1997, 298,301.

131

arkeolojik kalıntılar, ihtimaller ve gerçekler arasındaki ilişkiyi cazip kılmıştır960.

Mēn’in saçları genelde kısa, nadir olarak ise omuzlarına kadar uzundur961. Kıyafeti ve atribütleri görünümündeki en belirleyici unsurlarındandır. Mēn’in pek çok atribütü vardır. Bunlardan en çok rastlananı hilaldir. Hilal, tanrının karakterini en iyi yansıtan atribütüdür. Öyle ki bazen hilal tek başına bile tanrıyı simgelemek için yeterli olmuştur. Tanrının en erken tasvirleri olan Hellenistik Dönem eserlerinde hilal, Roma Dönemi’ne göre oldukça büyük boyuttadır962. Antiokheia’da ele geçirilen iki alınlıkta mevcut hilal resimleri görülür (Resim- 21).

Daima sakalsız ve çoğunlukla omuzlarına dek inen uzun saçlı genç biri olarak betimlenen Tanrı Mēn, çoğu defa sağ elinde bir çanak, çam kozalağı, küre ya da Nike şeklinde betimlenir963. Öteki eliyle de mızrağa dayanan Mēn’in her iki omzunun gerisinde hilal vardır. Antiokheia sikkelerinde örneklerini görebildiğimiz gibi Mēn’in yanında horoz bulunur. Mēn ya horozun üzerindedir ya da horoz ayaklarının dibindedir964.

Lane 1975 (Plate LXIII)

Lane 1975, 88 (Plate XXXI)

Tanrı Men genellikle baş, büst veya tüm olarak gösterilmiştir. Sikkeler üzerinde 960 Mitchell 2002, 321. 961 Delemen 1999, 58. 962 Lane 1971,120. 122. 126. 132. 136. 963 Tekin 1997, 138. 964 Erzen 1953, 6-7.

132

başka tanrılarla birlikte gösterildiği de görülmüştür. Mēn Kültü’nün yayılım alanında onunla ilişkilendirilen diğer kültlerden Asklepius ve Zeus Kültü de bölgede görülen diğer kültler arasında yer alır965.

Augustus zamanından önce çok sayıda kutsal toprak ve kutsal kölenin kontrol edildiği ’da Mēn Askaenos bir rahipliktir966. Mēn Kutsal Alanı’na adaklarla donatılmış kutsal bir yol ile varılmaktadır. Alanın en önemli yapıtı tapınaktır. Tapınak muhtemelen önceden Kubeleya adanan alan üzerine inşa edilmiştir. Tapınaktan geriye naos temelleri ve podium alt yapısına ait taş sıraları kalmıştır967. Tapınak ve Temenos inşasında koyu gri renkli taşlar kullanılmıştır968.

Karakuyu Tepesi'nde W. M. Ramsay, W. Calder, M. Hardie ve J. G. C. Anderson tarafından 1912-1915 yıllarında ilk araştırma ve kazıların yapıldığı tapınağın özellikle temenos duvarları, günümüze kadar kalmış ve duvarlar üzerinde Mēn Askaenos'a adanmış adak kabartması ve yazıt bulunmuştur969. Karakuyu’da rastlanan bir diğer tanrıça Demeter ise Mēn’in eşi kabul edilmiştir970.

Karakuyu Mēn Kutsal Alanı bölgenin en önemli971 ve aynı zamanda köklü kutsal alanlarından biri olarak birçok yönüyle Hellenizm etkisi altında kalmıştır972. Genelde tepelere kurulan Hellenistik Dönem’e ait kutsal alanlardan birkaçından biri olan Mēn Kutsal Alanı Yunan ya da Yunanlaşmış kültleri barındıran ve bu stilde inşa edilen tapınaklardan biri olması ve bölgedeki kültür değişiminin bir belirtisi olarak kabul edilmesi bakımından önemlidir. Tapınak 2.25 m. yükseklikte bir podium üzerine oturmaktadır. Podium üzerinde 6x11 sütunlu,973işçiliği ve üstyapıya ait mimari elemanların kalitesi tapınağın, M.Ö. 3. yüzyıldan çok, 2. yüzyılda, yani Attaloslar Dönemi'nde inşa edildiği düşünülmüştür974.

Karakuyu Tepesi'ndeki tapınağın özellikle temenos duvarları oldukça iyi durumda günümüze kadar kalabilmiştir. Bu duvarlar üzerinde Mēn Askaenos'a adanmış çok sayıda adak kabartması ve yazıt mevcuttur. Tapınaktan yalnızca cella temelleri ve yüksekçe podiumun basamak halindeki kalıntıları günümüze kalabilmiştir. Tapınak temenos alanının 965 Lane 1978, 61-62. 966 Mitchell- Waelkens 1999, 7. 967 TAY 7. klasör 968 Mitchell 1997, 296. 969 Karamut 1989, 143; Taşlıalan 1991, 44vd. 970 Anderson 1913, 274. 971 Mitchell-Waelkens 1999, 1-2. 972 Anderson 1913, 273. 973 Taşlıalan 1991, 44. 974 Mitchell- Waelkens 1999, 7.

133

tam ortasında değil, biraz batıya kaymış durumdadır. Bunun da nedeni, tapınağın doğu ön cephesinde yer alan sunağa yer kazandırmaktır. Kullanılan yapı malzemesi temenos duvarlarında olduğu gibi, yakın çevreden kesilmiş, koyu gri renkli taşlardır. Tapınağın cella duvarları ile sütunları tamamen sökülmüş ve çevredeki Bizans Dönemi yapılarında ikinci kez kullanılmıştır. Bunlar içinde üstyapıya ilişkin Hellenistik işçilik gösteren bazı parçalar gözlenmiştir975.

Tanrının atlı olarak bilinen en erken tasvirine ise Augustus Dönemi’nde (M.Ö. 31- M.S. 14) rastlanmıştır976. Roma İmparatorluk Dönemi’nde ayaktaki tasvirlerinden sonra Mēn yaygın şekilde binici olarak gösterilmiştir977. Afyonkarahisar-Çobanlar-Kocaöz Köyünden 1977 yılında müzeye kazandırılan ve halen Afyonkarahisar Müzesinde 7440 envanter nosu ile yer alan eserde de Mēn bir at üzerinde binitiyle birlikte yer almaktadır (Resim-22). Phrygia Parōreia Bölgesi içerisinde yaygın olarak görünen bu atlı Mēn heykellerinin bir diğer örneğini, Afyonkarahisar-Emirdağ-Yusufağa Köyü’nden 1985 yılında müzeye getirilen bir buluntu olan ve halen Afyonkarahisar Müzesi’nde 9941 envanter numarası ile yer alan heykelcikte de bu benzer tasvir görülmektedir (Resim-23).

Roma Dönemi’ne gelindiğinde yine Mēn örneklerinin en çok bulunduğu yer Phrygia ve Pisidia bölgeleri olmuştur978. Özellikle Sultan Dağı’nın doğusu ve batısında Philomelion ve topraklarında adaklarına sıkça rastlanan Mēn, bölgenin ölümsüz tanrıları olarak tapınım görmektedir979. Tanrının ayaktaki betimlerinde Antiokheia kült heykeliyle ilişkili olan, kısaca Antiokheia tipi olarak adlandırılan tasvir tarzı oldukça yaygın olarak kullanılmıştır980. Bu döneme ait eserlerde Mēn genellikle ayakta veya atlı olarak tasvir edilmiştir. Ayrıca büst veya baş olarak da betimlenmiştir981.

Mēn Kültü geniş bir alana yayılmış olan bir külttür. Adakları Laodicea Katakekaumene, Apollonia, Anaboura, Sebaste, Eumeneia ve Aphrodisias’da görülmüştür. Mēn Andronenos, Mēn Gaineanos, Mēn Selmeanos şeklinde bulunduğu bölgeye göre yerel biçimler almıştır982.

Sultan Dağı ve çevresinde bu tanrının tapınakları bolca mevcuttur. Bu tapınaklarda 975 Ramsay 1918, 110 vd. 976 Lane 1975, 64. 977 Ramsay 1918, 110vd. 978 Lane 1975, 64. 979 Mitchell 1993a, 29. 980 Lane 1975, 90-104. 981 Ramsay 1918, 110vd. 982 Mitchell 1993a, 25.

134

aynı zamanda Kybele’de tapınılmıştır. Yüksek kemerli chiton ve sağ omuz üzerinde toka ile tutturulan manto giymektedir983. Anadolu’nun merkezinde Phryg kültürünün sınırlarını belirlemek kolay olmasa da batı Pisidia platosunda yaygın olarak görülen Phryg kültürünün etkisi görülmektedir. Ana tanrıça, ay tanrısı ve Zeus tasvirlerine bu bölgelerde rastlanmıştır984. Torosların batısında dağlık kesimlerde, Orta Anadolu’nun batısında özelikle dağlık olan batı Pisidia, Lycia, Isauria’nın kuzeyinde yaygın olarak Mēn, Ana Tanrıça Kibele ve Zeus figürlerine rastlanmıştır985. Bu kültün görülme alanı bakımından Parōreia Bölgesi’nde daha ziyade Romalı yönetici ailelere ait adak isimlerinin görülmesi, Romalı olmayan özgür insanlara ait Mēn adaklarına daha az sayıda rastlanılmış olması sosyal statüyü de belirlemesi bakımından önem taşımaktadır986.

M.S. 2.yy’da kolonide en yaygın ailenin Flavonii olduğu ve Mēn Kültü’yle birlikte dua eden bayanın ismine rastlanılan yazıtta;987(Resim-24).

(a)Yazıtın ilk satırında iki hilal şeklinde ay, altta boğa deseni görülür. Antiokheia’da Roma kolonileri döneminde yazıtta geçen Auxanon ismi, muhtemelen Munatius Pol(l)io Pol(l)inus’un kölesidir. Toynbee objeleri tanımlarken, boynuzu kırılmış kurbanlık bir boğa dekoratifli pervaz parçasının, Roma sanatında mevcut olan pervazları anımsatmadığını bildirmiştir988.

(b) Yazıtın ana kısmında çelenk içerisine oyulmuş bir ay, onu çevreleyen beş hilal ile birliktedir. Antiokheia’da soy isim nadir bulunduğundan, Flavius, Novius, Evius isim olmalıdır. Takma ad ve lakaplar, Tage…, Tars…,Tare…, ile başlamaktadır989.

Antiokheia’da ve güney Galatia’da Frugi lakabı yaygın olarak görülmektedir990. Bir diğer yazıtta satırların sonunda yer alan Anicius ismi, Antiokheia’da sıkça rastlanan bir isimdir991.

Antiokheia’da bir başka yazıtta992;

983 Karamut 1989, 177. 984 Mitchell 1994, 147. 985 Mitchell 1993a, 28. 986 Lane 1978, 60-61. 987 Levick 1970, 38. 988 Levick 1970, 40. 989 Levick 1970, 41. 990 Levick 1970, 42. 991 Levick 1970, 42. 992 Levick 1970, 45.

135 a)

Г. Καλπούρνιος Ζώ̣[σ]ιμος καὶ Г .Kαλ Πούρυιος Ζώτικο [ς] τ̣εκμορεύσαυτες b) (on the lower border of the panel)

Μηνὶ ἐπηκὀω εὐχήυ.

Calpurnius ismi, Antiokheia’da oldukça yaygındır. Buradaki kişi, Calpurnius’un Galatia’da vali olduğu esnada, vatandaşlık elde eden taşralılara bir takım haklar tanıyan kardeşlerdir. Özel adlar değerlendirildiğinde ’da Mēn Kültü kırsal aileler, onların köleleri ve Romalı olmayan aileler arasında oldukça yaygın olduğu görülmüştür993.

Anadolu’da, kayanın yoğunlukla mezar için oyulduğu bölgelerde, Medusa apotropaik niteliği dolayısıyla çok tercih edilen bir mitolojik figür olmuştur. Medusa, Antik Dönem’de klasik mitolojinin önemli ve çok tekrarlanmış figürlerindendir. Mitolojik kişiliği ile birlikte, varolan korkunç ifade bu durumun önemli nedenlerindendir. Bundan dolayı kamusal yapılarda, tapınaklarda, lahitlerde ve lahit kapaklarında, mezarlarda, anıtsal mezarlarda ve kaya mezarlarında sık sık kullanılmıştır. Medusa tasvirlerinde, yüz ifadesi zaman içerisinde değişikliğe uğramıştır. Arkaik Dönem’in yılanlarla bezeli, dehşetli ve korkunç görünümünden “Schöne typus” diye adlandırılan tipe geçiş olmuştur. Söz konusu tip MÖ.5. yüzyılın ikinci yarısından veya Hellenistik Dönem’den itibaren M.S.5. yüzyıla kadar

Belgede Antik Dönem'de Phrygia Paroreia (sayfa 134-200)