• Sonuç bulunamadı

4.1. Amaç boyutuna ilişkin bulgular

4.1.2. Amaçların paylaşılması

Yükseköğretim kurumlarının sahip olduğu amaçların öğretim üyeleri, öğrenciler ve diğer çalışanlar tarafından paylaşılması ve benimsenmesi ile ilgili katılımcılara yöneltilen soru kapsamında cevapları alınmıştır.

Amerika’da öğrencilerin oldukça bilinçli olduğu, gidecekleri üniversiteyi kendileri seçtikleri ve önemli kriterlerden biri olarak görülen üniversitelerin ücretlerinin yüksek olması öğrencilerin üniversitelerin amaçların farkında olduğunu göstermektedir. Öğretim üyeleri açısından bakıldığında ise kurumun amaçlarının gideceği yönü belirlediği ve o yönde üniversiteye katkı sağlayacak kişiler işe alındığından, öğretim üyeleri üniversitenin amaçlarının farkında olmaktadır. Ayrıca

amaçlara çeşitli ortamlarda sürekli değinilmesi, benimsendiğini ve tüm uygulamalara teneffüs ettiğini işaret etmektedir. İngiltere’de şeffaflık ön planda, kriterler oldukça net olduğundan öğrenciler de akademisyenler de bunları bilerek gelmekte oldukları görülmektedir. Yükseköğretim kurumlarının amaçlar çerçevesindeki stratejilerinin tüm kurumu etkilediği anlaşılmaktadır. Türkiye’de de yükseköğretim kurumlarının genel olarak amaçları vardır ancak amaçların paylaşılması, uygulamalara yansıması, takip edilmesi noktasında biraz daha eksiklerin olduğu ifade edilmektedir. Aşağıda öğretim üyelerinin görüşlerine yer verilmiştir.

(E,9ABD,3TR): “Amerika’da eğitim felsefesini çok iyi anlaşıldığı okullar var. Öğrenciler de bunu bir biçimde içselleştirmiş oluyorlar. Büyük çoğunluğu bilerek geliyor. Orada başvuru süreci, okulların kabul edilme süreci farklı işliyor. Öğrenciler okullar hakkında çok daha bilgililer. Gelirken ne beklendiğini biliyorlar kendilerinden. Türkiye'de bu kadar değil. Her okulun eğitim felsefesi var ama her okulun öğrencisi, iyi okullar dahil olmak üzere söylüyorum bunu, öğrenci bilgisi nispeten daha sınırlıdır. Geldikleri bölüme niçin geldikleri konusunda bile bir fikir oluşturmamış oluyor insanlar. Bizde biraz daha meslek seçmek için geldiklerinden üniversitenin aslında meslek seçmek ya da meslek edinmek için olduğunu düşünüyor. Temel amacının bu olmadığını pek çok öğrenci bilmiyor onu söyleyebilirim.”

(E,7ABD,8TR): “Amaçlar net. Bu da para ile ilişkili. Çünkü örneğin araştırma pahalı bir şey. Herkes bunun farkında. Araştırma pahalı olduğu için ve piyasada para da sınırlı olduğu için büyük bir sektör var. Kamu kaynakları sınırlı ve gittikçe azalıyor, ortaklar artıyor. Sektör büyümüş orada para çok kıymetli. Bu paranın iyi yönetilmesi için misyonların çok net olması lazım ve misyonun netliği kurum için faydalı bir şey. Öğrenci de onu bilerek seçiyor ya da piyasadan öyle bir boşluk kazanıyor. O boşluğu dolduruyor. Dolayısıyla kurumun paydaşları tarafından da kesinlikle benimseniyor. Mesela öğrenciye de öyle bir kimlik sağlıyor (...)”

(K,4ABD,2TR): “Amaçlar öğrenci olarak da belirli, akademisyen çalışan olarak da. Zaten dekanınız, bölüm başkanınız, program koordinatörü ya da okulun başkanı, aslında rektörü, size zaten bu amaçları sene boyunca söylüyor. Sene boyunca o amaçları sizinle paylaşıyor. Öğrenci dönem boyunca ne yaptığını, neyi amaçladığını biliyor. Akademisyen de aynı şekilde. Dersler vereceksin, amaçlar derslere yönelik nasıl olacak, genel olarak okulun amacı neyse ona yönelik ortak paydada herkes birbiriyle bunu paylaşıyor.”

(K,8ABD,3TR): “Zaten öğrenci profiline baktığınız zamanda bunu görüyorsunuz. Öyle yaşayan, onunla, onu mesleğinin bir parçası haline getirmeye çalışan insanlar var. O yüzden hem akademisyenler hem de öğrenciler tarafından paylaşıldığını düşünüyorum. Dediğim gibi çok bilerek geliyorlar orada. Bizde malum üniversitelerin misyonuna bakarak, bence yani belki yeni dönemde özellikle özel üniversitelerin sayısının artmasıyla beraber bir miktar bakıyor olabilirler. Yani akademisyenler bunu ne kadar paylaşıyor ondan çok emin değilim. Biz Türkiye’de çalıştığım üniversitede onu yapmaya çalışıyoruz. Ben öğrencilerime gelmeden önce tabi ki yapamıyoruz ama gerçi şimdi tanıtım fuarlarıyla onu ya yapıyoruz. Neden, nasıl paylaşılabilir bu felsefeler, biz burda ne yapıyoruz anlamında (…) Onun dışında web sitelerinde paylaşılıyor. Ben derslerde paylaşıyorum öğrencilerimle. Yani uygun olan derslerde, Türk Eğitim Sistemi dersinde okul yönetimi boyutunda bir okul nedir, iklimi nedir, kültürü nedir, bu okulun kültürü nedir, misyonu nedir, bunları konuşuyoruz aslında öğrencilerle. Öyle paylaşmaya çalışıyorum. Etrafımda da insanların kısmen paylaştıklarını düşünüyorum, evet. Amerika kadar olmasa da, ama yaptıklarına baktığımız zaman hocaların işte ne biliyim bu üniversitenin misyonu inovasyonsa, yaratıcılıksa buna dair şeylerin etkilerini görebiliyoruz.”

(K,6İNG,16TR): “İngiltere'de amaçlar kesinlikle paylaşılır, belki istisnalar olabilir ama üniversiteler istihdamı kendileri yaptıkları için orada sen üniversiteye niçin gelmek istiyorsun, hangi yönlerini beğendin, hangi katkılarını vermek istiyorsun şeklinde bir iş görüşmesi sonucunda kişiler, öğretim üyeleri istihdam edilirler. Zaten o vizyona uymayanlar başından elenmiş oluyor. Bu Amerika'da da böyle. Bizdeki gibi ALES skoruna ya da öğle yemeğine, Bu benim asistanım, Benim çantamı iyi taşıyor, Bu da bizim çocuk gibi şeylerle değil de gerçekten istihdam, şeffaf kuralları ile oluştuğu için kurumun vizyonuna olabildiğince uygun kişiler istihdam ediliyor. Bunlar baştan konuşuluyor. Sonra da zaman zaman o kişilerin kendi performans değerlendirmelerinde de bölüm ya da fakülte buna ne kadar uyum sağlayıp sağlamadığını da kontrol ediyor.”

(K,5İNG,4TR): “Amaçlar biliniyor, paylaşılıyor. Bir kere her dönem dekan bir konuşma yapar ve o konuşmada bir dönem boyunca neler oldu ve bunu bütün bütçesinden tutun, finansmanından, öğrenci sayısından, neler planlandığı, neler yapıldı, neler eksik kaldı, neden eksik kaldı böyle bir raporlama yapar. Bunu her dönem yapar. Ayrıca şöyle bir şeyde yapar üniversite genelindeki stratejik değişiklikler neler, o değişikliklere göre biz akademisyenler olarak ve idari personel olarak nasıl kendimizi değiştirmeliyiz. Görevlerimizdeki değişiklikler, neye daha fazla önem vermeliyiz, bütün bunlar konuşulur.”