• Sonuç bulunamadı

1.3. İnovasyon Sistemleri Yaklaşımı

1.3.2. Bölgesel İnovasyon Sistemleri

1980’li yıllardan beri ulusal inovasyon sistemlerine gösterilen ilginin yönü 1990’lı yıllarla birlikte bölgesel inovasyon sistemleri yaklaşımına doğru kaymıştır. Buna paralel olarak geçtiğimiz son yirmi yıl, bölge kavramının öneminin gerek teorik çerçevede

gerekse de politika tasarımları ve uygulamalarında belirgin bir şekilde arttığı bir dönem olmuştur. Söz konusu dönemde bölgesel inovasyon sistemleri kavramı, kapsamlı bir çerçeveye doğru evrimleşirken, yenilikçi politikaların oluşturulmasında giderek daha merkezi bir rol oynamaktadır. (Andersson ve Karlsson, 2004; Doloreux ve Parto, 2005: 134; Uyarra, 2007: 243; Uyarra, 2010).

Tüm sanayileşmiş uluslarda firmaların ve dolayısıyla bölgelerin uzun dönemde elde ettikleri büyüme performansları, sürekli bir şekilde devam eden yenilikçi ürün geliştirme ve üretme kabiliyetlerinden ileri gelmektedir. Ayrıca bu yenilik faaliyetleri yoğun şekilde bir bilgi ve enformasyon gerektirdiğinden, bu iki faktör başarılı bölgesel büyümenin belirleyici bileşenleri olarak işlev görmektedir. Küçük ve orta ölçekteki firmaların bahsedilen bu yenilikçilik yeteneğini tek başlarına kazanmaları zor olmakla beraber, bu yetenekler ağ bağlantıları sonucu kolaylıkla erişilebilen “görünmez faktörler” olan örtük ve dağınık bilgiye ulaşımı gerektirmektedir (Sternberg, 2000: 391). İnovasyonla alakalı ağ yapılanmaları geliştirilerek bölgesel düzeyde konumlanmış bir inovasyon sistemine dönüşebilmektedir. Böyle bir sistem yaklaşımı bölgesel ve kurumsal altyapıyı güçlendiren daha planlı bir karaktere sahiptir (Asheim ve Isaksen, 2002: 83). Dolayısıyla bölgesel ağlar, bir bölgenin yeteneklerinin ve yönetim yapılarının şekillenmesinde önem arz etmektedir. Bu ağlarda bulunan politika, bilim, eğitim, teknoloji ve ekonomi alanındaki farklı aktörler arası ilişkiler ise, bölgesel ve bölgeler arası ortakların güçlerinin gelişiminde doğrudan etkili olmaktadır (Heidenreich, 2005: 747-748).

Son yıllarda şehirler ve bölgeler arasında servetin adaletsiz dağılımı sorunu hem politikacılar hem de araştırmacıların ilgi odağı ve ilham kaynağı olmuştur. Bölgesel gelişim ilgili coğrafyanın refahı ve evrimi ile doğrudan ilgili olduğundan, söz konusu bu ilginin merkezini oluşturmaktadır. Bundan dolayı bölgesel gelişim kavramı ekonomik coğrafya, bölgesel iktisat ve iktisadi büyüme teorilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda bölgesel büyüme kavramı statik bir doğaya sahip olmanın aksine,

bölgelerde ve bölgeler arasında dinamik ve kapsamlı bir mekânsal olgu olarak ortaya çıkmaktadır (Capello ve Nijkamp, 2009: 2).

Şekil-9: Bölgeselleşme ve Yerelleşmenin Gelişimi

Şekil-9’da özetlendiği gibi, bölgeselleşme ve yerelleşme süreçlerine biçilen önemli roller, çeşitli değişim ve gelişim aşamalarından geçerek günümüze kadar gelmiştir. Tarihsel olarak klasik ve neo-klasik iktisattan Keynesçi iktisada, kalkınma iktisadı ve kurumsal iktisat akımlarından Schumpeter odaklı içsel büyüme modellerinin ortaya çıkışına kadarki süreçte ortaya konan teoriler ve çeşitli katkılar, yerelleşmenin ve bu bağlamda bölgeselleşmenin önemine vurgular yapmıştır. Bu bağlamda üretim süreçleri ve ticaret teorilerinde ön plana çıkan bölgeler ve içlerinde barındırdıkları etkileşimler, özellikle doğrudan yabancı yatırımlar olmak üzere yeni yatırımları uyarma potansiyelleri ve bunların yol açtığı birikimli nedenselliklerle iktisadi kalkınmada bir nevi eksen vazifesi görmektedirler. Günümüzde artan getirilerin ve dolayısıyla bilginin merkezi olan bölgeler, bahsedilen bu süreçler sonucu ortaya çıkmış inovasyon sistemleri yaklaşımında da önem arz etmektedirler.

Bölgesel inovasyon sistemleri yaklaşımı Marshalcı endüstriyel bölgelerden ekonomik coğrafyaya, yenilikçi çevre (milieux) yaklaşımından kümeler ve ulusal inovasyon sistemlerine kadar süren uzun bir teorik geçmişe sahiptir (Asheim vd., 2011: 877). Bu bağlamda bölgesel inovasyon sistemleri, ulusal inovasyon sistemleri yaklaşımı sonucunda ortaya çıkmış bir kavram olmaktadır. Söz konusu bu iki yaklaşım ortak şekilde, inovasyon süreçlerinin artan şekilde işbölümünü gerektirdiği ve bunun doğrusal bir inovasyon modelinden çok birbirlerine zincirleme olarak bağlantılı kompleks bir model üzerine kurulduğunu öne sürmektedir (Sternberg, 2007: 653). Dolayısıyla bu modeller içerisindeki bölgesel inovasyon ağları, bireysel bir firma perspektifi ve bölgesel bir perspektiften, büyümeyi ve yeniliği tetikleyen bir etken olarak görülmektedir (Sternberg, 2000: 389).

Ekonomik coğrafya üzerine çalışanlar, bölgesel ve endüstriyel iktisatçılar bölgeler içerisindeki bağlantıların önemini vurgulamaktadırlar. Bunun nedeni, buluşlar ve inovasyonların bölgeler arası düzgün bir dağılış göstermemesi, aksine belirli bölgelerde kümelenme eğiliminde olmasıdır. Bu durumun olası nedenleriyle ilgili olarak bölgesel düzeyde yerel girdilere erişimdeki farklılıklar ve coğrafi olarak sınırlandırılmış dağınık

bilgiden söz edilebilir. Başka bir neden ise, girdi nitelik ve niceliklerinin özdeş olduğu durumlarda farklı tür yenilikçi çıktı düzeylerine sebep olan ve bölgesel inovasyon sistemlerinin nitelik ve niceliğiyle ilişkili farklılıklardır (Howells, 2005: 1221; Fritsch ve Slatchev, 2007: 1; Sternberg, 2007: 654).

Bölgesel inovasyon sistemlerine gösterilen ilgi, kısmen teorik analizlerdeki gelişmeler, kısmen rekabetçilik avantajının kaynağı olarak inovasyon faaliyetlerine artan ilgi ve kısmen de bölgesel farklılıkların giderilmesine yönelik yeni politikalara duyulan ihtiyacın bir sonucudur (Asheim vd., 2011: 876). Ayrıca bu ilgi, bölgesel düzeyde inovasyon faaliyetlerinin meydana gelebilmesi için sistematik bir ağ ilişkisi yaklaşımına duyulan ihtiyaçla da alakalıdır (Uyarra, 2010: 116). Bölgesel inovasyon sistemleri kapsamında yapılan vurgulardan en önemlisi, mekânsal uzaklıkların bireyler arası etkileşimin derecesini azaltma eğiliminde olduğu ve bu yüzden söz konusu etkileşimlerin en iyi şekilde bölgesel düzeyde gözlemlenebildiği ile ilgilidir. Yapılan bu vurgu, bir bölge ya da bölgeler sisteminin göreceli olarak küçük ve açık bir karaktere sahip olmasıyla da bağlantılıdır. Dolayısıyla konuyla ilgilenen araştırmacılar tarafından, bölgesel ekonomik çevre ve coğrafi yakınlığın yenilikçi firmalar için önemli olduğu kabul edilmektedir. Bu doğrultuda bölgelere özgü rutinler ve normların, bünyelerindeki firmaların davranışları ve aralarındaki işbirliği faaliyetleri üzerinde önemli bir rol oynadığı söylenmektedir (Andersson ve Karlsson, 2004: 4; Capello ve Nijkamp, 2009: 1).

Bölgesel inovasyon sistemleri üzerine yapılan çalışmalar, üzerinde durulan konular itibariyle üç farklı boyutta ortaya çıkmaktadır. Bu konular, aşağıdaki şekliyle sıralanabilmektedir (Doloreux ve Parto, 2005: 134):

- Özellikle üreticiler - müşteriler ve ayrıca geniş çaptaki araştırma kurumları - firmalar gibi inovasyon süreçlerindeki farklı aktörler arasındaki etkileşimler.

- Kurucu üretim sistemleri içerisine kurumsal bir nitelikle yerleştirilmiş inovasyon süreçleri kapsamında kurumların rolü.

- Politika yapıcıların bölgesel düzeydeki inovasyon sistemlerinin işler hale getirilmesi amacını taşıyan analizlere olan inancı.

Bölgesel inovasyon sistemi yaklaşımı, bir bölgede meydana gelen teknolojik gelişimin nasıl ortaya çıktığını irdelemeye çalışan normatif ve tanımlayıcı bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım ekonomik ve teknolojik organizasyon şekilleri olarak bölgelere vurgu yapmakta ve çeşitli bölgelerin yenilikçi kapasitelerinin artırılmasına yönelik politikalar ve ölçütlerde büyük ölçüde kabul görmektedir (Doloreux ve Parto, 2005: 148).

İnovasyon sistemleri kapsamında, ulusal ve uluslararası inovasyon politikalarının bölgesel bir boyut içermesi gerekliliğine dair birçok neden sıralanabilmektedir. Bunlardan biri, yalnızca belirli bölgelerde ortaya çıkabilen yenilikçi faaliyetler ve bu faaliyetlerle ilgili yoğunluklardan dolayı inovasyon süreçlerinde ortaya çıkan düzensiz dağılımlardır. Kavramın önemli olmasının bir diğer nedeni de, yerel ekonomik gelişimin anlaşılması zor boyutuna, daha yönetsel şekildeki bölgesel bilgi dağılımlarına ve öğrenme süreçlerine açıklık getirmiş olmasıdır. Bu bağlamda, küresel ekonomi politikalarının bölgesel bir düzeyde yönetiminin daha kolay olduğu söylenebilir. Dolayısıyla inovasyon politikalarının uygulamada tamamıyla etkin olması ve ekonomilere bir bütün olarak en büyük net faydayı sağlayabilmesi için, bölgeler arası farklılıklardan haberdar olunması ve bu farklılıkların çözümüne yönelik bir uyumun gerçekleşmesi gerekmektedir (Howells, 2005: 1225; Doloreux ve Parto, 2005: 137; Nuur vd., 2009: 125).

Yeni bölgesel izahatlar bölgeleri artan şekilde küreselleşen bir çevrede rekabet eden, örtük ve bölgeye özgü kaynak ve kapasiteleri geliştirme ve büyütme mücadelesindeki stratejik aktörler olarak betimlemektedirler. Kültürel ve kurumsal faktörler, belirli bölgesel ya da yerel özdeşlikler, yerelleşmiş öğrenme süreçleri, bölgeye has varlıklar ve yetenekler başarılı bir bölgenin doğasında açık bir şekilde bulunan

özelliklerdir. Böyle bir ahenk, endüstriyel ve bölgesel dinamiklere ışık tutabilecek teorik ve ampirik konseptler de sunabilmektedir (Uyarra, 2007: 245-255).

Günümüzde farklı tip inovasyon ağları ortaya çıkmış ve yayılmıştır. Bu kapsamda teknoloji parkları, öğrenen bölgeler ve bölgesel ekosistemler gibi bölgesel düzeydeki aktörler ve inovasyon süreçlerinin başarıya ulaştıran mekanizmaları destekleyen sistemler ulusal ve bölgesel düzeyde gelir ve istihdamı artırmaktadır (Schoonmaker ve Carayannis, 2010: 49).

Bölgesel inovasyon sistemleri farklı unsurlar ve bu unsurlara ilişkin farklı bilgi akışları arasındaki etkileşim düzeylerinden büyük ölçüde etkilenmektedir. Söz konusu etkileşimin etkinliği ise teknolojik alanlarda faaliyet gösteren özel firmalar, kamu araştırma enstitüleri ve yenilikçi girdi tedarikçileri gibi potansiyel işbirliği ortaklarının varlığıyla doğrudan ilişkilidir (Fritsch ve Slavtchev, 2007: 11). Bu kapsamda, bir bölgedeki işbirlikçi ortaklar şu şekildedir (Fritsch, 2004: 834):

- Müşteriler

- İmalat tedarikçileri

- Firmalara dönük hizmet sağlayıcılar - Diğer firmalar ve

- Kamu tarafından finanse edilen araştırma enstitüleri.

Bölgesel kapsamda sahip olunan kapasiteler kolektif rekabet malları yaratmak, bölgesel düzeydeki kuruluşlar, okullar, üniversiteler, teknoloji kurumları ve politik ve idari aktörler arasındaki iletişim ve işbirliğini sağlamadaki yetenekler olarak tanımlanabilir. Bu ürünler ve etkileşimler bölgesel firmaların yenilikçi kapasitelerini desteklemektedirler. Söz konusu bu kapasitelerin varlığı firmaların değişen çevreye uyumunu ve bölge içi / bölge dışı yeteneklerin inşasına, şekillenmesine ve bütünleştirilmesine imkân vermektedir (Teece vd., 1997: 516).

Bölgesel kapasiteler ve çevre kapsamında, mekânsal bir birimin inovasyon oluşumuna etki eden farklı mekanizmalar bulunmaktadır. Bu mekanizmaların niteliği ise dört farklı grup özellikle tanımlanmaktadır. Bunlar aşağıdaki şekliyle sıralanabilir (Brenner ve Broekel, 2009: 5-6):

- Birimin Sabit Özellikleri: Genellikle coğrafi profil, coğrafi konum ve doğal kaynaklar gibi özelliklerden oluşmakta ve zaman boyunca değişmemektedirler. Ayrıca, söz konusu bu özellikler diğer özelliklerle ilişkili olup, belirli bir ülke ya da bölgede hangi tür endüstrilerin aktif rol oynayacağıyla da doğrudan ilişkilidirler.

- Birimin Sahip Olduğu Nüfus Özellikleri: Nüfus büyüklüğü, nüfus yoğunluğu, (şehir ya da kırsal) yerleşim yapısı ve kültür bu başlık altında değerlendirilebilmektedir. Söz konusu bu özellikler sabit özelliklerden etkilenmekle birlikte, tarihi süreç içerisindeki olgu ve olaylar da bu karakteristiklerin oluşumunda pay sahibidirler. Ayrıca bu özellikler zaman içerisinde çok yavaş bir şekilde değişmektedirler.

- Politika Düzenlemeleri ve Birimdeki Faaliyetler: Bunlar vergi politikaları, politik düzenlemeler, eğitim, ulaşım, altyapı, kamu araştırmaları ve belirli bazı politika ölçütleri gibi özelliklerden oluşmaktadır. Birimdeki bu özellikler nüfus özellikleri, kültür ve ayrıca sabit özelliklerden etkilenmektedir.

- Birimdeki Ekonomik Faaliyetler: Bu tür faaliyetler endüstriyel yapı, firmaların sayısı, işgücü, firma ölçeği ve Ar-Ge faaliyetleri gibi özelliklerden oluşmaktadır. Ekonomik faaliyetler ayrıca birimdeki nüfus özellikleri ve politika düzenlemelerinden etkilenmektedir.

Şekil-10’da görüldüğü üzere, mekânsal özelliklerle şekillenen inovasyon faaliyetleri, sosyal ve ekonomik manada geniş bir etkileşimi içerisinde barındırmaktadır. Bu özellikler içerisinde yer alan tarihsel olaylar, birimin nüfus ve sabit nitelikleri, özel sektör ve kamu sektörü tarafından ortaya konan araştırmalar ve politika faaliyetleri gibi birçok unsur bu etkileşimlerde rol oynamaktadırlar. Bu çerçevede, mekânsal boyutun

önemini vurgulayan bölgesel inovasyon sistemleri, tüm bu etkileşimleri kapsayan dinamik bir yapı olarak ortaya çıkmaktadır.

Şekil-10: Mekânsal Bir Birimde İnovasyon Oluşumunu Belirleyen Etkileşimler

Kaynak: Brenner ve Broekel, 2009: 7.

Bölgesel inovasyon sistemleri, ulusal inovasyon sistemlerinin bir alt dalı olarak, kendisini çevreleyen daha büyük bir sistemin içerisinde işlev görmektedirler. Dolayısıyla, bir önceki alt bölümde değinilen makroekonomik düzenleyici bir çevre ve bu çevredeki çeşitli altyapılar, bölgesel inovasyon sistemleri içerisinde yer alan firmaların, organizasyonların ve kurumların gelişiminde de rol oynamaktadırlar. Ayrıca, bu bölümde vurgulandığı üzere, bölgeler ve bölgesel inovasyon sistemleri arasındaki ilişkiler de bu gelişimin gerçekleşmesinde pay sahibi olmaktadır. Bu bağlamda, bahsedilen tüm bu ilişkiler ve bölgesel inovasyon sistemlerinde yer alan aktörler Şekil- 11’de betimlenmektedir. Tarihsel Olaylar Nüfus Karakteristikleri Bireysel Mucitler Politika Faaliyetleri ve Düzenlemeler Kamu Araştırmaları Ekonomik Faaliyetler Ar-Ge Faaliyetleri Tesadüfi Olaylar İnovasyon Çıktısı İnov as y o n Ol uş u m u Sabit Karakteristikler

Şekil-11: Bölgesel İnovasyon Sistemleri ve Aktörler Arası Bağlantılar

Kaynak: Sternberg, 2007: 654.

İnovasyon sistemleri içerisinde görece olarak mikro bir düzeyde ancak sistem içerisindeki rolü bağlamında makro bir etkiye sahip bölgesel inovasyon sistemleri, Şekil- 11’de verildiği üzere karmaşık bir yapıya sahiptir. Sistem içerisinde faaliyet gösteren yenilikçi firmalar, özel ve kamu sektörü araştırma enstitüleri, yükseköğrenim kurumları gibi birçok organizasyon ve bunlar içerisinde yer alan temel ve uygulamalı araştırmalar ile uzman işgücü ise bu yapıyı meydana getiren başlıca unsurlardır. Bölüm içerisinde de bahsedilen bu dinamik yapı, gerek bölge içi inovasyon faaliyetleri gerekse de bölgeler arası ilişkiler ve bu kapsamdaki bilgi ve teknoloji transferlerinde etkin roller oynamaktadır. Ayrıca söz konusu bu makro etkiye paralel olarak bölgesel inovasyon sistemleri, uluslararası düzeydeki diğer sistemlerle olan etkileşimlerde de kilit rol üstlenmektedir. Yenilikçi Firmalar Ar-Ge Enstitüleri Yükseköğrenim Kurumları Uz ma n i şg ü cü , m ü şt eriler D is ip lin le r a ras ı araş tırm alar D is ipli n le r ar ası ar aş tır m a lar Uygulamalı araştırma

Uzman işgücü, temel araştırma

BÖLGESEL İNOVASYON SİSTEMİ - A BÖLGESEL İNOVASYON SİSTEMİ - B BÖLGESEL İNOVASYON SİSTEMİ - C ULUSAL İNOVASYON SİSTEMİ - 1

ULUSAL İNOVASYON SİSTEMİ - 2

Bölge içi ve dışı bilgi transferi

İKİNCİ BÖLÜM

İNOVASYON SİSTEMLERİ VE TÜRKİYE

İnovasyon sistemleri içerisinde yer alan ve bilim, teknoloji ve inovasyona dönük politikalarda rol oynayan bir dizi aktörden söz edilebilmektedir. Bu bileşenler genel olarak çeşitli kurum, kuruluş ve faaliyetlerden oluşmaktadır. Sistem içerisindeki işlevlerinin ayırt edilebilmesine yardımcı olabilmek amacıyla, söz konusu bu bileşenler aşağıda şekliyle gruplandırılabilir. Bu gruplar ise;

- Temel Kurumlar,

- Destekleyici (İşbirlikçi) Aktörler,

- Finansmana Yönelik Kurum, Kuruluş ve Faaliyetler, - Yenilikçi Firmalar olarak sıralanabilmektedir.

Bu doğrultuda, yukarıda bahsedilen grupları içerisindeki bazı bileşenlere Türkiye kapsamında değinilecektir.