• Sonuç bulunamadı

1.2. YÖNETİMLER ARASI MALİ İLİŞKİLER KAVRAMI VE

1.2.3. Bölgelerarası Eşitsizliklerin Giderilmesi Nedeni

Bölgeler arasındaki eşitsizlikler; geçmişten günümüze kadar yansımaları devam eden, sermayenin ve emeğin tek tarafta ve dengesiz olarak belli bölgelerde yoğunlaşan etkilerin sonucudur. Bölgelerin konumlarının ve toplumsal etkileşimlerinin bu tür bir eşitsiz dağılıma sebep olduğu görülse de, tarihsel olarak bakıldığında 18. yüzyılda sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan sermaye birikimi ve kalkınma biçimleri günümüzün bölgesel eşitsizliklerinin kaynağı olarak söylenebilir. Bu tür eşitsizlikler ve gelişmişlik düzeylerindeki farklılıklar sadece ülke farklılıklarına bağlı olmayıp, aynı ülkenin farklı bölgeleri için de ortaya çıkmaktadır (TMMOB, 2004: 1).

Bir ülkenin farklı bölgelerinde mali açıdan farklılıklar olduğundan söz edilebilir. Bu farklılıklara en önemli sebepler olarak doğal kaynaklar, gelir kaynakları, insanların nitelikleri ve hizmetlerin birim maliyetleri sayılabilir. Bu yüzden bölgelerin bazılarında gelire bağlı olarak refah düzeyi yüksek olurken, bazılarında daha düşük olabilmektedir (Arıkboğa, 2004: 22-23).

Bölgeler arası eşitsizlikleri ortadan kaldırabilmek için kamusal hizmetlerin halka sunulmasında asgari standartların sağlanması hedeflemektedir. Bunun için de merkezi yönetim, yerel yönetimlere kaynak aktarımı yapmaktadır. Söz konusu standartlar şu şekilde sıralanabilir (Ahmad ve Craig, 1997: 83-84):

 Sağlık, eğitim gibi temel bazı kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde standart şartlar sağlanması,

 Farklı bölgelerdeki yerel yönetim birimleri tarafından yerine getirilen hizmetlerin kalitesinin ortak bir seviyeye getirilmesi,

 Farklı bölgelerde ikamet eden halkın standartlarının eşitlenemese bile yakınlaşmasını sağlamak.

Bölgeler arası eşitsizlikler söz konusu olduğunda, geri kalmış bölgelerin kalkınmasına, eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına veya azaltılmasına yönelik çalışmalar gündeme gelmektedir. Bu çalışmaların ne şekilde olacağı ise; bölgelerin ve eşitsizliklerin kaynaklarının saptanmasına, yapılan planlamaların sosyal ve ekonomik niteliklerine ve ortaya konulan amaçlara göre değişiklik gösterecektir. Temel amaç devletin kaynaklarının en verimli şekilde kullanılması, uzun vadede ülkenin refah ve

gelişmişliğinin artırılması ise, bu amaçlar bölgeler arası eşitsizliklerin giderilmesi ile aynı yönde faaliyet göstermektedirler.

Bölgesel arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi konusunda en temel araç ise kaynakların ve artı değerin paylaştırılmasıdır. Sanayi devriminden sonraki dönemde bu paylaşım doğal kaynaklar ve emekten elde edilen artı değer iken, günümüzde bilgi ve bilginin varlığından elde edilen artı değer olarak görülmektedir. Bu yaklaşımla bilginin var olabilmesi sürecinde ortaya çıkan artı değere ilave olarak bilginin kendisinin de paylaşımı söz konusudur. Türkiye için yeniden paylaşım söz konusu olduğunda, hem ekonomik şartların kısıtlı olması, hem de belli bir paylaşım mekanizmasının işleyecek düzeyde olmaması sorunların yaşanmasına sebep olmaktadır. Yeniden paylaşım araçlarından olan teşvikler ve vergi indirimleri, üretime yönelik olarak bakıldığında kaynaklar olarak yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple bölgesel eşitsizliklerin ortadan kaldırılabilmesi için ilk yapılacak olan kaynakların paylaşımının sağlıklı bir şekilde formüle edilmesidir. Bir diğer ifadeyle Türkiye’de var olan bölgesel eşitsizlikler ve dengesizliklerin ortadan kaldırılabilmesi için sosyal devlet araçlarının uygulamaya konulması gerekmektedir. Söz konusu sosyal devletin temel aracı ise planlamanın bölgesel ve sektörel anlamda etkin olmasıdır (TMMOB, 2004: 7-8).

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE BELEDİYELERDE UYGULANAN PERFORMANS ESASLI BÜTÇE SİSTEMİ

2.1. 2006 YILINA KADAR BELEDİYELERDE UYGULANAN PLANLAMA- PROGRAMLAMA BÜTÇE SİSTEMİ

Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi bütçe adı verilen ve belirli bir düzen çerçevesinde ve önceliklere göre belirlenmiş belgelerle mümkün olmaktadır. Bütçe adı verilen bu belgelerde bahsi geçen hizmetler için gerekli olan gelir ve gider kalemleri kapsamlı olarak gösterilmektedir. Kamusal ihtiyaçlar için gerekli olan gelirler ile giderlerin, belli bir düzen çerçevesinde planlanması ve uygulanması gerekliliğinin ortaya çıkması bütçe sistemi kavramını doğurmuştur (Özen, 2008: 5). Yapısal olarak bütçe ve sistem kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşan bütçe sistemi, toplumun ihtiyaç duyduğu kamusal hizmetlerin yerine getirilebilmesi için sahip olunan kaynakların hedeflere göre saptanmış olan programlar ve faaliyetler ile kamusal kaynakların tahsisini sağlayan bir süreçtir (Ataç, 1990: 21).

Devletin farklı ihtiyaçlar neticesinde faaliyet alanlarının gün geçtikçe genişlemesi ve buna paralel gitmesi gereken gelirlerin bu genişlemeye ayak uyduramaması kamu kaynakları üzerinde büyük bir sıkıntı doğurmaktadır. Bu sebepten dolayı, kaynaklar üzerinde denetim kurmak ve eldeki kaynakları daha verimli bir biçimde kullanma zorunluluğu doğmaktadır. Devletin gelişen şartlar karşısında ekonomik ve mali zorluklarla karşılaşması, bütçe ve bütçeleme sistemi kavramlarının öneminin artmasına sebep olmuştur. Bu sebepten dolayı da bütçeleme sistemleri bu soruna bir çözüm yolu bulmak amacıyla sürekli gelişim göstermiştir (Edizdoğan, 2007: 394).

Bütçeleme sistemleri kamu kaynaklarının kullanımı sürecinde etkili olan etkenlere ve bu süreçten beklenen sonuçlara göre farklılıklar göstermektedir. Klasik bütçeleme sistemi anlayışıyla başlayan uygulamalar günümüzde PEBS uygulamasına dönüşmüş durumdadır. Bütçe sistemlerini geçmişten günümüze doğru inceleyecek olursak; Geleneksel Bütçe, Performans Bütçe, Program Bütçe, Planlama-Programlama- Bütçe Sistemi, Sıfır Esaslı Bütçe Sistemi ve Performans Esaslı Bütçe Sistemi şeklinde bir sıralama görülmektedir (Özen, 2008: 7).

İngiltere’de ortaya çıkan daha sonra Fransa'nın etkisinde geliştirilen, ilk bütçe sistemi olarak kabul görmüş olan “Klasik (geleneksel) Sistem”, uygulanacak kamu hizmetlerinin nitelik ve niceliklerine bakılmaksızın, hizmetleri uygulamaya koyacak kuruluşların ihtiyaçlarını esas almaktadır. Başka bir deyişle bu sistemin temeli, kamu

kurumlarının yaptığı hizmetler değil, ihtiyaçları karşılayabilmek için ne kadarlık bir bütçeyle hangi malzeme ve hizmetleri gerçekleştirilebileceğidir. Kamu kuruluşlarının hangi harcama kaleminden ne kadar bütçe ödeneğine ihtiyacı olduğunun belirlenmesi sistemin temelini oluşturmaktadır (Mutluer vd., 2005: 101). Klasik bütçe sistemi girdi ve kuruluş odaklı bir bütçe sistemidir. Uygulanan hizmetler sonucunda nasıl bir sonucun üretildiği bu sistem açısından önem arz etmemektedir (Tosun, 2007: 150).

Klasik (geleneksel) bütçe sistemlerinden modern bütçe sistemlerine geçiş “Performans Bütçe Sistemi” ile başlamaktadır. Performans bütçe sisteminde amaç, kamu hizmetleri için sahip olunan kaynaklardan en iyi hizmet çıktısına sahip olmaktır. Bu bütçe sisteminde, bütçeleme süreci bir yönetim aracı, bütçe ise bir iş ya da çalışma programı olarak kabul edilmektedir (Candan, 2007: 105).

“Program Bütçe Sistemi”, alternatif seçenekler arasından faydası en fazla olanın seçilerek uygulandığı bir bütçe sistemidir. Diğer bir tanımlamaya göre ise PBS, kamu hizmetleri arasından toplumun ihtiyaçlarına göre en uygun kalemlerin seçilmesi ve kamu hizmetleri taleplerinin belirlenmesidir. PBS, kaynakların maliyeti, kamu hizmetlerinin sonuçları ve toplum refahı konularına da odaklanmaktadır (Özen, 2008: 12).

“Planlama-Programlama Bütçe Sistemi”, performans bütçe ve program bütçe sisteminin devamı niteliğinde olup, daha geliştirilmiş şeklidir. Esasında performans bütçe sistemi ve PBS’nin ayrı ayrı geliştirilmesiyle birleştirilmiş olan bir süreçtir. Kamu kaynakları ile ilgili faaliyet programları arasındaki ilişkiyi amaç edinmiş, “maliyet-fayda” gibi analiz teknikleriyle amaçlara ulaşmada karar verici nitelikteki kişilere sunulan seçenekler arasından en rasyonel olanı belirleyerek, sınırlı kaynaklarla en yüksek verimi minimum maliyetle gerçekleştirmeyi hedef edinmiş bir bütçeleme sistemidir (Bülbül vd., 2005: 75).

“Sıfır Tabanlı Bütçe Sistemi”, ekonomik şartlar altında hızlı ve olağanüstü değişimlerin olduğu durumlarda, uzun dönemli hedefler ve planlar kapsamında sınırlı durumdaki kaynakların etkin dağılımını sağlamak ve klasik bütçelemenin eksikliklerini giderebilmek için geliştirilmiş bir sistemdir (Edizdoğan, 2007: 408). Bu sistemde, klasik bütçe sisteminin aksine bir önceki yıl harcama kalemleri ve tutarları dikkate alınmaksızın en baştan bir bütçe politikası belirlenmektedir. Bütçe hazırlama aşamasında harcama yapılacak alanlar ve bu harcamaların gerekçeleri yeniden gözden geçirilmektedir.

Hizmetler kurumlar tarafından daha önce yapılmış olsa bile göz ardı edilerek bütçeler sil baştan yapılmaktadır (Mutluer vd., 2005: 105).

“Performans Esaslı Bütçe Sistemi”, kamu idarelerinin yapmakla görevli oldukları hizmetler bakımından gerçekleştirilmesi gereken amaç ve hedefleri ile bunların gerçekleşebilmesi için belirlenmesi gereken birim maliyetlerin önemsendiği bir bütçe sistemidir. Görevleri gereği hizmet üretimi yapması gereken kamu kuruluşlarının ilk amacı etkinlik konusu olup, maliyetlerinin tutarı ile miktarları arasındaki uyum önem arz etmektedir. Verilen hizmetlerin niceliği kadar nitelikleri de önem taşımaktadır (Akdoğan, 2005: 358).