• Sonuç bulunamadı

1.1 Söylem Nedir?

5) Yönelme/Hedef: Edenlerin metinde bir hareketi tetiklemesi ve metnin akışının

2.1.1.2 Anlambilimsel İnceleme

2.1.1.2.1 Anlam Türleri

2.1.1.2.1.1 Temel Anlam ve Yan Anlam

Bir ses bileşiminin başlangıçta yansıttığı, ilk ve asıl kavrama temel anlam (basic meaning) adı verilir. Yazar, temel anlamı kullanmayı tercih ettiğinde o kelimenin en yaygın anlamını kullanır daha sonra gelen anlamlar kullanım derecesine göre sınıflanır. (Eker, 2010:439). Temel anlamın tercih edilmesiyle anlatılmak istenen düşünce okuyucuya doğrudan aktarılır ve sezdirim amacı yoktur.

Yan anlam (connotation/secondary meaning) ise, sözcüğün, temel anlamla ilişkili edindiği bir başka anlam, yansıttığı yeni bir kavramdır (Eker, 2010:439). Temel anlam ve yan anlam örnekleri aşağıdaki gibidir:

50 • Başını yukarı kaldırdı birden. (s.25)

(Baş; “kafa” anlamında kullanıldığından temel anlamdır. Okunduğunda akla gele ilk anlamdır).

• Odasında, sobasının başında, rahat rahat oturamıyordu. (s.33)

(“Başında” ifadesinde “baş”, “önünde” anlamında kullanılmış ve yeni bir anlam kazanmıştır dolayısıyla yan anlamdır).

“Bir başka örnekte temel anlam ve yan anlam aynı cümlede kullanılmıştır: • Divitoğlu eline bir kalem aldı, gereken şeylerin altını çizdi: bir kilo et, tereyağı,

iki baş soğan, bir kalem tarçın, üç-dört karanfil. (s.51)

(Eline bir “kaleme” aldı ifadesinde kalem temel anlamda kullanılırken “bir kalem tarçın” ifadesinde kalem “adet” anlamında kullanılmış ve yeni bir anlam kazanmıştır dolayısıyla yan anlamdır).

2.1.1.2.1.2 Yakın Anlamlılık

Yakın ve benzer anlam taşıyan göstergelerin farklı sözcüklerle karşılanmasıdır. Yakın anlamlı sözcüklerin kullanımı, sık sık kelime tekrarı yapılmasının ve tekdüze bir anlatımın önüne geçer ve aynı zamanda yazar, eş anlamlı kelimeleri iki gösterge arasında artgönderimde bulunabilir. Yazarın zengin kelime hazinesini ortaya koymak amaçlanmaktadır.

• “Aliye’yi çaldılar,” diye söylendi. (s.135)

• İlyas’ın radyo parasından aşırdığıyla tamamlamıştı bu parayı. (110) (Çalmak ve aşırmak kelimeleri eş anlamlıdır).

• “İlyas’ı darılttım mı yoksa?” diyordu kendi kendine, ellerini ovuşturuyordu. (s.59)

• Yoksa sen mi bir şey yaptın, sen mi onu küstürdün? O küstüyse hiç aldırma, barışırsınız. (s.26)

51

(Darıltmak ve küstürmek kelimeleri eş anlamlıdır).

• Orhan bey çılgına dönmüştü o zaman, “Olamaz!” diye haykırmıştı. (s.125) • Orhan bey delirmişti sanki, söylenip duruyordu kendi kendine, söyledikleri de

hep aynı şeydi: “İlyas bizim kürsünündür!” diyordu durmadan. (s.129)

(Çılgına dönmek ve delirmek kelimeleri eş anlamlıdır ve bu örneklerde ortak özne ve yüklem söz konusudur. Özne; Orhan Bey, yüklem ise Orhan Bey’in çılgına dönmesidir fakat yazar aynı cümleyi tekrar kurarken “çılgına dönmek” eylemi yerine eş anlamlısı olan “delirmek” eylemini tercih ederek bir önceki cümleye artgönderimde bulunurken kelime tekrarından da kaçınır).

2.1.1.2.1.3 Karşıt Anlamlılık

Anlam bakımından birbirlerinin karşıtı olan sözcüklerdir. Yazar, karşıt anlamlı ifadeleri kullanarak vermek istediği mesajlara “netlik” kazandırır. Bir ifadeyi zıttıyla birlikte kullanmak verilen ifadeyi destekler. Metinde karşıt anlamlı sözcükler; Kutupsal Karşıt Anlamlılık, Dereceli Karşıtlık ve İlişkisel Karşıt Anlamlılık olarak sınıflandırılır.

2.1.1.2.1.3.1 Kutupsal Karşıt Anlamlılık

Bir sözcüğün anlamının tam tersi yönde anlama sahip olan kelimelerdir. Bu tür karşıt anlamlı sözcükler ara kavramlar içermezler. Kutupsal Karşıt Anlamlılık örnekleri şu şekildedir:

• Eski giymeyi sevmediği için de ikide bir yeni yelekler, yeni şalvarlar, yeni ceketler diktirtirdi. (s.10)

• “Evet” ya da “hayır” deyip kesiyordu (…) (s.139)

52

• “Teyzeciğim, teyzeciğim...” diye inledi. “Siz ne kadar iyisiniz ne kadar temizsiniz! Ben de o kadar kötüyüm... İki aydır bir kuruş kira da vermedim, ama siz de uğramadınız, istemeye gelmediniz...” diye kekeledi (…)” (s.135)

2.1.1.2.1.3.2 Dereceli Karşıtlık

Aralarında anlamsal bağlantı bulunan sözcüklerin olduğu karşıtlıktır ve bu tür karşıt anlamlı sözcükler ara kavramlar içerirler.

• Çünkü İlyas her şeyleriydi: parlak gelecekleri, şanlı geçmişleriydi... (s.15) (Gelecek ve geçmiş, karşıt anlamlıdır ve “bugün” ara kavramına sahip olduğundan “Dereceli Karşıtlık” oluşturur.)

• (…) çocuklarla, ineklerle, buzağılarla, tavuklarla eğlenmişler, sabah akşam horoz dövüştürmüşler, ama yıllarca çarşıya inmemişlerdi. (s.32)

(İkilemeyi meydana getiren sabah ve akşam, karşıt anlamlıdır ve “öğlen” ara kavramına sahip olduğundan “Dereceli Karşıtlık” oluşturur).

2.1.1.2.1.3.3 İlişkisel Karşıt Anlamlılık

Aralarında anlamsal yönde belirli bir ilişki bulunan sözcüklerdir.

• Emel tatlı tatlı, “Ne diyeceğimi bilemiyorum. İlk siz öpeceksiniz beni, annemden, babamdan, ciciannemden sonra ilk siz...” dedi. (s.123)

(“anne/cicianne” ve “baba” anlam yönüyle ilişki içinde bulunan çifttir). • "Güzel! Artık ya hacıyız ya hoca, ikisinden biri... Kaç yıl oldu görüşmeyeli?

(s.79)

(“hoca” sözcüğüyle din alanındaki hoca kastedildiğinden hacı ve hoca kelimeleri anlamsal yönden belli bir ilişki içerisinde olan çifttir).

53

2.1.1.2.1.4 Çok Anlamlılık

Çok anlamlılık (polysemy), aynı sözcüğün birbiriyle ilgili, ancak farklı kavramları ifade etmesidir. Yani gösteren aynı, kavramlar farklı, ancak birbiriyle ilişkilidir (Eker, 2010:442).

Başta organlar, vücut bölümleri gibi, birçok sözcük, her dilde çok anlamlıdır. Buna karşılık, bilim ve meslek dallarının, uzmanlık alanlarının terimlerinin genellikle tek anlamlı olduğunu görürüz. Yazar, çok anlamlı kelimeleri kullanarak, kelimeleri bağlama göre yeniden anlamlandırılmasını sağlayarak metne açıklık kazandırır (Aksan, 1982:190).

Romanda “ağız” kelimesinin çok anlamlılık açısından tespit edilen örnekleri şu şekildedir:

• Ağzını açarsa kendini övecekti, biliyordu. (s.62) (Ağız: konuşmak anlamında kullanılmıştır).

• Ama sanki iskemleye çivilenmişti, yıkık düşler bırakmıyor, onun ağzından konuşmak istiyorlardı. (s.105)

(Ağız: benzer ifadeler kullanmak anlamındadır). • “Çulluklu pate, tam senin ağzına göre. (s.115)

(Ağız: damak tadı anlamında kullanılmıştır).

• Zaman daha çok şaşırdı: ağzı içki kokmuyordu. (s.26) (Ağız: organ adı olarak kullanılmıştır).

2.1.1.2.1.5 Alt Anlamlılık

Aralarında anlamsal yönde belirli bir ilişki bulunan sözcüklerdir. Genel anlamdan özel anlam arasında bir ilişki kurulur ve bu ilişkideki ortak özelliklerle anlatım güçlendirilir.

54

• Dünya durdukça, Türkiye durdukça, bu kasaba durdukça hep yükseleceklerdi. (s.16)

(“Dünya, Türkiye ve kasaba” alt anlamsal ilişkiye sahiptir).

• Öyle ya, şimdi maltızdan kepçeye, kepçeden havana, eleğe kadar her şey vardı bu mutfakta! Çok güzel, çok düzenli, çok temiz bir mutfaktı, her şeyi yerli yerinde, her şeyi tamamdı. (s.111)

(“maltız, kepçe, havan, elek” sözcükleri “mutfak” sözcüğünün alt anlamlı ifadesidir).

• Yalnız küçük bir lokantadan bir aşçılık önerisi aldım, bu da işime gelmedi, geri çevirdim, amcacığım. (s.93)

(“aşçı” sözcüğü “lokanta” sözcüğünün alt anlamlı ifadesidir).

2.1.1.2.1.6 Eş Adlılık

Eş adlılık (homonymy), aralarında anlamca ilgi ve bağıntı bulunmayan eş sesli sözcükler arasındaki ses benzerliğidir. Gösterilenlerin aynı, gösterenlerin ve kavram alanlarının farklı olmasıdır (Eker, 2010:442).

• “Duyduk, duyduk!” dedi tiksinir gibi. “Duyduk: öğrenci birliğiyle bir ay yolculuk etmişsin. Yüz liralık dövizle...” (s.78)

(Yüz: sayı ifade etmektedir).

• Kör demedi, kel demedi, herkesle düşüp kalktı da onun yüzüne bakmadı. (s.88) (Yüz: çehre anlamına gelmektedir).