• Sonuç bulunamadı

2.1. Bağlam Temelli Yaklaşım

2.1.6. Bağlam Temelli Yaklaşımla Hazırlanan Fizik Soruları

Sınıf ortamında işlenilen derslerin öğretim programı, öğretim ve değerlendirme olmak üzere üç boyutu vardır (McCullough, 2004). Değerlendirme boyutu öğrenci başarısını ölçmek için uygulanan testleri ve sınavları içerir. Hazel, Logan ve Gallagher’e (1997) göre derslerin değerlendirme boyutu, öğrencilerin o derste kendilerinden beklenenlerle ilgili düşüncelerini, derse ilgilerini,

güdülenmelerini, o alanda gelecekte yapacakları çalışmaları ve kariyer tercihlerini etkiler.

Değerlendirme boyutunun öğrencilerin öğretim hayatlarına ve gelecekle ilgili planlarına etkisinin önemi değerlendirme yapabilmek için kullanılan ölçme araçlarının önemini de ortaya çıkarmaktadır. Literatürde fizik konularında öğrenci başarısını değerlendirmek için kullanılabilecek soruların bağlam temelli mi yoksa klasik (bağlam içermeyen) mi olması gerektiği konusunda çeşitli çalışmalar vardır. Bu çalışmaların sonuçlarının başarıyı ölçme konusunda birbirinden farklı bulguları olduğu görülmektedir. Örneğin Rennie ve Parker (1993, 1996) çalışmalarında bağlam temelli yaklaşımla hazırlanan sorularda öğrenci başarısının klasik sorulara göre daha yüksek olduğunu (aktaran: Wilkinson, 1999b); Georghiades (2006) ise bunun tam tersini, Park ve Lee (2004) ise her iki tip soruda da öğrenci başarısının aynı olduğunu bulmuştur. Bu çalışmaların yanı sıra Song ve Black, öğrencilerin yorumlama becerisine ait başarılarının bağlam temelli sorularda daha yüksekken, uygulama becerisine ait başarılarının klasik sorularda daha yüksek olduğunu bulmuştur (aktaran: Çekiç Toroslu, 2011). Bağlam temelli sorularla ilgili bir diğer çalışmayı da Kaiser, Jonides ve Alexander (1986) yapmıştır. Kaiser ve diğerleri, öğrencilerin tanıdık içerikleri olan sorularda, soyut sorulara göre daha başarılı olduklarını, ancak tanıdık içerikli sorulardaki kavramları kullanma yöntemlerini soyut içerikli sorulara uygulamak için genelleyemediklerini bulmuşlardır.

Literatürdeki bağlam temelli yaklaşımla hazırlanan sorularla ilgili çalışmaların birbirinden farklı sonuçları nedeniyle, ölçmede kullanılan soruların bağlam temelli olup olmamasının, ölçüm sonuçlarını nasıl etkilediği konusunda bir karar vermek için yeterli görünmemektedir. Bununla birlikte Park ve Lee (2004) fizik derslerine giren öğretim üyeleri, öğretmenler ve öğrencilerle yaptıkları çalışmada üç grubun da klasik sorularda kendilerini daha başarılı bulmalarına rağmen, bağlam temelli sorularla karşılaşmayı tercih ettiklerini tespit etmişlerdir. Park ve Lee’nin çalışmalarında öğrencilerin klasik sorularda daha başarılı olduklarını düşünmelerine rağmen, her iki soru tipindeki başarılarının aynı olması; öğrencilerin kendilerini bağlamları anlamak konusunda yetersiz hissettiklerini, ancak gerçekte yetersiz olmadıkları sonucunu ortaya çıkarabilir. Aynı öğrenciler bağlam içermeyen sorularda temel kavramların anlaşılmasının kolay olduğunu ancak bu kavramların

günlük hayatta uygulanmasının zor olduğunu, bu nedenle bağlam içeren soruları tercih ettiklerini ifade etmişlerdir.

Park ve Lee (2004), öğrencilerin bağlam temelli soruları zor bulma sebeplerini altı madde halinde bir araya getirmiştir. Bu maddeler:

1. Bazı öğrenciler soruda yer almayan kişisel/öznel yargıları sorunun içine dâhil etmeye çalışırlar

2. Bazı öğrenciler problem durumunu ya da bağlamı kavramakta başarısız olurlar

3. Sayısal bilginin değerleri tanımlanmamış bir aralıkta olduğu için ya da tam sayı gibi basit bir biçimde ifade edilmediği için, bazı öğrenciler verilen bilgilerin mantığını anlayamaz

4. Bazı öğrenciler uzun cümlelerin içinde bazı önemli açıklayıcı bilgileri kaçırırlar

5. Bazı öğrenciler çözümle ilgisiz bilgiler için endişelenirler

6. Bazı öğrenciler problemlerin yapısı, okuldaki testlerde genelde kullanılanlardan farklı olduğu için problemi çözmede zorlanırlar (s. 1589).

Rennie ve Parker (1996) ise öğrencilerle yaptığı görüşmeler sonucunda onların bağlam temelli sorularla ilgili düşüncelerini dört maddede toplamıştır. Bu maddeler:

1. Bağlam içeren sorular genellikle akılda daha kolay canlandırılır.

2. Bağlam temelli sorunun içinde yer alan bilgiler genellikle ilgi çekerken, bazen de bağlam soruda geçen olayların anlaşılmasını sağlar. Ancak soruda verilen bilgiler yapmacık ve çözümde kullanılması gereken fizik kavramlarıyla ilgisizse kafa karışıklığına ve sorunun anlaşılamamasına sebep olabilirler.

3. Bağlam içeren ve içermeyen sorular genellikle aynı güçlüktedir.

4. Bağlam temelli olsun ya da olmasın, yazılı metin olarak cevaplanması gereken sorular işlem yapılması gereken sorulardan daha zordur. Çünkü bu tür sorularda cevabın ne kadar geniş tutulacağı açık değilken, işlem yapılması gereken sorularda verilmesi gereken cevap açıkça bellidir.

Park ve Lee ile Rennie ve Parker’ın listelerinde ortak olan nokta bağlam içeren soruların içinde yer alabilecek soruyla ilgisi olmayan bilgilerin öğrencileri sorunun çözümünden uzaklaştırabileceği endişesidir. Bununla birlikte Park ve Lee’nin bağlam temelli soruların öğrencilere zor gelmesiyle ilgili saymış oldukları nedenlere rağmen Rennie ve Parker’a göre öğrenciler bağlam temelli soruların akılda

daha kolay canlandırıldığını ve bağlam temelli sorular ile klasik soruların genellikle aynı güçlükte olduğunu düşünmektedirler.

Georghiades (2006) ise sorularda kullanılan bağlamın derslerde kullanılan bağlamdan farklı olmasının ölçme sonuçlarını nasıl etkilediğini incelemiştir. Çalışmanın sonucunda derslerde kullanılan bağlamlarla hazırlanan sorularla yapılan ölçmede öğrenci başarısının daha yüksek çıktığını bulmuştur ve öğrenciler de farklı bağlamlarda soru çözerken daha çok zorlandıklarını ifade etmişlerdir. Heller, Keith ve Anderson (1992) da öğrencilerin tanıdık olmayan bağlamlarda soru çözerken daha çok zorlandıklarını, kişisel kültürel ortamlarından tanıdık olan bağlamları içeren soruları ise kolayca çözdüklerini ifade etmişlerdir.

Bunların dışında, bağlam temelli sorularda öğrenci başarısının cinsiyete bağlılığını inceleyen McCullough (2004), fizik sorularında kullanılan bağlamın hem kız hem de erkek öğrencilerde ölçme sonucunda ortaya çıkan başarıları durumlarını etkileyebileceğini bulmuştur. Bu nedenle McCullough (2004), ölçmede kullanılan soruların bağlamlarının her iki cins için de uygun olarak seçilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Bağlam temelli sorularla ilgili çalışmalar incelendiğinde, soruları bağlam temelli hazırlamanın bir dizi avantajı ve aynı zamanda dezavantajı olduğu tespit edilmiştir. Bu avantaj ve dezavantajlar Tablo 2.7’de sunulmuştur.

Tablo 2.7. Soruları Bağlam Temelli Hazırlamanın Avantaj ve Dezavantajları Bağlam kullanmanın olası avantajları Bağlam kullanmanın olası dezavantajları

1. Bağlam soruları daha ilginç hale getirir (Rennie ve Parker, 1996). 2. Öğrenciler bağlam içeren soruların

daha gerçeğe uygun olduklarına düşünürler (Rennie ve Parker, 1996).

3. Klasik sorular geri çağırma becerisini ölçerken, bağlam temelli sorular anlamayı ölçer (aktaran: Wilkinson, 1999b).

4. Bağlamları doğru seçmek farklı öğrenci grupları için eşit şartlarda ölçme yapma imkânı sağlayabilir (Hazel ve diğerleri, 1997; McCullough, 2004).

1. Bağlam içeren sorular daha fazla kelime içerdiği için anlamak zor olabilir (Rennie ve Parker, 1996).

2. Öğrenciler, soruda yer alan bağlamla ilgili bilgileri çözümde kullanılması gereken bilgiler zannedilebilirler (Palmer, 1997). 3. Tanıdık olmayan bağlamlarda soru çözmek

zordur (Heller ve diğerleri, 1992).

4. Soruda geçen bağlam bir grup için avantaj olurken diğeri için dezavantaj olabilir (Hazel ve diğerleri, 1997; McCullough, 2004). 5. Günlük olaylarla ilgili bağlamlar içeren

sorular öğrencilerin sorunun mantıksal yapısına dikkat etmeleri yerine, bağlama ait içeriğe odaklanmalarına sebep olabilir (aktaran: Park ve Lee, 2004).

Tablo 2.7’ye göre bağlam temelli yaklaşımın dezavantajları ölçme araçlarını hazırlayan araştırmacıların ya da öğretmenlerin öğrencilerin hazırbulunuşlukları hakkında bilgi sahibi olarak tanıdık, her iki cins için de özdeş ölçme imkânı sağlayacak bağlamlar seçerken bu bağlamların günlük hayatın içindeki konulardan tartışmalı ve öğrencinin ilgisini dağıtabilecek özellikte olmayanlardan olmasına dikkat etmesi ve soruların içinde gereksiz bilgilerden kaçınırken, sayısal değerler içeren sorularda ise mümkün olduğunca sayıların öğrencilerin seviyelerin uygun bir şekilde kullanılmasıyla ortadan kaldırılabilir. Bununla birlikte bağlam temelli soruları öğrencilerin ilgi çekici bulması, onları soruları istekle çözmeye teşvik edebileceği gibi, bilgileri geri çağırma becerisi yerine anlamayı ölçmesi de öğrencileri değerlendirmesi gereken araştırmacı ya da öğretmenler için ölçme araçlarımda yer alabilecek kullanışlı sorular olmalarını sağlayabilir.