• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

4.3. Risklilik ve Karlılığın Türev Araç Kullanımına Etkisi: Ampirik Uygulama

4.3.3. Ampirik Uygulanma

Türk Bankacılık sektöründe faaliyet gösteren 10 bankanın 9 yıllık (2010- 2018) verileri havuzlanmış en küçük kareler regresyon analizi aracılığıyla incelen- miştir. Analizlerde bağımsız değişken olarak toplam aktife oranla türev araç kullanı-

mının belirleyicileri araştırılmıştır. Tahmini yapılan denklemin basit formülü aşağı- daki gibidir.

TUREVi = β1 RİSKi + β2 KAR + β3 KONTROLi + β4 BANKA-

DUMMYi + β5 YILDUMMYi + εi

Buna göre türev araç kullanımının belirleyicileri “risk faktörleri” (RİSK), “karlılık faktörleri” (KAR), türev araç kullanımında etkili olabilecek diğer değişken- leri ifade eden “kontrol değişkenleri” (KONTROL), bankalar arası farklılıkları kont- rol etmek için denkleme dâhil edilen BANKADUMMY, kategorik değişkeni ile yıl- lar arasındaki farklılıkları kontrol etmek üzere denkleme eklenen YILDUMMY kate- gorik değişkeni ile ifade edilmiştir.

Kalıntıların normal dağılımını test etmekte Shapiro-Wilk W testi; farklı- yayılımlarını (heteroscedasticity) denetlemek için Cook-Weisberg ve White testi; be- lirginleştirme hatalarını denetlemek için ise Ramsey RESET testi kullanılmıştır. Bazı denklemlerde farklı yayılıma işaret ettiğinden muhtemel farklı yayılım (hete- roscedasticity) sorunlarına karşı tahminler değişen varyanstan etkilenmeyen (robust) standart hatalar kullanılarak yapılmıştır.

Ampirik uygulama 5 tane ayrı denklem tahmini dayanmaktadır Buna göre çoklu bağlantı sorunlarına neden olmamak için risk ve karlılık faktörlerinden her de- fasında biri denklemlere eklenmiş diğer kontrol değişkenleri ile banka ve yıl değiş- kenleri tüm denklemlerde bulunmuştur. Böylece her risk ve karlılık faktörü için ayrı ayrı değerlendirme imkânı elde edilmiştir.

Tablo-21 tahmin edilen denklemlere dair katsayıları ve ilgili istatistikleri gös- termektedir. Denklemleri ayrıştırarak bakılırsa 1.denklemde risk unsuru olarak ser- maye yeterlilik rasyosunu, 2.denklemde kur riskini, 3.denklemde likidite riskini, 4.denklemde aktif karlılığı ve 5.denklemde öz kaynak karlılığı diğer değişkenlerle birlikte ayrıca değerlendirilmiştir.

1 numaralı denklemimizi incelediğimizde sermeye yeterlilik oranı ile türev araç kullanımı arasında negatif bir ilişki tespit edilmiştir. Denkleme göre sermaye ye- terlilik rasyosunda 1 birimlik artış türev araç kullanımında 2.69‟luk birimlik bir aza- lışa neden olmaktadır. İstatiksel hesaplamalara göre katsayısı %10 düzeyinde istatik-

Tablo 21: Havuzlanmış En Küçük Kareler Regresyon Sonuçları

(1) (2) (3) (4) (5) turev turev Türev turev Türev syso -2.696* (1.438) kurrisk 0.0566** (0.0269) likitiderisk 0.706** (0.274) ak 0.755 (6.385) ok 0.0609 (0.613) nfm 11.22*** 9.899** 9.948** 9.537** 9.623** (4.025) (3.798) (3.808) (3.961) (3.935) mgo 0.243*** 0.257*** 0.258*** 0.260*** 0.260*** (0.0913) (0.0916) (0.0860) (0.0936) (0.0935) kar -1.507*** -1.272** -1.691*** -1.172** -1.164* (0.561) (0.548) (0.632) (0.538) (0.586) lo -1.331** -1.379** -2.707*** -1.425** -1.417* (0.655) (0.670) (0.797) (0.697) (0.733) tlfaiz 4.566*** 4.464*** 4.291*** 4.502*** 4.514*** (1.287) (1.334) (1.261) (1.347) (1.358) acikp -1.895 -1.562 -1.670 -1.595 -1.596 (1.547) (1.633) (1.563) (1.664) (1.666) Banka kukla Tüm denklemlere eklendi

Yıl kukla Tüm denklemlere eklendi

c 177.2*** 117.9** 143.4** 113.6* 113.3* (62.03) (55.45) (55.83) (60.95) (65.96)

N 90 90 90 90 90

r2 0.893 0.889 0.899 0.887 0.887 Standart hatalar parantez içindedir.

pozitif bir ilişinin olduğu görülmektedir. Türev ürünlerdeki 1 birimlik değer artışı net faiz marjının 11.22‟lik bir değer artışa neden olduğu gözükmektedir. İstatiksel önem düzeyinin %1 seviyesinde olması ikili ilişki açısından istatiksel öneminin yüksek ol- duğunu vurgulamaktadır. Maliyet gelir oranı ile türev araçların kullanımı arasında %1 istatiksel hata ile anlamlı bir ilişki olduğu ve birbirlerini pozitif yönlü ilişki bu- lunmaktadır ve ilişki %1 düzeyinde anlamlıdır. Türev ürünlerdeki 1 birimlik değer artışı maliyet gelir oranındaki 0.243‟lük bir değer artışı sağladığı söylenebilir. Ban- kaların toplam kredi hacimleri ile türev ürün kullanımı arasında negatif yönlü ama is- tatiksel olarak anlamı bir ilişki söz konusu olduğu görülmektedir. Türev ürünlerinde- ki bir birim artış kredi hacimlerinde 1.507‟lik bir azalışa neden olmaktadır. İlişki %1 düzeyinde istatiksel olarak anlamlıdır. Likidite oranı ile türev ürün kullanımı arasın- da negatif yönlü ve istatiksel olarak %5‟lik anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Türev ürünlerdeki 1 birimlik değer artışı likidite oranında 1.311‟lik değer azalışına neden olmaktadır. Hazine bonosu dönemlik ortalama TL faiz ile türev ürün kullanımı ara- sında pozitif yönlü ve istatiksel olarak önemli bir ilişki söz konusu olduğu görülmek- tedir. Türev üründeki 1 birim artış hazine bonosu ortalama TL faiz de 4.566‟lık bir artışla beraberlik göstermiştir. İstatiksel önem bakımından %1 düzeyinde anlamlıdır. Açık döviz pozisyonu ile türev ürün kullanımı arasında negatif bir ilişki söz konusu olduğu görülmektedir. İlişki istatiksel olarak anlamlıdır. Türev ürünlerdeki 1 birim değer artışı açık döviz pozisyonun 1.895‟lik bir değer azalışına neden olmaktadır.

2 numaralı denklemi incelediğimizde, 1 numaralı denklemde yer alan serma- ye yeterlilik oranını çıkarıp kur riskini ekleyerek analiz yapılmıştır. Kur riski ile tü- rev ürün kullanımları arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu ve türev ürün kullanı- mındaki 1 birimlik değer artışı kur riskinde 0.566 lık değer artışı sağladığı gözük- mektedir.Net faiz marjına kur riski de eklenerek türev araçlarla ilişkisi ölçüldüğünde pozitif ilişkisi olduğu türev ürünlerdeki 1 birimlik değer artışı net faiz marjında 9.899‟luk değer artışı sağladığı gözükmektedir. İstatiksel önemi bakımında %5 düze- yinde istatiksel olarak anlamlıdır. Maliyet gelir oranı ile incelendiğinde türev araçlar arasında pozitif bir ilişki olduğu görülmektedir. İstatiksel önem bakımından %1 dü- zeyinde istatiksel anlamlıdır. Türev araçlardaki 1 birimlik değer artışı, maliyet gelir oranında 0.257 „lik bir değer artışı sağmaktadır. Toplam krediler ile türev ürünler arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Türev ürünlerindeki 1 birimlik

değer artışı 1.272‟lik değer azalışına neden olmaktadır. Oluşturduğumuz denklemde istatiksel önem bakımından %5 seviyesinde istatiksel olarak anlamlıdır. Likidite ora- nı ile türev ürünler incelendiğinde arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmek- tedir. Türev ürünlerindeki 1 birim değer artışı likidite oranında 1.379‟luk değer azalı- şına neden olmaktadır. Bu ikili ilişkinin istatiksel olarak anlamlılık düzeyi %5‟dir. Hazine bonosu dönemlik ortalama TL faiz ile türev ürün kullanımı arasında pozitif yönlü ve istatiksel olarak önemli bir ilişki söz konusu olduğu görülmektedir. Türev üründeki 1 birim artış hazine bonosu ortalama TL faizde 4.464„lık bir artışla beraber- lik göstermektedir. İstatiksel önem bakımından %1‟lik seviyede istatiksel olarak an- lamlıdır. Açık döviz pozisyonu ile türev ürün kullanımı arasında negatif bir ilişki söz konusu olduğu görülmektedir. Kur riski ile girdiği denklemde sermaye oranındaki denkleme göre daha pozitif etki yarattığı söylenebilir. Türev ürünlerdeki 1 birim de- ğer artışı açık döviz pozisyonun 1.562‟lik bir değer azalışına neden olmaktadır. İsta- tiksel önem bakımından anlamlıdır.

3 numaralı denklemi incelediğimizde, likidite riskini formülasyona ekleyerek analiz yapılmıştır. Likidite riski ile türev ürün kullanımları arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu ve bankaların likidite riski arttığında türev işlem hacimlerinin arttığı gö- rülmektedir. Türev ürün kullanımındaki 1 birimlik değer artışı likidite 0.766‟lık de- ğer artışı sağladığı gözükmektedir. Net faiz marjına likidite riski de eklenerek türev araçlarla ilişkisi ölçüldüğünde pozitif ilişkisi olduğu ve türev ürünlerdeki 1 birimlik değer artışı net faiz marjında 9.948‟lik değer artışı sağladığı gözükmektedir. İstatik- sel önemi bakımında %5 düzeyde anlamlıdır. Maliyet gelir oranı ile incelendiğinde türev araçlar arasında pozitif bir ilişki olduğu görülmektedir. İstatiksel önem bakı- mından %1‟lik seviyede anlamlıdır. Türev araçlardaki 1 birimlik değer artışı, maliyet gelir oranında 0.258‟lik bir değer artışı sağmaktadır. Toplam krediler ile türev ürün- ler arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Türev ürünlerindeki 1 bi- rimlik değer artışı 1.691‟lik değer azalışına neden olmaktadır. Oluşturduğumuz denk- lemde istatiksel önem bakımından %1‟lik seviyede anlamlıdır. Likidite oranı ile tü- rev ürünler incelendiğinde arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Tü- rev ürünlerindeki 1 birim değer artışı likidite oranında 2.707‟lik değer azalışına ne- den olmaktadır. Bu ikili ilişkinin istatiksel anlamlılık düzeyi %5‟dir. Hazine bonosu

sel olarak önemli bir ilişki söz konusu olduğu görülmektedir. Türev üründeki 1 birim artış hazine bonosu ortalama TL faiz de 4.29‟1ık bir artışla beraberlik değer artışı göstermektedir. İstatiksel önem bakımından %1 düzeyde ilişki anlamlıdır. Açık döviz pozisyonu ile türev ürün kullanımı arasında negatif bir ilişki söz konusu olduğu gö- rülmektedir. Likidite riski ile girdiği denklemde sermaye oranındaki denkleme göre daha pozitif etki yarattığı söylenebilir. Türev ürünlerdeki 1 birim değer artışı açık döviz pozisyonun 1.670‟lik bir değer azalışına neden olmaktadır.

4 numaralı denklemde oluşturduğumuz forrmülasyona aktif karlılığı ekleye- rek karlılığı belirleyen rasyoların türev araçlara olan etkileri incelenmiştir. Aktif kar- lılık ile türev ürün kullanımları arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu ve bankaların aktif karlılığı arttığında türev işlem hacimlerinin arttığı görülmektedir. Türev ürün kullanımındaki 1 birimlik değer artışı aktif karlılıkta 0.755‟lık değer artışı sağladığı gözükmektedir. Net faiz marjına aktif karlılığı da eklenerek türev araçlarla ilişkisi öl- çüldüğünde pozitif ilişkisi olduğu ve türev ürünlerdeki 1 birimlik değer artışı net faiz marjında 9.537‟lik değer artışı sağladığı gözükmektedir. İstatiksel önemi bakımında %5 düzeyde ilişki istatiksel olarak anlamlıdır. Maliyet gelir oranı ile incelendiğinde türev araçlar arasında pozitif bir ilişki olduğu görülmektedir. İstatiksel önem bakı- mından %1‟lik seviyede ilişki istatiksel olarak anlamlıdır. Türev araçlardaki 1 birim- lik değer artışı, maliyet gelir oranında 0.260 „lik bir değer artışı göstermektedir. Top- lam krediler ile türev ürünler arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Türev ürünlerindeki 1 birimlik değer artışı 1.172‟lik değer azalışına neden olmakta- dır. Oluşturduğumuz denklemde istatiksel önem bakımından %5‟lik seviyede ilişki istatiksel anlamlılık ifade etmektedir. Likidite oranı ile türev ürünler incelendiğinde arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Türev ürünlerindeki 1 birim değer artışı likidite oranında 1.425‟lik değer azalışına neden olmaktadır. Bu ikili iliş- kinin istatiksel düzeyde anlamlılığı %5‟dir. Hazine bonosu dönemlik ortalama TL faiz ile türev ürün kullanımı arasında pozitif yönlü ve istatiksel olarak önemli bir ilişki söz konusu olduğu görülmektedir. Türev üründeki 1 birim artış hazine bonosu ortalama TL faizde 4.502„lık bir değer artışı beraberlik göstermektedir. İstatiksel önem bakımından %1‟lik düzeyde istatiksel olarak anlamlıdır. Açık döviz pozisyonu ile türev ürün kullanımı arasında negatif bir ilişki söz konusu olduğu görülmektedir.

Türev ürünlerdeki 1 birim değer artışı açık döviz pozisyonun 1.595‟lik bir değer aza- lışına neden olmaktadır.

5 numaralı denklemde oluşturduğumuz forrmülasyona öz kaynak karlılığı ek- leyerek karlılığı belirleyen bir diğer rasyoların türev araçlara olan etkileri incelenmiş- tir. Öz kaynak karlılığı ile türev ürün kullanımları arasında pozitif yönlü bir ilişki ol- duğu ve bankaların öz kaynak karlılığı arttığında türev işlem hacimlerinin arttığı gö- rülmektedir. Türev ürün kullanımındaki 1 birimlik değer artışı öz kaynak karlılığında beraberinde 0.0609‟lık değer artışı sağladığı gözükmektedir. Net faiz marjına aktif karlılığı da eklenerek türev araçlarla ilişkisi ölçüldüğünde pozitif ilişkisi olduğu ve türev ürünlerdeki 1 birimlik değer artışı net faiz marjında 9.623‟lük değer artışı sağ- ladığı gözükmektedir. İstatiksel önemi bakımında %5 düzeyde anlamlıdır. Maliyet gelir oranı ile incelendiğinde türev araçlar arasında pozitif bir ilişki olduğu görül- mektedir. İstatiksel önem bakımından %1‟lik seviyede istatiksel olarak anlamlıdır. Türev araçlardaki 1 birimlik değer artışı, maliyet gelir oranında beraberinde 0.260‟lık bir değer artışı sağmaktadır. Toplam krediler ile türev ürünler arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Türev ürünlerindeki 1 birimlik değer artışı berabe- rinde 1.164‟lik değer azalışına neden olmaktadır. Oluşturduğumuz denklemde ista- tiksel önem bakımından %10‟luk seviyede istatiksel olarak anlamlıdır. Likidite oranı ile türev ürünler incelendiğinde arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmekte- dir. Türev ürünlerindeki 1 birim değer artışı beraberinde likidite oranında 1.417‟lik değer azalışına neden olmaktadır. Bu ikili ilişkinin istatiksel olarak anlamlılık düzeyi %10‟dur. Hazine bonosu dönemlik ortalama TL faiz ile türev ürün kullanımı arasın- da pozitif yönlü ve istatiksel olarak önemli bir ilişki söz konusu olduğu görülmekte- dir. Türev üründeki 1 birim artış hazine bonosu ortalama TL faiz de 4.514„lık bir de- ğer artışı sağlamaktadır. İstatiksel önem bakımından %1 seviyesinde istatiksel olarak anlamlıdır. Açık döviz pozisyonu ile türev ürün kullanımı arasında negatif bir ilişki söz konusu olduğu görülmektedir. Türev ürünlerdeki 1 birim değer artışı açık döviz pozisyonun 1.496‟lik bir değer azalışına neden olmaktadır.

Açık döviz pozisyonu bankaların yabancı yükümlükleri ile yabancı mevduat- larının toplam aktiflerine oranlaması ile bulunmaktadır. Bankalar döviz borçlanıp TL olarak piyasaya kredi sundukları için açık oluşmaktadır. Bu döviz açığını kapatmak

duatlarını toplamasının alternatif bir yolu da türev ürünlerini kullanmasıdır. Fakat yabancı para borçlanmalarında türev araç kullansalar dahi takas maliyetleri ve faiz oranlarının yüksek olması döviz açığı riskini ortaya çıkarmaktadır. Son yıllarda dolar LİBOR‟un sürekli yükselmesi örneğin 2018 yılı için son 1 yılda 3 aylık vadede %1.35‟ten %2.35, 6 aylık vadede %1.45‟ten %2.53‟e ve 1 yıllıkta %1.73‟ten %2.83‟e yükselmiştir. 2019 yılı LIBOR faiz oranın 1 yıl vadede %3.83 olması bek- lenmektedir.(Paraanaliz, 2018). Açık döviz pozisyonu ile türev araçlar arasındaki ne- gatif yönlü ilişkinin temeli buradan geldiği öngörülmektedir.

Yukarıda yapmış olduğumuz ampirik uygulamanın sonucu olarak bankaların karlılıklarından daha çok risklilik rasyoları türev araç kullanımlarını etkilediği gö- zükmektedir. Risklilik rasyoları olarak seçtiğimiz bağımsız değişkenlerden sermaye yeterlilik rasyosu, toplam krediler rasyosu, likidite oranı ve açık döviz pozisyonu rasyoları türev araç kullanımlarını negatif yönde etkiledikleri görülmüştür. Yine risk- lilik olarak seçtiğimiz kur riski, likidite riski rasyolarını pozitif yönde etkilediği gö- rülmektedir. Karlılık rasyoları ise aktif karlılık, öz kaynak karlılığı, net faiz gelirleri, maliyet gelirleri, TL faiz rasyoları pozitif yönde etkilemiştir.

Modeli oluşturan bağımsız değişkenler bankalarımızın türev araç kullanışına yönelik oluşturulan modelin %89‟lik kısmını açıklama gücüne sahiptir. Bu yönü ile modele eklenen değişkenlerin türev araç kullanımına etkilerinin çok güçlü olduğu yorumlanabilir.

SONUÇ

Türev ürünler yatırımcılar için genel olarak yatırım riskinden korunma ve yüksek kazanç elde etmek için kullanılmaktadır. Yatırımcılar ne kadar çok gelir elde etmek isterlerse o kadar çok riske katlanmak zorunda kalacaklardır. Bankaların kasa- larında mevduatları ne kadar çok olursa piyasada işlem yapabilme imkânları o kadar geniş olmaktadır. Yatırımcılar türev ürünler içerisinde çoğunlukla swap ve opsiyon sözleşmeleri yapmaktadırlar. Yatırımcılar ile banka arasında gerçekleştirilen türev ürün işlemlerinde banka yatırımcısından belirli vadelerde faiz ödemesini veya deği- şimini yapmak için mevduat toplamaktadır. Yatırımcı ise vade tarihi belirli olan mevduatın faiz ödemesini almak için vade tarihini beklemektedir. Bu işlemlerde banka yüksek faiz ödemekten kurtulmakta yatırımcı ise vade sonunda alacağı kar belli olduğu için riskten kurtulmuş bulunmaktadır. Banka mevduat kazanırken yatı- rımcı gelir elde etmektedir.

Finansal piyasalar içerisinde türev ürünleri hacimsel olarak en yoğun kullanan kurumlar arasında bankalar gelmektedir. Bankalar türev araçların kullanımlarındaki temel amaç üstlenmiş oldukları risklerden korunmak ve kar marjını en yüksek sevi- yede tutmaktır.

Türev araçlar ile ilgili daha önceden yapılan araştırmalar incelendiğinde ço- ğunlukla çalışmamızın sonuçlarına benzer sonuçlar olduğu görülmektedir. Çalışma- mızın diğer çalışmalardan farkı bankaların karlılıklarını ve risklerini etkileyen faktör- lerin türev araç kullanımı üzerindeki etkisinin incelenmesidir. Karlılığı ve riskliliğini etkilediğini düşündüğümüz rasyoların toplam türev hacmine olan etkisini farklı denk- lemlerle analiz ederek sonuçlara ulaşılmıştır.

Çalışmamızda yer alan bilanço analizleri ve ampirik uygulama sonucunda bankaların türev araç kullanımları risklilik ve karlılık değişkenleri arasında uzun dö- nemli bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Türev piyasaların daha çok gelişerek günü- müze kadar gelmesi ve her geçen yıllarda işlem hacimlerinin artması bankaların aktif yapısını etkilediği tespit edilmiştir.

Çalışmadan sonuçlarına göre bankaların riskliliklerini oluşturan enstrümanlar- dan, kur riski ve likidite riski türev araç kullanımını pozitif etkilemektedir. Bankala-

larını ve bu riskleri minimize ederek kar sağlamalarında yardımcı olduğu görülmüş- tür. Diğer riskliliği etkileyen değişkenler incelendiğinde sermaye yeterlilik rasyosu, toplam krediler rasyosu, açık döviz pozisyon rasyosuna karşılık türev araç kullanım- larında aralarında negatif bir ilişki oluşmakta ve banka bilançosuna zarar yansıtmak- tadır. Karlılığı etkileyen değişkenlere bakıldığında hazine bonusu dönemsel ortalama TL faizi, maliyet gelirleri, net faiz marjı, aktif karlılık ve öz kaynak karlılığı için tü- rev araç kullanımları pozitif etki yaratmakta ve bilançolarında kar görünmektedir. Kat sayısı en yüksek olan net faiz marjı ve TL faiz enstrümanlarından oldukça kar elde etmekte ve sermaye yeterlilik oranı ve açık döviz pozisyonu enstrümanlarından zarar etmektedirler. Diğer taraftan bankaların türev araç kullanımı öz kaynak karlılı- ğını ve aktif karlılığını artırmada çok fazla yararlanmadığı görülmektedir.

Bankaları gruplayarak çalışmamızı değerlendirdiğimizde Katlım Bankalarının, Mevduat ve Kamu Bankaları kadar kur riskine maruz kalmadığı bilanço analizlerinde ve rasyolarında görülmüştür. Kamu bankaları ise kredi risklerinden korunma amaçlı türev işlem kullanmadıkları analiz edilmiştir. Kamu Bankalarında ve Mevduat bank- larında türev araç kullanımı faiz riski ve kur risklerine maruz kalmalarından dolayı kullandıkları tespit edilmiştir

Uygulanan ampirik çalışma ve bilanço analiz sonuçlarına göre türev araç kul- lanımı ile risk ve karlılık yönetiminin finansal piyasaların gelecek dönemlerdeki geli- şimlerine bağlı olarak daha etkin olması gerektiğini göstermektedir. Piyasalarda risk- lilik kavramının gittikçe önem kazanması ve bankacılık sektörünün en çok riskli pi- yasalar içerisinde olması, bankacılık sektörüne olan güvenin ve hassasiyetlerin sar- sılmaması için daha çok önem verilmesi gerekmektedir. Türev araçlarını riskten ko- runma amaçlı yapılmasının yanında spekülatif olarak yapılmaktadır. Riskten korun- ma amaçlı yapılan işlemlerin piyasada yapıcı rol oynarken spekülatif işlemlerin piya- sada krizlere yol açtığı bilinmektedir. Ülkemiz finansal sistemi içerisinde kullanılan türev araçlarla ilgili olarak son yıllarda yapılan düzenlemelerle detaylı bir şekilde sa- dece bankaların kullandıkları türev işlem hacimlerinin verilerinin yanı sıra reel kesim işletmelerinin türev ürün kullanımlarının verileri de analizlere eklenerek finansal pi- yasalarımızla ilgili daha sağlıklı ve anlamlı sonuçlar içeren çalışmalar yapılabileceği öngörülmektedir. Reel sektör işletmelerinin de risk yönetim sürecinde ve karlılık marjını etkileme sürecinde türev araç kullanımlarının önemli katkılar sağlayacak so-

nuçların elde edilebileceği düşünülmektedir. Türev ürün kullanımları ve piyasa me- kanizmasında işlerliğinin ülkemiz reel sektöründe yeterince bilinmemesi, firmaları- mızın kur riskine, kredi riskine ve faiz riskine maruz kalmasına neden olmaktadır. Dalgalı kur sisteminde bulunmamızdan dolayı finansal piyasalarımızın gelişimi ve reel sektörün özellikle kur riskine maruz kalmaması için türev piyasa ürünlerinin reel sektör firmaları üzerinde derinleşmesi düşünülmektedir.

KAYNAKÇA

Akbank, (2014). Vergilendirme ve Duyurular, http://www.akbank.com, Erişim tarihi: 14.02.2019. Akbank, (2014a). Vergilendirme ve Duyurular. http://www.akbank.com, Erişim tarihi:02.03.2019 Akbank, (2014b). Faaliyet Raporu. 2014 3. Çeyrek, http://www.akbank.com.tr. Erişim tari-

hi:14.03.2019

Akgiray V. (1998), Finansal Yeniliklerin ve Risk Yönetiminin Ekonomik Kalkınmaya Katkıları, İMKB Dergisi, 5, 1-14.

Alexsandre, A. (2008). Handbook of Asset Liability Management: From Models to Optimum Return Strategies, New Jersey, John Wiley & Sons, Inc,

Altıntaş, M. Ayhan (2006), Bankacılıkta Risk Yönetimi ve Sermaye Yeterliliği, Ankara: Turhan Kita- bevi.

Anbar, A., ve Alper, D. (2011). Bankaların Türev Ürün Kullanım Yoğunluğunu Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi. Muhasebe ve Finansman Dergisi, 8, 77-94.

Anderson, A. (2001). Riskler ve Risk Yönetimi. Seminer Notları, Ankara. 18-35

Aşıkoğlu, R. ve Cantürk, K. (2008). Global Finansal Sistem Etkileşimiyle Türkiye‟nin Türev Piyasa Görünümü, Afyon Kocatepe Üniversitesi İİBF Dergisi, X(2), 157-179.

Benzer Belgeler