• Sonuç bulunamadı

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İle Vergi Mükelleflerine Sağlanan

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (İHEB)’ndeki hakların bazılarını güvenceye almak amacıyla hazırlanmıştır. Sözleşme bu bakımdan İHEB’nin tanıdığı sosyal hakları içermemekte, yalnız insan haklarının tarihsel olarak birinci kuşağı içerisinde kabul edilen klasik hak ve özgürlüklere yer vermektedir286. İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerinin Koruma Avrupa Sözleşmesi, Avrupa’ da insan haklarının korunması açısından en temel sözleşme olması bakımından sözleşme ve sözleşmeye yapılan ek protokoller BM Teşkilatı’ nca kabul edilen ve Anayasamızda kişi hakları ve siyasi haklar adı altında düzenlenen özgürlüklerin bir bölümünü kapsamaktadır. Sözleşme ve eklerinde yer

284 BOZKURT, ÖZCAN, KÖKTAŞa.g.e., s. 246-247. 285

GÖKBEL, a.g.t., s. 191.

286

Yasemin ÖZDEK, Avrupa İnsan Hakları Hukuku ve Türkiye, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü İnsan Hakları Araştırma ve Derleme Merkezi, Ankara, 2004, s. 329.

alan haklar sınırlı olduğu gibi, öngörülen hakların çeşitleri ve unsurları da ayrıntılı bir şekilde düzenlenmemiştir. Bu açıdan sözleşme, tüm hak ve özgürlükleri kapsamına ve güvence altına almamaktadır. Sözleşme ile güvence altına alınmış hak ve özgürlükler zaman içinde yapılan ek protokolele genişletilmiştir. Sözleşme ile bireyin hakları sınırlı da olsa uluslar arası bir güvenceye bağlanmış ve bireye özgürlüğünü çiğneyen devletten şikayetçi olabilmesine imkan sağlanmıştır287.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özelliklerini bireyi uluslar arası hukukta hak sahibi yapması, kişisel başvuru hakkının temel alınması, ortaklaşa güvence, iç hukuk düzeninde doğrudan uygulanabilmesi ve yabancıların da yararlanabilmesi gibi özelliklere sahip olmaktadır.

1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Bireyi Uluslar arası Hukukta Hak Sahibi Yapmıştır

Sözleşme bireyi uluslar arası hukukun bir kişisi haline getirmiştir. Sözleşmenin başlangıcında insan haklarına saygıda ortak anlayıştan ve hukukun üstünlüğüne dayalı ortak mirastan söz edilmektedir. Sözleşme hem iç hem uluslar arası hukuku kapsamakta olup kural koyucu bir sözleşme niteliğindedir288. İnsan haklarının çiğnenmesinden dolayı uluslar arası hakim önünde yargılanması, uluslar arası adaletin ulusal adalete benzetilmesi bireyin uluslar arası hukukta da hak sahibi olmasını sağlamıştır289.

2. Kişisel Başvuru Hakkı AİHS’nin Temelidir

Bireysel başvuru hakkı, sözleşme ile getirilen denetimin en önemli parçasıdır. Bu yolun işleyebilmesi için, taraf devletlere sözleşme ve protokollerinde tanınan hakların diğer taraf devletlerden biri tarafından ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek kişi, hükümet dışı her kuruluş veya kişi gruplarının mahkemeye başvurabilmeleri için, kişisel başvuru yolunun etkin bir şekilde kullanılmasına hiçbir suretle engel olmama görevi verilmiştir. Kişisel başvuru yolu, taraf devletlerin temel

287 Halil KALABALIK, İnsan Hakları Hukuku Ders Notları, Değişim Yayınları, 2004, s. 114. 288

Durmuş TEZCAN, Mustafa Ruhan ERDEM, Oğuz SANCAKDAR, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında Türkiye’ nin İnsan Hakları Sorunu, Seçkin Yayınları, Ankara, 2004, s. 68.

hak ve özgürlüklere daha saygılı olmalarını sağlayan hukuki bir yoldur. Bu yol ile kişi devlete karşı etkin bir şekilde korunabilmektedir290.

3. Ortaklaşa Güvence – Devlet Başvurusu

Her sözleşmeci devlet kendini ve diğer devletleri sözleşmeye saygılı olup olmadıklarını denetlemekle yetkilidir. Bu ise sözleşmenin öngördüğü devlet başvurusu yolu ile yapılmaktadır291. Ortaklaşa güvence adı da verilen bu yükümlülük yalnız kendi vatandaşlarını veya kendi çıkarlarını korumaya yönelik değil, sözleşmenin uygulama alanı içinde bulunan herkesin haklarına ve genel olarak da sözleşmeye saygı gösterilmesi amacına yöneliktir. Böylece sözleşme ile bir “Avrupa Kamu Düzeni” oluşturulmaktadır292.

4. Sözleşmenin Sağladığı Güvence Talidir

İnsan hakları alanında uluslar arası denetim kurumları, ulusal yargı organlarının veya yasama organlarının yerine geçmek üzere değil, tasarruflarının sözleşmeye uygunluğunu denetlemek ve eksikliklerini tamamlamak işlevi görürler. Buna “subsidiarite” ilkesi denilmektedir. Sözleşmenin benimsediği düzende, insan haklarının iç hukukta korunması asıldır. Uluslar arası korunma ikincil niteliktedir. Bu nedenle bireyin sözleşmenin ön gördüğü düzenlemeden yararlanabilmesi için iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekmektedir. Sözleşmenin öngördüğü koruma tamamlayıcı bir korumadır293.

5. Sözleşmenin Sağladığı Haklardan Yabancılar da Yararlanır

Sözleşmenin bir özelliği de sözleşme kurallarının yalnız kendi ülke vatandaşlarına değil ülkesi içerisinde bulunan yabancılara da uygulanabilmesidir. Sözleşmenin birinci maddesinde de belirtildiği gibi, devlet sözleşmede öngörülen hak ve özgürlükleri kendi yetki alanında bulunan herkese tanımak zorundadır. Sözleşmeye taraf devletler, sözleşmede yer alan hakları yalnızca kendi

290 KALABALIK, a.g.e., s. 114. 291

TEZCAN, ERDEM, SANCAKDAR, a.g.e., s. 68.

292

KALABALIK, a.g.e., s. 115.

vatandaşlarına değil ayrım gözetmeksizin ülkesi içerisinde bulunan herkese tanımakla yükümlüdür294.

6. Objektif Düzen Fikrine Dayanır

Sözleşmenin objektifliği ile güvence altına aldığı hak ve özgürlüklerin karşılıklılık esasına bağlı bulunmaması kastedilmektedir. Sözleşme düzenlediği hakların etkili ve gerçek bir koruma altına alınmasını ve bu alanda ortak Avrupa standardının gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla, taraf devletler arasında karşılıklılık ilkesini tamamen dışlamakta ve bunun geçekleştirilmesine yönelik yükümlülükler getirmekte ve denetim sistemini de bu sisteme oturtmaktadır295.

7. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İç Hukuklarda Doğrudan Uygulanma Özelliğine Sahiptir

AİHS’ni diğer sözleşmelerden ayıran temel noktalardan birisi de, sözleşmenin iç hukukta doğrudan uygulanabilir bir nitelik taşımasıdır. Sözleşme taraf devletlerin iç hukuk düzenlerinde, doğrudan uygulanılırlığa sahip bulunan, dolayısıyla mahkemeler önünde doğrudan ileri sürülebilecek bir kurallar bütünüdür. AİHS Avrupa Kamu Düzenini sağlamak amacıyla kabul edilen bir yasa- sözleşme olduğu için, taraf devletlerin benimsedikleri sistem ne olursa olsun, doğrudan uygulanma özelliğine sahiptir. Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmeleri’nde doğrudan uygulanma özelliği mevcut değildir. Düzenlenene hakların güvence altına alınması için iç hukuk mercilerine ve onların alacağı yasal ve anayasal tedbirlere gerek bulunmaktadır296.