• Sonuç bulunamadı

DERGİCİLİĞİNİN GELİŞİMİ: POSİTİF VE ALTYAZI DERGİLERİ

3.2. Türkiye’de Sinema Dergiciliğinin Gelişim

3.2.2. Altyazı Dergisi Yazarlarının Karakteristik Özellikler

Eğitim yaşamları ve kültürel aktiviteleri tarandığında yazarların oldukça faal bir yaşam içinde oldukları görülmektedir. Özellikle Boğaziçi, Ortadoğu Teknik, Bilgi ve İstanbul Üniversitesi yazarların en çok eğitim aldıkları üniversiteler arasında yer almaktadır. Diğer taraftan yazarların sinema bilgilerinin yanında Psikoloji, Sosyoloji, Antropoloji ve Kültürel Çalışmalar gibi bilimsel alanlarda yüksek lisans ve doktora seviyesinde eğitimler aldıkları da görülmektedir. Akademik çalışmaları toplumsal konular üzerinde yoğunlaşan eleştirmenlerin doktora gibi ileri uzmanlık eğitimlerini, eğitim-öğretim faaliyeti ile kültürel yaşamlarını ülke dışında daha çok Hollanda ve Amerika gibi Batılı ülkelerde sürdürdükleri de belirgin biçimde öne çıkmaktadır. 2001 yılında Altyazı sinema dergisinin kurucuları arasında yer alan Yamaç Okur, Boğaziçi Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkiler bölümünde eğitim görmüştür. 2003 yılından beri de merkezin direktörlüğünü yürüten Okur, aynı zamanda Mithat Alam Eğitim Vakfı’nın da yönetim kurulu üyesidir. Merkezin gerçekleştirdiği etkinlikler arasında yer alan Hisar Kısa Film Seçkisi ile Türk Sineması Görsel Hafıza Projesi Okur’un projeleridir. 2007 yılında film yapımcılığına Seyfi Teoman’ın Tatil Kitabı ile başlayan Okur, 2009’da İki Dil Bir Bavul (Yön: Orhan Eskiköy – Özgür Doğan) ile Bahtı Kara (Yön: Theron Patterson) adlı filmlere 2011’de de Bizim Büyük Çaresizliğimiz (Yön: Seyfi Teoman) adlı filme yapımcılık anlamından katkı sağlamıştır (Seyap, 2011).

92 Derginin genel yayın yönetmeni olan Fırat Yücel ise Sinema Yazarları Derneği (SİYAD)’nin yönetim kurulu üyeleri arasında yer almaktadır. 1997’de Özel İzmir Amerikan Lisesi’nden mezun olduktan sonra aynı yıl Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde Sosyoloji bölümüne giren Yücel, ardından yatay geçişle Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümüne geçmiş ve buradan mezun olmuştur. 2001 yılında arkadaşlarıyla birlikte Altyazı dergisini çıkarmaya başlayan Yücel, derginin genel yayın yönetmenliğini de yürütmektedir. Altyazı’nın yanı sıra Asklepios, VS…, Konak Beykoz, İstanbul, Geniş Açı, Katharsis, Bant, Rolling Stone, Aralık, Picus adlı dergiler ile Akşam, Radikal ve Birgün gibi gazetelerde de çeşitli makale ve söyleşileri yayımlanan Yücel, Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Bilgi Üniversitesi’nin Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı’nda eğitimine devam etmiş; 2006’da “X-Kuşağı ve Gençlik Kültürü” konularını ele alan teziyle de mezun olmuştur. Yücel, doktora çalışmalarına ise İstanbul Üniversitesi Radyo-Televizyon ve Sinema bölümünde devam etmiştir. Kısa film müziği alanında da çalışmaları bulunan Yücel aynı zamanda !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali”nin katalog editörlüğünü yürütmektedir (Yücel, 2015).

Sinema ile sosyal bilimler arasında çok yönlü okumalar yaparak eleştirmen yazar kişiliğini oluşturan Yücel, kendisi ile yapılan bir söyleşide özellikle Batılı yazarların34

kendisine verdiği ilhamı vurgulamaktadır:

“Gündüz Vassaf'ın Cehenneme Övgü'sü, Alain de Botton'un -bugün okusam çok sever miyim kestiremediğim- Aşk Üzerine‘si ve Zygmunt Bauman'ın Ölümlülük, Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri... Yaptığım işin önemli bir parçası olan 'eleştirel düşünce' konusunda bana en fazla ilham veren yazarların ise Nurdan Gürbilek, Walter Benjamin ve Stefan Zweig olduklarını söyleyebilirim. Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sı, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur'u ve Orhan Pamuk'un Kara Kitap'ı gibi şaheserlere yer vermedim; çünkü bugünün okurunun bu yazarlara hak ettikleri ilgiyi gösterdiklerini düşünüyorum. Ancak, isterse, tüm dünya tarafından okunacak kadar yaygınlaşsınlar ya da isterse, haklarında yapılan tartışmalar kendilerinin önüne geçip "değerlerini azaltsın" (!) Tutunamayanlar, Anayurt Oteli ve Yanık Saraylar'ın olmadığı bir liste hayal etmem olanaksız. (Yücel, 2015)”

34 Söyleşide ismi geçen yazarlar şu şekildedir: Dostoyevski, Camus, Sartre, Hesse, Vian, Gündüz

93 Altyazı yazarları arasında yer alan bir diğer eşleştirmen olarak Gözde Onaran (d.1973) da Yücel gibi Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitimini tamamlamıştır. Buradaki Psikoloji eğitiminin ardından New York Üniversitesi Medya-Ekoloji ve Film Yapımcılığı bölümünde de master eğitimi alan Onaran; doktora çalışmalarına ise Amsterdam School for Cultural Analysis bölümünde devam etmiştir. Kısa film yanında belgesel gibi sanatsal çalışmalar içinde de olan Onaran, özellikle kadın çalışmaları ile tanınmaktadır. Kadın kimliği, kadın estetiği, kadının toplumsal konumu Onaran’un ilgi duyduğu konular arasında ön sırada gelmektedir:

“Eserlerimde çevremdeki kadınlardan, onların kadın olma hallerinden ilham alıyorum. Hem bu kadınların kendilerinden hem de onların annelerinden ya da kızlarından… Başına buyruk, gezgin, bedenlerini özgür bırakan, akıllarını kimseye emanet etmeyen, kadraja/çerçeveye sığmayan, sınırların dışına taşan, kadınlıklarına sahip çıkan kadınlar…(Onaran, 2014).”

Senem Aytaç (d.1978) da Gözde Onaran gibi Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde Psikoloji eğitimi almış, sonrasında Bilgi Üniversitesi’nde sinema üzerine yüksek lisans yapmıştır. 2003 yılında “Bir Kâbus Olarak Şimdiki Zaman: Çağdaş Amerikan Sinemasında Distopik Hissiyat” başlıklı teziyle mezun olan Aytaç, 2006-2007 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesinde Film Tarihi dersleri vermiştir. 2004 yılından beri de Altyazı dergisinde yayın kurulu üyeliği ve içerik koordinatörlüğü görevlerini sürdürmektedir (Aytaç, 2015).

Derginin yazarları arasında yer alan Abbas Bozkurt35

(d.1984) da Boğaziçi Üniversitesinde Psikoloji alanında lisans eğitimi alan yazarlardandır. Eleştirel ve Kültürel İncelemeler alanında yüksek lisans eğitimini tamamlayıp 2008’de Altyazı dergisi ekibine katılan Bozkurt Altyazı dışında Time Out gibi farklı dergilerde sinema yazıları, eleştiri ve çeviriler yayınlamaktadır (Bozkurt, 2015).

Bozkurt gibi 2012 yılında Altyazı dergisinin yayın kuruluna giren Ayça Çiftçi (d.1979) de Bilgi Üniversitesi Sinema-Televizyon bölümünden mezun olduktan sonra Kültürel Çalışmalar alanında akademik çalışmalarını devam ettirmiştir. Çiftçi Altyazı’dan başka Yeni İnsan Yeni Sinema ve Seyir dergilerinde de sinema eleştirileri kaleme almaktadır (Çiftçi, 2015).

35 Dergide yayın kurulu üyeliğini sürdüren Abbas Bozkurt, 2012 yılında da Altyazı’nın web editörlüğü

94 Marmara Üniversitesi ile Bilgi Üniversitesi’nde sinema eğitimi alıp sonrasında New York Üniversitesi’nde doktora çalışmalarına devam eden, bir taraftan akademik faaliyetlerde bulunurken diğer yandan da sanatsal üretimler gerçekleştiren Zeynep Dadak (d.1978)’ın ise Mavi Dalga (2012, Merve Kayan ile birlikte), Bu Sahilde (2009, Merve Kayan ile birlikte), Tarihe Şerh: Irak Dünya Mahkemesi (2007, B. Ertür, E. Köstepen, A. Lebow ile birlikte), Şimdi Herkes (2014, Merve Kayan ile birlikte), Gidiş Geliş Gidiş (2004), Çalıştır Saksıyı (2001) gibi kısa ve uzun metraj filmleri bulunmaktadır (Dadak, 2015).

Altyazı yazarları arasında öne çıkan bir diğer isim Övgü Gökçe ise 1999 yılında Boğaziçi Üniversitesi, felsefe lisansını tamaldıktan sonra “Sır(r)ı Olmayan Bir Ayna: Devrim-Sonrası İran Sinemasında Anlatım” başlıklı yüksek lisans teziyle Bilgi Üniversitesi’nden mezun olan Gökçe, 2001’den beri Altyazı dergisinde eleştiriler kaleme almaktadır. 2004’ten beri Ohio Üniversitesi Disiplinlerarası Sanatlar Bölümü’nde sinema ve estetik konularında doktora çalışmasını sürdüren Gökçe, Uyku Sonra adlı bir kısa filmin de yönetmenliğini yapmıştır (Gökçe, 2015).

Özel İzmir Amerikan Lisesini bitiren Fırat Yücel gibi Berke Göl de Özel Amerikan Robert Lisesi’ni bitirmiştir (1998). Ardından Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünde eğitim gören Göl, sonrasında Bozkurt ve Çiftçi gibi Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler alanında akademik çalışmalarına devam etmiştir. Bu kapsamda hazırladığı “Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Romanlarında Kemalist İdeoloji” başlıklı teziyle yüksek lisans derecesi alan Göl, 2002 yılından itibaren Altyazı dergisi yazar kadrosunda yer almıştır36 (Göl, 2015).

Ekonomi gibi farklı bir alanda eğitim görüp sonrasında sinemaya ilgi duyan Altyazı yazarlarından Enis Köstepen de çoğu Altyazı yazarı gibi Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitim görmüştür. Uluslararası Ticaret alanında lisans, Sosyoloji bölümünde de yüksek lisansını tamamlayan Köstepen sonrasında Amerika’daki New School’da antropoloji doktorası yapmıştır. Eş zamanlı olarak Bulut Film’in New York Temsilciliğini (Sinemalar, 2014) de yürüten Köstepen, AB Delegasyonu ve Tarih Vakfı tarafından desteklenen İnsan Hakları ve Sivil Toplum projesi (European

95 Stability Initiative-ESI) kapsamında önemli görevler de üstlenmiştir (ESI, 2015). Köstepen, Tarihe Şerh: Irak Dünya Mahkemesi (Alisa Lebow, Zeynep Dadak ve Başak Ertürk’le birlikte, Metis, 2004) adlı belgesel ile Abluka (2015), Tepenin Ardı (2012) ve Bahtı Kara (2009) adlı filmlerde yapımcı olarak yer almıştır. Katkıda bulunduğu kitapları arasında ise 70'lerin Türk Sineması (2010), Nuri Bilge Ceylan (2012) ve 40. Antalya Altın Portakal Film Festivali (1-5 Ekim 2003) yer almaktadır (Köstepen, 2015). Köstepen, gerek yapımcılık, gerek akademik gerekse de kültürel- sanatsal alanlarda çok-yönlü çalışmalarıyla dikkat çekmektedir.

Nadir Öperli de Enis Köstepen gibi sinemaya ekonomi alanından geçiş yapan yazarlardandır. Bir taraftan Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünde okurken diğer taraftan da Mithat Alam Film Merkezi’nde sinema ile ilgilenen ve Altyazı dergisinin kurucuları arasında yer alan Öperli, Fırat Yücel gibi İstanbul Üniversitesi Sinema ve TV bölümünde doktora çalışmalarına devam edenler arasındadır. 2008’de 19. Ljubljana Uluslararası Film Festivali’nde jüri üyeliği de yapmış olan yazar, Sinema.com adlı web sitesinde editörlük yapmaktadır (Fipresci, 2015). Hayal Perdesi (2014)’nden Zeynep Turan’ın sorularını yanıtlayan Öperli, Geniş Açı dergisinden Refik Akyüz ve Serdar Darendeliler’in deneyimlerinin Altyazı dergisinin oluşumundaki önemine dikkat çekmiştir. Ayrıca yurt dışında yayınlanan sinema dergilerine olan merakını da röportajda vurgulayan Öperli, Türkiye’deki 2001 krizinden sonra derginin istikrarlı bir şekilde ilerleyebilmesi için Mithat Alam Film Merkezi himayesinde yayın hayatına devam etme kararı aldıklarını vurgulamaktadır (Öperli, 2014, s.100-103). Bu durum kurumsal geleneğin yayın hayatı açısından önemine işareten eden bir gelişme olarak kayda geçmiştir.

Ali Deniz Şensöz de ekonomi eğitimi alıp sinemaya sonradan profesyonel olarak geçiş yapan yazarlardan bir diğeridir. Yeditepe Üniversitesi’nde Almanca İşletme eğitimi alan Şensöz, sonrasında Bilgi Üniversitesi’nde sinema alanında yüksek lisans yapmıştır. 2007 yılında sinema yazarlığına başlayan Şensöz, ilkin Bant ardından da Altyazı dergisinde yazılar kaleme almaya başlamıştır. 2011’de Rotterdam Film Festivali Genç Yazarlar atölyesi ile Cannes Film Festivali’nde Nisimasa’nın düzenlediği “Genç Film Eleştirmenleri” atölyesine seçilen Şensöz, 2008’den beri Altyazı dergisinde idari koordinatör, 2011’den beri de yayın kurulunda aktif olarak

96 faaliyet göstermekte; sinema üzerine eğitim ve atölye çalışmaları gerçekleştirmektedir.

Lisans derecesini İngiliz edebiyatı, yüksek lisans derecesini ise eleştirel teori üzerine yapmış olan Aslı Özgen Tuncer bu birikimini daha sonra yapacağı film çalışmaları ile sinema yazını alanında kullanan yazarlardandır. ASCA’daki Film-Felsefe araştırma grubu ile birlikte “Sinemasal Maratonun Politik ve Estetik Yönü” (Aesthetics and Politics of Cinematic Pedestrianism) konulu bir de doktora çalışması gerçekleştiren Tuncer, Amsterdam Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Okulu’nun felsefe bölümünde akademik kariyerini sürdürmektedir. Festival katalogları, derleme çalışmalar, popüler dergilerde yazarlık ile çeşitli panellerde konuşmacı olarak faaliyet gösteren Tuncer, Altyazı dergisinin de yayın kurulunda aktif bir şekilde rol almaktadır. Avrupa Sinema ve Medya Çalışmaları Ağı (European Network for Cinema and Media Studies (NECS), Sinema Kolokyum (Cinema Colloquium) ve Yürüyen Artistler Ağı (Walking Artists Network)’nın da birer üyesi durumunda olan Tuncer, Amsterdam Üniversitesi’nde Deluze okuma gruplarıyla film ve felsefe üzerine seminerler düzenlemektedir (Tuncer, 2015). Dünya sinemasıyla da yakından ilgilenen Tuncer, Pano dergisinin ilgili sayısında (22 Mayıs 2015) kendisiyle yapılan bir röportajda Bertolucci’nin Muhteşem Güzellik adlı filmini “sanatın içinin nasıl boşaltıldığını” gösterdiği için beğendiğini ifade etmektedir:

“Muhteşem Güzellik, çok fazla konuya temas ediyor, her izleyenin başka türlü etkilendiğine şahit oldum. Ancak ben bu filmi en çok, güzel sanatlar tarihinde fazlasıyla yüceltilmiş ve gizemlileştirilmiş “güzellik” kavramının içinin nasıl boşaltıldığını göstermesini seviyorum. Bir yandan da bu kavramın arkasındaki devasa boşluğun insan üzerindeki muazzam tesirini teslim etmeyi elden bırakmamasını seviyorum. Huşu, sanırım bu filmi en güzel ifade eden kelimelerden biri olurdu. Son dönem hep minimalist sinema izliyoruz. Oysa Muhteşem Güzellik bizi bu dehlizlerden çıkarıyor; kamera kahramanların arkasına gizlenmiyor, yüzünün dibine girmiyor, yarısı kapkara kadrajlar yok. Muhteşem Güzellik’te kamera öylesine akışkan ki; sanat tarihinin en etkileyici mimari mekânlarında özgürce dolaşıyor, bazen nehrin akışını takip ediyor, bazen ilahi bir melodinin havaya yayılışını taklit ediyor. Sinemanın o muhteşem temaşa gücünü yeniden bize hatırlattığı için müteşekkiriz bu yönetmene (Pano, 2015).”

Altyazı yazarları burada anılan yazarlardan sayıca daha fazladır. Altyazı dergisi bu beyanda sadece kendi sabit yazarlar kadrosu ile sınırlı kalmayıp dışarıdan eleştiri yazısı gönderenlerin de eleştirilerine dergide yer vererek alternatif bakış açılarına

97 kapı aralamaktadır. Sabit yazar kadrosunun genel olarak eleştirel ve kültürel çalışmalar alanlarında akademik kariyerlerine devam ettikleri gibi kiminde de yönetmen ve yapımcılık gibi deneyimlerden beslendikleri görülmektedr. Sinemanın hem kültürel hem de sanatsal boyutu ile ilgilenen bir yazar topluluğundan bahsetmek bu anlamda olası gözükmektedir. Ayrıca, ekonomi, işletme ve uluslararası ilişkiler gibi sinamaya görece daha uzak alanlardan eğitim alarak katılan yazarların varlığı Altyazı’nın multi-disiplinerlik yanlısı bir yayın organı olduğunu da göstermektedir.