• Sonuç bulunamadı

Askerliği ve ÇalıĢma Hayatı

B. Orhan Duru‟ya Kadar Türk Öykücülüğü ve 1950 KuĢağı

I. BÖLÜM

1. Hayatı

1.4. Askerliği ve ÇalıĢma Hayatı

Orhan Duru, edebî faaliyetlerinin çok yoğun bir Ģekilde geçtiği üniversite yıllarının Ankara Üniversitesi‟nin Veterinerlik Fakültesi‟nden 1956‟da mezun olur. Mezun olduktan sonra Ġstanbul‟a dönen yazar, iĢ hayatına ilk adımını atar. Ġstanbul‟da Fatih Hayvan Hastanesi‟nde göreve baĢlayan Orhan Duru, burada altı ay kadar çalıĢır. Bu kısa iĢ deneyiminden sonra askerlik görevini yerine getirmeye karar verir. Askerliğinin ilk iki ayını yedek subay okulunda okuyarak geçiren Duru, seçtiği kura sonucunda Ankara 43. Süvari Alayı‟na tayin edilir ve Ankara‟ya geri döner. Veteriner asteğmen olarak askerlik görevini yerine getiren Duru o günlerini Ģöyle anlatır:

“43. Süvari Alayı‟na tayin edildim. 43. Süvari Alayı‟nda asteğmen olarak askerliğimi yaptım. O zaman süvari alayları kaldırılmamıĢtı. Daha sonra bu atlı birlikler kaldırıldı. Askerliğimi veteriner olarak yaptığım bu alay Zırhlı Süvari Alayı haline getirildi. Hayvanları satıldı.”

Orhan Duru askerlik görevini 1959 yılında tamamlar. Askerlik görevini tamamladıktan hemen sonra Urfa‟ya veteriner olarak tayin edilir. YaklaĢık bir yıl burada veterinerlik yapar. Ancak Duru için bu görev yeri yazarlık sürecinde kendi ifadesiyle ―bir dönüm noktası‖ olacaktır.

“ġunu belirteyim Urfa‟daki yaĢamım çok ilginç geçti. Öykü yazıcılığım

konusunda dönüm noktasını Urfa‟da yaĢadım. Kendime özgü yazıĢ biçimimi orada buldum ve yakaladım. BırakılmıĢ Biri adlı öykü kitabının baĢındaki öykülerin çoğu Urfa‟da yazdıklarımdır. Urfa‟dayken arkadaĢlarım

mektuplarıyla beni hiç yalnız bırakmıyorlardı. Vedat Günyol ise mektuplarla benim Fransızcamı ilerletmeme büyük yardım etmiĢti” (Duru, 2000:67)

Bu geliĢmelerin yanında Urfa, Orhan Duru için yaĢam koĢulları bakamından pek o kadar olumlu olduğu söylenemez. Ġkinci öykü kitabı olan Denge Uzmanı‟nında yer verdiği “Kent” adlı öyküsünde Ģu ifadeler yer almaktadır:

“Muslukta sular akmıyordu ve hava korkunç sıcaktı… Ġçme suyu için bir iki onlara yetiyordu. Hem yüznumaraları yoktu evlerin. Herkes iĢini açık havada beceriyordu. Bu yüzden dasdaracık, bu acep gecekondu mahallerinin sokaklarında pislik ve sidik kokusu, evlerden fıĢkıran ter ve insan kokusuna karıĢıyordu.” (Sarmal, D.U., Kent, 158-160)

Duru üçüncü öykü kitabı olan Ağır ĠĢçiler‟de ise “Kent II” adlı öyküsünde de aynı koĢulların vurgusunu yaparken Urfa‟nın tasvirinin Duru‟nun gözünde oldukça olumsuz olduğu gözlenmektedir:

“Kimi gün soyunup göğsüne, kollarına bakıyorsun. Kasların pelte gibi olmuĢ. Boynundan ve bileklerinden geri kalan yerlerin ölü beyazlığında. Sekiz yıl dile kolay. Nasıl dayandın? Bu toprak evler.Bu kırmızı toz. Kızıl çöl toprağı. Nasıl dayandın? (A.Ġ., Kent II : 133-140).

Duru, bir yandan Urfa‟da zor koĢullar altında veterinerlik görevini yerine getirirken öbür yandan da Ankara Üniversitesi‟nin asistanlık sınavlarına hazırlanır. Bu hazırlıkların ardından Duru sınavları kazanarak Ankara‟ya döner ve fakültede asistan olarak çalıĢmaya baĢlar. Ancak Duru‟nun asistanlık süreci pek uzun olmaz. Duru‟nun asistanlığı ülkede büyük bir bunalımın ve kaosun yaĢandığı döneme denk düĢer. Ġktidardaki DP‟nin ülke çapında giriĢtiği baskıcı uygulamaların yaĢandığı bu yıllarda mecliste kurulan Tahkikat Komisyonu istediği kiĢi hapse atıyor, özellikle üniversiteler üzerinde ciddi bir baskı ortamı kuruyordu. Nitekim bu sürecin sonucunda 27 Mayıs askeri müdahalesi gerçekleĢir. Ġhtilalden sonra kurulan geçici yönetim olan MBK, bu tarihten sonra ülkeyi yönetmeye baĢlar. Orhan Duru, verdiği bir demeçte bu ihtilali birey olarak desteklediğini söylese de daha sonra (Duru‟ya göre) Alparslan TürkeĢ gibi isimlerin yönetimde yer almaları ve kendi görüĢlerine göre köktenci önlemler

almak istemeleri kendi aleyhine bir sonuç doğuracaktır. Bu yönetimin –yani MBK‟nin kendi ifadesiyle – iĢe üniversitelerin temizlenmesiyle baĢlayacağının bildirmesi ve 147‟ler diye anılan 147 öğretim üyesinin üniversitelerden uzaklaĢtırılması, Duru‟nun çokça çaba harcayarak girdiği fakülte asistanlığının sona ermesine sebep olur. Ġhtilalden altı ay sonra 28 Ekim 1960‟ta yayınlanan 114 sayılı kanun gereği Duru büyük bir üzüntü duyar. Çünkü Duru, görevinden uzaklaĢtırılmaktan öte üzüldüğü ve kabul edemediği nokta, iĢinden uzaklaĢtırıldıktan sonra görmüĢ olduğu muameledir. Duru‟nun iĢine son verildiğinde (28 Ekim) aybaĢına üç gün kalmıĢtır. Bu sebeple MBK Duru‟nun Ekim ayını tam doldurmadığı için bu üç günün karĢılığı olan parayı geri istemiĢ ve tahsil bile etmiĢtir. Bu onur kırıcı davranıĢın yüzünden Duru, bundan sonra devlete çalıĢmama kararı almıĢ ve ömrünün sonuna kadar bu kararına sadık kalmıĢtır.

Duru, üniversitedeki görevinden uzaklaĢtırıldıktan sonra bir süre iĢsiz kaldı. Daha sonra 1961 yılının ilk aylarında Muzaffer Erdost‟un yardımı ve Bülent Ecevit‟in ilgisiyle Ulus gazetesinde çalıĢmaya baĢlar. 1962 yılında üniversiteden uzaklaĢtırılan 147 öğretim üyesinin görevlerine geri dönme kararı çıksa da Duru geri dönmemiĢ ve Ulus gazetesinde çalıĢmaya devam etmiĢtir. Bu gazetedeki görevine devam ederken 1962-63 yıllarında bir gazetecilik bursu ile bir yıllığına Amerika‟ya gitmiĢ ve orada World Press Institute‟de görev almıĢtır. Ayrıca Amerika‟da bulunduğu sırada Denver‟de yayınlanan Rocky Mountain

News gazetesinde üç ay süreyle görev almıĢtır. Duru‟nun hayatında büyük bir

tesadüftür ki Amerika BaĢkanı Kennedy‟nin öldürülmesi olayını bizzat yaĢamıĢ ve geliĢmelere tanık olmuĢtur.

1964 yılında Amerika‟dan döndükten sonra Cumhuriyet gazetesinden bir iĢ teklifi alır ve bu teklifi kabul ederek Ulus gazetesinden ayrılarak Cumhuriyet gazetesine geçer. Duru, burada parlamento meclis haberlerini izlemekte görevlendirilir. Duru‟nun bu gazetedeki görevi 1970 yılına kadar devam eder.

1965 yılında gazeteciliği devam ederken yakın arkadaĢı yazar Demir Özlü‟nün kız kardeĢi olan tiyatro yazarı ve çevirmen Sezer Duru (o zamanki

soyadı Özlü‟dür.) ile evlenir. Sezer Duru ile buluĢmasında ve evlenmesinde Tezer Özlü‟nün etkin olduğunu söyleyen Duru‟nun evliliği 44 yıl sürecektir.

1970 yılında Cumhuriyet gazetesinden ayrılarak Milliyet gazetesine geçen Duru, burada tam 16 yıl süreyle görev yapacaktır. Milliyet‟in Ankara bürosunda parlamento muhabirliği ve istihbarat Ģefliği yapan Duru, 1 ġubat 1979‟da Abdi Ġpekçi‟nin öldürülmesi ve 19 Nisan 1982 Turhan Aytul‟un Milliyet Genel Yayın Yönetmenliği‟nden ayrılması üzerine Ġstanbul‟a gelir. Burada Mehmet Ali Birand ile birlikte yayın kurulunda yer alır ve bir süre gazeteyi birlikte yönetirler.

1986‟da Milliyet‘ten ayrılarak GüneĢ ve daha sonra da Hürriyet gazetelerinde çalıĢmaya devam eden Duru, 1991 yılında televizyonculuk deneyimi yaĢar. 1991-1993 yılları arasında Star TV‟de haber müdürü olarak iki yıl görev yapar ve buradaki iĢinden sonra da gazetecilik yaĢamını noktalar ve emekliye ayrılır. Bu tarihten sonra Yeni Yüzyıl gazetesinde her PerĢembe günü haftalık eleĢtiri ve kitap tanıtma yazıları yazmaya bir süre devam eder.

Duru‟nun (çok az bir süre yapmıĢ olsa da) veterinerlik olan asıl mesleğini saymazsak, gazetecilik onun için asıl uğraĢ alanı olmuĢtur. Feridun Andaç‟ın “bunu (gazeteciliği) bir meslek olarak benimsediğinizi söyleyebilir miyiz?” sorusuna Duru Ģu yanıtı vermiĢtir:

“Evet, gazeteciliği bit meslek olarak kaptım. Bu alanda baĢarılı olduğumu söyleyebilirim. Pek çok atlatma haber yakaladım. Ödüller aldım. ÇalıĢtığım arkadaĢlardan övgüler aldım.” (Duru, 2000:68)

Basın ġeref Kartı sahibi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Ankara Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi olan Duru, çok uzun yıllar Türk gazeteciliğine hizmet vermiĢ ve önemli yazılara imza atmıĢtır. Bunlardan birkaçı Ģöyledir:

-1977‟de 16 bölü halinde yayımlanan, sonradan kitap haline de getirilen,

-12 Eylül Askeri Darbesi‟ne zemin hazırlayan çatıĢmaların sürdüğü yıllarda Doğu illerini dolaĢmıĢ ve buradaki iĢsizliğe ve yatırım ihtiyacına dikkat çektiği “Doğu Raporu” adlı yazı dizisi.

-1981‟de yayımlanan “Önemli Kararlar Öncesinde NATO” adlı yazı dizisi. (ġentürk, kitap.milliyet.com.tr. 11.02.2009).