• Sonuç bulunamadı

3. AraĢtırmada Kullanılan Yöntem

3.1. Korunmaya Muhtaç Çocukların Psiko-Sosyal Sorunları

3.1.1. Aile Kaynaklı Sorunlar

3.1.1.2. Korunmaya Muhtaç Çocuk Açısından Aile

3.1.1.2.1. Anne-Baba Yoksunluğu

Anne ve babasız ortamda büyümenin çocukta önemli bir psikolojik unsur olan emniyet hissinin kazanılmasında engelleyici etkileri vardır. Çocuğun ilerde sağlıklı bir kiĢilik yapısı ve olumlu bir yaĢama sahip olması küçüklüğünde anne ve babasının veya yakınlarının vereceği sevgi ve Ģefkat hislerine bağlıdır. Bu duygular sayesinde kendini güvende hisseder ve huzurlu olur. Fakat çocuk bu emniyet hissini yaĢayamazsa o zaman

bir takım ruhsal sorunlar ortaya çıkar.251

Bir araĢtırmanın sonucunda, çok iyi sosyalleĢmiĢ bebeklerin anne ve babalarıyla aralarında güvenli bir sevgi bağı bulunduğu en az sosyalleĢmiĢ bebeklerin ise sadece

babalarıyla etkileĢimleri olduğu bulunmuĢtur.252

Tüm gözlemler, bebeklerin anne babanın her ikisinden de ayrılmaktan sıkıntı duyduklarını gösterir. Ġkisinden birinin varlığı halinde rahatlarlar.

Yapılan araĢtırmalar ve klinik deneyimler gösteriyor ki; anne veya babanın gereken yerde ve zamanda çocuğun yaĢamında olmaması, çocuğun o anda ve gelecekte pek çok psikiyatrik ve fizyolojik problem yaĢamasına zemin hazırlayabilmektedir. Bebelikte anneden yoksun büyüyenlerin ileri yaĢlarda bağımlı kiĢilik yapısı geliĢtirebildiklerini, hatta terk depresyonu dediğimiz, kaybetmeye/yalnız kalmaya aĢırı tahammülsüzlük ile tipik kronik depresyonlara yatkın oldukları bilinen bir gerçektir. Ebeveyn yoksunluğu çocuğun geliĢimini dahi aksatabilir, konuĢmayı geciktirebilir, kas geliĢimi zayıf kalabilir, zekâ geliĢimi duraksayabilir. Annenin yetersiz kalarak büyüttüğü çocuklarda ve bazen yuva çocuklarında; insanlarla iliĢkilerde sınırsızlıklarla tipik 'reaktif bağlanma bozukluğu' dediğimiz sorunu sık görebiliyoruz. Anne baba modelinin olmadığı bir ergen, ciddi kimlik karmaĢası ve kiĢilik patolojisi yaĢamaya aday demektir.

Anne ve babanın, çocuğun ruhsal ve sosyal geliĢiminde ayrı ayrı ve bütünleyici etkileri önemlidir. Annenin veya babanın çocuğun geliĢiminde aldığı rol, çocuğun cinsiyetine göre değiĢir. Temelde yer alan sevgi, bakım, disiplin gereksinimleri dıĢında; kız çocuk feminen özellikleri (annelik, kadınlık) anneden, erkeklerle iliĢki biçimini babadan, erkek çocuk ise maskülen özelliklerini (babalık, erkeklik) babadan, kadın figürlerle iliĢki biçimini ise anneden görür.

251 Özcan, M. Tevfik, “Dini Vecheden Psychiatrie” Tıp Dünyası, Ġstanbul 1969, Cilt 42, sayı 4, s. 201. 252 EkĢi, Aysel, Çocuk, Genç, Ana Babalar, Bilgi Yayınevi, Ankara 1990, s. 34

Çocuğun cinsel kimliğinin kazanılmasında babanın anneden daha önemli olduğu

savunulmuĢtur.253

En doğruyu söylemek gerekirse; birisinin yokluğunda, bütün rolleri anne veya baba tek baĢına üstlenecek, hem yükü iki kat artacak, hem de çocuğa yanlıĢ modellik söz konusu olacaktır.

Baba yoksunluğunun çocuk üzerindeki etkisini inceleyen artırmacılar baba yoksunluğu olan çocukların ödipal dönemde cinsel çatıĢmaların içerisine girebileceklerini, süperego geliĢiminin veya onun içselleĢtirilmiĢ bir hali olan vicdan

geliĢiminin olumsuz yönde etkilenebileceği hususuna dikkat çekmiĢlerdir.254

Aile içi iliĢkilerde baba otoritenin sembolüdür, Baba, aile birliğini ayakta tutan, aile bireylerinin geçimini ve aile içi düzeni sağlayan, aileyi dıĢa karĢı savunan ve yöneten kiĢi olarak bilinir. Anne ise babanın yardımcısı, çocukları besleyip büyüten, evde sıcaklık ve sevgi sağlayan kiĢidir. Baba evde bir otorite olarak; anne de sabır,

anlayıĢ ve aile içi iletiĢimde aktif rol oynayarak düzeni sağlar.255

Bebeğin, anne ile kuracağı güvenli bağlanma hemen hemen tüm uzmanlarca sağlıklı ruhsal geliĢimin temeli olarak kabul edilir. Bağlılık iliĢkisinin kurulamaması veya zedelenmesi, kiĢinin sonraki hayatını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Anneleri ile güvenli bağlılık iliĢkisi gösteren bebeklerin yaĢıtları ile de olumlu iliĢkiler

geliĢtirdikleri görülmüĢtür.256

Ġlk yaĢlarda kurulamayan bu bağlanma iliĢkisinin güç olmakla birlikte ileri yaĢlarda da kurulabileceği belirtilmektedir. Ġlk yaĢlardaki bu güvenli bağlanma, diğer insanlarla ve Allah‟la kurulacak iliĢkiler açısından büyük önem taĢır.

Ġlk bağlanılan kiĢi olan anne veya onun yerini tutan kimse ile kurulan iliĢkinin bir prototip oluĢturduğunu ve bunun dini alanda da geniĢ bir Ģekilde kullanıldığını

gösteren çalıĢmalar vardır.257

Özellikle bebeklik ve ilk çocukluk dönemlerinde annenin rolü çocuk açısından daha büyük önem taĢımaktadır. Bir yaĢına kadar çocuk annesine bağımlıdır. Bir yaĢına geldiğinde çevresini keĢfedebildiği halde güven temeline bağlı anne desteğine gereksinim duyar. Ġlk yıl içinde anne ile çocuk arasında oluĢan duygusal

253

Hortaçsu, Nuran, Ġnsan ĠliĢkileri, 2. Bs. , Ġmge Kitabevi, Ankara 1997, s. 76. 254

Barut, YaĢar, “ParçalanmıĢ Ailelerden Gelen 15-18 YaĢ Grubu YetiĢtirme Yurdu Çocuklarıyla Normal Aile Çocuklarında Görülen Anksiyete ve Depresyon Sıklığının Ġncelenmesi”, (BasılmamıĢ Doktora Tezi), Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara 1992, s.22,

255 Hökelekli, Çocuk, Genç, Aile Psikolojisi ve Din, s. 176. 256

EkĢi, a. g. e. , s. 61-66.

257 Kirkpatrik, Lee, A. “Attacment Theory and Religious Experience”, Ralph W. Hood Jr (edt.), Handbook of Religious, Experience Religious, Religious Education Presse, Birmingham 1995, s. 446- 475.

iliĢkiler tüm geliĢmenin temelini oluĢturur. Bu dönemde çocuğun anneyle kurduğu iliĢkiye güvenmesi gerekir. Çünkü annelik görevinin niteliği kadar sürekliliği de çocuktaki güven duygusunu etkiler. Çocuğa bakan kiĢinin sık sık değiĢmesi çocukta

tedirginlik yaratır, güven duygusunu sarsar.258

Annenin çocuğun yaĢamından çıkması onda büyük etkiler yaratır. Yerini tutacak bir kimse olmaksızın anneden yoksun kalırsa, süt çocuğunun geliĢimi sarsılabilir ve çocuk insanlarla ve tüm dıĢ dünyayla iliĢkisini yitirmiĢ bir duruma girebilir.

Fransa‟da çok iyi koĢullara sahip bir bakımevinde 9-12 aylıkken annesinden ayrılan 123 çocuk üzerinde yapılan bir incelemede çocukların geliĢimlerinde

annelerinden ayrıldıktan sonra meydana gelen değiĢiklikler Ģöyle özetlenebilir:259

Anneden ayrılan çocuk bir ay süreyle her dakika ağlar ve mızmızlaĢır. Kendisine yaklaĢan herkese sarılır ve bırakmak istemez.

Ġki ay sonra çocuk, baĢkalarıyla iliĢki kurmak istemez. Yanına yaklaĢan yetiĢkinlerden uzaklaĢmaya çalıĢır ve endiĢe belirtileri gösterir. Umutsuzca haykırarak ağlar ve onu yatıĢtırmak olanaksızdır. Zamanla beslenme düzenini kaybeder, çoğu zaman çocuğun kilosu azalır ve geliĢmesi durur.

Anneden ayrılık süresi üç ay olursa durum tamamıyla değiĢir. Çocuk, günün büyük bir bölümünü yüzükoyun yatmıĢ olarak geçirir. Çevresiyle iliĢkisini keser ve her türlü iliĢki kurma giriĢimini yanıtsız bırakır. BaĢka insanlarla duygusal alıĢveriĢte bulunmadığı için çocuğun ifadesi donuklaĢır. Ağlaması kesilir, çocuk bir tür ölüm sessizliğine gömülür. Bu tehlike iĢaretidir. Çünkü çocuk giderek bir ruh çöküntüsüne gömülür. Eğer önlem alınmazsa ruhunda tedavisi olanaksız yaralar açılır. Çocuk kilo kaybetmeye baĢlar, uyuyamaz, hastalanır. Direncini yitirdiği için kolaylıkla mikrop kapar, sık sık bir yerlere çarpar, yaralanır.

Dördüncü ayda durum vahimleĢmeye baĢlar. Yüz ifadesi donuklaĢır, çocuk hareketsiz bir bakıĢla gözlerini uzaklara diker, zihin bulanıklığını andıran bir donukluğa kapılmıĢ gibidir. Ağlamaları bağırma Ģekline dönüĢür. GeliĢme düzeyi, annesinden ayrıldığı düzeyin altına inmeye baĢlar.

Özet olarak; doğumdan kısa bir süre sonra anneden ayrılıp yatılı yuvalara yerleĢen bebekler, iyi bakılıp beslenseler dahi geliĢim bozuklukları gösterirler. Bedensel ve ruhsal geliĢimleri açısından yaĢlarına göre geri kalırlar. Uyarımlara geç cevap

258 Yavuzer, a. g. e. , s. 104.

verirler, çevrelerine ilgisiz kalırlar, boĢ ve donuk bakar, ender olarak gülümserler, hastalıklara dirençleri azdır. Geç yürürler, geç konuĢurlar. Kelime bilgileri sınırlı olan

bu çocukların zihinsel geliĢimlerinde de durgunluğa rastlanır.260

Yuvalarda yapılan baĢka bir çalıĢmada da, anneden yoksun büyüyen çocukların, iyi beslenme ve iyi bakım koĢullarına rağmen yeterli bedensel ve psikolojik geliĢimden yoksun olduğu belirtilmiĢtir. Bu çocukların az ağladıkları, uyaranlara geç tepki verdiği,

kafalarını salladıkları, bazı çocukların kafalarını bir yere vurduğu gözlenmiĢtir.261

Karakterin Ģekillendiği ilk beĢ yıl içinde anneden ayrı kalmanın çocukta suçlu kiĢilik yapısının oluĢumunda büyük bir oranda etkili olduğu ileri sürülmüĢtür. Bu alanda yapılmıĢ bir araĢtırmada mala iliĢkin suçlulardan oluĢan deneklerin % 40‟ının ilk beĢ yıl

içinde annelerinden ayrı kaldıkları saptanmıĢtır.262

Türkiye‟de hükümlü gençler üzerinde yapılmıĢ baĢka bir araĢtırmada ise suçlu deneklerin % 47‟sinin çeĢitli nedenlerle anne ve babalarından ayrı kaldıkları görülmüĢtür.

Yapılan araĢtırmalar, anne baba kaybının uyum bozukluğu kadar davranıĢ bozukluğunda da etkili olduğunu gösterir. Ġntihar giriĢiminde bulunan ve çeĢitli bunalım belirtileri gösteren hastaların büyük bir bölümünün ilk çocukluk yıllarında annelerini

kaybettikleri saptanmıĢtır.263

Ericson‟a göre: Bebeklikte güven duygusunun temeli sadece “alıcı” olduğu bu dönemde ihtiyaçlarının annesi tarafından karĢılanmasıyla oluĢur. Bebeğin rahatlığı ya da tedirginliği annesinin yanında bulunup bulunmamasına, gereksinimlerinin karĢılanıp karĢılanmamasına bağlıdır. Anne-çocuk arasında tutarlılık, süreklilik ve aynılık arz eden bu iliĢki çocukta temel güven duygusunun temelini oluĢturur. Bu durum çocukta çevrenin güvenilirliği duygusunu oluĢturduğu gibi çocuğa kendi benliğinin bir değer ifade ettiği hissini de verir. Bu evredeki varlık, kendi varlığını kendisine verilenle eĢ tutar. Bebeğin benliğine sevilen, ilgilenilen, değer verilen bir varlık olduğu hissi yerleĢir.

Aile içinde büyümeyen çocuklarda yeterli güven kazanamama ve temel güvensizlik tehlikesi söz konusu olabiliyor. Çocuğa iyi bakım veren, fakat bakıcılarında

260 Yavuzer, a. g. e. , s. 106.

261 Punar, Halil, 16-18 YaĢ Grubu Korunmaya Muhtaç Çocukların Uyum ve Kaygı Düzeyleri,(BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1988, s. 4.

262 Bowlby, J. , “Child Care and The Growth of Love”, 1953, Penguin Boks. 263 Yavuzer, a. g. e. , s. 108.

süreklilik ve aynılık bulunmayan çocuk yuvalarında en önemli sorun temel güven duygusunun geliĢmemesi ya da yıkılmasıdır.

Çocuğun ahlaki geliĢim ve eğitiminde de annenin rolünün birinci derecede etkili

olduğu uzmanların görüĢ birliğine vardıkları bir husustur.264

Anne en önemli ahlaki özdeĢleĢme objesidir. En kuvvetli vicdan, annesinden ancak iyi davranıĢlar yapınca sevgi gören ve genellikle annesi tarafından sıcak karĢılanan çocuklarda görülmüĢtür. Bu durum anneye duyulan bağlılık hissi ile açıklanabilir. Çocuğun sevgi, Ģefkat ve ilgi gibi ruhsal ihtiyaçlarının karĢılanmasında en etkin role sahip olan annenin disiplin anlayıĢı, çocuğun vicdanının Ģekillenmesinde derin izler bırakır. Çocuğun vicdan geliĢiminde, babanın disiplin ve otoritesinin, güç ve aktivitesinin de annenin rolünü bütünleyici bir

etkisi bulunmaktadır.265

Aile ortamı çocuğa sevginin, Ģefkatin, destek ve ilginin verildiği ve hatta saygının duyulduğu bir ortamdır. Saygı duyulma, çocukluk ve ergenlik döneminde psikolojik geliĢime büyük etki gösterir. Çocukluk çağında “onay görme”, “saygı duyulma” önemlidir. Çünkü dıĢarıdan verilen bu mesajlar çocuğun kendi içinde de bir psikolojik geliĢime neden olmaktadır. Böylelikle onaylanmıĢ, saygı duyulmuĢ çocuk yüksek “benlik saygısı” göstermekte, kendine güven duymakta ve dolayısıyla otonomi (aileden bağımsızlaĢıp, kendi baĢına kalma kapasitesi bağlamında) kazanmaktadır. OnaylanmamıĢ, saygı duyulmamıĢ bir geliĢim gösteren çocuklar ise teorik olarak düĢük benlik saygısı gösterecektir. Bu çocuklar güvensiz bir Ģekilde yaĢama bağlılık gösterecek, sosyal çevre ile iliĢkilerinde kaygılı bir ruh hali taĢıyacaklardır. Aynı zamanda “baĢ etme becerileri” düĢük olacağından depresyona ve anksiyeteye

yatkınlıkları da yüksek olacaktır.266

Her türlü psikolojik, ekonomik ve sosyal ihtiyaçların karĢılandığı aile kurumundan yoksunluk çocuğun hayata dezavantajlı olarak devam etmesi demektir. Aile ortamı dıĢında, grup halinde çocukların bakımı için en iyi bakımevlerinde ya da benzeri kurumlarda, tüm imkânların sağlandığı ülkelerde bile ruh sağlığı uzmanları, bu bakım Ģeklinin çocuklarda olumsuz etki yarattığı görüĢündedirler. Çocukların

264 Kohlberg, Lawrence, “Moral Develompment and Identification1, Child Psychology (ed.) H. W. Stevenson, Chicago, 1963, s. 308-809; KağıçıbaĢı, Çiğdem, Ġnsan-Aile-Kültür, Ġstanbul 1990, s. 2-57; Güngör, Erol, Değerler Psikolojisi, Ötüken NeĢriyat, Ġstanbul, 1993, s. 50,61.

265

Hökelekli, Çocuk, Genç, Aile Psikolojisi ve Din, s. 23.

266 Cebe, Fevzi, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu YetiĢtirme Yurtlarında Barınan Çocukların “Benlik Saygısı”, “Depresyon”, “Kaygı” Skorlarının Ailesi Yanında Kalan Çocuklarla KarĢılaĢtırılması, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġstanbul, 2005, s. 13-14.

yetiĢtirilmesinde ailenin yerini tutacak daha sağlıklı bir kurum yoktur. Erken çocuklukta aile hayatından yoksun kalan çocukların okula uyumda, baĢkalarıyla duygusal iliĢkiler kurabilmede ve özellikle dil geliĢiminde yetersiz kaldıkları görülmüĢtür. Bu çocuklar duygusal yönden sönük, huzursuz, dikkatini belli bir konuya yoğunlaĢtıramayan, saldırgan, sürekli ilgi çekmeye çalıĢan davranıĢlar göstermekte ve insanlarla derin ve

uzun süreli arkadaĢlıklar kuramama gibi özellikler geliĢtirmektedirler.267