• Sonuç bulunamadı

Aydınlatılmış Onam Kavramı ve Kanuni Dayanakları

3. AYDINLATILMIŞ ONAM

3.1. Aydınlatılmış Onam Kavramı ve Kanuni Dayanakları

Aydınlatma, bir sorunun ya da bir kavramın tüm içerikleriyle açıklanmasıdır146. Konumuz açısından aydınlatma, hekimin vereceği bilgilerle hastanın, uygulanması düşünülen tıbbi teşhis, tanı ve tedavi üzerinde serbestçe karar verebilecek duruma getirilmesidir147. Onam kişinin kendisi ile ilgili bir konuda başka bir kişinin tasarrufta bulunmasına izin vermesi halidir. Aydınlatılmış onam ise hekimce mental yeterliliği olan hastaya tanı ve tedavisi için uygulanması gereken, bedensel ya da ruhsal iyileştirmeye yönelik tıbbi yöntemlerin, yöntemlerin içerdiği risklerin, alternatif tedavi yöntemleri ile birlikte anlatımı ve tedavi edilmez ise sağlık gidişatı ve hastalığın seyrinin ne olacağı hakkında ayrıntılı aydınlatma yapıldıktan sonra, hastanın bilinçli ve serbest iradesi ile kendisine önerilen tıbbi tedavi yöntemini sözlü ya da yazılı olarak kabul etmesidir148.

146 TDKS, s.112.

147 KÖPRÜLÜ, “Ömer, Hekimin Hukuki Sorumluluğu”, İBD., Y.1984, C.58, S.10-11-12, s.589-613. 148 AKYILDIZ/HAKERİ/ ÇELİK/ SOMER, Tıp Hukuku Atölyesi I, Birinci baskı, Ekim 2013, s.25.

70 Aydınlatılmış onam ilkesi dolaylı olarak yararlılık, zarar vermeme ve özerkliğe saygı gibi diğer etik ilkelerin de uygulanmasını sağlar.

Vücut bütünlüğü ve kişinin kendi geleceğini belirleme hakkı, kişiye tanınan en yüksek değerlerdeki haklardandır. Bu haklar hekimin tıbbi müdahalesinin hukuksal niteliğini doğrudan belirleyen haklardır. Hastanın kendi geleceğini belirleme hakkı hekimin aydınlatma yükümlülüğünün hukuksal temelini ve ölçütünü oluşturmaktadır149. Aydınlatma hekimin ana ödevlerinden birisidir. Hekim doğruluktan ayrılmayarak, hastanın anlayabileceği basitlikte ve açıklıkta anlatmalı, hastanın özel aydınlanma gereksinimini gözeten ve aydınlanma hakkından vazgeçme isteğine saygı gösteren bir tutum izlemelidir.

Hukukumuzda aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin açık bir hüküm Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 15/1. maddesinde yer almıştır150.

Ülkemizde hastanın aydınlatılması ile ilgili gerekli koşulları düzenleyen, aydınlatılmış onam başlıklı bir düzenleme mevcut değildir. Ancak aydınlatma, aydınlatılmış onam ile ilgili kavramlar bazı genel ve özel nitelikli kanunlarda direk ya da dolaylı olarak dağınık bir biçimde düzenlenmiştir.

Aydınlatılmış onam diğer bir deyişle hekimin aydınlatma yükümlülüğünün hukuki dayanağınını 1982 Anayasası’nın 17/2. maddesi oluşturmaktadır.

Aydınlatılmış onamın ile ilgili diğer bir düzenleme de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’dur. Kanunun 23. maddesinde kişisel özgürlüklerden vazgeçilemeyeceğini, aynı Kanunun 24. maddesinde kişilik hakkına ve kişiliği oluşturan varlıklara karşı hukuka aykırı müdahalede bulunanlara karşı hangi yaptırımların uygulanacağı düzenlenmiştir.

Tıbbı Deontoloji Nizamnamesinin 14/2. maddesinde “….. teşhise göre alınması gerekli tedbirlerin hastaya açıkça söylenmesi lazımdır” denilmekle bu hususa işaret edilmiştir. Hükümde hastanın maneviyatı üzerinde olumsuz etki oluşturmak suretiyle

149 HAKERİ, s.270.

71 hastalığın artması ihtimalinin bulunmadığı hallerde, teşhise göre alınması gereken tedbirler hakkında hastanın aydınlatılabileceği düzenlenmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 90/2-g maddesinde “…..deneyin mahiyet ve sonuçları hakkında yeterli bilgilendirmeye dayalı olarak açıklanan rızanın yazılı olması…” denilerek aydınlatma yükümlülüğüne işaret edilmiştir. Aynı Kanunun 26/2. maddesinde aydınlatılmış onam, ilgilinin rızası adı altında düzenlenmiştir. Söz konusu madde “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” şeklindedir. Kişi, vücut bütünlüğü ile ilgili hakları üzerinde sınırsız bir hakka sahip değildir. Dolayısıyla hiç kimse sağlığına zarar verecek fiillere rıza göstermeye yetkili değildir.

1219 sayılı tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair kanunun 70. maddesinde açıkça tıbbi müdahalelerde hasta rızasının alınması gerektiği belirtilmiştir. Madde hükmü ile yasal temsilcisi olmadığı ya da bulunamadığı hallerde veya müdahale yapılacak hastanın rıza göstermesinin mümkün olmadığı hallerde, onam alınmasının şart olmadığı öngörülmüştür. Düzenlemeye göre büyük cerrahi müdahaleler öncesinde alınacak onamların yazılı olması gerekliliği istisnai nitelikteki hükümlerdendir.

Aydınlatılmış Onam ile ilgili olarak en ayrıntılı düzenleme ise Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 26. maddesinde yer almaktadır. Madde hükmü ile hangi konularda hekimin hastasını aydınlatması gerektiği düzenlenmiştir. Bu kapsamda hekim hastasını, sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanışı ve olası yan etkileri, olası tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır.

2238 sayılı Organ ve Dolu Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkındaki Kanunu’nun “Muvafakat” başlıklı 6. maddesi, “Bilgi Verme ve Araştırma Yükümlülüğü” başlıklı 7. maddesi ile hekimlerin, vericiye, organ ve doku alınmasının yaratabileceği tehlikeler ile bunun tıbbî, psikolojik, ailevi ve sosyal sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi vermekle yükümlü oldukları belirtilmiştir. 2827 sayılı Nüfus Planlaması

72 hakkında Kanunu’nun “Sterilizasyon ve Kastrasyon” başlıklı 4. maddesi, “Gebeliğin Sona Erdirilmesi” başlıklı 5. maddesi, “Gebeliğin Sona Erdirilmesinden İzin” başlıklı 6. maddesinde de aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin düzenlemeler mevcuttur.

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 7-15-20. maddeleri ile yönetmeliğin “Rıza Olmaksızın Tıbbi Ameliyeye Tabi Tutulmama” başlıklı 22. maddesinde, tıbbi müdahalelerin hukuka uygunluğu bakımından temel ilkeye yer verilmiş; kanunda gösterilen istisnai haller dışında, kimsenin rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi müdahalelere tabi tutulamayacağı açıkça düzenlenmiştir.

Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük’de yer alan çeşitli maddelerde izin belgesinden ve bunun imzalanmasından söz edildiğinden, rahim tahliyesi ve sterilizasyon işlemleri açısından yazılılık şartı aranmaktadır.

Aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin uluslararası düzenlemeler ise 1981 yılında Dünya Tabipler Birliği tarafından yayınlamış Lizbon Hasta Hakları Bildirgesidir. Bildirinin 3.maddesine göre hasta, yeterli ölçüde bilgilendirildikten sonra tedaviyi kabul ya da ret etme hakkına sahiptir. Bu madde ile hastanın aydınlatılma hakkı, uluslararası boyuttaki bir metinde ilk kez yer almıştır. Diğer bir düzenleme Amsterdam Bildirgesidir. Bildirinin 3/1.maddesinde; hastanın bilgilendirilmiş onayı, herhangi bir tıbbi girişimin ön koşulu olarak belirlenmiştir. Aydınlatılma hakkının hangi durumlarda kısıtlanabileceğine de bu bildirge de yer verilmiştir. Buna göre aydınlatılma hakkı, ancak hasta üzerinde açık ve olumsuz bir etkisi olduğunu destekleyen geçerli nedenlerin varlığı halinde ve hastanın bilgilendirilmeyi istememesi halinde kısıtlanabilecektir. İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesinin İkinci Bölümü “Muvafakat” başlığı altında aydınlatılmış onamdan ayrıntılı bir şekilde bahsetmektedir.