• Sonuç bulunamadı

Apollonia (Uluborlu) (Ἀπολλωνία)

Belgede Antik Dönem'de Phrygia Paroreia (sayfa 121-130)

I. BÖLÜM

4.2. Bölgeye Yakın Önemli Merkezler

4.2.3. Apollonia (Uluborlu) (Ἀπολλωνία)

Strabon’da Phrygia Parōreia’ya komşu bir Phryg kenti olarak anılan836Apollonia Mordiaion, çalışma bölgemizin yaklaşık olarak güney ve güney batı sınırını oluşturmaktadır837. Pergamon’dan doğuya doğru giden yol üzerinde yüksekçe yerde kurulmuş bir kent olarak tanımlanmıştır838. Apollonia kenti kurulmadan önce burada Mordiaion isimli bir yerleşme bulunmaktadır839. Res Gestae’nin Grekçe kopyasına ait parçası kentin önemli buluntularındandır840. Büyükkabaca Kasabası’nda ele geçirilen ve yazı karakterlerinden M.S. 333-337 yılları arasına tarihlenen yazıtta Via Sebaste’nin Apollonia’dan geçtiğini gösteren üç mil taşı İmparator Hadrianus zamanına (M.S. 117-138), dört mil taşı Severuslar Sülalesi dönemine (M.S. 193-235) tarihlendirilmiştir841.

832

Strabon, XII.8.13; Ramsay 1887, 497.

833 Belke- Mersich 1990, 331. 834 Habicht 1975, 86. 835 http://www.encquran.brill.nl/search?s.q=apollonia&s.f.s2_parent=s.f.book.brill-s-new-pauly 836 Strabon, XII. 8.13. 837

Strabon, XII.6. 4; Mitchell 1995,43.

838 Strabon, XII. 4.4. 839 http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=5516&html=ages_detail_t.html&layout=web 840 Taşlıalan 1999, 13-14. 841 Özsait-Labarne-Arık-Geceren 2013, 225-240.

113

V. BÖLÜM

PHRYGIA PARŌREIA BÖLGESİ SOSYO-KÜLTÜREL TARİHİ

Klasik Çağ’da İran'dan, M.Ö. 2. yüzyıldan Geç Antik Dönem’e kadar da Roma

tarafından yönetilmiş olan Anadolu temelde doğu-batı kültür ve uygarlıkları temeline dayanan bir geçmişe sahiptir. Dışarıdan gelen yöneticiler tarafından yönetilmediği Hellenistik Dönem’de ise Attalos ve Mithridatesler olmak üzere iki krallık mevcuttur842.

Bölgenin sosyal, kültürel ve belki de siyasal yapı özelliklerinin anlaşılabilmesi ve bu kesimin yerleşim ve coğrafî özellikleri ile kültürel dokusunu tanıyabilmemiz açısından, lokalizasyonunu yaptığımız bu coğrafya hakkında, yazılı kaynaklar ve bölgenin kültür yapısı hakkında bilgi veren bölgede yapılmış arkeolojik çalışmalar bu anlamda oldukça önemlidir.

Bölge, İlk Tunç Çağı’nın, genellikle ikinci safhasında, (M.Ö.2600–2300) yoğun bir yerleşmeye sahne olmuştur. Anadolu’nun farklı bölgelerinde, bu safhada genel olarak parlak bir dönemin yaşandığı, bu çağı temsil eden yerleşme yerlerinden ele geçirilen altın, gümüş, elektron gibi kıymetli madenlerden yapılmış takı ve benzeri buluntulardan anlaşılmaktadır843.

Bu kültürel farklılaşmaya rağmen yine coğrafi etkenlere bağlı olarak kültürel bir yakınlaşma da söz konusudur. Prehistorik dönemlerden bu yana coğrafi etkenlere bağlı olarak Parōreia’nın Çay-Emirdağ-Bolvadin kesiminde ve Emir Dağları üzerinden doğuyla olan bağlantısı düşünülmüştür. Çay ilçesi ve çevresiyle Bolvadin-Sultandağı-Akşehir yol bağlantısının olması düşünüldüğünde ve Çay-Bolvadin yolunun yaklaşık 100m. batısında yer alan Bolvadin Üçhöyük (Bolvadin Höyük) yerleşmesi üzerinde Kalkolitik ve İlk Tunç Çağına ait buluntular değerlendirildiğinde bu bölgelerin Phrygia Parōreia Sultan Dağı kültürleri vermesi844, bu kültürel yakınlıkta yol bağlantısın ne derece önemli olduğunu göstermesi bakımından değerli bir bilgidir845 (Harita-2).

Bölgede yerleşim özellikleri incelendiğinde Üçhöyük, Çataltepe ve Maltepesi gibi höyükler, birbirleriyle bağlantılı 2 ya da 3 tepecikten oluşmakta olup çok büyük bir yerleşim alanı üzerine oturtulmuştur. Bunun yanında, buluntulardan yola çıkarak Kalkolitik ve İlk Tunç Çağlar’da Sultan Dağı'nın bu kesimi ile güney ve doğu kesimleri arasında bazı farklar olduğu 842 Mitchell 1993, 29. 843 Efe 1998, 157. 844 Koçak 2003, 176. 845

114

görülmüştür. Buluntular değerlendirildiğinde küçük kaplarda görülen ve ağız üzerinde yer alan kulplar, makara biçimli tutamaklar ve bölgesel boya bezemeler gibi özellikler söz edilen kesimlerle olan başlıca ayırdedeci unsurlar arasında görülmüştür846. Ancak Akşehir ve Sultan Dağı'nın her iki tarafında yapılan çalışmalarda, Son Neolitik Çağdan itibaren, çok az bir farkla, aynı kültürlerin varlığı, aynı ortak özelliklerin görüldüğü kanıtlanmıştır847. Bu bilgiler, coğrafi şartları oluşturan yol, dağ gibi faktörlerin kültürel anlamda benzerlik ve yakınlaşmaların görülmesi kadar yine kültürel farklılaşmalarda da oynadığı role dikkati çekmektedir.

Sultan Dağı'nın ve Eber Gölü'nün kuzeyinde yer alan Emir Dağları yine önemli bir geçiş noktası oluşturmaktadır. Kemerkaya'dan başlayan ve Emir Dağları üzerinden Büyükkarabağ'a inen yolun buradan Bademli kesimine uzandığı görülmüştür. Kemerkaya üzerinden doğuyla dağ yollarından sağlanan bağlantı, Dişli-Kemerkaya arasındaki yerleşim dokusu ve yol bağlantısı ve Kemerkaya-Bolvadin-Çay ile Çay-Yenikarabağ bağlantıları görülmüş olup bu bölgedeki buluntulardan Konya-Karaman ve Göller Bölgesi ile olan ilişkileri ve farklarına dikkat çekilmiştir848.

Afyonkarahisar çevresinde yapılan çalışmalar sonucunda buluntular arasında çanakların değişik formları ve çömlekler başta olmak üzere farklı kap gruplarının var olduğu ortaya çıkarılmıştır849. Afyonkarahisar’ın güneybatısındaki İTÇ çanak-çömleğinde özellikle renk ve bezeme bakımından Bolvadin-İscehisar arasındaki bölgeyle belirgin bazı farklar olduğu gözlenmiştir850. Koçak’ın 2004 yılında Bolvadin-Çobanlar arasındaki alanda yapmış olduğu çalışmalarda da, bölgenin özellikle İTÇ’da Konya Ovası, Göller Bölgesi ve Batı Anadolu kültürleri ile bazı benzerliklerine rastlanmıştır. Bunlardan Batı Anadolu ve Göller Bölgesi ile ilişkisinin daha güçlü olduğu bildirilmiştir851. Malzemedeki bu değişmenin, bölgenin topoğrafik özellikleri ile ilgili olduğu sonucuna varılmıştır852.

Bu durum, hem Afyonkarahisar’ın topoğrafik özelliklerinden ve hem de batıya doğru yaklaşılmasından kaynaklanmaktadır. Doğudan batıya mesafe açıldıkça görülen bu farklılaşma, dağlar arasında yer alan kapalı havzalarla daha da güçlenmektedir. Doğudan batıya oluşan farklılığın ikinci ana nedeni ise çevre kültürlerle ilişki ya da yakınlaşmadır. Bu 846 Koçak 2003, 174-176. 847 Özsait 1999, 66. 848 Koçak 2003, 174-176. 849 Koçak 2005, 87. 850 Koçak 2011, 253. 851 Koçak 2005, 87. 852 Drew-Béar 2009, 454-456.

115

durum artık daha batıdaki kültürel unsurların ya da yerleşme özelliklerinin görülmesini mümkün kılmaktadır853.

Anadolu’nun orta kesimleri diye bilinen merkezi bölgesinde Erken Demir Çağ yerleşmeleri incelendiğinde, keramik kültür özellikleri yönünden iki kültür grubunun izlerinden sözedilmiştir. Bunlardan birincisi, Kızılırmak Havzası içerisinde yer alan yerleşmeler, diğeri Orta Anadolu Platosu’ndaki yerleşmelerdir854.

Anadolu’nun sert iklimli, sıra dağlarla kaplı yaylalarında yaşamış Phrygler855, bu coğrafyada Anadolu halklarıyla kaynaşarak büyük bir devlet kurmuş, Geç Hitit gibi önemli bir kültürün etkisi altında kalmalarına rağmen kendilerine özgü ve Anadolu’lu bir kültür oluşturmuşlardır. Hellen gibi önemli bir kültürü de etkilemişlerdir. Örneğin, Phrygia kültürüne özgü olarak bir tanrının başka bir tanrı için adak olarak sunulması Anadolu halkında var olan yöneticilerini tanrılaştırma ya da tanrılarla bir tutma geleneğiyle kendini yansıtmıştır. Ayrıca Hellen Kahramanı ve Tanrısı olan Herakles’in at üstünde betimlenmesi Traklarda atın önemli bir yere sahip olmasının bir göstergesi olarak düşünülmüştür. Bu örnekler kültürel etkilenmeye verilebilecek en güzel örneklerden sadece birkaçıdır.856

Phryglerin siyasi ve kültürel açıdan en güçlü ve etkili oldukları kesim, klasik dönemde Küçük Phrygia “Phrygia Epiktētos” olarak adlandırılan bölge olmuştur857. Burada kurulan yerleşmelerde savunma önemli bir yer tutmuştur. Asayişin bozuk olduğu ve istila tehlikesinin hüküm sürdüğü devirlerde ve yerlerde özellikle yüksek mevkilerin tercih edildiği görülmüştür. Ayrıca kuraklık ve çeşitli hastalıklar da yerleşim coğrafyasına etki etmiştir858. Çünkü bir toplumun yaşadığı coğrafya, yerleşim biçimi, o coğrafya içerisindeki topoğrafik yapı, o toplumun sosyo-ekonomik ve siyasi yapısı hakkında bilgi edinmemize yardımcı olmuştur. Aynı zamanda insanlar, yerleşim yerlerini seçerlerken tesadüflerle hareket etmemişler, su kaynakları, verimli tarım arazileri, doğal yol güzergâhları, nehir vadileri, maden yatakları vb. özellikler bu seçimi yapmada etkili olmuştur. Siyasi, askeri ve ekonomik yapı da bu tercihleri etkileyen başlıca faktörlerden olmuştur859.

Bölgede mevcut Hellenistik - Roma Dönemi buluntuları değerlendirildiğinde, Parōreia’nın batı sınırlarında yer alan merkezlerden Bolvadin, Çay ve Sultandağı kesimlerinde 853 Koçak 2010, 188. 854 Bahar-Koçak 2004, 25-26. 855 Schwertheim 2009, 8-9. 856 Sivas 1999, xiii. 857 Sivas 1999, xiii. 858 Bahar-Koçak 2002, 37. 859 Polat 2009, 104-117.

116

yapılan araştırmalarda Bolvadin Özburun Kasabası’nın yaklaşık 6 km. kuzey batısında, Yenikuyu Çeşmesi’nin 100 m. kuzeybatısında, Akçakepez Tepesi’nin 150 m. kuzey batısında yer alan Yenikuyu Höyüğü’nün güney kesiminde Roma Dönemi’ne tarihlenen çanak-çömlek parçalarına rastlanmıştır. Yine Özburun Kasabası’nın 2 km. batısında, Aşağıçaybelen- Yukarıçaybelen yolunun her iki yanında Harım mevkii ismi verilen kesimde Roma Dönemi’ne ait büyük küp parçaları yanı sıra yine bu dönemlere ait az sayıda küçük çanak- çömlek parçaları bulunmuştur. Bolvadin-Karabağ yolunun 500 m. güneyinde, Dipevler Köyü’nün 7 km. güneydoğusunda ve Karakaya Höyüğü’nün 1.5 km. güneybatısında Bozkuş Höyüğü üzerinde Roma Dönemi’ne tarihlenen çanak-çömlek parçaları bulunmuştur860.

Sultan Dağı eteklerinde yer alan Akşehir civarında Karabulut Köyü’nün 4 km. kuzey batısında, Maruf Köyü’nün 4 km. kuzeydoğusunda ve Akşehir Gölü’nün 2 km. güney doğusunda yer alan iki höyükten oluşan Sivritepe Höyük’te de yine, Hellenistik ve Roma Dönemi’ne ait keramik parçaları tespit edilmiştir. Doğuda ise Konya-Akşehir karayolunun güneyinde, Akşehir’in 8 km. güneydoğusunda ve Üçhöyük yol ayrımının 500 m. batısında yer alanDelihasan Höyükte, Hellenistik ve Roma keramik parçaları tespit edilmiştir. Akaid (Üçhöyük)100x100x15 m. boyutunda olan bu höyüğün doğu yönünde Roma Dönemi keramik parçaları tespit edilmiştir. Ilgın’ın 5 km. doğusunda, Konya-Afyonkarahisar karayolunun hemen kuzeyinde Şeker Höyük, karayolları ile Ilgın kanalı arasında olup yerleşmede Hellenistik ve Roma Dönemi malzemeleri bulunmuştur861.

Afyonkarahisar Şuhut ve Çay ilçesi mevkii de konum olarak Göller Bölgesi’ne yakın olması sebebiyle bu coğrafi yakınlığın malzemeyle de desteklendiğine işaret edilmektedir862. Elde edilen arkeolojik veriler ele alındığında yerleşim ve kültür özellikleri bakımından, bölgelerin fiziki coğrafya özellikleri (dağlar, göller, yükselti, ova ve platoları, iklim, yerleşim özellikleri), üretim ve tüketim farklılıklarının yanında etkileşmede belki de en önemli olan şeydir diye düşünüyoruz.

Nitekim Anadolu'nun coğrafi konumunun öneminin farkında olan Roma, Anadolu’yu bir üs ya da ileri bir karakol olarak kullanmış, hissedilir bir güç olmuştur. Roma İmparatorluğu Dönemi’nde Anadolu kuvvetli, müstakil, kendine has bir hayat sürmüştür863. Bölgede yerleşim alanı olduğunun bir göstergesi olarak düşünülen nekropoller, Anadolu’da Hellenistik - Roma Dönemleri yoğun olarak Türkmen Dağı’nın güneydoğu ve güneyindeki 860 Koçak 2004, 19-20. 861 Bahar 2004, 342. 862 Koçak 2012, 40. 863 Uzunoğlu- Topaloğlu 2000, 17.

117

vadilerin yerleşim için özellikle tercih edilmiş olduğunu düşündürmüştür. Phryg döneminde olduğu gibi, Hellenistik - Roma, çoğunlukla da Bizans Dönemleri’nde kullanılmış olan nekropoller genellikle kayaya oyulmuş odalardan oluşturulmuş kaya mezarlardır.864 Phrygia Parōreia Bölgesi’nde de kayaya oyulmuş ve büyük ihtimalle Roma Dönemi’ne ait olduğu düşünülen kaya mezarlarına rastlanmıştır865.

Kaya mezarları, ilk yapıldığı dönemi izleyen dönemlerde bazı değişiklik ve ilavelerle kullanılmaya devam etmeleri nedeniyle tarihlendirilmesi konusu biraz problemli olmuştur. Ayrıca mezarların çoğu günümüze kadar soyulmuş oldukları için tarihlemeye yardımcı olacak mezar buluntuları hakkında da çok fazla bilgi yoktur866. Uzun yıllar toprak üstünde korumasız olarak bulunmaları, iklim özelliklerine göre bozulma süreçlerini etkilemiştir867. Tüm bu yazıt ve anıtlarda Phrygler tüfü tercih ederken Grek ve Romalılar’ın mermeri tercih ettiği görülmüştür868.

Phrygia Parōreia’nın kuzeybatısında bulunan869kaya mezar odalarıyla870birlikte bölgede dik ve sarp kayalardan oluşan doğal bir savunma sistemi yerleşmeleri çevrelemiş olduğu için rampalı bir yol ya da ana kayaya oyulmuş merdivenler ile ulaşılan yerleşmelerde anıtsal ölçekli kaya sarnıçları, silolar, merdivenler ile inilen gizli geçitler, kaya fasadları, idollü-basamaklı altarlar ve nişlerden oluşan kült anıtlar ve mekânlar bulunmaktadır. Bölgede ister anıtsal, ister küçük ölçekli kült anıtlarının yayılım alanına oldukça sık rastlanmıştır. Kalelerin yanı sıra, bu topraklarda adeta tek tanrı gibi taptıkları baş tanrıçaları Ana Tanrıça/Matar için göz alabildiğince uzanan doğayı sayısız denebilecek ama hep berekete, bolluğa yönelik eylemler için ister anıtsal, ister küçük fasad, altar ve nişlerden oluşan gizemli kült anıtlarıyla donatmışlardır871.

Antiokheia yazıtlarında kaydedilen oyunlarda görülmüştür ki, oyunlar sadece bedensel yarışlardan ibaret değildir. Aynı zamanda para ödülleri vardır. Rahipler, toplumun en üst tabaka olan kişileridir ve para ödüllerini onlar sağlamaktadır872.

Halkın günlük yaşantısı hakkında bilgi vermesi bakımından önemli olan Roma Dönemi’ne ait vazonun iki tarafındaki yazılar, Roma Dönemi Anadolu şehirlerinin şenlikleri 864 Polat 2009, 104-118. 865 Bahar 2013, 49. 866 Ersöz 2012, 41. 867 Polat 2007, 522. 868 Drew-Béar 2009, 454-456. 869 Drew-Béar 2001, 281. 870 Uçkan-Olcay 2006, 98. 871 Sivas 1999, xiii. 872 Lane 1976, 64-66.

118

hakkında bize bilgi vermektedir873. Gladyatör betimlemelerinin yer aldığı sahnelerden Antik Dönem insanının günümüz futbolculara beslenen hayranlıktan belki de daha fazlasını gladyatörlere beslediklerini, ne tür eğlenceler düzenlediklerini öğrenmemiz açısından önemli bilgiler vermektedir.

Bir başka örnek olarak Synnada’da iki önemli yazıt gün ışığına çıkarılmıştır. Bunlardan biri, kent merkezinde diktirilmiş olan bir heykel kaidesidir. Bu kaidede, Synnada’da yarışma kazanan Andronikos oğlu Andronikos isimli bir boksörün şerefine yazılan şiirdir. Bu bize o sporun Roma kültüründe ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Boksör Synnadalı olup kazandığı zaferden dolayı kendi vatanı adına taç giydirilerek ödüllendirilmiştir. Yine aynı ilin en büyük antik şehri Apameia’ın agorasından çıkmış olan geç bir Hellenistik yazıtta, o şehrin gençliğinin sporlarından sorumlu olan Timotheos’un oğlu Polystratos, halka karşı gösterdiği cömertlikten dolayı renkli bir tasvirde ata binmiş vaziyette, altın çelenk, birisi altın kaplama olan üç bronz heykel, bir mermer heykel, şehir yarışmalarında bir şeref koltuğu ile onurlandırılmıştır874. Bu örnek de bölgede daha Hellenistik Dönem’de bile sporun ne denli önemli olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

Yine aşağıdaki yazıttan öğrendildiği kadarıyla Roma İmparatorluk Dönemi’nde Phryg halkının yazıtlara yansıyan özelliklerinden birinin kalabalık aileler olduğu görülmüştür. Büyükbaba, büyükanne, amca, hala, teyze, amcaoğlu, dayıoğlu, yenge, yeğen, elti gibi mezar yazıtlarında bunlardan sık sık söz edilmektedir. Ailede ölen kişinin ana babası, uzak yakın akrabası mezar taşında saygılarını, sevgilerini, acılarını dile getirmektedir. Aile bireyleriyle birlikte yaşayan çok sayıdaki beslemelerde sayılırsa, Phrygia’da kırsaldaki ailelerin nasıl bir toplumsal yapı oluşturduğu hakkında önemli bilgiler vermektedir.

Tyraion( Ilgın)’da ele geçirilen bir levha’da;

[?Kεʹ]λ̣σα[δι]ακόυισσα Σεπτεμίω [Πωυ]| π̣ωυίω ἀυδρὶ Μνησιθέω καὶ

Σεπτ̩[ε] | μίω Πωνπωνίω πατρὶ Μνησιθέῳ | [κα]ὶ Σεπτεμίοιϛ [Πωυ̵̣

πωυίοϛ Τρο[ϕί] || (5)[μω καὶ] Δ̣αδη θ̣είοις καὶ ἑα[υτῆ] | [ζῶσα μνη̍]μʹμης ἓνεκ[α].

3. satırda πατρὶ muhtemelen πευθερῶ̦ için akrabalık bağı ifade edilmiştir ve muhtemelen yine Celsa’nın eşi ve bu kişi evlatlık babasının ismini almıştır. Bu kavramdan bölgede evlatlık alma olayının mevcut olduğu düşünülmüştür. Bu kalabalık aile ortamı, kır insanının dünya görüşlerini de etkilemektedir. Örneğin, çevreden Uşak Müzesi’ne gelmiş

873

Drew-Béar 2009, 454-456.

874

119

yazıtlar arasında “kefaret yazıtları” dediğimiz bir tür vardır. Bu yazıtlarda insanlar başlarına gelen felaketlerin, geçmişte kendilerinin ya da, örneğin, dedesinin işlediği kabahatın sonucunda ceza olduğuna inanmaktadır. Bu inançla, cezanın nedenini öğrenip kefaretini ödemek için başvurduğu yerlerde, kentlerdeki tapınaklar değil, yine kırsalda çok sayıda bulunan yerel küçük tapınaklar olmaktadır. Kefaret yazıtları, Phrygia’daki kalabalık ailelerde bireylerin düşünce yapısının oluşumundaki nedensellik ilişkisine ışık tutmaktadır875.

Antik Dönem’de mezarlar genel olarak iki tehlike ile karşı karşıya kalmaktadır. Bunlardan biri; ölen kişilerin mezarlarına bırakılan mezar hediyelerini çalan mezar soyguncuları, diğeri sahipsiz gördükleri mezara kendi aile üyelerini gömen kişiler olmuştur. Mezar sahipleri bu türden girişimleri önlemek için, iki koruma taktiği geliştirmişlerdir. Bunlardan biri, caydırıcı bir para cezası koymaktır. Diğeri ise Phrygialılar, mezar yazıtına, mezara tecavüz etmeye cüret edecek olan kişiyi tanrıların gazabına uğramasını dileyen onları tehditlerle korkutan ve daha etkili olabilmesi için bazen nazımlı olarak hazırlanmış bir lânetleme ekliyorlardı. Para cezasından çok tanrıların öç alacağına güveniliyordu. Yazıtın tercümesi: “İmparatorun kölesi Trophimos ve Valeria Glykea, akraba ve velinimetleri

Claudia Prepousa için (bu mezarı yaptırdı.)." Bu cümlenin devamına, mezar soyguncularına

karşı Phryg dilinde bir lanetleme eklenmiştir. Phryg dilinin günümüzde kısmen çözümlenebilir olması nedeniyle genel olarak metnin anlamı şöyledir: “bu mezara her kim

zarar verirse, tanrı Zeus’un gazabına uğrasın.” Bu yazıtta Trophimos, bu mezarı yaptıran

imparatorun kölesi aynı zamanda Roma devlet memurudur. Yerel halktan olan, ama bir Roma ortamı içinde yaşayan bu kişiler, her ne kadar Roma vatandaşlarının azatlıları iseler de, serbest Phryg köylülerine oranla çok daha zenginlerdir. Yazıtta geçen şahıs isimleri bu kişilerin ait olduğu sosyal tabakayı belirtmektedir. Latince soyadı ve Grekçe özel adı kullanmışlardır. Yazıt Phryg dilinde bir lânetleme ile bitmektedir876.

Parōreia Bölgesi’nin kuzey batısında yakın komşusu Kotiaeion şehrinin kültürünü temsil eden mezar taşları arasında sunak tipli bir örnek tercümesi şöyledir: “Mutlu ve hayret

uyandıran Euplasis Eumousis’i görüyorsun: tiyatrolar ve stadlar ve özel toplantılarda beğeni topladı, trompet, Apollon ve Pan flütleri çalıp tüm dostları güldürerek hoşnut etti. Bu yüzden ben, karar verdim ki, anısına, onun ve eşi Domna’nın ve kızı Nike’nin ve torunu, sanatçı Epiktētos’un adını yazdırayım”. Bu mezarda gömülmüş olan müzik sanatçısı, zengin bir kişi

değildir. Çünkü mezar taşı mermer değil, sadece yerel taştır. Ayrıca, bu yazıtı yazdıran kişi,

875

Varinlioğlu 2011, 91-95.

876

120

“ben karar verdim” diye konuştuğu için şu sonuca varılmıştır ki, mezar taşını yaptıran ve yazıtı yazdıran adam, ölen müzisyenin sahibidir. Bu müzisyen bir köledir. İsmi “Euplasis Eumousos” da, yani “yakışıklı ve kültürlü”, annesi tarafından kendi bebeğine verilmiş değil, büyük bir olasılıkla müzik mesleğinde başarılı olduktan sonra sahibi tarafından bu sanatçıya takılmıştır. Ölen müzisyenin bütün ailesi-eşi, kızı ve yine sanatçı olan torunu bu yazıtı yazdıran adamın mülkiyetidir. Kotiaeion şehrinin üst tabakasına mensub olan bu zengin kişi, hizmetçileri arasında bulunan bu müzisyeni umumi törenler düzenleyenlere kiralayıp kendisine kazanç sağlamakta olarak yorumlanmıştır. Başka bir yazıtta da örneğin bir kaç mezar şiiri, burada Kosmikos’un yazıtı: “Ben, Kosmikos, burada yatıyorum. Benim iyi bir

baba adım var, Diodoros. Yumuşak kalpli bir kişiydim. Eşimle beraber kısa bir zaman yaşadım ve tek bir mezar ikimizi bir arada tutuyor.” Kadınların mezar şiirleri de vardır:

“Titos’un saygıdeğer karısı idim, Eupolemos’un da talihsiz kızı, Tertia”877. Bu tür yazıtlar, bölgemizin kuzey batısında yer alan şehirlerin din, politika ve kültür tarihinin yanı sıra Anadolu’nun topografyasını ve dini inançlarını yansıtması açısından da önemli sonuçlar elde edilmesine olanak sağlamaktadır.

Bölgenin ekonomik yapısına bakıldığında Torosların kuzeyinde yapılan araştırmalarda Sızma, Ladik gibi bölgelerde önemli civa yataklarının yanı sıra maden posalarına rastlanmıştır878. Sarayönü İlçesi Ladik Kasabası ve kasabanın 3 km. güneyinde bulunan Çırakman Mevkii Antik Dönem’de civa madenciliği yapılan önemli merkezlerden biri olarak tespit edilmiştir. Alanın 100-200 m. doğusunda kurşun ve civa madenleri bulunmaktadır ve bu yapılaşmaların buradaki madencilik faaliyeti yapan Antik Dönem

Belgede Antik Dönem'de Phrygia Paroreia (sayfa 121-130)