• Sonuç bulunamadı

2. AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TEMEL İKTİSADİ MALİ KURUMLARI VE

2.2. Avrupa Birliği’nin Kurumsal Yapısı

95

Güvenlik Politikası, Adalet ve İçişleri gibi iki farklı yapının da dahil edilmesini sağlayarak birlik olma yolunda AB’ye yeni bir adım atılmasını sağlamıştır (Çaman, 2017: 8).

Son olarak 2009 tarihli Lizbon Antlaşması’na da değinmek gerekirse; AB’nin daha etkin, daha demokrat, daha şeffaf ve daha küresel ölçekte güçlü ve bütüncül olmasının hedeflendiğini görmekteyiz. AB, tüzel kişiliğinde “birlik” olarak ifade edilmekte ve 3 sütunlu yapı kaldırılmaktadır. Ancak burada Ortak Dış ve Güvenlik Politikaların hala hükümetler arası niteliği büyük ölçüde korunmuştur.

AB tarihi kısaca incelendiğinde görülecektir ki, ekonomik hedefler etrafında başlayan bu birliktelik zamanla siyasal hedeflere yönelmiş, bu hedefleri gerçekleştirmek üzere bütünleşme hareketleri hayata geçirilmiştir. Yaşanılan küresel ekonomik kriz ise siyasi hedeflerin gerçekleşme ihtimalini azaltarak başarısını sorgulatmaktadır.

AB gerek bünyesinde barındırdığı devletler itibariyle, gerek kendi varlığı ile dünya tarihi içinde her zaman önemli bir aktör olarak yer almıştır. Gerek iç Pazar, gerek uluslararası ilişkiler, gerek bilgi ve teknoloji birikimi, gerek kültürel ve sosyal değerleri ile önemli bir uluslararası aktör olmuş, böylelikle AB’de meydana gelebilecek olan her türlü siyasi, ekonomik ve politik değişimler tüm dünyanın ilgisini çekmiştir.

96

AB baktığımızda kurumlardan oluşmakta ve idare edilmektedir. Hatta AB’de ulusal hükümetler karşısında güçlendirilmiş olan AB kurumları oluşturulmuştur.

Son yaşanılan kriz ise kurumların sorgulanmasına ve de sistem için öneminin düşünülmesine neden olmuştur. Örneğin, yaşanılan ekonomik krize siyasi krizler, sosyal ve toplumsal olaylar eşlik etmiş, özellikle AB vatandaşları da kendilerinin kurumlar tarafından temsil edilmediğini, Brüksel’den çıkan kararların kendi kararları olmadığını, diğer bir ifade ile kendi seslerinin kurumların sesi olmadığını gördükçe kurumlara olan güvenleri azalmıştır. Hatta devlet kurumlarının çok uluslu büyük şirketlerin elinde olduğu inancı yaygınlaşmıştır (Appadurai, 2017: 50).

AB uluslarüstü bir kurum olarak topluluğu oluşturan değerler ile bir bütündür (Mayda, 2013: 94). AB’nin kurumsal kimliğini devam ettirlebilmesi ve kabul görmesi için gerek kurumlarının bu değerlere göre inşası, gerek üye devletlerin bu değerlere olan bağlılığı önemli olmaktadır. AB’nin dayandığı değerler ve onun kurumsal kimliği dengeli bir biçimde birarada olursa ve vatandaşları tarafından kabul görüp ortak paydada buluşursa, varlığını devam ettirebilir (Yumak, 2017).

Avrupa’da, toplulukların meydana gelmesi ile ilgili hazırlanan ve kurucu anlaşma olarak değerlendirilebilecek olan yapı; önce beş ana unsurdan meydana gelmiştir. Avrupa Birliği’nin kurumsal yapısına ilişkin kurallar antlaşmalarda yer almakla birlikte; Avrupa Birliği Devlet Başkanları Zirvesi, Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Adalet Divanı. Öte taraftan, Ekonomik ve Sosyal Komite, Bölgeler Komitesi, Sayıştay, Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa Merkez Bankası, Avrupa’da oluşturulan bütüncül yapının diğer unsurlarını meydana getirmektedir (Güner, 2008: 42). Şuan için AB’nin resmi kurumları Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Konsey, Komisyon, Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), Avrupa Merkez Bankası ve Sayıştay olmak üzere 7 adettir.

97

Avrupa Birliği’nin kurumları da tıpkı kendisi gibi sui generius (kendine özgü) bir yapı teşkil etmektedir. AB kurumlarının teşkilat yapısı; ne tam federal bir ABD sistemi, ne de hükümetler arası işbirliğine dayalı Birleşmiş Milletler sistemine benzemektedir. Ne tam bir konfederasyon, ne de tam bir federasyondur.

AB; tüzel kişiliğe haiz olup, kendine özgü kurumlarla uluslarüstü, bölgesel örgüt niteliğinde bir yapılanmadır. Kurumsal işleyiş anlamında da dinamik bir yapıda olup, bünyesindeki tüm kurumlar ayrı bir öneme sahiptir. (Gürsel & Öğüt, 2009:73)

AB’nin sağlanması için çaba gösteren Fransız Monnet’in “insanlar olmaksızın hiçbir şey mümkün değildir, kurumlar olmadan da hiçbir şey kalıcı değildir. Kurumlar şayet iyi oluşturulursa, birbirini izleyen kuşakların birikimlerini bir araya getirir ve iletimini sağlar.” sözü AB’nin varlığının devamı için kurumların varlığının önemini vurgulamıştır diyebiliriz (Monnet,1976: 412).

Avrupa Birliği’nin kurumsal yapısında dikkat çeken bir husus; entegrasyonların adım adım gerçekleşmesi ve belli bir plan ve hedef dahilinde Avrupa bütünleşmesinin öngörülmemesi, kendi iç dinamiği olan, basitten karmaşığa doğru uzaması, kapsayıcı olmasıdır. Avrupa toplulukları için saptanmış bulunan hedef ve amaçların gerçekleştirilmesi görevi Avrupa Parlamentosu, Konsey, Komisyon, Adalet Divanı ve Sayıştay tarafından yerine getirilmektedir (Noel, 1980: 6).

Avrupa topluluklarındaki ve daha sonraki Avrupa birliğindeki kurumsal yönetim yapısı bildiğimiz Montesquieu’nün “güçler ayrılığı” ilkesi ile bire bir benzeşmemektedir. AB’nin hukuksal ve kurumsal yapısının kendine has oluşu kimi çevrelerce Avrupa bütünleşmesinin paradoksu olarak ifade edilirken kimi çevrelerce de Avrupa bütünleşmesinin orijinalliği ile ifade edilmektedir (Tezcan, 2013).

Pfetsch’in ifade ettiği üzere “ağaç yaklaşımı” ve “mabet yaklaşımı” AB’nin kurumsal kimliğinin nasıl şekil alacağı konusunda öne çıkan sembolik kavramlar olmuştur (Çaman, 2017:8). Ağaç yaklaşımı tıpkı bir ağacın dalları gibi Avrupa

98

bütünleşmesinde alan dışı bırakılmış olan tüm konuların kurumlara dahil edilmesini ifade ederken bütüncül bir yaklaşım çerçevesinde AB’nin kurumsal kimliğini oluşturması gerektiğini açıklar. Supranasyonalist veya uluslarüstücülük olarak da anılan bu model Almanya, İtalya gibi ülkeler tarafından da desteklenmekteydi (Çaman, 2017:

9).

Mabet modelinde ise Avrupa projesi sütunlar üzerine inşa edilen bir sistem gibi kurumsallaşmalıydı. Sütunlar arası geçiş ve ilişkiler yumuşak olmalı, dış güvenlik gibi konuların ulus hükümetlerine bırakıldığı, hükümetler arası sistemi anlatmaktaydı.

Fransa, İngiltere gibi merkezi ve ulusçu ülkeler tarafından desteklenen bu model Maastricht Antlaşması’nda baskın model olarak öne çıktı ve Avrupa Birliği’nin kurumsal yapısı mabet yaklaşımına göre şekillenmeye başladı (Çaman, 2017: 9).

AB’nin kurumsal yapısına geçmeden önce AB tek başına yetkili olduğu, üye devletlerle sorumluluğu paylaştığı ve üye devletlerin tek başına yetkili olduğu alanları şu şekilde özetleyebiliriz.

99 Tablo 10 AB’nin Sorumluluk Alanları

AB’nin tek başına yetkili olduğu alanlar

-Gümrük birliği,

-Euro kullanan ülkeler için para politikası, -Ortak balıkçılık politikası

-Ortak ticaret politikası,

-Tek Pazar içinde rekabetle ilgili kurallar,

-AB mevzuatında öngörülen uluslararası anlaşmaların yapılması

AB’nin üye devletlerle sorumluluğu paylaştığı alanlar

-Tek Pazar

-Lizbon antlaşması ile tanımlandığı şekilde sosyal politika

-Ekonomik ve sosyal uyum

-Tarım ve balıkçılık (denizlerdeki biyolojik kaynakların korunması hariç)

-Çevre

-Tüketicinin korunması -Ulaştırma

-Trans-avrupa ağları -Enerji

-Özgürlük güvenlik ve adalet alanı oluşturulması -Araştırma, teknolojik geliştirme ve Uzay

-Kalkınma işbirliği ve insani yardım

Üye devletlerin tek başına yetkili olduğu alanlar

-İnsan sağlığının korunması ve iyileştirilmesi -Endüstri

-Kültür -Turizm

-Eğitim, mesleki eğitim,gençlik,spor -Sivil koruma

-İdari işbirliği

Kaynak: (Bilici, 2017: 60-61)

Tüm ülkeler euro bölgesine ait olmasa da AB Üye Devletleri Ekonomik ve Parasal Birlik’in (EMU) bir parçasıdır. EMU altında, AB ekonomi politikası ulusal ekonomi politikalarının yakın kordinasyonuna dayanır. AB’nin dış politikası ve

100

güvenlik politikasının belirlenmesi ve uygulanması Avrupa Birliği Konseyi ve Konsey’in yetkisindedir. Avrupa Birliği, diğer politika alanları ile kıyaslandığında farklı prosedürlere tabi olan ve giderek gelişen bir ortak dışişleri ve güvenlik politikası oluşturmaktadır. 10

Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde vurgulanacağı üzere AB ülkelerinde oluşturması beklenilen/tavsiye edilen/tartışılan mali birlikteliğin sağlanması yönündeki politikalar, tıpkı parasal birlik neticesinde merkezileştirilen para politikası gibi bu alanın AB’ye devredilmesini doğurabilir ve AB’nin tek başına sorumlu olduğu alanlara maliye politikası eklenebilir. Daha yumuşak bir geçiş öngörülecek olursa da, hem AB ülkelerinin hem AB’nin yetki ve sorumluluğunda maliye politikaları belirlenebilir ve o zaman da AB’nin üye devletlerle sorumluluğu paylaştığı alanlara maliye politikası eklenebilir. AB uluslarüstü bir kurumsal yapı olarak bütünleşmesini tam siyasi ve tam ekonomik olarak gerçekleştirdiği takdirde ise üye ülkelerin tek başına yetkili olduğu alanlarda belirgin azalmalar gerçekleşerek AB ülkelerinin ekonomik, politik, siyasi politikaları kurumlar nezdinde temsil edilebilir. Ancak son örnekleme borç krizi sonrası toparlanmaya çalışan ve çeşitli ekonomik mekanizmaları hayata geçirmeye odaklanan AB için yakın gelecekte bir ihtimal olarak kalmaktadır. AB’nin mali bir birlikteliği sağlaması ve bu doğrultuda görev ve sorumluluk alanlarını geliştirme ihtimali ise çok daha yakın gözükmektedir.

AB’nin Kurumsal yapısına daha geniş bir gözle bakıldığında, resmi sayılan kurumların yanında, diğer oluşumlar (yardımcı kurum veya organ, danışma birimleri)

10https://ec.europa.eu/cyprus/sites/cyprus/files/je0115325trc.pdf) (E.T. 24.01.2020)

101

çeşitli görevleri gerçekleştirmek üzere oluşturulan ofisler gibi farklı niteliktedirler. Bu çalışma kapsamında AB’nin kurumsal yapısı 3’lü bir ayrıma tutulmuştur. AB’nin mali olmayan kurumları, AB’nin mali kurumları ve AB’nin diğer organları (denetim-gözetim).

AB’nin Mali Olmayan Kurumları

-Avrupa Parlamentosu: Avrupa Parlamentosu’nun topluluğa üye ülkeler üzerinde bütçe, denetleme, yasama ve danışma konularında yetkisi olan bir üst kurum olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda bu yapı topluluğa özel kanunların hazırlanması ile ilgili yönlendirme ve yönetme yetkileri bulunan bir kurum durumundadır (Canbolat, 2002: 156).

Avrupa Parlamentosu AB’nin dolaysız olarak, genel seçimlerle yönetime gelen ve bu sebebe bağlı olarak halkın seçimine dayalı meşrutiyete sahip tek kurumdur.

Parlamento birliğe üye olan devletlerin tamamının vatandaşlarını temsil edecek bir yapıya sahiptir. Birleşmenin ilk aşamasında AKÇT, AET ve AAET, yerel parlamentonun temsilci göndererek söz sahibi oldukları “parlamenter kurul”u bulunmaktaydı. Bu meclis, Konseyle beraber 3 farklı topluluğun bütçesinden sorumlu olan makam şeklinde görev yürütmekteydi. 1958 senesinden bu yana kurul, parlamento adı ile anılmakla beraber, “Avrupa Parlamentosu” terimi ilk defa 1 Temmuz 1987 günü yürürlüğe alınan Tek Avrupa Senedinde geçmiş ve milletvekillerinin (Avrupa Parlamentosunun üyeleri) uzun zamandan beri istedikleri siyasal ve yasal hakların gündeme gelmesini gündeme getirmiştir (Köktaş, 2002: 79 - 101).

1952 senesinde kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu döneminde 142 üyeli olarak tesis edilen parlamento yapısının, AB’nin genişlemesine bağlı olarak üye sayılarında büyük çaplı artışlar görülmüştür. Ancak, 26 Şubat 2001 günü imzalanan ve 2003 senesinde yürürlüğe alınan Nice Anlaşmasındaki 2. madde ile AB’nin ileriki

102

dönemde genişlemesinden bağımsız olarak; bu sayının 732’de sabitlenmesi kararlaştırılmıştır. AB ilk olarak Haziran 1979’da gerçekleştirilen bir genel seçim ile seçilmiştir. Bu tarihin öncesinde parlamento üyesi olacak olan kişiler, ülke içlerindeki parlamento üyeleri arasından seçilmekteydi. Bu seçimden sonra AB’de üye ülkelerin vatandaşları 5 senede bir birlik parlamentosunu oluşturmak amacıyla düzenli şekilde sandığa gitmektedirler (Güner, 2008: 46). 22-25 Mayıs 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş ve seçimlere %42 civarında katılım olmuştur (Aras, 2017: 8).

Parlamento seçilerek, gelen üyeler arasından başkan ve başkanlık divanı oluşturma görevini yürütür. Avrupa Parlamentosu her bir dönemle ilgili bir başkan ve bu başkana yardımcılık edecek olan 12 başkan yardımcısını seçer. Parlamento üyeleri seçilerek geldikleri ülkeleri temsil etmez, ait bulundukları siyasal görüşleri temsil etmektedirler (Köktaş, 2002: 101).

Şuan için parlamento 8 siyasi parti ve bağımsızlardan oluşmaktadır. Avrupa Parlamentosu’nun genel kurulunun çalışması için ön hazırlıkların yapıldığı komite 2019 yılı için toplamda 24 komiteden oluşmaktadır. Bu komiteler parlamento içindeki farklı yapıların bir araya gelmesi ile meydana getirilmektedir (Güner, 2008: 47).

Avrupa Parlamentosu’nda bulunan hak ve yetkiler ağırlıklı olarak Maastricht Kriterleri ve Amsterdam Anlaşmaları ile geniş hale getirilmiştir. Böylelikle Avrupa Parlamentosu süreç içinde sadece danışma kurulu olmaktan çıkarak Avrupa’nın genelini ilgilendiren görev ve yetkileri donatılan bir parlamento olma yolunda ilerlemiştir.

Avrupa Parlamentosu genel anlamda, yasama sürecine katılma ve dış temsil, kontrol görevini yürütme ve atama yapma şeklinde üç temel yetkiye sahiptir.

Euro krizinde Parlamentonun rolü ve önemi ayrıdır. Ancak kriz yönetiminde düşük profilli bir katılım göstermesi, güvenirliğini ve kurumsal kimliğini tartışmalı hale getirmiştir (Demirel, 2017).

103

En son yapılan Parlamento seçimleri 2019 yılında yapılmıştır. Parlamento, bugün 28 üye devletin toplamda 751 temsilcisinden oluşmaktadır. Brexit’ten sonra artık Britanyalıların parlamento seçimlerinde oy kullanamayacak olması ve İngiltere’nin seçimlere dahil olmayacak oluşu, parlamento içinde kuşkusuz dengeleri yakın zamanda değiştirecektir.

Son 2018 “AP Avrobarometre” araştırması verilerine göre Birlik vatandaşlarının %47‘si parlamentonun gelecekte daha etkin rol üstlenmesini arzu etmektedir11 Bu oran yarıdan az olmakla birlikte AB’nin geleceğine olan iyimser senaryolar bağlamında önemle değerlendirilmelidir. Birlik vatandaşları seslerinin parlamento aracılığıyla duyurmaya çalışmaktadırlar.

-AB Devlet Başkanları Zirvesi: AB zirvesi; zirve, konsey olarak da anılır. AB devlet başkanları zirvesi başlangıçta kurucu anlaşmalarda yer almamakla birlikte daha sonra Avrupa Tek Senedi’nde topluluk organı olarak onaylanmıştır. (Güner, 2008: 42)

Zirve yılda 4 kez toplanır. Birliğin gelişmesi için temel politika belirleyen kararların alınmasını sağlar. Zirve’nin yasama yetkisi yoktur.12

-Bakanlar Konseyi: Bakanlar Konseyi, AB’nin yetkisinin bulunduğu alanda ortak kararların alınabilmesini sağlamak amacıyla ulusal hükümet temsilcileri tarafından meydana getirilen bir yapıdır. AB Bakanlar Konseyi yasama ile ilgili işlevleri tam olarak yerine getiren yapı olarak AB’nin kurumsal yapısının içinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu konsey hükümetler üstü bir yapıya sahiptir. Konseydeki toplantılarda, ilgili bakanlar ulusal seviyede farklı üye ülkelerin arasında ortaya çıkabilecek ve çıkar çatışmaları oluşturabilecek konuların ele alınmasını ve bu konularda adil çözümler

11https://www.deutschland.de/tr/topic/politika/2019-avrupa-secimleri-gorusler-egilimler-olasi-gelismeler (E.T. 19.11.2019)

12 https://ab.gov.tr/_45631.html (E.T. 10.11.2019)

104

bulunmasını sağlamaya çalışırlar. Bu kapsamda AB, Bakanlar Konseyi bünyesinde, komisyondan farklı olarak üye ülke çıkarlarının çatışması söz konusudur. Konseye üye olanlar öncelikle kendi ülkelerinin ulusal çıkarlarını ön planda tutmakta ve sonrasında da buna göre kararlar alınmaktadır. Konseyin merkezi Brüksel’dedir. Bu konsey içinde 9 farklı yapılanma söz konusudur (Tezcan, 2001: 64 - 72).

Roma Antlaşması’nda bulunan 148. vi madde uyarınca, konsey içindeki kararların alınması için 3 farklı çoğunluk olması gerekmektedir. Bunlar; Basit çoğunluk, nitelikli çoğunluk ve oy birliğidir (Tezcan, 2001:64 - 72). Lizbon Antlaşması’yla Konsey’de esas oylama usulü nitelikli çoğunluk olmuş; oybirliği ve basit oy çokluğu ise istisna olarak düzenlenmiştir. Örnek vermek gerekirse Birliğe yeni üye kabulü için oybirliği şarttır. (T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, 2015: 10). 18 aylık süre için görev yapacak 3 üye devletten oluşan, takımlar tarafından başkanlık yürütülür. 6 aylık dönemlerle başkanlık değişir13

-Avrupa Komisyonu: Avrupa Komisyonu topluluğun çıkarlarını korumak amacıyla kurulan bir kuruluştur. Komiser adı verilen ve 28 üyeden meydana gelen komisyona dahil edilecek üyeler topluluğa üye olan hükümetlerin atamasıyla görev alırlar. Ancak bu üyeler bağımsızdırlar ve hem kendi hükümetlerine hem de konseye karşı eşit mesafede yer alırlar. Topluluğun tamamı adına hareket eden bu üyeler, doğrudan ve yalnızca Avrupa Parlamentosuna karşı sorumludurlar. Konsey üyelerinin birincil görevi AB anlaşmalarının koruyucusu ve gözlemcisi olmaktır. Bu birliğe üye ülkelerin temel kurallara uyması açısından önemli ve öncelikli bir yapıdır. Anlaşmalara uymayan veya kural dışı eylemlerde bulunan birlik üyesi ülkeleri uyarma görevleri ve bu uyarılara rağmen kurallara uymamakta ısrar eden ülkeleri Avrupa Adalet Divanına şikayet etmeye yetkileri vardır. Bununla birlikte rekabeti ihlal eden ve rekabete ilişkin

13 https://ab.gov.tr/45630.html. (E.T.10.11.2019)

105

kurallara uymayan ülkelere veya üye ülke şirketlerine para cezası verme görev ve yetkileri bulunmaktadır (Güner, 2008: 43 - 44).

Merkezi Brüksel'de bulunan komisyon, Birliğin yürütme organı konumunda olup, Birliğin bütçesini ve politikalarını uygular, AB hukukunun uygulanması noktasında idari görevi bulunmaktadır. Komisyonun bir diğer önemli görevi yasama sürecini başlatmasıdır14

Euro krizi ile birlikte mali antlaşma, altılı paket, ikili paket ve avrupa dönemi gibi düzenlemelerle komisyonun rolü ve yetkisinde birtakım değişiklikler olmuştur.

Komisyon ayrıca hesap verilebilirlik anlamında eleştirilmekte ve ulusal parlamentoların rolünü kısıtılayan bir kurum olarak görülmektedir.

Komisyonun sahip olduğu görevler ve yetkiler Avrupa Topluluğu Anlaşmasındaki 211. madde uyarınca belirlenmektedir. Bu madde uyarınca komisyon, Avrupa ortak pazarının işletilmesi ve geliştirilmesini sağlayabilmek için (Günuğur, 2007: 146):

 Anlaşma şartları ile bu anlaşmayı esas alarak kurum ve kuruluşlar tarafından

gerçekleştirilecek olan düzenleme ve kuralların uygulanması için gözetmen olur,

 Anlaşma koşullarında net bir şekilde ortaya konulan veya kendisi gerek gördüğünde anlaşma içerisinde yer alan konularla ilgili tavsiye kararları verebilir ve bu görüşleri ilan edebilir,

 Kendi kararlarını verme yetkisi bulunmamaktadır. Anlaşma şartları çerçevesinde belirlenen koşullar kapsamında konseyin ve Avrupa Parlamentosunun karar mekanizmalarında görev alır,

 Konseyin koyduğu kural ve koşulların uygulanabilmesi amacıyla konsey tarafından kendisine verilen yetkiyi kullanır.

14 https://www.ab.gov.tr/45629.html (E.T.:10.11.2019)

106

Komisyon, AB’ye üye ülkelerin, diğer ülkeler nezdinde veya kurulmuş olan diğer milletler arası örgütler içinde temsilini sağlayan bir yapıya da sahiptir. Konseyden gelen talimatlara göre topluluğa üye ülkelerin tamamı adına hareket edebilen komisyon;

üye ülkeler haricindeki ülkelerle gümrük anlaşmaları, ticaret anlaşmaları, ortaklık anlaşmaları ya da pratik manada birliğe başvurusu bulunan yeni üye ülkelerin katılımlarına yönelik anlaşmalarla ilgili görüş belirtir (Moussis, 2004: 56).

Komisyonda bulunan üye sayıları ve bu üyelerin yapısal özellikleri topluluğun kurulmasından itibaren değişiklikler göstererek bugüne kadar gelmiştir. 1 Ocak 2007 tarihinden bu yana komisyonun üye sayısı 28’e ulaşmıştır. Önceki dönemde kurucu devletler olan 5 büyük devletten 2’şer üye, diğer topluluk üyesi devletlerden 1’er üye olmak üzere oluşturulan komisyon, günümüzde her üye devletin bir temsilci ile temsil edildiği bir yapıya bürünmüştür. Üyelerin 5 yıllık görev süresi bulunmaktadır. Bu üyelerin görev süreleri yenilenebileceği gibi 5 yıl ile sınırlı da kalabilmektedir.

Komisyonun başkanının belirlenmesi ve diğer üyelerin atanabilmesi için topluluğa üye olan devletlerin bir araya gelerek anlaşması gerekmektedir. Komisyon için belirlenen başkan, Avrupa Parlamentosu tarafından da onaylanmak zorundadır. Bunun sonrasında hükümetler, başkanın görüşünü alarak komisyon için atanmasını planladıkları üyeleri yine ortak bir uzlaşma ile tespit ederler. Böylelikle tespit edilen başkan ve üyeler, Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanmak üzere parlamentoya sunulur. Parlamento tarafından onay verilen başkan ve üyeler üye devletler tarafından imzalanan ortak anlaşma uyarınca atanarak göreve başlarlar. Görev alan başkan ve üyeler son olarak parlamentodan güvenoyu alarak görevlerine başlar (Güner, 2008: 45).

107

Avrupa Adalet Divanı: AB’nin Anayasa mahkemesi olan Adalet Divanı üye devlet sayısı yargıç ve 11 hukuk sözcüsünden oluşur. Genel Mahkeme 28 yargıçtan oluşur (Mart 2019 itibariyle 46 yargıç bulunmaktadır)15

Savcılar vakaları inceler, sonuçları objektif bir biçimde Divan’a sunar. Hepsinin altı yıllık görev süreleri vardır. Yargıçların bağımsızlıkları güvence altındadır. Adalet Divanı’na verilen görev; antlaşmaların, Konsey ve Parlamento ya da Komisyon tarafından kabul edilen kararların ve yasaların yorumlanmasında ve uygulanmasında örnek bir biçimde hukuka uyulmasını sağlamaktır. Bu bağlamda Divanı’ ın verdiği kararlar yerel mahkemeler için bağlayıcıdır. Divan Lüksemburg’da bulunmaktadır (Güner, 2008: 49).

Aynı zamanda divan, yorum yoluyla üye ülkelerdeki yargı organlarının kararlarını da etkileyebilmektedir (Baykal, 2004:125). Tarihte kimi zaman divan kararları ile ülke ulusal mahkemelerinin kararlarının çeliştiği, daha doğrusu divanın aldığı kararların ulusal mahkemelerde yetki ve egemenliği aştığına yönünde itirazlara konu olduğu görülmüştür. 16

Genel olarak Divan’ın avrupa bütünleşmesinin gelişiminde temel hakların korunması, tek pazar hedefine ulaşma gibi alanlarda rolü ve önemi olmakla birlikte, ulusal mahkemelerin yerine geçerek karar aldığı yönünde eleştirilere de maruz kaldığı bilinmektedir.

AB’nin Mali Kurumları

Avrupa Hesap Mahkemesi: Sayıştay: Avrupa Birliği Sayıştayı, birliğe ait olan bütün gelir ve gider kalemlerini inceleyen yapıdadır. Bu gelir ve giderlere ilişkin

15https://www.ab.gov.tr/45632.html. (E.T.:10.11.2019)

16 Alman iç hukukunda Maastricht Antlaşmasını onaylayan yasa Brunner Davası adıyla Alman Anayasa Mahkemesi önüne getirilmiş, ulusal mahkemenin kararının özü de Alman Devletinin egemenliğini korumak yönünde olmuştur.

108

yapılan işlemlerin, yasalara ve mevzuata uygun olup olmadığını tespit eder. Sayıştay tarafından gerçekleştirilen denetim; gelirlerin ve giderlerin yasalara uygun olup olmamasının yanı sıra, düzenli olup olmadığını da kontrol eden mekanizmalara sahiptir.

Avrupa Birliği Sayıştayı, üye devletlerden birer temsilci olmak üzere meydana getirilir.

Üye seçimi konsey tarafından parlamento onayı alınarak yapılmaktadır ve üyelerin görev süreleri azami 6 senedir. Bu üyelerin sahip olması gereken önemli özelliklerin başında kendi ülkelerinde de buna benzer denetleme kurullarında görev yapmış olması gerekliliğidir. Aynı zamanda bu kişilerin teknik yeterliliğe sahip olması da gerekmektedir. Sayıştay üyesi olanların bağımsızlık ve tarafsızlığı üye ülkeler tarafından güvence altına alınmıştır17.

Ekonomik ve Sosyal Komite- Bölgeler Komitesi ve Euro Grup: Ekonomik ve Sosyal Komite, farklı etki gruplarının Avrupa Topluluğu içerisinde temsil edilmesini sağlayan bir tür danışma kurulu niteliğine sahiptir. Komite, işveren ve işçi sendikaları, çiftçi kooperatifleri, esnaf ve zanaatkarlar birlikleri, tüketici örgütleri ve pek çok sivil toplum örgütü gibi yapıları temsil görevini yürütür. Komite aynı zamanda Avrupa Konseyi, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosuna danışmanlık yapmaktadır.

Gerçekleştirdiği çalışmaların sonucunda, bu sayılan kurumların daha demokratik yapılar olmasını sağlamak için eylemlerde bulunur. Komite üç ana gruptan oluşmaktadır18

● İşveren temsilcileri

● İşçi temsilcileri

● Serbest meslek temsilcileri

1957 senesinde yürürlüğe sokulan Roma Antlaşmasına bağlı olarak faaliyetlerine başlayan komite, görüş bildirerek ve raporlar hazırlayarak hem ekonomik

17 http://www.ab.gov.tr/. (E.T.:10.11.2019)

18 http://www.avrupa.info.tr/ (E.T.:12.10.2019)

109

açıdan hem de sivil toplum ögrütleri açısından Avrupa Birliğinde alınacak olan kararlara etki eder. Avrupa Birliği Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonunda kararların alınmasından önce görüş almak için bu komiteye başvurmaktadır. Komite merkezi Brüksel'de olacak şekilde yapılandırılmıştır. Komiteye seçilecek olan üyeler, yine topluluğa üye olan ülkeler tarafından, ülke nüfuslarına göre 5’er senelik dönemler için seçilmektedirler. Komite üyeleri gerçekleştirdikleri çalışmalarda tarafsız olarak hareket ederler. Son dönemde topluluğa katılan üye ülkerle birlikte komite üyelerinin sayısı 350 olmuştur. Komitenin daimi temsilciliği; bir büro, üç grup (işveren, işçi ve diğer baskı grupları), altı çalışma grubu ve genel sekreterlikten oluşmaktadır. Başkan ve iki başkan yardımcısı, iki buçuk yıllık dönemler için seçilmekte ve Başkan, komiteyi yurt dışında temsil etmektedir19

Ekonomik ve Sosyal Komite tarafından yürütülen 3 önemli görev bulunmaktadır. Bunlar

 Konseye, komisyona ve Parlamento’ya tavsiye görüşleri bildirmek;

 Sivil toplum yapılanmalarının AB mekanizmaları içinde daha etkin şekilde temsilini sağlamak ve demokratik bir grup algısını pekiştirmek;

 Topluluğa henüz üye olmamış durumda bulunan ülkelerde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile etkileşim içinde olmak ve bu tür kuruluşlara danışmanlık yapmak.

Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa Yatırım Fonu: Avrupa Yatırım Bankası (AYB), AB kapsamında bulunan tüzel kişiliğe ve mali özerkliğe haiz bir kurumdur.

Banka, üye ülkelerde ekonomik ve sosyal uyumun gerçekleşmesi, Birliğin ekonomik gelişiminin desteklenmesi ve dengeli kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunması amacıyla 1958 yılında kurulmuştur. AYB’nin temel amacı, Birlik menfaatlerini

19 http://www.ikv.org.tr/. (E.T.12.02.2019)

110

gözetecek şekilde Birlik içinde dengeli bir gelişme sağlamaktır. Ancak şu husus da unutulmamalıdır ki, AYB kesinlikle bir kalkınma bankası değildir.20 AYB, AB’nin yaklaşık 130 ülkede gerçekleştirdiği ekonomik kalkınma projelerini finanse eden, AB’nin bir finans kuruluşudur. Kurulduğu 1958 yılından itibaren AB üyesi, adayı ve ortağı olan ülkelerdeki projeleri desteklemek amacıyla, yaklaşık 820 milyar Euro’nun üzerinde finansman sağlamıştır. Bankanın sahibi AB üyesi devletlerdir. Bankanın merkezi ise Lüksemburg’dadır21.

Ayrıntılı bir şekilde ele alınacak olursa, Avrupa Yatırım Bankasının destek verdiği projeler şöyle sıralanabilir (Karluk, 2007: 471 - 472):

 Avrupa Birliğine üye olan nispeten az gelişmiş olan ülkelerin kalkınması için geliştirilecek projelerin finansmanı,

 Birliğe üye olan ülkelerin arasında kurulması gereken iletişim olanaklarının geliştirilmesi ve ulaşımın kolaylaştırılması için gereken projelerin finansmanı,

 Çevresel eylemlerin gerçekleştirilmesi ve korunmasına yönelik projelerin finansmanı,

 Enerji kaynaklarının geliştirilmesi, petrole olan bağımlılığın azaltılması ve mevcut enerji kaynaklarının daha tasarruflu şekilde kullanılmasına yönelik projelerin finansmanı,

 Kırsal kalkınmanın desteklenmesi ile ilgili projelerin finansmanı,

 Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin geliştirilmesi ile ilgili geliştirilecek olan projelerin finansmanı,

20 Kalkınma Bankaları az gelişmiş bölgelerdeki sanayileşme sürecine kredi ve teknik yardım tedarik ederek sanayi sektörünün gelişimini hızlandırmayı amaçlayan ulusal veya bölgesel bazda kurulan mali kurumlardır. AYB ise birlik içerisinde AB üyesi, adayı veya ortağı olan ülkelerin kalkınma süreçlerine destek verirken herhangi bir ticari amaç gütmeyerek birlik genelinde ekonomik ve sosyal bakımdan dengeli bir gelişme sürecine destek olmayı hedeflemektedir. Bu kapsamda da kendi özkaynaklarını veya sermaye piyasasından temin ettiği kaynaklan kullanmaktadır.

21 http://www.cvce.eu/ (E.T. 20.02.2019)