• Sonuç bulunamadı

D Bölümünün Müzikal Açıdan Yorumlanması

ANA SESLER

2.9. Konstas’ın Nazariyat Kitabı

2.9.1. Konstas’ın Nazariyat Kitabı Ve İçindekiler

2.9.2.4. D Bölümünün Müzikal Açıdan Yorumlanması

“İlallah azizin kuvetiylen, dorduncu marafeti icun musikii, nim yolu icun: Ftoralar icun ve kanonlar icun”.

Eserin dördüncü ve son bölümünde arıza anlamına gelen ve ftora denilen işaretler anlatılmıştır. Bu arızalar musiki sanatının en zor dalı olup, diğer üç bölümün temellerini anlamadıkça öğrenilemezler. Bu işaretler daha çok perdeler arasındaki

aralıkları değiştirmek için yazılırlar ve takip ettikleri kural nim kuralı olarak adlandırılır. Her havanın kendisine ait bir ftorası vardır. Bunların dışında Konstas beş adet ftoradan dördünün ismini Türkçe olarak göstermiştir: Bunlardan birincisi ikinci yamak havanın ftorası, ikincisi hüzzamın, üçüncüsü birinci hava ailesinden eviçin, dördüncüsü ikinci hava ailesinden eviçin ve beşincisi sebanın ftoralardır. Bu ftoraların bazıları gerekli, bazıları ise gereksizdir. Buna göre, en iktizalı (gerekli) olanlar, ilk dört ana havanın ve nenano’nun ftorası’dır. Nenano’nun ftorası yazıldığı perdeden bir sonraki perdenin aralığını yarım sesli (tonlu) hale getirir.113 Yamak havaların özel ftoraları gerekmediğini için ana havaların ftoralarını kullanabilirler. Konstas bu beş ftoranın eski ustaların sessiz işaretleriyle karıştırıldıklarını yazmıştır. Ancak bu işaretler hem arızanın karşılığına gelen anlamı, hem de neumatique’yi (bir notayı değil, ezginin büyük bir kısmını) kapsardı. Konstas verdiği musiki örneklerinde her iki türü (eski asil yol ve karışık dediği yol) yazmış, ftoraları takip ettikleri yola göre ikiye ayırmıştır. Birinci, ikinci ve dördüncü havanın ftoraları (sağ) ana perdelerin yolunu, üçüncü ve ikinci yamak havanın ftoraları nim yolunu takip etmişlerdir. Bu ftoralar kullanılırken havaların nağmelerini gösterirler. Herhangi bir perdenin üzerinde konulduklarında da; ait oldukları yolun ve havanın nağmesi ortaya çıkar.

Ftoralar özelliklerine göre dört sınıfa ayrılır: Konstas ilk sınıftaki özelliğe çevirme adını vermiş ve çevirme terimiyle göçürülmeyi kastetmiştir. Verdiği örnek uşşak nağmesi ile başmakta, hüseyni perdesinde hicazlı, hüseyni perdesinde acemli ve nevalı göçürmeler yapıp, başladığı yere geri dönmektedir.

İkinci özelliğe ispatlık denilmiştir. Türk musikisi ile karşılaştırıldığında da; bu musikideki bir nağmeyi belli bir makama bağlayabilmek için, en az üç adet perde veya iki adet aralık gereklidir. Örnek olarak hicaz makamında sadece nim hicaz veya (nim) kürdi perdesini göstermek yeterli olmaz. Bir ftorayı göstermekle ezginin ne kadar havada olduğu belli olmamakta ve ftora havanın ispatı ortaya çıksın diye tekrardan yazılmaktadır.

Üçüncü özelliğe nimleme denilmiş ve bu terim kilise musikisinde arızaların sadece koyuldukları perdeyi değil, bütün dörtlü veya beşliyi etkilemiştir. Arızaların

113 Konstas’ın verdiği tarif budur. Ancak kanaatimize göre bu arıza işaretinden sonra yukarıya veya peste doğru bir hicaz dörtlüsünün meydana gelmektedir.

kullanılış şekline göre bir dörtlü veya beşlinin bütün seslerini göstermeden, başka bir arıza kullanılmaz.

Dördüncü özelliğe eğlenmek114 denilmiştir. Bu terim perdeleri değiştirmek ve o perdelerin üzerinde biraz durmak anlamına gelmektedir. Buna göre melodinin aynı motifleri kullanıldığında her motifin son perdesinde bir zamandan fazla durulur. Konstas son olarak tanbur resmi çizerek, bütün tam ve nim perdeleri, bunların isimlerini ve tanburun dört telini, perdelerin bölümlerini rakamla ve detaylı şekilde göstermiştir. Buna göre hüseyni aşıran perdesinden neva perdesine kadar her ana perdenin üç ayrı perde yeri, hüseyniden tiz hüseyni perdesine kadar ikişer perde yeridir. Sonuç olarak 21 ile 14 perdenin toplanmasıyla en az 35 adet perdeyi göstermiştir. Bu eserde yer almayan Yunanca nüshasında bulunan perdelerin tizden peste ve pesten tize doğru sırası şöyledir:

YEGAH, pest beyati, pest hisar, sorizen, hüseyni aşıran, pest acem, acem aşıran, IRAK, geveşt, Rahavi, RAST, zirgüle, hümayun, DÜGAH (UŞŞAK), kürdi, zemzeme, nihavend, SEGAH, kara dügah115, buselik, ÇARGAH, saba, hicaz, NEVA, beyati, hisar, şuri, HÜSEYNİ, acem, hüzzam, EVİÇ, mahur, zavil, GERDANİYE, zirefken, şehnaz, MUHAYYER, sümbüle, tiz nihavend, TİZ SEGAH, tiz kara dügah, tiz buselik, TİZ ÇARGAH, tiz saba, tiz hicaz, TİZ NEVA, tiz beyati, tiz hisar, TİZ HÜSEYNİ. Karamanlıca nüshasında 31 olan perde sayısını, daha sonra yazdığı Yunanca nüshasında 46’ya çıkartmıştır. Aralardaki fark her iki tam perdenin arasında bir değil, iki yarım perde göstermesidir.

Konstas Rum cemaatinden Osmanlı musikisiyle meşgul olanların ilk kişilerindendir. Ondan önce sadece P. Halacoğlu (1728) ve onun talebesi Marmaralı Tinos adasının eski başpiskoposu Kirilos (1750’ler) Osmanlı musiki çalışmışlardır. Kilcanidis daha sonra eserini yazmış (1881) ve Konstas’tan faydalandığını açık şekilde belirtmiştir. Konstas’ın şemasında sol sütunda tam (ana, sağ) perdelerin, sağ sütunda ise yarım perdelerin yerleri ve isimleri gösterilmiştir. Yegahtan tiz hüseyni perdesine kadar uzanan perdelerin isimleri sadece Türkçe olarak (Karamanlıca) yazılmıştır. Perde isimlerinin sol ve sağlarında perdelerin ftoraları yer alır ve özellikle nim perdelerin

114 Konstas bu terimi sıkça kullanmış ve kanaatimize göre kelime gerçek anlamından uzak kalmamıştır. Eğer musiki bir bakımdan eğlenmek anlamına geliyorsa, bu arızalarla eğlenmek mümkündür, daha doğrusu perdelerle oynamak musikinin verdiği zevklerden biridir.

115 Bu perde sadece Kirilos Marmarinos (1750’lerde)’un kitabında rastlanmıştır. Konstas ile aynı dönemde yaşadığı için ilk kimin kullandığı sorusunu ilerdeki araştırmalar çözecektir.

belirgin işaretleri ana perdelerin arıza halini gösterir. Yegah ve hüseyni aşıran perdeleri arasında yeni bir perdenin adı yer alır ki; bu perde sorizen perdesidir. Bu perde birinci havanın ftorası ile gösterildiğine göre üzerinde uşşaklı kalışlar yapılmalıdır. Konstas bu konuda fazla bilgi vermemişse de, şuri perdesinin alttan pest yediliği olması muhtemeldir. Rast perdesi üzerinde çargahın arızası varsa, o zaman ırak perdesi geveşt perdesine dönüşür.

Bu kısımdan sonra Konstas musiki örnekleri vermiş, bu örneklerden önce önemli bir açıklama yaparak, kilise musikisinin nazariyat anlatımında pentatonik sistemi kullandığını belirtmiştir: Yedilikler perde yolu ile sayılabilir, ancak bunların nağmeleri, nim yolu ile yapılır. Böylece, Aneanes’ten (yegahtan) yedi perde yukarıya doğru Ağiya (neva) nağmesi olur. Ağiya kelimesinin hemen yanına muhayyer perdesinin ve neva perdesinin bir beşli üzerinde muhayyer perdesinin meydana geldiğini yazmıştır.

Bu örneklerde havaların tiz yedilikleri bulunur ve bazılarında Türkçe isimlerini vermiştir. Böylece üçüncü yamak havanın yediliği hakkındaki örnekte eviç perdesinin nasıl acem perdesine dönüşebildiğini ve yine ırak perdesinde nasıl karar verebildiğini göstermiştir. Rastın (dördüncü yamak havanın) yediliği mahurdur. Bu bölümün sonunda ftoralardan hangilerinin birbirleri yerine yazılabildiklerini belirtimiş, çargah, neva (diyatonik ve kromatik116) arızalarının koyuldukları perde üzerinde değişiklik yaratmayacağını göstermiştir. Örneğin neva üzerine hüzzamın arızası yazıldığı zaman, bu arıza neva perdesini değil, ondan sonraki perdeleri etkilemektedir. Hicazın arızası ise o perdeyi yarım perdesine dönüştürür.117 Bu durumda Konstas; bir kişinin musiki içerisinde gösterdiği kuralları öğrendikten sonra, istediği kadar hava (makam) yaratabildiğini ve bu havalara yapma hava denildiğini yazmış, yapılabilecek bütün havaları bir şema içerisinde göstermeye çalışmıştır.

116 Diyatonik, kromatik ve anarmonik yeni metoda göre bütün havaları içeren çeşitlerdir. Konstas’ın eserinde bu terimler yer almadıkları için kullanılmamıştır. Burada kullanılmasının sebebi ise nevada kullanılan arıza işaretinin ayrımını gösterebilmektir. Zira kromatik çeşitte hicazlı ve hüzzamlı, diyatonik çeşnide uşşaklı, rastlı, buselikli, anarmonik çeşitte ise, çargahlı ve acemaşiranlı ezgiler yer alır.