• Sonuç bulunamadı

Anayasa Mahkemesi İptal Kararlarının Zaman Yönünden Uygulanmasına

B. Yürürlük Kuralının İstisnaları

I. Anayasa Mahkemesi İptal Kararlarının Zaman Yönünden Uygulanmasına

Türk hukukunda Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman yönünden uygulanmasına ilişkin temel kural AY madde 153/5: “İptal kararları geriye yürümez” hükmüdür. Bu kuralın düzenlendiği maddede herhangi bir istisna öngörülmemiş olmakla birlikte, somut norm denetiminin düzenlendiği AY madde 152 kuralın istisnasını oluşturmaktadır. Bu istisnanın kapsamı ve yargı organlarınca uygulanışı ileride ayrı bir başlık altında ele alınacaktır.343 Ancak şimdiden bu

istisnanın temel kuralın etkisini değiştirme konusunda sınırlı bir etkisi olduğu söylenebilir. Çünkü bu istisna, iptal edilen kuralın niteliğine ya da iptal gerekçesine göre farklı çözümlerin öngörülmesine imkân vermemekte, kural olarak yalnızca

somut norm denetimine başvuran mahkeme açısından sonuç doğurmaktadır.344

Yukarıda değinildiği üzere, Anayasa Mahkemesi’nin ise kararlarının zaman yönünden etkisini belirleme konusundaki yetkisi oldukça sınırlıdır ve AY 153/5’e istisna getirme yetkisini içermemektedir.

Mevcut düzenlemeler karşısında Türk hukukunda Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman yönünden etkisine ilişkin temel kuralda (AY 153/5) örtülü boşluk bulunduğunu söylemek mümkündür.345 Konunun daha iyi açıklanması için öncelikle

örtülü boşluk kavramı ile bu boşluğun doldurulması yöntemlerinden biri olan amaca

344 Belirtmek gerekir ki somut norm denetimi açısından öngörülen istisnanın geniş yorumlanması da

geriye yürümezlik kuralının uygulama alanını daraltan yöntemlerden biri olmuştur. Nitekim geriye yürümezlik kuralına getirilen istisnalar kimi zaman somut norm denetimine ilişkin düzenlemeye de dayandırılmaktadır. Bununla birlikte yargı kararları incelendiğinde iptal kararlarının zaman yönünden uygulanmasında esas belirleyici olanın geriye yürümezlik kuralına verilen anlam olduğu ortaya çıkmaktadır. Zira istisnanın genişletici yorumu ile genel bir kurala ulaşılamamakta, bu yorum kural olarak geriye yürümezlik kuralı ile çatışmadığı ölçüde uygulama alanı bulmaktadır.

345 Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 1’de açıkça hâkimin hukuk boşluğunu doldurma yetkisi

düzenlenmiştir. Bu nedenle özel hukukta hukuk boşluğu ve hâkimin boşluğu doldurma yetkisi konusunda bir tartışma söz konusu değilken, kamu hukuku açısından aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Örneğin, kanunilik ilkesinin geçerli olduğu ceza hukuku alanında kanunla düzenlenmemiş bir alanda boşluk olduğunun ve hâkimin bu boşluğu hukuk yaratarak doldurmasının kabulü mümkün değildir. Yine vergi ve benzeri mali yükümlülükler ancak kanunla düzenlenebileceğinden (AY madde 73/3) bu alanda da boşluk ve hâkimin hukuk yaratarak bu boşluğu doldurması söz konusu olamaz. Edis, s. 119. Bununla birlikte kanunilik ilkesinin uygulanmadığı konularda kamu hukuku açısından özel hukuktan farklı bir değerlendirme yapılmasının herhangi bir dayanağı yoktur. Sayılan sınırlar çerçevesinde kamu hukukunda da boşluk olabileceğinin ve hâkimin bu boşluğu doldurma yetkisinin kabulü gerekir. Ag.e, s. 119-120.

Konu anayasa hukuku açısından ele alındığında da benzer değerlendirmeler yapmak mümkündür. Öncelikle her kanun gibi Anayasada da boşluk bulunduğunun bir vakıa olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Kaneti, S.: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndaki Boşlukların Anayasa

Mahkemesi Tarafından Doldurulması, Anayasa Yargısı Dergisi 1991, C. 8, s. 83. Oder, boşluk

konusunu ele alırken anayasa açısından ayrı bir değerlendirme yapmamaktadır. Ancak anayasa söz konusu olduğunda analoji/kıyas yoluyla boşluk doldurmanın, özellikle yetki kurallarında yetkiyi genişletecek, temel hak ve özgürlüklere ilişkin kurallarda ise sınırlamaları destekleyebilecek olması karşısında, çekimser yaklaşılan bir yöntem olduğuna dikkat çekmektedir. Oder, B. E.: Anayasa Yargısında Yorum Yöntemleri, İstanbul 2010, s. 266. Gözler, ise Anayasa Mahkemesi’nin yürürlüğü durdurma kararı verme yetkisine ilişkin içtihadını değerlendirirken, Anayasada boşluk olamayacağını ileri sürmekte ve görüşünü “Kamu hukukunda ise boşluk yoktur. Zira, kamu hukukunda

yasaklanmamış davranış serbesttir; verilmemiş bir yetki de yoktur.” gerekçesine dayandırmaktadır.

Gözler, (Anayasa Hukuku), s. 1222. Gözler’in ifadesi kısmen doğru olmakla birlikte kamu hukuku düzenlemelerinin, bu bağlamda Anayasa’nın yalnızca yetki ve hakları düzenleyen metinler olmadıkları göz önüne alındığında geçerliliğini yitirmektedir. Nitekim AY 153/5’te yer alan “İptal

kararları geriye yürümez” hükmü ile ne bir yetki ne de bir temel hak ve özgürlük düzenlenmiştir.

Kanımızca kararların zaman yönünden uygulanmasına ilişkin bu hükmü herhangi bir kanundan farklı şekilde değerlendirmek için bir sebep yoktur.

uygun sınırlama (teleologische Reduktion- teleolojik redüksiyon) kavramına değinmekte fayda vardır.

Örtülü boşluklar üç farklı şekilde ortaya çıkmaktadır:

i) Bir kural aynı değerde ve güçte başka bir kural ile çatışma hâlinde ise, ii) Kuralın uygulanması hakkın kötüye kullanılması olarak

nitelendirilebiliyorsa,

iii) Kuralın lafzı ile amacının bağdaştırılması mümkün gözükmüyorsa kuralda örtülü boşluk olduğundan söz edilir.346

Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman yönünden uygulanmasına ilişkin kuralda söz konusu olan ise kuralın lafzı ve amacının bağdaşmamasından doğan örtülü boşluktur. Bu şekilde oraya çıkan örtülü boşlukta, somut olayı düzenleyen ve ona uygulanabilecek nitelikte bir kural mevcuttur;347 ancak kuralın açık anlamı, kuralın amacı (ratio legis’i) ile bağdaşmamakta, kuralın amacı ve adalet ilkesinin bir gereği olarak negatif eşitlik ilkesi (eşit olmayana eşit olmayan şekilde davranma) kuralın uygulama alanının sınırlandırılmasını gerektirmektedir.348 Örtülü

boşluklarda kuralın lafzı amacıyla bağdaşmayacak ölçüde geniş tutulmuştur.349 Bu

bağlamda örtülü boşlukta boşluk, “sınırlama eksikliği” olarak ortaya çıkmakta ve kuralın amacı çerçevesinde öngörülmesi gerekli sınırlamaların/istisnaların

346 Edis, s. 134; Oğuzman/Barlas, § 340, s.107.

347 Larenz, K.: Methodenlehre der Rechtswissenschaft, 6. Baskı, Berlin 1991, s. 377; Kırca, Ç.: Örtülü (Gizli) Boşluk Ve Bu Boşluğun Doldurulması Yöntemi Olarak Amaca Uygun Sınırlama (Teleologische Reduktion), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2001, C. 50, S. 1, s. 96; Serozan, § 38a, s.

157; Oder, s. 264.

348 Kramer, E. A.: Juristische Methodenlehre, 3. Baskı, Bern 2010, s. 189; Larenz, s. 392; Kırca, s. 96,

100; Serozan, § 38, s. 157.

düzenlenmemiş olmasından kaynaklanmaktadır.350 Nitekim doktrinde örtülü boşluk

için istisnai boşluk (Ausnahmelücke) kavramı da kullanılmaktadır.351

Örtülü boşluğun kuralın lafzının amacı ile bağdaşmamasından doğduğu hâllerde boşluk, “amaca uygun sınırlama” (teleologische Reduktion/teleolojik redüksiyon) yöntemi ile doldurulmaktadır.352 Amaca uygun sınırlama ile kuralın açık

olmakla birlikte amacına göre geniş bir kapsam taşıyan anlamı, kuralın düzenlenme amacına (ratio legis’ine) indirgenmekte, kural tespit edilen amaca uygun şekilde sınırlandırılarak uygulanmaktadır. 353 Bu bağlamda örtülü boşluklar, kurala amacının

gerektirdiği istisnanın eklenmesi yoluyla doldurulmaktadır.354

“İptal kararları geriye yürümez” kuralı bu açıklamalar ışığında ele alındığında kuraldaki örtülü boşluk ortaya çıkmaktadır. Yukarıdaki bölümde ortaya koyulmaya çalışıldığı üzere, iptal kararlarının zaman yönünden uygulanması tek bir kuralla çözülmesi mümkün olmayan karmaşık bir konudur. Bu nedenle iptal kararlarının zaman içindeki etkisi konusunda hangi esas kabul edilirse edilsin, benimsenen temel kuralın istisnalarının öngörülmesi gereklidir. “İptal kararları

350 Larenz, s. 377, 391; Edis, s. 134.

351 Kramer, s. 189; Rüthers, B./Fischer, C./Birk, A.: Rechtstheorie und Juristische Methodenlehre, 7.

Baskı, München 2013, Rn. 848, s. 503, Rn. 903, s. 527; Beaucamp, G./ Beaucamp, J.: Methoden und Technik der Rechtsanwendung, Heidelberg 2019, Rn. 328, s. 97; Serozan, § 38, s. 157.

352 Larenz, s. 391-392; Rüthers/Fischer/Birk, Rn. 902, s. 527; Kramer, s. 213-214; Kırca, s. 98 vd.;

Serozan, § 40a, s. 158; Oder, s. 268-269.

353 Larenz, s. 391; Rüthers/Fischer/Birk, Rn. 903, s. 527; Kramer, s. 213; Kırca, s. 98.

354 Kırca, s. 114; Oder, s. 269. Örtülü boşluğa ve bu boşluğun amaca uygun sınırlama ile

doldurulmasına örnek olarak Türk Medeni Kanunu madde 15 hükmü gösterilebilir. TMK madde 15’e göre; “Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin

fiilleri hukukî sonuç doğurmaz.” Kanunda belli ayrık durumlar saklı tutulmuşsa da, örneğin, ayırt

etme gücü olmayan kişinin kendisine bağışlanan değeri isteme hakkı, kurduğu sigorta sözleşmesi gereği hak ettiği sigorta tazminatını talep etme hakkı bu ayrık durumlar arasında yer almamıştır. Oysa TMK 15 kuralının amacı ayırt etme gücünden yoksun kişiyi korumaktır. Kuralın uygulanarak örnek verilen sözleşmelerin geçersizliğine hükmedilmesinin ise kuralın amacına aykırı olduğu açıktır. Zira bu hâllerde kuralın uygulanması, korunması amaçlanan kişilerin aleyhine sonuç doğuracaktır. Kuralın lafzı çok geniş tutulmuş, kuralda öngörülmesi gerekli istisnalara yer verilmemiştir. Bu eksiklikten doğan örtülü boşluk ise uygulamada amaca uygun sınırlama yöntemiyle doldurulmakta, örneklerdeki gibi aslında ayırt etme gücünden yoksun kişinin lehine sonuç doğuran sözleşmeler açısından TMK 15 uygulanmayarak sözleşmeler geçerli sayılabilmektedir. Serozan, § 41a, s. 159-160; Kırca, s. 103. Benzer örnekler için bkz. Kramer, s. 214-216; Larenz, s. 392-397; Beaucamp/ Beaucamp, Rn. 331- 333, s. 98; Kırca, s. 102-107.

geriye yürümez” kuralının hiçbir ayrım gözetilmeksizin her olaya aynı şekilde uygulanması, kuralın amacı ile bağdaşmamakta, adalet ilkesine aykırı sonuçlar doğmasına sebep olmaktadır. İptal edilen kuralın niteliği gereği kimi iptal kararlarının sonuç doğurabilmesi ise ancak iptal kararlarının geriye etki etmesi ile mümkündür.355 Bu hâllerde iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralına bağlı kalmak, iptal kararlarının hiç sonuç doğurmaması anlamına gelecektir. Bir kararın zaman yönünden uygulanmasına ilişkin genel kuralın, kararın hiç uygulanmaması sonucunu doğuracak olması ise kuraldaki eksikliğin /boşluğun açık göstergelerindendir. Bu açıdan iptal kararlarının zaman yönünden etkisinin (somut norm denetimine başvuran mahkemede görülen dava dışında) bir istisnaya yer verilmeksizin düzenlendiği bu hükmün lafzının, amacından daha geniş bir kapsam taşıdığı açıktır.

Doktrinde ve yargı kararlarında Anayasa madde 153/5 hükmünün örtülü boşluk içerdiği ifade edilmemektedir. Ancak kurala ilişkin yapılan değerlendirmeler örtülü boşluk kavramı ile, kuralın nasıl yorumlanması ve uygulanması gerektiğine ilişkin görüşler de amaca uygun sınırlama yöntemi ile örtüşmektedir. Doktrinde “iptal kararları geriye yürümez” hükmünün mutlak olarak anlaşılmaması ve kuralın amacı ile sınırlı olarak uygulanması gerektiği konusunda görüş birliği olduğunu söylemek mümkündür.356 Yine gerek Danıştay, gerek Yargıtay’ın yerleşik içtihadı “iptal kararları geriye yürümez” kuralının mutlak anlamda uygulanamayacağı, kuralın amacı çerçevesinde yorumlanması ve uygulanması gerektiği yönündedir.357

355 Bkz. aşağıda V, B.

356 Cansel, s. 94; Bilge, s. 368; Kuzu, s. 210-211; Tanör/Yüzbaşıoğlu, s. 565-566; Babayiğit, s. 198-

199; Memiş, s. 461; Özkul, s. 398; Teziç, s. 264-265.

Bu noktada hükmün amaca göre yorumlandığı, dolayısıyla söz konusu olanın amaca uygun sınırlama (teleolojik redüksiyon) değil, hükmün daraltıcı yorumu olduğu akla gelebilir. Nitekim daraltıcı yorumla kural, kuralın amacı çerçevesinde tespit edilen anlama göre sınırlandırılmaktadır. Doktrinde de bu iki yöntem arasındaki sınırı belirlemenin güçlüğüne değinilmiştir.358 Zira daraltıcı yorum

yapılırken de, amaca uygun sınırlama yapılırken de kuralın amacının esas alındığı bir sınırlama söz konusudur.

Kramer’in kuralların uygulandığı fiil ve olaylara ilişkin yaptığı sınıflandırma ise iki yöntem arasındaki farkı anlamak açısından yol göstericidir. Kramer kuralın uygulama alanının belirlenmesinde üç kategoriden yola çıkmaktadır: Kuralın uygulanacağının açık olduğu fiil ve olaylar (pozitif seçenekler/positive Kandidaten); kuralın uygulama alanı dışında kaldığı açık olan fiil ve olaylar (negatif seçenekler/negative Kandidaten) ve son olarak kuralın uygulama alanı içinde yer alıp almadığı belirsiz olan fiil ve olaylar (nötr seçenekler/neutrale Kandidaten).359

Daraltıcı yorum yapılırken kuralın kapsamına girip girmeyeceği belli olmayan nötr seçenekler kapsama dahil edilmeyerek kuralın uygulama alanı, kavramın çekirdek alanı (Begriffskern) ile sınırlandırılır. Örtülü boşlukların amaca uygun sınırlama yöntemiyle doldurulmasında ise kuralın kapsamına girdiği açık olan pozitif seçenekler, kuralın uygulama alanı dışında bırakılmaktadır.360

AY madde 153/5 açısından ise daraltıcı yorum ve amaca uygun sınırlama yöntemlerinin birlikte kullanıldığı söylenebilir. Çünkü geriye yürümeme kavramının

358 Larenz, s. 391; Serozan, § 40b, s. 159; Kırca, s. 108. 359 Kramer, s. 60.

kapsamı belirlenirken aslında kural, daraltıcı yoruma tabi tutulmaktadır.361 Ancak bu

yorumla elde edilen uygulama alanı dahi kuralın amacı ile çatışmakta, kuralın daraltıcı yorum ile elde edilen uygulama alanı da iptal kararlarının zaman yönünden uygulanmasından doğan sorunları çözmekte yeterli olmamaktadır. Bu bağlamda somut olayın özelliklerine göre kuralın uygulanmasında başvurulan yöntemin değiştiği söylenebilir. Kural kimi zaman daraltıcı yorum ile yalnızca nötr seçeneklerin dışlandığı bir uygulama alanına sahip olurken, kimi zaman da açıkça geriye yürüme yasağı kapsamına giren pozitif seçenekler de kuralın kapsamı dışında bırakılmaktadır.