• Sonuç bulunamadı

Anayasaya Aykırı Kurala Dayanan Kesin Hükmün İcra Edilemeyeceğ

A. Kesin Hükümle Sınırlı Tutma Yaklaşımı

2. Anayasaya Aykırı Kurala Dayanan Kesin Hükmün İcra Edilemeyeceğ

İptal kararlarının geriye yürümezliği kuralını kesin hükümlerle sınırlandıran görüşlerin bir kısmı bir adım daha ileri giderek iptal edilen hükme dayanılarak kurulan kesin hükümlerin, Anayasa Mahkemesi iptal kararından sonra artık icra edilemeyeceğini de ileri sürmektedir. Alman Federal Anayasa Mahkemesi

495 AYM, E. 2013/104, K. 2014/96, 22.05.2014, RG 12.12.2014.

Kanunu’ndakine benzer bir düzenlemeTürk hukukunda bulunmamaktadır.496 Ancak

doktrinde benzer bir uygulamanın Türk hukukunda da mümkün olduğu ifade edilmektedir.497

Bilge, Anayasa’nın 153. madde 6. fıkrasında yer alan: “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” hükmünün devletin icra organı olan icra daireleri açısından da geçerli olduğunu vurgulamaktadır. Kesinleşen karar henüz icra edilmemişken kararın dayandığı kuralın Anayasa Mahkemesi’nce iptali üzerine artık icra daireleri de bu kararla bağlı olduğundan kararın icrası mümkün olmamalıdır. 498 Büyükeren ise kesin hükümlerin icra edilip edilemeyeceğine ilişkin sorunun mahkeme kararlarının bağlayıcılığının düzenlendiği Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrası ile Anayasa Mahkemesi kararlarının zaman içindeki etkisinin ve bağlayıcılığının düzenlendiği 153. maddesinin 5. ve 6. fıkraları arasındaki çatışmadan kaynaklandığını ifade etmektedir.499 İdare bir yandan kesin

hüküm ile diğer yandan Anayasa Mahkemesi kararı ile bağlıdır. Ancak anayasanın üstünlüğünü temin etme yetkisinin sonucu olan iptal kararı karşısında anayasaya aykırı kurala dayanan bir kesin hükmün icra edilebilirliğini ileri sürmek Büyükeren’e göre “Anayasa’ya aykırılığı saptanan norma geçmişe yönelik ayrıcalık tanımak olur.” 500 Oysa anayasaya aykırılığı saptanan kurala geçmişe yönelik ayrıcalık

496 BVerfGG madde 79’da iptal edilen kurala dayanan kararların icra edilemeyeceği açıkça hüküm

altına alınmıştır. Bkz. yukarıda, Birinci Bölüm, II, A.

497 Kıratlı, s. 184; Bilge, s. 362-363; Kuzu, s. 224; Cansel, s. 95; Yılmaz, s. 204; Özkul, s. 404.

Büyükeren, BVerfGG’dekine benzer bir düzenlemenin Anayasa’da ya da Anayasa Mahkemesi Kanunu’nda yer alması gerektiğini vurgulamaktadır. Büyükeren, s. 35.

498 Bilge, s. 362-363. 499 Büyükeren, s. 33. 500 A.g.m., s. 35.

tanımaktansa, Anayasa Mahkemesi iptal kararına bu ayrıcalığı ve üstünlüğü tanımak, anayasaya uygunluk denetiminin amacına daha uygundur.501

Bu görüş çerçevesinde “iptal kararları geriye yürümez” hükmünün uygulanma alanı icrası tamamlanmış kesin hükümlerle sınırlandırılmış olmaktadır.

Uygulamada Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının kesin hükümlerin icrasına etkisine yönelik ise oldukça az karara ulaşılmıştır. Ulaşılan karar sayısı ve çeşidi bir genelleme yapmaya elverişli değilse de, bulunan kararlar çerçevesinde Yargıtay ve Danıştay’ın Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının kesin hükümlerin icrasına etkisi konusunda farklı görüşte olduğunu söylemek mümkündür.

Anayasa Mahkemesi’nin, 4.11.1983 ile 11.6.2013 tarihleri arasında gerçekleşen kamulaştırmasız el atmalar nedeniyle 11.6.2013 tarihinden önce açılan ve henüz kesinleşmeyen davalarda her türlü vekalet ücretinin maktu olarak tespit edilmesini öngören kuralı iptaline ilişkin kararının502 uygulanmasında Yargıtay, Anayasa Mahkemesi iptal kararının infazı tamamlanmamış dosyalar açısından uygulama alanı bulacağı yönünde karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi iptal kararının etkisinin dosyanın infaz edilip edilmediğine göre belirleneceğine dikkat çeken Yargıtay, dosya infaz edilmiş ise Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün dosyaya etkisi olmayacağından, şikâyetin reddine,

“tamamıyla infaz edilmemişse icra dosyası derdest iken maktu hesaplamaya dair hükmün iptal edildiği nazara alınarak vekalet ücreti ve icra harçlarının nispi olarak değerlendirilerek, buna göre yapılacak hesaplama ile sonuca gidilmesi gerektiğine”

501 A.g.m., s. 35.

502 AYM, E. 2013/95, K. 2014/176, 13.11.2014, RG 13.03.2015.

hükmetmiştir.503

Danıştay içtihadı ise Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının kesinleşmiş idari işlemlerin icrasını etkilemeyeceği yönündedir. Danıştay vergilendirme işleminin dayanağı olan kuralın Anayasa Mahkemesi tarafından iptali sonrasında,504 bu kurala

göre tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş vergi alacağının tahsili aşamasında düzenlenen ödeme emirlerinin iptali taleplerine ilişkin davalarda Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanma imkânının bulunmadığına karar vermektedir. 505 Danıştay

kararında kesin hükümlerin icrası üzerine bir ifade yer almamakla birlikte dava konusu edilmemiş idari işlemlerin dahi icra aşamasında Anayasa Mahkemesi iptal kararından etkilenmeyeceği tespiti karşısında, aynı sonucun dava konusu edilmiş ve hakkındaki hüküm kesinleşmiş idari işlemler açısından evleviyetle geçerli olacağı açıktır. Bununla birlikte vergi ziyaı cezasının hesaplanma şekline ilişkin kuralı iptal eden Anayasa Mahkemesi kararının506 ardından Danıştay, iptal edilen kurala göre

tahakkuk etmiş vergi ziyaı cezasına ilişkin ödeme emirlerine karşı açılan davalarda kamu alacağının tahsili aşamasında da Anayasa Mahkemesi iptal kararı dikkate

503 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2018/2970, K. 2018/6525, T. 21.6.2018. Aynı yönde: Yargıtay 12.

Hukuk Dairesi, E. 2018/7374, K. 2018/12147, T. 26.11.2018; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2017/10345, K. 2017/4671, T. 30.3.2017; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2016/14374, K. 2016/13131, T. 6.10.2016; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2016/12892, K. 2017/10937, T. 18.9.2017. (Kazancı, Erişim Tarihi: 01.08.2020)

504 AYM, E. 1989/6, K. 1989/42, 07.11.1989, RG 06.04.1990.

(https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr, Erişim Tarihi: 01.08.2020)

505 “İcra edilmekte olan idari işlemdeki hukuka aykırılıklar, bu işleme karşı açılmış idari davalarda araştırılıp incelenebilir. Davaya konu edilmeden kesinleşmiş idari işlemlerin uygulanmasını sağlamak üzere tesis edilen yeni işlemler nedeniyle açılan davalarda, kesinleşmiş hukuki durumların yeniden ele alınarak incelenmesi mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı, kesinleşmiş hukuki

durumların sonucunu ortadan kaldırmayacağı gibi, bu hususların yeniden ele alınıp incelenmesine de olanak sağlamaz. Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararı, vadesinde ödenmeyen kamu alacağı

için düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin iptali talebiyle açılan uyuşmazlık konusu bu davanın çözümünü ve sonucunu etkilemeyeceğinden vergi mahkemesi kararında isabet bulunmaktadır.”

Danıştay 4. Daire, E. 1990/3142, K. 1991/4701, T. 23.12.1991. Aynı yönde; Danıştay 4. Daire, E. 1990/3122, K. 1991/2893, T. 24.9.1991; Danıştay 4. Daire, E. 1992/54, K. 1992/4250,T. 8.10.1992; Danıştay 4. Daire, E. 1992/1977, K. 1993/59, T. 12.1.1993; Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, E. 1993/195, K. 1994/191, T. 22.4.1994. (Kazancı, Erişim Tarihi: 01.08.2020)

506 AYM, E. 2001/3, K. 2005/4, T. 06.01.2005, RG 20.10.2005, Kararın yürürlük tarihi: 20.04.2006.

alınarak karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. 507 Ancak her ne kadar Danıştay

kararında açıkça vurgulanmasa da kararlar arasındaki içtihat farkı, iptal edilen kurallar arasındaki nitelik farkından kaynaklanmaktadır. Danıştay’ın Anayasa Mahkemesi iptal kararının kesinleşmiş işlemlerin icrasını etkilemeyeceğine hükmettiği kararlarda iptal edilen kural, geçici verginin hesaplanmasını hayat standardı esasına bağlayan kuraldır. Anayasa Mahkemesi iptal kararının iptal edilen kurala göre kesinleşmiş vergi borcunun tahsili aşamasında uygulanması gerektiğine ilişkin içtihat ise vergi ziyaı cezasının hesaplanışına ilişkin hükmün, yani bir ceza kuralının iptaline ilişkin kararın, uygulanmasından doğmaktadır. İleride ayrıca üzerinde durulacağı üzere ikinci durumda iptal kararının geriye etkisi, ceza kurallarının zaman yönünden uygulanmasında lehe hükmün geriye yürüyeceğine ilişkin kuraldan kaynaklanmaktadır.508