• Sonuç bulunamadı

3. 1. 1. Araştırmanın Amacı

19.yüzyıl oy hakkı mücadelesi ile başlayan “kadın hakları hareketi” kadının ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yaşam alanlarında yer almasını sağlamak üzere gelişmiştir. 1960’lı yıllarda Batı ülkelerinde başlayan feminist hareketler, kadın için her toplumda ortak olan yazgıya dikkat çekmiştir. İkinci dalga kadın hareketi gelişen “kadın kurtuluşu hareketi” söylemi ile “dişi bir kamusal” yaşam oluşturmayı amaçlayan çizgide ilerlemiştir (Çaha, 2004: 202).

Kadının zorlu ve uzun yıllar alan “eşitlik” mücadelesi, oy kullanmak çerçevesinde olan “pasif siyasal katılım” düzeyinde kalmıştır. Bu sorun nerdeyse tüm dünyada geçerliliğini korumuştur. Gelişmiş demokrasilere sahip birçok ülkede bile kadının siyasal temsili eşit olarak gerçekleştirilememiştir (Koray, 1992: 199). İskandinav ülkeleri, kadının, siyasal yaşamda ve karar verme/alma süreçlerinde eşit olarak temsili sorununu çözen nadir ülkeler arasındadır. Birleşmiş Milletler ve Parlamentolar Arası Birlik’in (IPU) yayınladığı listede Ruanda, Andora, Güney Afrika ve Küba gibi daha az gelişmiş ülkeler kota uygulaması ile kadının siyasette ve karar mekanizmalarında eşit temsilini oluşturmayı başardıkları görülmüştür. Böylece listenin ilk sıralarında yer almışlardır. Türkiye ise bu sıralamada %14,2 oranı ile Şili’nin altında 83. ci sırada yer almaktadır.42

Yerel siyasette kadının durumu dünyada daha iyi olmakla beraber Türkiye’deki katılım oldukça düşüktür. Yerel yönetimlerde kadın oranlarına ilişkin istatistiklerde 68 ülke içinde Türkiye 62. yani sondan altıncı sırada yer alıyor.

42

Türkiye’de halen görev yapan 18 kadın belediye başkanı bulunuyor ve kadın belediye başkanı oranlarına ilişkin istatistiklere baktığımızda Türkiye 57 ülke içinde 54. sırada yer aldığını görüyoruz (Çağlar, 2011: 68). Dünyada parlamentodaki kadın temsili oranıyla yerel meclislerde görev alan kadın oranları kıyaslandığında kadınların yerel siyasette daha aktif rol oynadığı ortaya çıkıyor.

Dünya’nın pek çok ülkesinin ve Türk toplumunun kadına bakışı ve kadını ikincil konuma yerleştirmesi pek farklı değildir. Atatürk devrimleriyle Türk kadınının belediye seçimlerine seçmen ve aday olarak katılmalarını sağlayan “Belediye Kanunu” 3 Nisan 1930’da kabul edilmiştir. Bu kanunla kadınlar belediye seçimlerinde seçmen ve aday olma hakkını elde etmişlerdir. 26 Ekim 1933’te Köy Kanunu değişikliğiyle de kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçme hakları verilmiştir. 5 Aralık 1934’te milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını erkeklerle eşit bir biçimde elde etmiştir. Bu yasal düzenlemelerle Türk kadını önemli siyasal kazanımlar elde etmiş ancak tek başına bu yasal düzenlemeler, kadının ulusal ve yerel siyasal katılımını erkeklerle eşit düzeye ulaştıramamıştır.

Nüfusun yarısını oluşturan kadınlar yasal olarak eşit olsalar da kadınların siyasette, siyasal partilerde, hükümette ve politik liderler arasında temsilleri oldukça sınırlıdır. Kadının özel alanın dışında kamusal alanda erkeğe göre daha az yer alabilmesi; siyasi ilgi eksikliği, eğitim seviyesinin düşüklüğü, gelir düzeyinin düşüklüğü, yasalardaki ayrımcı hükümler, ailevi sorumluluklar, ayrımcı cinsel yargılar, cinsiyet rollerinin sosyalleşmesi, patriyarki ve siyasal sistemlerle yeterince bağ kuramamaktan kaynaklanmaktadır (Çağlar, 2011: 59). Kadının aday olarak siyasette yer alma cesaretini, isteğini ve kararlılığını arttırmak için sivil toplum örgütlerinin bu sürece katkısı tartışmasızdır. 1980 sonrası Türkiye’de feminist hareketler kadının sorunlarını görünür kılmakta başarılı olmuşsa da son yıllarda sorunlara yaklaşımı kadının temsili noktasında arttırmada daha etkin ve yapıcı bir rol oynamaktadır.

Siyasi partiler son yılarda kadın politikalarında değişiklik yapmışlar ama parlamentoya ve yerel yönetime daha çok kadını taşımakta etkili politikalar üretip uygulamamıştır. Siyasal partilerin örgüt yapısı, parti tüzük ve programları, siyasal reklamları, siyaset oluşturma tarzı, parti liderlerinin ve parti üyelerinin kadın ve erkek politikacılara bakış ve değerlendirme biçimleri bu durumun somut

göstergeleridir. Siyasi parti örgütlenmelerinde kadın üyelere karar verme mekanizmalarında yer tanınmamakta kadınlar ancak içinde bulunmuş oldukları partiye ya kaynak sağlamak için ya da özellikle seçim dönemlerinde hemcinslerine daha kolayca ulaşabilecekleri düşünülerek görevlendirilmektedir. Kısaca kadınlar üst konumlara sahip ‘erkek’ yöneticiler tarafından çizilen sınırlar içinde hareket etmek durumunda bırakılmaktadırlar (Altındal, 2009: 357, 358).

Kadının karşılaştığı tüm bu sorunlar kadını aktif siyasette ve karar verme mekanizmalarında yer alma mücadelesine girmekte kararsız ve isteksiz kılmaktadır. 2011 genel seçimlerinde 79 kadın milletvekili meclise girerek oranı %14’e yükseltmiştir. AK Parti’den 46 kadın milletvekili yukarıda kısaca anlatılan sorunları aşarak meclise girebilmiş ve küçük bir kısmı karar mekanizmalarında görev almayı başarmışlardır.

Kadının aktif siyasete katılımını etkileyen bir başka unsurda rol model eksikliğidir. Bu süreçte TBMM’de, yerel yönetimlerde ve parti yönetimlerinde az da olsa yer alan kadın siyasetçilerin başarısı bu anlamda çok büyük bir önem teşkil etmektedir. Belirtilen bu hususlar çerçevesinde bu tezi çıkış noktalarından birisi de bu rol model eksikliğidir. Bu amaçla; kadın milletvekillerinin aday olma kararını alma ve seçilme süreçlerini; bu süreçlerde karşılaştıkları sorunları, kolaylıkları ve kendilerine ait siyaseten etkili olan olumlu ve olumsuz durumları incelemek ve çıkarımları yapmak, diğer kadınlarımız için önemli bir deneyim paylaşımı olacaktır diye düşünülmüştür.

AK Parti yönetiminde, mecliste yani karar alma noktasında yer alan kadınların eğitim düzeyleri, kişisel özellikleri, aile yapıları, onları erkek egemen yapıda siyaset yapmaya iten nedenleri, birçok kadın adayı geçerek seçilmelerindeki farklılıkları ve bu süreçte yaptıkları siyasetin biçimini incelemek bu yolda ilerlemek isteyen diğer kadınlara kılavuz olabilecektir.

Tekeli’nin 1980 öncesine ilişkin (1935-1973) araştırması Milet Meclisine ve belediye meclislerine giren 69 kadını incelemiş ve vekil olan kadınların iyi eğitimli ve birkaç yabancı dil bilen ve belediye meclislerine giren kadınların ise lise ve enstitü düzeyinde eğitime sahip olduklarını tespit etmiştir. Benzer biçimde Koray, Arat’ın yaptığı araştırmadan aktardığına göre, parlamentoya seçilen kadınların seçkin

özellikler taşıdığı ve kadınların eğitim ve meslekleri açısından erkeklerle benzer bulgular içerdiğini anlaşılmıştır (Koray, 1992: 214, 215).

Yapılan araştırmalar incelendiğinde seçilen kadınların büyük ölçüde sosyo- ekonomik boyutta incelendiği görülmüştür. Bu çalışmada bir kısım görüşmecilerin AK Parti kadın kollarından (teşkilattan) yükselerek gelen, yerelde ve mecliste ayrıca parti organlarının temsil noktasında yer alan kadınlar incelenmiştir. Bununla birlikte bu aşamalardan geçmeden vekil olan ve mecliste temsil noktasında görev alan kadınlar da incelenmiştir.

AK Parti yönetiminde veya mecliste yani karar alma noktalarında yer alan kadınlar ve kadın milletvekilleri siyasette nasıl etkin olmuşlardır? Bu süreçte ne tür sorunlarla karşılaşmışlar, sorunlarla nasıl baş etmişler ve hangi yöntem ve stratejileri kullanmışlarıdır? Siyasete daha aktif katılımlarında hangi etmenler etkin olmuştur?

Pek çok kadın, aday olarak siyasette yer alma cesaretini gösterememekte ve bu cesareti gösterebilen az sayıda kadın siyasette yer almaktadır. Bu süreçte var olmayı başaran kadınların, özellikleri nelerdir? Siyasette var olmayı nasıl başarıyorlar? Eğitim, aile, eş desteği, gelir düzeyi, siyasi tecrübesi, erkek siyaset tarzını yapabilmesi/yapamaması (akılcı düşünebilen, bireysel çıkarlarını hesaplayabilen, iktidar kullanarak yönetebilen), kişilik özellikleri ve yaş gibi sebeplerin etkisi nedir?

AK Partinin, üç dönemdir iktidar olması, aktif ve etkili bir kadın kollarına sahip olarak görünmesi ve kadının siyasete hazırlanmasında ciddi çalışmaları olması itibarı ile seçilmiştir. Mecliste komisyon başkanlıklarında ve parti yönetiminde sınırlıda olsa da kadının temsiline olanak tanımaktadır. Bun nedenle araştırmada aktif siyasette yer alan, parti içi ve mecliste temsil noktalarında yer almayı başaran kadınlar ve kadın milletvekilleri incelenmiştir.

3. 1. 2. Araştırmanın Kapsamı ve Sınırlılıkları

Bu çalışmanın araştırmanın evreni, 24. Dönemde AK Parti’nin, Meclise taşıdığı kadın milletvekilleri ve AK Parti yönetimindeki kadınlardan oluşmaktadır. Çalışma sonucunda elde edilen bulguları tüm kadın milletvekillerine ve siyasi parti

yönetimindeki kadınlara genellemek amacı gütmemektedir. Araştırmada elde edilen veriler, görüşme yapılan katılımcıların bakış açısıyla sınırlıdır. Yıldırım ve Şimşek’in (2008) aktardığı gibi, nitel araştırmanın amacı; belirli bir evren hakkında genellemeler yapmak değil, evrende var olduğu düşünülen çeşitlilik zenginlik, farklılık ve aykırılıkları tespit edip bunları çalışmaya dâhil etmek suretiyle konunun derinlemesine incelenmesi ve konunun farklı boyutlarını ortaya koyan nispeten bütüncül bir resim elde edilmesidir (s. 107).

Araştırmacılar bulduklar verileri geniş evrene genellemek isterler ancak bu yaklaşım araştırma sonuçlarının genellenebilir olmasını engellediği gibi emek, zaman ve para kaybına da neden olmaktadır. Bu çalışmanın nitel bir araştırma olması nedeniyle temsili örneklem yoluna gidilmemiştir. Nitel araştırmalarda kullanılan “amaçlı örnekleme yöntemleri”nden olan “kolay ulaşılabilir durum örneklenmesi” (convenience sampling) kullanılarak, yarı-yapılandırılmış soru formlarıyla alanda; siyasette, parti teşkilatında, yerelde ve mecliste karar alma ve temsil noktasında aktif ve etkin görev alan kadın milletvekilleri ile derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. “Kolay ulaşılabilir durum örneklenmesi” (convenience sampling) kolaylıkla ulaşabilen örneklem seçmesi ile oluşur; araştırmaya hız ve pratiklik kazandırması en önemli özelliğidir (Yıldırım ve Şimşek, 2008: 113).

Bu araştırmada ise siyasette var olan on altı kadın, örneklem olarak seçilmiştir. Örneklem olarak seçilenler, bakan, bakan danışmanı, milletvekilleri, meclis komisyon başkanı ve üyeleri, belediye başkanı, meclis üyesi ve il genel meclisi üyesidir. Ayrıca bunlarla birlikte genel merkez ana kademede MKYK üyeleri ve genel merkez kadın kolları başkan yardımcıları yer almıştır.

3. 1. 3. Araştırmanın Yöntemi

Bu araştırmada nitel veri toplama tekniği kullanılarak yarı yapılandırılmış soru formlarıyla derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Nitel yöntemlerden olan mülakat tekniği en sık kullanılan bir yöntemlerden biri olmasının en önemli nedenlerini Yıldırım ve Şimşek (2008) şöyle belirtir: “Görüşme, insanın bakış

açılarını, deneyimlerini, duygularını ve algılarını ortaya koymada oldukça güçlü bir yöntemdir” (s. 40).

Derinlemesine mülakat tekniğinde olduğu gibi, mülakatlarda açık uçlu sorular sorularak mülakatlar sırasında daha fazla veriye ulaşılması amaçlanmıştır. Derinlemesine mülakat tekniğiyle gerçekleştirilen görüşmelerin verileri, betimsel bir yaklaşımla çözümlenecektir. Yıldırım ve Şimşek (2008), bu yöntem üç yol ile yapıldığını ama biri diğerinin yerine geçememekte ve birbirlerinden tamamen bağımsız olmadan kullanılamayacağına dikkat çekmiştir. “Araştırmacı, basitten karmaşığa doğru bir yönelim izleyen yaklaşımlardan bir veya ikisini kullanabilir” demiştir (s. 221). Verilerin betimsel bir analiz yöntemiyle aktarılmasının nedeni, bazı temalar ve temalar arası ilişkilerin belirlenip, veri analizini daha da ileri bir noktaya taşıyarak okuyucuya daha doyurucu bilgiler sunmaktır Bu tezde betimsel bir yaklaşımla veriler sınıflandırılmış, yorumlamacı bir yaklaşımla değerlendirilmeye çalışılmıştır.