• Sonuç bulunamadı

A. AİHM’nin “Mahkeme” Kavramına Bakışı

2. Bağımsız Mahkeme

Bağımsızlık, iki organ arasındaki ilişkinin niteliğini açıklayan bir kavram olup, bir organın fonksiyonel açıdan, diğer organların etki ve karışması olmaksızın faaliyet gösterebilmesi olanağını içermektedir423. Bir başka ifadeyle bağımsızlık, başka herhangi bir kişi, kurum veya organdan emir almamak, yasamanın, yürütme erkinin ve diğer dış etkilerin baskısı altında kalmamak, yani özgür olmak demektir424. Mahkemelerin bağımsızlığı425, yargılama makamını işgal eden hakimlerin bağımsız olmaları, görevlerini yaparken hiçbir etki ile baskı altında kalmamaları ve hiçbir kişi veya merciden emir almamalarıdır426. Mahkemelerin bağımsızlığı kuralı, sadece bireylere yönelik olarak adil yargılanma hakkı açısından

421

Gözler, Kemal, “Askeri Yargı Organlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Uygunluğu Sorunu”, İnsan Hakları Yıllığı, C.21-22, Ankara 1999-2000, s.79.

422 Özgüldür, s.46.

423 Ünver, Yener, “Yargı Bağımsızlığı Açısından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu”, İÜHFM,

C.LIII, S.1-4 İstanbul 1991, s.153; Keskin, Serap, “Yargıç Bağımsızlığı”, Prof.Dr.Nurullah Kunter’e Armağan, İstanbul 1998, s.130.

424Gölcüklü / Gözübüyük, s.281 Reisoğlu, s.106.

425 Mahkemelerin bağımsızlığının sağlanmasına yönelik ulusal ölçekli kurgu ve önlemler yeterli

görülmemekte, ulusalüstü platformlarda da bu konu tartışılarak yeni ve evrensel tasarımlar geliştirilmektedir. Bu anlamda, Uluslararası Yargıçlar Komisyonu tarafından 1978’de Cenevre’de kurulmuş olan Yargıç ve Avukatların Bağımsızlığı Merkezi’nin öncülüğünde hazırlanan ve Milan ilkeleri olarak anımsanan Yargı Bağımsızlığı’nın Temel İlkeleri, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Kasım 1985 tarihli kararıyla kabul edilmiştir.

değil, genel anlamda, iktidarın hukukla sınırlanması, hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinin gerçekleşmesi, toplumun hukuka saygısı ve güvenini sağlama açısından da çok önemli bir yere sahiptir427. Bu anlamda bağımsızlığın amacı, her türlü etki, baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak kalınarak adaletin dağıtılacağı güven ve inancını topluma ve bireylere yerleştirmektir428.

AİHM, bir yargı yerinin bağımsız olup olmadığını araştırırken üyelerinin atanma ve görevden alınma usulüne, görev süresine, üyelere emir verme yetkisine sahip bir makamın olup olmadığına, üyelerin her türlü etkiden korunmasını sağlayacak önlemlerin alınıp alınmadığına ve nihayet mahkemenin genel bir değerlendirme ile, bağımsız bir görünüm verip vermediğine bakmaktadır429. Burada, adaletin yerine getirilmesi değil, aynı zamanda yerine getirildiğinin de görülmesi gerekmektedir. Mahkemenin bağımsız olmadığına dair başvurucuda uyanan kuşkuların belli ölçülerde objektif olarak doğrulanması ve bu kuşkuların makul olduğunu gösteren belirtiler bulunması halinde, mahkemenin görünümü açısından bağımsız olmadığı kanaatine varılmaktadır. Söz konusu kuşkuların değerlendirilmesinde ise, AİHM, teorik kurallardan çok uygulama üzerinde durarak bir karar vermektedir430.

AİHM’e göre bağımsızlığın görünümü konusundaki şüpheler nesnel olarak değerlendirilmelidir431. Belilos / İsviçre davasında, kanun dışı bir gösteriye katıldığı gerekçesiyle Güvenlik Kurulu tarafından yapılan yargılama ile kendisine 120 Frank para cezası verilen ve ayrıca 22 Frank masraf ödemesine karar verilen başvurucunun bu karara karşı yaptığı itirazları ulusal mahkemelerce reddedilmiştir. AİHM, Güvenlik Kurulu yerel bir idari makam olarak adlandırılsa bile fonksiyonu yargısal olduğundan, Emniyet Müdürü tarafından bu makama atanan kişinin (tek üyeli bir hukukçu) kendi şahsi sıfatıyla hareket ettiği, yetkilerini kullanırken hiç kimseden 426 Centel, Nur,” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Mahkemelerin Bağımsızlığı ile Tarafsızlığı ve

Türk Hukuku”, Prof.Dr. Nurullah Kunter’e Armağan, İstanbul 1998, s.45; Keskin, s.129; Pekcanıtez, Medeni Yargı, s.40.

427

Kaboğlu, Hukuk Devleti, s.144.

428 AYM., 29.04.1993, E.1992/39, K.1993/19, RG. 17.10.1995, S.22436. 429 Sramek / Avusturya davası, 22.10.1984, No. 8790/79, parag. 38. 430 İnceoğlu, s.178.

431

emir ve talimat almadığı, 4 yıllık görev süresi içinde görevinden alınamadığı halde, vatandaşların bu kişiyi üstlerine tabi ve meslektaşlarına bağlı ve güvenlik güçlerinin bir üyesi olarak görmeye eğilimli oldukları düşüncesinden hareketle, bu durumun demokratik bir toplumda bulunması gereken güveni zayıflattığına vurgu yaparak, bağımsız bir yargı yeri olmadığına karar vermiştir432.

Bir mahkemenin bağımsız olup olmadığı incelenirken diğer otoritelerle ilişkisine de bakılmaktadır. Mahkeme üyelerine idare tarafından talimat, emir verilememesi dış müdahalelerden bağımsızlık açısından önemli bir güvencedir433. Ayrıca memurların yargı yeri içinde yer almaları durumunda, görev süreleri, görevden alınmaları ve her türlü etkiden uzak görev yapmaları konusundaki güvenceler ve söz konusu memurlara emir verme yetkisine sahip bir makamın mevcut olup olmadığı değerlendirilmeye alınmaktadır. Örneğin, söz konusu memur veya memurlar davanın taraflarından birinin astı konumundaysa bu durum yargı yerinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda haklı bir endişe yaratabilecek niteliktedir434.

AİHM içtihatlarına göre, mahkeme üyelerinin hangi organ tarafından atandığı tek başına mahkemenin bağımsız olmadığını belirlememekte, diğer unsurlarla birlikte değerlendirme yapılması gerekmektedir435. Diğer bir deyişle, mahkeme üyelerinin bakan veya hükümet kararı veya tavsiyesi ile atanması her zaman bağımsızlık ilkesine aykırı görülmemektedir. Bu düşüncenin sebeplerinden birisi, bir çok üye devlette yürütmenin yargıçları ataması halen benimsenen atama yöntemlerinden biri olduğu için, AİHM’nin tersini kabul etmesi halinde, söz konusu kararların Sözleşmeci hukukunu değiştirecek ve yeni hukuk yaratacak nitelikte olmasıdır436. Diğer bir sebep ise, atama yetkisinin idari bir görev olması nedeniyle yürütme organınca kullanılmasıdır437. Örneğin Campbell ve Fell / İngiltere

432 Belilos / İsviçre davası, 29.04.1988 , No. 10328/83, kararın tam metni için bkz., http://cmiskp.echr.coe.int/tkp197/view.asp?action=html&documentId=695311&portal=hbkm&source =externalbydocnumber&table=F69A27FD8FB86142BF01C1166DEA398649 (05.05.2010).

433

Sramek / Avusturya davası, 22.10.1984, No. 8790/79, parag. 41.

434 İnceoğlu, s.171; Gölcüklü/ Gözübüyük, s.281. 435 Gölcüklü, Adil Yargılama, s.211.

436 İnceoğlu, s.171. 437

davasında, üyeleri İçişleri Bakanı tarafından atanan ve mahkeme gibi bir yargılama yapan kurul, görev süreleri ve istisnai durumlar dışında görevden alınamama gibi diğer koşulları taşıdığı dikkate alınarak, bağımsız mahkeme kuralına aykırı bulunmamıştır438.

Kural olarak, mahkemelerin bağımsız olduğu düşünülmeli ve ulusal hakimlerden ender olarak bir mahkemenin bağımsız olup olmadığına ilişkin karar vermeleri beklenmemelidir439. Gerçekten, bir hukuk devletinde yargılama makamının bağımsız olmaması düşünülemez. Nitekim, bir devlet içinde bütün organ ve kişilerin tutum ve davranışlarının hukuk karşısındaki değerlendirmesini yapacak, denetleyecek ve hukuka aykırı bulunanlar hakkında zorlayıcı bir yaptırım uygulayacak olan tek organ, bağımsız yargıdır.440. Yargının öteki organlar karşısındaki üstünlüğü, yargı organının kendisinin üstünlüğünü değil, hukukun üstünlüğünü anlatmaktadır. Bu anlamda yargının bağımsızlığı politika karşısında hukukun üstünlüğünü sağlamak içindir441. Yargı, yalnızca yasama, yürütme karşısında değil, toplumdaki ve düzendeki bütün özneler ve güçler karşısında da bağımsız, her türlü doğrudan ve dolaylı etkiden, baskıdan uzak olmalıdır442. Yine yargı organının, üst yargı organına karşı bağımsızlığı da önemlidir ve buradaki altlık- üstlük ilişkisi, yalnızca yargılama işlevinin öngördüğü usuller açısından olmalıdır443.