• Sonuç bulunamadı

AMBLEM TASARIMLARINDA MINIMALIST YAKLAŞIMLAR VE ÖNEMI HAKKINDA

BIR INCELEME

İbrahim Gökhan CEYLAN1 Hatice BAHATTİN CEYLAN2

1 Doç. Dr., Sinop Üniversitesi Gerze MYO Tasarım Bölümü, gohkhanceylan@sinop.edu.tr 2 Öğr. Gör.,Sinop Üniversitesi Gerze MYO Tasarım Bölümü, hbahattin@sinop.edu.tr

Giriş

Tarih öncesi çağlardan itibaren insanlar kendilerini ifade etmek kaygı-sıyla mağara duvarlarına çeşitli figüratif imgeler bırakmaya başlamışlardır.

Duvar resimleri ile başlayan bu çabalar, tarih serüveninde şekil değiştire-rek önce damga, sonra çeşitli somut ve soyut şekiller halini alarak tüccarla-rın kendilerini tanıtmak için kullandıkları sembollere dönüşmüşlerdir. Bu sayede ürünün hangi tüccara ait olduğu bilinmekte, daha sonraki ticaretler için referans olmaktaydı. Böylelikle sınırlı sayıda olan tüccar ve ürünleri rahatlıkla ayırt edilebiliyordu. Sanayi devrimi ile değişen ticaret anlayışı ile artan üretici, üretim kapasitesi ve ürün gamı, amblemlerin kullanımını artırırmış ve ürünlerin birbirinden ayrılması hususunda son derece önem-li hale gelmiştir. Günümüzde amblemler yalnızca firmalar hakkında bilgi vermekle kalmayıp, ürünün tercih edilmesini sağlayan, markanın değerini ortaya koyan bir imza halini almışlardır. Tüketiciler amblemlerde, ürünün kalitesinin yanı sıra firmanın imajını da görmektedir. Çünkü amblemler yalnızca firmayı ya da ürünü tanıtmakla kalmamakta, firmanın imajını, ürünün kalitesini de temsil etmektedir. Firmalar kurum kimliklerinin temel yapıtaşı olan görsel kimliklerini oluştururken yola amblem tasarımlarını belirleyerek başlamaktadırlar. Çünkü kurum kimliği ancak etkili bir görsel kimlik ile mümkün olmaktadır. Kurum kimliğinin etkili olabilmesi adına bu tasarımların titizlikle ve ciddi araştırmalar sonucunda oluşturularak so-nuçlandırılması gerekmektedir. Diğer taraftan firmanın veya ürünün adını bilmek etkili tasarımlar gerçekleştirmek için yeterli değildir. Bu aşamada yapılacak hatalar kısa ve uzun vadede firmaya ciddi zararlar verebilir. Ör-neğin firma ticaret yapacağı bölgenin kültürel özelliklerini analiz etmeden bir sembol tercih etmişse, ancak bu sembol planlanan bölgede negatif bir tutumla değerlendiriliyorsa, bu yanlış tercih firmanın pazarda yer bulma ve tutunma şansını büyük oranda düşürmüş olacaktır. Bu sebeple tasarıma başlamadan önce firmanın tasarımcıya verdiği brief açık, detaylı ve anlaşı-lır olmalıdır. Bu bilgilendirme ışığında ön incelemelere başlayan tasarımcı yaratıcı düşünme sürecine girmelidir. Bu süreçte oluşturulan yol haritası ve taslaklar, tasarımı gerçekleştirilen firmanın çalışma ekibi ve iş ortakları-nın daha sonra da hedef kitlesinin görüşleri doğrultusunda şekillendirilerek geliştirilmelidir. Bu aşamada tasarımı kullananlar ile ürünleri tercih eden-lerin fikir birliği oldukça önemlidir. Tarafların eğilimleri çok önemlidir ve dikkatle üzerinde durulmalıdır. Bu görüşler doğrultusunda geliştirilmeye devam eden amblemlerde bulunması gereken bazı temel özellikler vardır;

özgünlük, sadelik, endüstriyellik ve ekonomiklik ile estetik olmak üzere 4 başlık altında toparlayabiliriz.

Özgünlük; yapılan tasarımın başka bir tasarımı çağrıştırmaması an-lamına gelmektedir. Daha evvel yapılan tasarımlardan izler taşımadan kendine özgü bazı özellikler taşımalıdır. Sadelik; kalabalık detaylardan arınarak en az öğeyle en fazla bilgiyi aktarma çabasıdır. Endüstriyellik ve

ekonomiklik kategorisinde yer alan endüstriyellik kısmı için tasarlanan amblemlerin çeşitli tasarım ürünlerinde kullanılacağının farkında olarak tasarlanması işlemidir. Her türlü baskı tekniğiyle basılabilmesi, her türlü malzemeye uygulanabilmesi ve büyültülüp, küçültülerek kullanıldığında deformasyon uğramaması gerekmektedir. Ekonomiklik ise mümkün oldu-ğu kadar az renk sayısı kullanılarak doğru tasarımı oluşturmaktır. Estetik ise grafik tasarım ürünü olması nedeniyle, çalışmanın sanat eseri olarak değerlendirilerek tasarım ilkeleri doğrultusunda izleyicisine hoş gelecek şekilde etkili ve ilgi uyandıracak şekilde tasarlanmasıdır (Tepecik, 2002:

63-65, Yerkan, 2010: 21-23). Bütün sanat eserlerinden beklenen bir özellik olan özgünlük, grafik tasarım ürünü olan amblem tasarımlarında da son derece önemlidir. Kopya tasarımlar tüketiciler üzerinde olumsuz izlenim yaratabileceği gibi hem firmayı, hem de tasarımcıyı bazı hukuki yüküm-lülüklerle muhatap edebilmektedir. Bu durum firmanın güvenilirliğini olumsuz etkileyerek geri dönüşü olmayan bir yola sürükleyebilmektedir.

Sadelik, akılda kalıcılık açısından son derece önemli bir kavramdır. Yine bütün grafik tasarım ürünlerinde büyük önem sahip sadelik ilkesinin yerine getirilmesi endüstriyellik ilkesinin uygulanmasını kolaylaştıracaktır. De-taylarından arındırılan tasarımlar, istenilen her ölçüde rahatlıkla kullanıla-bilecektir. Aynı zamanda sadelik yalnızca kullanılan semboldeki detayla-rın azaltılması değil, renk açısından da minimum çeşitlilikle sonuca gitmek olarak değerlendirilmelidir. Estetik ise, Balcı 2010’un “Estetik, daha çok sanat eserlerindeki güzeli araştırır” (Balcı, 2010: 13) ifadesinden ışıkla, sanat dallarından birisi olan grafik tasarım ürünlerinin tamamı için önemli olan ve tasarımların izleyicilerini etkileyebilecek özellikleri içinde barın-dırmasıdır.

Dolayısıyla sadelik sanatı olarak değerlendirebileceğimiz minimalist yaklaşımın benimsendiği tasarımların öneminin arttığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Karmaşık unsurlardan kurtulmanın gerekliliğini ve sadeliğin önemini savunan minimalizm, duyguya ve biçime fazlasıyla önem atfeden soyut dı-şavurumculuğa tepki olarak ortaya çıkmıştır. Renk ve biçim konusundaki indirgeyici tavrı bilinen Minimalizm, kendinden önce var olan bazı sanat akımlarından aldığı ipuçları ve onlara karşı farklı bir bakış açısı olarak 1960’lı yıllarda ortaya çıkmıştır. Birim tekrarını esas alan ritmik yapısı, benimsediği yalınlık ve sadelik gibi ilkeleri ile üst düzey bir estetik anlayı-şından hareketle gerçekleştirilmiş keskin sınırları olan geometrik form ve şekillerden oluşan sanatsal örnekleriyle daha evvel karşılaşılmamış farklı bir anlatım biçimini ortaya koymuştur (Döl ve Avşar, 2013: 1, 10).

Diğer taraftan Minimalizm, fazlalıklardan arındırılmış ve nesnel yak-laşımı yansıtan bir sanat akımıdır. Bu akımda sadelik kavramının üzerinde yoğunlaşılırken, az doneden faydalanılmaktadır. Teknolojinin toplum

üze-rindeki bunaltıcı etkisi bu yolla dağıtılmaktadır (Irmak ve Bilge, 2019: 89).

Islakoğlu 2006 çalışmasında Meis’ın “Fakirlik, yoksunluk, eksiklik değildir MİNİMALİZM; aksine bilinçli bir tercihtir. Zor olanı seçmektir, azla çok yapmaktır.” düşüncesine yer verirken ünlü mimarın Minimalizm felsefesini “Less is more. (Az çoktur)” mottosuyla ifade ettiğini belirtmiş-tir (Islakoğlu, 2006: s. 4). Şen 2020 ise bu açıklamaları “ … minimalizm zor olanı seçerek, bilinçli bir tercihle çok olanı az ile ifade etmek, yani azla çok yapmaktır. … Sanatsal tasarımlarda minimalizm; zeka ürünü olarak, özellikleri üzerinde düşünülüp, yalınlaştırılmış yani fazlalıkları atılmış olandır” ifadeleri ile desteklemiştir (Şen, 2020: 52).

Sanat alanında bir fikrin minimum öğeye çekerek vurgulanmasını sağ-layan minimalizm; olduğundan başka bir şeyi anlatma çabasında değildir.

Görsel sanatlar açısından geometrik formların kullanıma önem vermesinin yanı sıra basite indirgemede madde ve renk olgularını önemsemektedir (Is-lakoğlu, 2006: s. 6).

Önceleri karmaşık tasarımlar aracılığıyla kendini daha fazla özelliği ile anlatma çabasına giren bazı firmalar sadeliğin önemini fark ederek kar-maşadan uzak, basitliğe indirgenmiş, daha az görsel öğe ile kendilerini an-latarak daha kolay hatırlanabileceği düşüncesiyle amblem tasarımlarında sadeleştirmeye gitmişlerdir. Bayraktaroğlu ve Çalış 2010’da konuyla ilgili olarak araştırmalarında görsel kimlik tasarımının kolay algılanabilir olarak biçimlendirilmesinin son derece önemli olduğunu vurgulamışlardır. Fir-maların amblem tasarımları ile ilgili yalınlaştırma stratejilerini benimse-melerinin markalarının tanınırlığına ve algılanabilirliğine önemli katkıları olduğunu ifade etmişlerdir (Bayraktaroğlu ve Çalış, 2010: 17). Yalınlaştır-ma stratejisi ile amblem tasarımlarını sadeleştiren firYalınlaştır-maların da miniYalınlaştır-malist yaklaşımı benimsediğinden söz etmek mümkündür. Ancak görsel sanatlar açısından değerlendirildiğinde minimalizm anlayışında sadeliğin dışında bir de birim tekrarına odaklanan geometrik formlar bulunmaktadır. Bütün yalınlaşan tasarımların minimalizm ürünü olduğunu söylemek doğru de-ğildir. Amblem tasarımlarında yalınlaşmaya giden firmalarla ilgili örnek-leri inceleyecek olursak;

Görsel 1. 1900’den günümüze Shell ambleminin sadeleştirme öyküsü (Kaynak:

www.shell.com.tr)

Shell’in kuruluş yılı daha öncelere dayansa da ilk amblem örneği 1900 yılından itibaren görülmektedir. Süreç içerisinde ciddi sadeleştirme ham-leleri yapıldığı görülen amblem tasarımları ilk etapta gerçeklik algısıyla işlenen bir deniz kabuğundan stilize edilerek ortaya çıkan bir deniz kabuğu illüstrasyonuna evrildiği görülmektedir. İlk renkli örneği ile 1948 yılındaki amblem tasarımında karşılaşmaktayız. Minimalist yaklaşımda renksel an-lamda da sadeleşme beklemesine karşın, firmanın içinde bulunduğu döne-min getirdiği bir yenilik ve ihtiyaç olarak çok renkli bir tasarıma yönelmiş olabileceği değerlendirilmektedir. Diğer taraftan amblem tasarımlarında gözetilen en önemli kriterlerden bir tanesi hedef kitlenin renk tercihleri ya da sektörel bir renk algısı oluşmuş ise bu bilgilerin harmanlanarak doğru renklerin kullanımıdır. Sadeleştirme sonucunda daha akılda kalıcı ve ha-tırlanabilir, estetik açıdan ise daha ilgi çekici bir tasarım haline gelmiştir.

Ayrıca ideal amblem tasarımlarında bulunması gereken özelliklerden olan estetik açısından bakıldığında olumlu gelişmelerin yanında özgünlük açı-sından da stilize edilen deniz kabuğu ile olumlu adımlar atılmıştır. Ayrıca endüstriyellik açısından her yüzeyde ve istenilen ölçüde kullanabilir duru-ma gelmiştir. Ekonomiklik yönünden değerlendirildiğinde her ne kadar ilk amblem tasarımı tek renk olsa da içerisinde bulunan çağın gerekliliği renk ihtiyacını doğurmuştur. Bu doğrultuda iki renk kullanımı ile ekonomiklik ilkesini de kaybetmediğini belirtmek gerekmektedir.