• Sonuç bulunamadı

Başkanlık sistemlerinde, başkan yasama organına karşı herhangi bir siyasi

sorumluluğa sahip değildir276

. Bu sorumsuzluğun temelinde başkanlık sisteminin kendi mantığı olan, yasama ve yürütme organlarının birbirinden bağımsız olabilmesi adına

birbirlerinin görevlerine son verememesi yatmaktadır277. Başkanlık sistemlerinde

yürütmenin başı olan başkan anayasa ile belirlenen bir dönem için seçilmekte ve bunun

sonucunda, yasama organının güvensizlik oyu ile istifaya zorlanamamaktadır278

.

Başkan halk tarafından belirli bir süre için seçilmekte ve bu görev süresince olağanüstü bir takım durumlar hariç olmak üzere görevde kalmaktadır. Başkanın ve kabine üyelerinin yasama organı tarafından verilecek güvensizlik oyu ile görevden uzaklaştırılabilmeleri kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği başkanlık sistemi ile bağdaşmayacak

bir sapma oluşturur.279 Sartori’ ye göre, yasama organına güvensizlik oyu verme yetkisi

tanınmış olup, yasama organının verdiği bu güvensizlik oyuyla bir bakanın görevden alınması söz konusu olduğu durumlarda bile bu durum başkanlık sisteminden sapma olarak kabul edilemez. Çünkü yasama organının bir bakanı güvensizlik oyu ile görevden almasının söz konusu olduğu durumlarda dahi, bakanları atama ve kabine mevkilerini

dilediği gibi doldurma yetkisi yine başkandadır280

.

Başkanlık sistemlerinde yasama organınca verilen güvensizlik oyu, her zaman bir bakanın veya kabinenin otomatik olarak görevden alınması sonucunu doğurmamaktadır. Bazı başkanlık anayasalarında güvensizlik oyu sadece yürütmenin bir üyesinin Kongre tarafından siyasal olarak paylanmasıdır. Bu sistemlerde güvensizlik oyu verilen bakanın görevde kalıp kalmayacağına dair karar verme yetkisi yasama organına değil de, yine

başkana ait ise sistemden bir sapma söz konusu olmamaktadır281. Kanaatimizce, başkanlık

276 Verney’e göre, başkanın meclise karşı siyasi bir sorumluluğu bulunmasa da, yürütme organının anayasaya

karşı siyasal sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluk Verney’in kabul ettiği başkanlık sistemlerinin temel kriterlerinden biridir. VERNEY (1992), s. 43

277

GÖZLER (2001), s.23 - 24

278 LIJPHART (1996), s.63; Uluşahin’e göre; belirli bir dönem için seçilen yürütmenin yasamanın güvenine

dayanmaması yürütmenin yasamadan bekasında ayrılığına tekabül etmekte ve başkanlık sisteminin tanımlayıcı kriterlerinden birini oluşturmaktadır. ULUŞAHİN (1999), s.37

279

GÖZLER (2001), s.24; ULUŞAHİN (1999), s.39

280

Uruguay’da yasama organın bakanlara güvensizlik oyu verebilmesi ABD’de uygulanan saf başkanlık sisteminden bir sapmadır. Ancak başkanlık sistemine ilişkin belirlediği kriterlere aykırı düşmediği için, Sartori’ye göre, işin özünü hiç etkilememektedir. SARTORI (1994), s. 114, 133

281

70

sistemlerinde, yasama organının kabineden veya tek bir bakandan siyasal anlamda bilgi edinmek istemesi veya hesap soracak olması, başkanlık sisteminin kontrol ve denge unsurunun bir sonucudur. Kongre’nin, bu durumun sonucunda güvensizlik oyu ile başkanı, kabineyi veya tek bir bakanı görevden alma yetkisinin bulunmaması halinde, bu durum başkanlık sisteminin temel mantığına ters düşmemektedir. Ancak bu süreç sonunda yürütmeden herhangi bir kişinin yasama organı tarafınca görevinden alınabilmesinin söz konusu olması durumunda, bu durumun başkanlık sisteminden temel bir sapma yaratacağı kesindir. Çünkü böylesi bir durum başkanlık sisteminin belirleyici kriterlerinden biri olan yürütmenin yasamanın güvenine dayanmaması prensibine açık bir aykırılık teşkil etmektedir. Bu halde yalnızca başkanın değil, başkanın serbestçe seçtiği yardımcılarının da yasama organınca görevden alınıyor oluşu sert kuvvetler ayrılığına uygun olan her iki organın karşılıklı bağımsızlığı kriterini ihlal edecek ve sistemden bir sapma oluşturacaktır. Başkanlık sistemlerinde başkanın siyasal sorumluluğuna ait bir diğer görüş ise, başkanın halka karşı siyasi sorumluluğunun bulunduğudur. Başkanlık sistemlerinde başkanı halk seçtiğine göre, başkanın halka karşı siyasi bir sorumluluğu olduğu düşünülebilir. Ancak halkın, başkanın görev süresi dolmadan başkanın görevine son verebilmesi mümkün değildir. Verney, başkanlık sisteminin temel özelliklerinden bahsederken, başkanın seçmene yani onu seçen halka karşı doğrudan sorumlu oluşunu belirlediği kriterler arasına almıştır. Ancak Verney bu sorumluluktan bahsederken değişik bir bakış açısı sergilemiş söz konusu sorumluluğun başkanın sınırlandırılmasından ziyade yasama organına karşı bir adım öne çıkabilme iddiasında bulunmasını teşvik edici bir yol olabileceği şeklinde bir yaklaşım sergilemiştir. Verney’e göre, “ Başkanlık sistemleri,

başkanın genel seçim yolu ile seçilmesine dayanır, bu yüzden başkan tüm seçmenler tarafından seçilmiş olup, politik sistemin yürütülmesindeki tek unsurdur. Başkan yasama meclisi üyelerine, siz yalnızca kendi bölgenizi temsil ediyorken, ben tüm halkı temsil etmekteyim diyebilir. Bu argümana verilebilecek herhangi bir cevap bulunmamaktadır. Birçok Güney Amerika ülkesinde kimi zaman başkanın bir adım ileriye giderek kendinin halkı temsil eden tek kişi olduğunu ileri sürmesi şaşırtıcı değildir”282

.

Halka karşı sorumluluk, yalnızca başkanın tekrar seçilebilmesine müsaade eden ülkelerde ve başkanın tekrar seçilememe endişesi bulunduğu durumlarda geçerli olabilir. Yani bu sorumluluk ancak başkanın tekrar seçilmesinin mümkün olduğu durumlarda anlam

71

ifade etmektedir283. Tekrar seçilemeyecek bir başkanı halka karşı sorumlu kılmanın hiçbir

yolu bulunmamaktadır. Halka karşı olan bu sorumluluk başkanın ikinci defa seçildiği durumlarda da tamamen anlamını yitirmiş olmaktadır. Halk başkandan ne kadar memnun olursa olsun ikinci dönem seçilen başkanın üçüncü kere seçilme şansı yoktur. Bu sebeple halka karşı sorumluluk başkanın ikinci kere seçilme hakkının bulunduğu sistemlerde de yalnızca başkanın ilk dönemini kapsayacak olduğundan ikinci döneminde yeniden seçilememe endişesi taşımayacağı için, söz konusu sorumluluğun bir anlamı kalmayacaktır.