• Sonuç bulunamadı

TABLO LİSTESİ

BÖLÜM 3: KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE

3.7. Aile İçi İlişkiler

3.7.4. Büyüklerle Olan İlişkiler

Bir aile içindeki üye sayısı arttıkça o aile içindeki ilişkiler daha karmaşık bir hal alır ve birçok konu üzerinde uzlaşmanın ve üyeler arasında dayanışmanın sağlanması zorlaşabilir. Özellikle yeni evlenmiş çiftler bu konuda daha çok sıkıntıyla karşı karşıya kalabilmektedirler. Genç çiftler yeni hayatlarıyla ilgili sınırları oluştururken zorluklar yaşayabilirler. Aile büyüklerinin böyle bir durumda müdahalesi, uyarısı veya yönlendirmesi eşler arasında fikir ayrılığı yaratabilir. Eşler arası fikir ayrılıklarının sebebi genellikle akrabalarla olan ilişkilerdir. Bazen eşlerin kendi ailelerine ve akrabalarına daha imtiyazlı davranmaya çalışmaları da ailede mutluluğu bozan bir faktör olabilmektedir.

Çok yaygın olmamakla beraber büyük şehirlerde ve kırsal kesimlerde veya küçük şehirlerde yaşayan ailelerde anne, baba ve çocuklar dışında büyükanne, büyükbaba, teyze, hala, amca veya dayı ailenin diğer fertleri de yer alır. Çocukların aile büyükleriyle aynı ortamda büyüyor olması onlar açısından önemli bir avantajdır.

Çalışan ebeveynlerin işe gittikleri zaman çocuklarını gönül rahatlığıyla bırakabilecekleri aile büyüklerine sahip olmaları onların sorumluluklarla ilgili yüklerini önemli derecede azaltmaktadır. Büyükler çocukları sadece korumuyor ama aynı zamanda onlara ebeveynlerinden daha farklı bir sevgi, ilgi, hoşgörü ve şefkat sunuyorlar. Çocuğun böyle bir zenginliği başka bir ortamda bulması nerdeyse imkânsızdır.

Ailedeki büyükler çocuklarla beraber geçirdikleri zamanlarda kültürel miras olan toplumsal ve kültürel değerleri, gelenek ve görenekleri, sosyal alışkanlıkları, kısaca manevi birikimlerini çocuklara aktararak onların sosyal bir varlık olma süreçlerine

85

katkıda bulunurlar. Çocuklarla, anne ve babalarından daha fazla zaman geçirerek onlara ihtiyaç duydukları sevgiyi, ilgiyi ve özeni fazlasıyla gösterirler.

Çocuklar, büyükler tarafından, ebeveynleri kadar fazlaca eleştirilmedikleri ve engellenmedikleri için büyüklerle aralarında hoşgörüye dayalı güzel bir iletişim vardır. Böylece çocuklar güvenebilecekleri, sırlarını paylaşabilecekleri birilerine sahip olmanın mutluluğunu yaşarlar.

Kalabalık ailelerde büyükler tarafından çocuklara gösterilen aşırı ilgi ve sevgi bazen ebeveynler açısından sorunlara yol açabilmektedir (T.C. MEB, 2011: 25). Çocuklar üzerinde otorite kurmaya çalışan ebeveynler, büyüklerin çocukları şımartması veya hatalar karşısında çocukları korumaları sonucunda otoritelerini kısmen kaybetmelerine neden olur.

Çocuklar büyüklerden aldıkları güç ile anne ve babalarına karşı gelerek, çatışma yaşamalarına ve aile yaşamı için konulan kuralların çocuklar tarafından ihlal edilmesine zemin hazırlayabilmektedirler. Öyle bir durum arzulanmıyor olsa bile büyüklerin neden böyle bir tutum içinde oldukları duygudaşlık kurularak anlaşılabilir. Böyle bir davranışın altında yatan en önemli sebep muhtemelen, aile büyükleri kendi çocuklarını büyütürken çocuk yetiştirme konusunda yapmış oldukları hataları tekrarlamamak düşüncesidir.

Aynı evde yaşayan aile büyükleri zaman zaman ebeveynlerin davranış ve tutumlarını çocuklar önünde eleştirerek onları zor duruma sokarlar. Azarlanan veya eleştirilen ebeveynler çocuklarının gözünde mükemmelliklerini ve saygınlıklarını kaybederler. Ayrıca büyükler çoğunlukla anne ve babanın koymuş olduğu kuralların çocuklar tarafından ihlal edilmesine ses çıkarmazlar veya onların bu davranışlarını destekleyici bir tutum içinde olurlar. Bu çelişki aile büyükleri ile ebeveynler arasında çatışmaya sebep olabilir. Her şeye rağmen ebeveynler, büyüklere karşı saygının ve hoşgörünün aile huzuru ve mutluluğu için vazgeçilmez bir unsur olduğunu unutmamalıdırlar.

86

BÖLÜM 4: ARAŞTIRMA BULGULARI VE VERİ ANALİZİ

4.1. Nitel Araştırma Bulguları ve Veri Analizi

Bu çalışmada, niteliksel araştırma desenlerinden ‘Gömülü Teori’ kullanılmış olup, veri toplama sürecinde, verilerin içine gömülü olan kuramın ortaya çıkarılması yoluyla yeni kavram ve kuramlara ulaşmak hedeflenmiştir. Çalışmanın bu bölümünde “kartopu”, diğer bir deyişle, “zincir” örneklem kullanılmıştır. Bu yöntemle yakın çevredeki evli kadın ve erkek katılımcılarla bire bir görüşme yapılmış ve onlar aracılığıyla tanıdıklarına ulaşılarak mülakat yapılan örneklem sayısı tamamlanmıştır.

Görüşmeler soru sorma ve yanıtlama tarzına dayalı, karşılıklı ve etkileşimli bir iletişim süreciyle oluşturulmuş ve katılımcılara gevşek (yarı) yapılandırılmış, açık uçlu sorular sorulmuştur. Bu çalışmada veri toplama amacı, belli bir örneklem grubu ile belli bir olgunun ve onunla ilgili kavramların neler olduğunu, konuyla ilgili neyin söylendiğini (tematik analiz) ve nasıl söylendiğini (yapısal analiz) ortaya koyma gayretidir.

Bu yöntemle çalışmanın hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle karşılaşılmıştır. Olumlu yönleri şu şekilde özetlenebilir. Soruların cevaplandırılması sürecinin esnek bir yapıya sahip olması hem süre açısından hem de verilecek cevaplar açısından sınırlandırmaları ortadan kaldırmıştır. Soruların yarı yapılandırılmış olması katılımcılara, cevaplara kendi yorumlarını katma şansı vermiştir.

Sözel ve sözel olmayan davranışların bir uyumluluk gösterip göstermediği gözlemlenmiş, katılımcıların rahat ve kaygısız bir tavır içerisinde oldukları görülmüştür. Olumsuz yönler ise şu konularda ortaya çıkmıştır. Her şeyden önce katılımcıların belirlenmesi ve onlara ulaşılması güçlük yaratmıştır. Katılımcıların görüşme için zaman ayırmaları konusunda bazı sıkıntılarla karşılaşılmıştır. Kartopu (arada tanıdık birilerinin olması) metodundan ve bilgilerin kayıt edilmesinden kaynaklanan gizliliğin kaybı ile ilgili tedirginlik ile karşılaşılmıştır. Bunun yanı sıra beklentiler doğrultusunda cevap veriyor olabilme kaygısı ve olası yanlılık durumları sezinlenmiştir. Soruların açık uçlu oluşu ve belli bir standart dâhilinde olmayışı katılımcıların bazen konunun dışına çıkmalarına sebep olmuştur.

Nitel çalışma yapılırken elde edilen bulgular bütüncül bir yaklaşımla ele alınarak betimsel analize başvurulmuştur. Veriler temalara göre özetlenmiş ve yorumlanmış,

87

doğrudan alıntılar yapılmış, neden-sonuç ilişkileri belirlenmeye çalışılmış ve ileriye yönelik tümevarımsal tahminlerde bulunulmaya çalışılmıştır.