• Sonuç bulunamadı

2.2. Güçlü ve Zayıf Bağlar

2.2.2. Zayıf Bağlar

Granovetter’ın sosyal sermaye anlayışını bir ağın gücüne göre şekillendiğine inanır. Ve bu açıdan iki kısma ayırdığı sosyal ağları gücünü “beraber geçirilen

zaman, duygusal yoğunluğunun, samimiyet ve karşılıklı” gibi unsurlar üzerinde

belirler (Granovetter, 1973: 1361). Bu dört temel unsurun yetersizliği veya noksanlığı zayıf bağ olarak kabul edilebilir. Yani zayıf bağlar farklı sosyal geçmişe sahip olan bireyler arasında günlük geçici olarak kurulan mesafeli ilişkilere dayanan bağlardır. Sosyal sistem içerisinde güçlü bağların olmamasından dolayı çoğunluğun paylaştığı değerleri önemsemeyen, yeni ve çeşitli kaynaklara ulaşma imkânını artıran ve amaca daha etkili hizmet eden bireylerden oluşmaktadır (Keskin, 2008: 18). Ayrıca bireyler arası kurulan zayıf ilişkilerde bilgi akışını kontrol eden kişilerin kimliğinin belirsizliği nedeniyle her ne kadar kolay kurulsa bile ortaya çok kaotik ve kontrolü zor bir yapı çıkmaktadır (Sözen ve Sagsan, 2010: 47).

Uzzi (1999) zayıf bağları “kol mesafesindeki ilişkiler” olarak tanımlamaktadır. Bu ilişkiler bir bireyi arada sırada, bayram ya da özel günlerde buluşan veya görüşen ve farklı şehirlerde yaşayan bireyler açısından aralarındaki bağı zayıf (tanıdık) olmakla birlikte birbirlerine çok uzaklarda farklı sosyal çevrelerle de bağlantılı hale getirir (Özer, 2016: 25). Bu açıdan alışmış olduğumuz bilgiden farklı olan bilgilere tanıdıklarımız sayesinde ulaşırız. Bunun sebebi ise yakın arkadaşlarımız ile sahip olduğumuz çevrenin neredeyse birbirinin aynısı olmasından kaynaklanır. Bu da bize aynı bilgilere ulaşmamıza neden olur. Fakat bu zayıf bağlar sayesinde ilişki kurduğumuz tanıdıkların tanıdıklarına ulaşarak onlardan farklı yeni bilgiler elde etmemize olanak tanır (Kaya, 2011: 41). Yani bu zayıf bağlar bireyleri çeşitli düşünce dünyalarına bağlanarak farklı bilgilere ulaşmasına ve bireylerin yaratıcılığının gelişmesine katkı sağlar (Baer, 2010). Kısacası zayıf bağlarla sayesin de gruplar arası kolaylaşan bilgi akışı ile toplum bir bütün haline gelir.

Zayıf bağlar kuramının gelişmesinde Burt’un da önemli katkıları olmuştur. Burt, Granovetter’ın zayıf bağlar kuramı üzerinden ufak değişiklikler yaparak yapısal boşluklar kuramını ortaya atmıştır. Fakat temelde vurgu zayıf bağların gücü ile aynı çağrışımda bulunmaktadır. Yani bir grup içerisindeki bireyler benzer kaynak ve bilgi olanaklarına sahiptir. Bu açıdan gruptaki herhangi bir birey grubun içerisinde ikinci bir bireyden alabileceği bilgi ve destek yine grup içindeki üçüncü bir bireyden çok farklılık bulunmamaktadır (Öztaş, 2007: 89). Bir ağda bireyler ya da gruplar arasındaki bağlantı eksikliklerinden veya noksanlıklarından dolayı ortaya çıkan yapısal boşluklar gruplar arasında bir nevi tampon görevi görmektedir. Yapısal boşlukların her iki tarafında farklı bilgi akımlarına sahip bireyleri vardır. Bu iki birey arasında bağlantıyı sağlayarak köprü kuran kişiler rekabet üstünlüğü sağlayacak faydalar elde eder. Çünkü bu kişi her iki taraf arasında hem bilgi akışını sağlayacak hem de bu bilgi kontrolünü elinde bulundurduğu için ikisinin faaliyetlerini yönlendirebilecektir (Burt, 2000: 9). Yani Burt çalışmalarında bireyin sahip olduğu konumu merkeze alarak o konumun getirmiş olduğu zayıf bağın gücünden yola çıkarak kuramını açıklar.

Granovetter, Uzzi, Burt gibi zayıf bağlar üzerine çalışmalar yapmış daha birçok araştırmacı temelde tek bir orta noktada buluşmuşlardır. Bireye, yakın arkadaşları yardım etme konusunda daha fazla istekli olsalar da tanıdıkları daha fazla fayda sağlar. Yani dar bir çevrede kurulan az sayıda güçlü bağlar yerine daha uzak çevrelerden oluşan zayıflar bağların bireye daha farklılıkla beraber faydalar sunacağını bununda bireye bazı avantajlar getireceğini kabul ederler (Öz, 2014: 36). Bu konuda bir kişinin daha çok istenen işlerin zayıf ilişkilerden oluşan bağlar sayesinde elde edilebileceğinden (Lin, 2005) tutunda bir öğrencinin sınıf dışında, zayıf bağları sayesinde girmiş olduğu etkileşimin onu daha çok mutlu edeceğine kadar birçok alanda görebiliriz (Sandstrom ve Dunn, 2014). Bundan dolayı zayıf bağları potansiyel bir kaynaklar olarak tanımlayabiliriz (Gerni, 2013: 34) Ayrıca zayıf bağlara bireysel boyutta çalışanlar açısından bakacak olursak iş değiştirmek isteyen bireye hareketlilik fırsatı sunmakla birlikte diğer ağ yapıları arasında bağlantı sağlar (Granovetter, 1973: 1373). Benzer şekilde zayıf bağlar yöneticileri de farklı yöneticilerle veya stratejik kişilerle bağlantı kurmasına olanak tanıyarak örgütüne rekabet üstünlüğü kazandırabilir. Bundan dolayı bireyler kapalı bağlar yerine zayıf bağlara yönelmektedirler.

Güçlü ve zayıf bağlar ile ilgili kuramı gerek bireysel boyutta gerek örgütsel boyutta ve gerekse makro açıdan toplumsal boyutta ortaya çıktığı günden bu güne kadar hakkında birçok çalışmalar yapılmıştır. Coleman (1990) gibi bazı araştırmacılar güçlü bağların faydalı olduğunu ileri sürerken Granavetter (1973), Uzzi (1997), Burt (2000) gibi birçok araştırmacı da zengin ve farklı kaynaklar ulaşma konusunda zayıf bağların daha faydalı olduğunu kabul etmektedir. Birde her iki bağında önemli olduğunu savunanlar vardır. Hansen örgüt içerisinde proje takımlarının farklı birimlerde yer alan bilgilere zayıf bağlar ile ulaşırken, departmanlar arası bilgi akışında güçlü bağların önemine vurgu yapar (Hansen, 1999). Aynı şekilde örgüt içerisinde karmaşık ve yoğun bilgilerin güçlü ilişkiler sayesinde hızlı bir şekilde taşınmasına olanak tanırken zayıf bağlarlar da bireyin yeni farklı bilgiler ulaşarak inovatif fikirler üretmesine katkı sağlar (Burt, 2000; Baer, 2010). Genel olarak ayrı ayrı her iki bağı savunan araştırmacılar olsa da günümüzde Lin, Hansen (1999), Felander (2007), Kharkhardt (1992), Harvey (2008) gibi daha

birçok araştırmacı açından da hem zayıf bağlar hem de güçlü bağlar farklı açılardan bireyler için aynı derecede değerli kabul edilir.