• Sonuç bulunamadı

1.3. Millet-Milliyet-Milliyetçilik Tezahüründe Ġçtimai Mezhebi Türkçülük Olan Bir Ġttihat:

1.3.3. Fiili Perspektifte TURAN

1.3.3.6. Türkçülüğün KurumsallaĢması

1.3.3.6.3. Ülkü Ocakları 78

“Rehber Kuran Hedef Turan”

Milli Mücadele ile harekete geçen, Türkçülük-Turancılık davaları ile eylemselleĢen milli Ģuur ve aidiyet; nihai durağı olan kurumsal kabul edilirliğe Ülkücülük formatında varmıĢ ve doktriner çizgide gençlik teĢkilatlanmalarıyla Ülkü Ocakları‟nda kurumsallaĢmıĢtır.

Kampüslerde teĢkilatlanan, pano yapıp bildiri dağıtan Ülkücü gençlik BaĢbuğ Alparslan TürkeĢ‟in talimatı ile 18 Mart 1966‟da Ülkü Ocakları‟nı resmen kurmuĢtur. Milli Mücadelede refleksif bir tepki ile harekete geçen milli Ģuurun, fikri geliĢim merkezi olarak kurulan Ülkü Ocakları‟nın kuruluĢ ilan tarihi, bu milli eksende milli mücadelenin ruhunun diri tutulacağının teminatı Ģeklinde karĢılanmaktadır.

1944 Türkçülük-Turancılık davalarında eylemselleĢen Milli Ģuur;

kavramsallaĢmasının nihayeti olan ideolojik tanımlamayı Ülkücülük ifadesiyle yapmıĢ, Türk Milletinin karakter kodlarından fikriyatına ve ardından fiiliyatına varan serüveninde Ülkü Ocakları çatısı altında kurumsallaĢmıĢtır.

79 KurumsallaĢmayı doktriner çerçeve ile oluĢturan BaĢbuğ Alparslan TürkeĢ‟in Milliyetçi-Ülkücü Hareketi aydınlatan Dokuz IĢık Doktrini‟nin tasvirini, Ülkücü Hareket'in BaĢbuğu Alparslan TÜRKEġ Yeni Ufuklara Doğru kitabında Ģu Ģekilde yapmıĢtır:

Türk Milleti, kendi millî tarihini, örf, âdet ve ananelerini kendi millî hasletlerini dikkate alan, modern ilmi ve tekniği önder alan yüzde yüz yerli ve millî bir idare sistemi kurmalıdır. Çünkü her milletin idare sistemi kendi Ģartlarına, tercihine ve millî özelliklerine göredir. Herhangi bir milletin sistemini olduğu gibi almak gerçeklere uymaz. ... Aydınlar, kapitalist ve komünist sistemleri aynen tatbike çalıĢıyorlar. Bunların hepsi taklitçiliktir. Her milletin durumunun baĢka olduğunu nazarı dikkate alarak, biz diyoruz ki, yeni millî bir doktrin, bir sistem lâzım. Bu doktrin Dokuz IĢık'tır. Alparslan TürkeĢ ( TürkeĢ, 2013, s. 27).

Türk Gençliğini milli Ģuur ekseninden aksiyoner bir ivme ile Ülkü Ocakları çatısında birleĢtiren TürkeĢ, Türk Milletinin destansı varlığını bu çatı altında kimlikleĢtirerek, değerler mihvelinden yükselen bir Türk Gençliği hayal etmiĢtir.

Mazinin Ģanını geleceğe bu günkü ülküsü üzerinden aktararak Türk Dünyası2nın küresel varlığını temsil edecek Türk Gençlerinin ülkücü çizgide Türk Milletinin geleceğini oluĢturmasını arzulamıĢtır. Bu bağlamda Ülkü Ocakları ile Dünyanın en büyük gençlik hareketini oluĢturmuĢ, Türk jeopolitiğini fikri boyutta küresel bir yayılımla güçlendirmiĢtir. Bugün Dünyanın her köĢesinde bulunan Ülkücü TeĢkilatlanmalar, Türkün ideolojik jeopolitiğini oluĢturmaktadır. Türk Milletinin coğrafi varlığı ve ideolojik yayılımı küresel bir yayılım kabiliyeti ile bir küresel düzlemin henüz varlık itibariyle dahi etkin bir aktörü konumundadır. Bu varlığın bir çatı devlet altında birlik ilamı ise küresel bir aktör olarak Türk Milletini uluslararası sistemin süper gücü konumuna yükseltecektir.

80

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

2. GEÇMĠġTEN BU GÜNE TÜRK DÜNYASI 2.1. Türk Uygarlığı

2.1.1. Aryan Teorisi ve Türk Tarih Tezi

Aryan Teorisi, Batı merkezli tarih anlayıĢının romantik temellerini atmak üzere ortaya atılan, Avrupa kökenlerini yüceltmeyi hedefleyen bir tarih yazıcılığıdır.

Bu teoriye göre uygarlık, Avrasya‟nın merkezi konumunda olarak iĢaretlenen Orta Asya bölgesinden arı bir ırk tarafınca yayılmıĢtır. Bu teoriye göre uygarlığın baĢat rolü olan aryan ırk Avrupa topluluklarının atasını oluĢturmaktadır.

Bu tez karĢılığında Türkçülüğü fikri zeminine yerleĢtiren ve Turancı bir çerçeve oluĢturan Atatürk, Aryan Teorisine karĢılık Türk Tarih Ģuuru zemininde bir Türk Tarih Tezi oluĢturmuĢtur. Bu tez ile Orta Asya olarak iĢaretlenen Türkistan bölgesinin Türklerin ana yurtlarından olduğu ve bir uygarlık yayılımının Türkler tarafından gerçekleĢtirildiği üzerine bir tarih yazıcılığı gerçekleĢtirilmiĢtir. Bilinen tarihe göre Türkistan Bölgesinin Türk Yurdu olduğu gerçeği, Türk Tarih tezinin temelini oluĢturmuĢtur.

2.1.2. Batı Merkezli Tarih ĠnĢasına KarĢı: Urmi Teorisi

Batı uygarlık dayatmasında, karĢı medeniyeti ekarte etme ifadesi olarak, batı menĢeili bir tarih yazımı ile basite indirgenen Türk Uygarlığının, kendi tarihine sahip çıkma ve kendi tarihinin gerçeklerini üretme gayreti ile ortaya çıkmıĢtır. Fikir ekolü Firudin Ağasioğlu olan bu teorinin ana hatları, Ağasioğlu tarafından Ģöyle ifade edilmektedir:

Burada ortaya konulan maksat, Azerbaycan ve Türkiye tarihçilerinin Ģimdiye kadar gittikleri yolun yanlıĢ olduğu ile ilgili son yıllarda yapılan basit ve anlamsız polemiklerin sür-dürüJmesi değildir. Maksat; Türk etnosunun Ön Asya'da ortaya çıktığını, prototiirk dilinin yalnız burada konuĢulduğunu, Türk

81 dilini, kültiiriinü buradan doğuya doğru göfflren Türk boylannın zaman zaman Anadolu ve Azerbaycan'a geri döndüğünü, bura-lardaki devletlerin kurnlmasında Türk boylannın rolünü, Azer ve Anadolu Türk halkının kültiirel değerlerini ve etnogenezini açığa çıkaran Ġslam'a kadarki kaynak ve tarihi belgeleri ortaya çıkarmak ve gü,ndeme getirmektir. Bu yönde yapılan araĢtırmada yalnız tarih bilimini değil, tarihi coğrafya, etnoloji, mitoloji, folklor ve dilcilik biliminin verdiği bilgilere dayanan kompleks ( toplu) bir metottan istifade edilmiĢtir(Ağasioğlu, 2013, s.27-28).

Urmi teorisi bu bağlamda Türk Uygarlığının göz ardı edilmesi ve Türk tarihinin basite indirgenmesi üzere yazılmıĢ, karĢı atak ifadesi olarak karĢımıza çıkmaktadır. Türk tarih yazımı esasını ele alan teori, Batı menĢeili Türk tarih bozgununa karĢı bilinçli Türk tarihçileri tarafından, gerçek tarihe ulaĢım önerilmekte ve esas alınmaktadır.

Emperyalist niyetlerle uygulanan bu tavrın; Türk Uygarlığını yok sayarak arzuladığı hakimiyet ve Türk Uygarlığının geniĢ coğrafyada geniĢ bir varlıkla bir küresel aktör olma iddiasını baĢtan çürütmek olan arzusa, umri teorisi ile Türk Ģuuruna tabi tarih yazımı ile ket vurulmak amaçlanmıĢtır.

2.1.3. Uygarlıkların Difüzyonu Tezi

Bu tez; tüm uygarlıkların tek merkezden çıktığı anlayıĢını, batı merkezci emperyal yorumculuktan arındırarak objektif bir literatürde kavramlaĢtıran bu tez, Nuh Tufanı sonrası yeniden oluĢan dünyanın, Nuh‟ın gemisinin durak noktası olan Kafkaslar‟dan yayıldığını öne sürmektedir. Bu kapsamda, Nuh Tufanı ardından uygarlıklar Ham, Sam ve Yafes „den türemiĢtir anlayıĢı hakimdir. Bu anlayıĢı Türk Tarih Ģuuru ile harmanladığımızda, Türk adının Yafes‟in oğullarından birini adı olduğu üzerine öne sürülen çalıĢma ve iddiaların, Yafesi‟in Türk Irkını temsil ettiğine varan açıklamalarını, Kafkaslar‟ın Türklerin ana yurdu olduğu gerçeğiyle karĢılaĢtırdığımızda, uygarlığın Türk Milleti üzerinden difüzyonundan bahsetmek mümkün olacaktır. Bu doğrultuda Türk Uygarlığını basite indirgeyen emperyalist stratejilere karĢı, sunulan gerçek uygarlık tezahürü, Türk Birliğinin küresel bir aktör olma yolundaki inandırıcılığını destekleyecektir.

82

2.2. Bir Sosyal Refah Sağlayıcısı Olarak Türk Yönetim Sistemi

Türklerde diğer doğu ülkelerinde olduğu gibi sarayda zevk ve sefa içinde eğlenen bir hükümdar yoktu. Yalnızca asker ve sürülerin baĢında, tabiat Ģartları ile mücadele eden, halkın acı ve tatlı günlerini paylaĢan bir hakan vardı (Bahaeddin, 1992, s. 169).

Türk töresi yöneticilerini (hakan, hükümdar), milletini koruyan kollayan, doyuran, giydiren her türlü sosyal ihtiyacını devlet eliyle karĢılayan bir sistem kurmakla yükümlü tutmaktadır. Milletini koruyamayan, doyuramayan, ihtiyaçlarını karĢılayamayan ve milleti için hizmette kusur iĢleyen yönetici töreyi terk etmiĢ sayılır ve yargılanır. Bu devlet töresinin, modernize olmuĢ günümüzde iz düĢümü Sosyal Devlet modeli olarak karĢımıza çıkmaktadır. Modern çağların yönetim sistemi Ģeklinde üretilen ve Batı merkezli uygarlık dayatmasında, batı uygarlığının icadıymıĢçasına, bir yüksek uygarlık alameti olarak sunulan sosyal devlet modeli, Türk Uygarlığında batı toplumlarındaki gibi sonradan ve suni değil organik milli bir yönetim felsefesi olarak varlıkla cereyan etmiĢtir.

Çağın geliĢmiĢlik göstergesi olan kadın figürüne yönelik hak geri alım ve ya kaybediĢ hususunda; Türk milli kültüründe ve Türk devlet yönetiminde kadının yeri bu gün için uygarlık zirvesi sayılan bir konumdur. Ġslamiyet öncesi Türk yönetimlerinde hatun hakan ile birlikte katılım sağlar . Bir savaĢ halinde orduya katılır, hakanın yokluğunda yönetimi idame ettirir ve kurultaylarda han (hakan) ve hatun birlikte yer alır, fikir izah eder(IĢık, 2014, s. 44).

“Kadın Politikaları” üzerinden Türk Uygarlığını tanımlamaya çalıĢtığımızda; Türk Tarihinin kadın ve erkek ayrımına düĢmeyen bir eĢ güdümlü sistem üzerine kurulduğu, Türk Tarihinde devlet yönetimi ve yaĢam bölüĢümü hususunda eĢitliğin esas olduğunu ve hatta Türk Tarihinde Tarih sahnesine damga vuran kadın hükümdarların varlığından bahsederek günün uygarlık göstergesi haline gelen kadına yönelik eĢitlik politikalarının, Türk Milletinin organik uygulayıĢı olduğunu görmekteyiz. Bu bağlamda uygarlık kavramını tarih Ģuuru ve günün

83 tatbiki bazında tekrar tanımladığımızda; Bu gün uygarlık ve modernizm göstergesi olarak sunulan ve uygarlığın, tek elde olduğu iddiasına temel olan kadına yönelik eĢitlikçi tavrın, Türk uygarlığının asırlar öncesinden sağladığı, bir yönetim ve yaĢam biçimi olarak uygulanması hasebiyle, uygarlığın asırlar öncesinden mucidi olarak Türkler iĢaret edilmektedir.

2.2.1. Kitabelerde Sosyal-Devlet Vurgusu

Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin. Ġlk Türk tarihi. TaĢlar üzerine yazılmıĢ tarih. Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaĢması. Devlet ve milletin karĢılıklı vazifeleri.

Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası. Türk askeri dehasının, Türk askerlik san‟atının esasları. Türk gururun ilâhi yüksekliği. Türk feragat ve faziletinin büyük örneği. Türk içtimai hayatının ulvi tablosu. Türk edebiyatının ilk Ģaheseri. Türk hitabet sanatının eriĢilmez Ģaheseri. Hükümdarâne eda ve ihtiĢamlı hitap tarzı. Yalın ve keskin üslûbun ĢaĢırtıcı numunesi. Türk milliyetçiliğinin temel kitabı. Bir kavmi bir millet yapabilecek eser. Asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ıĢık. Türk dilinin mübarek kaynağı. Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade iĢlek örneği. Türk yazı dilinin baĢlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil. Türk ordusunun kuruluĢunu en az 1250 sene öteye götüren vesika. Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eserdir (Ergin, 2007, s. XIV).

Medeniyet tasavvurunun henüz yüklenmediği çağlar olan ve ilkel zamanlar sayılan çağlarda taĢa yazılmıĢ Türk tarihi; Türk Uygarlığını, Türk ferasetini, Türk Töresini, Türk devlet sistemini ve Türk varlığını tarih sahnesini açarak ilan eden rüĢttür. Tarihin aydınlanmıĢ en uç noktasından, taĢlar üzerine kazıdığı Türk adı ile seslenerek çağı yakalayan ve cihan tarihine yüksek uygarlığının ilanı ile ıĢık tutan Kitabeler, Orhun (Göktürk) Abideleri yahut yazıtlar, hakimiyet teorilerini cezbederek kalpgah olan cihan odağına yerleĢtirilmiĢtir.

Bilinen tarihin baĢlamasıyla cihana örnek bir uygarlığın reçetesi ve Türk milletine de öğüt olan Kitabelerde Türk Uygarlığının ifadesi; Türk Milleti‟nin Devlet sistemi belirtilmekte ve tecrübelerin neĢrediliĢiyle Türk Milletine seslenilerek öğütler

84 verilmektedir. Günün çağdaĢ yönetim esası olan devlet yönetim sistemindeki sosyal rolün, asırlar evvelinden Kitabelerle ifade edildiği görülmektedir. Devlet felsefesi, kurulan sistem ve nizamı ile çağdaĢ zamanlara timsal olan bir yönetim modeli Kitabelerde olayların aksi ve çıkarılan dersin öğüdü Ģeklinde nesiller için nakĢedilmiĢtir. Kitabeler ıĢığında Türk Devlet Sistemi incelendiğinde, bir sosyal devlet modelinin, millet merkezli yönetimin, milliyetçi felsefelerle temellendirilmiĢ olduğu ve Türk devlet tasavvurunun organik bir yansıma ile çağdaĢ uygarlık alametlerini tezahür ettiği görülmektedir.

Yukarıda mavi gök aĢağıda yağız yer yaratıldığında; ikisinin arasında insanoğlu yaratılmıĢ. Ġnsanoğulları üzerine ecdadım Bumin hakan, Ġstemi Hakan tahta oturmuĢ; Türk Milletinin ülkesini , türesini idare edivermiĢ, tanzim edivermiĢ. Dört taraf hep düĢman imiĢ. Asker sevk edip dört taraftaki kavmi hep itaat altına almıĢ, hep muti kılmıĢ. BaĢlılara baĢ eğdirmiĢ, dizlilere diz çöktürmüĢ. Orhun Abideleri / Kültigin Yazıtı (Ergin, 2013, s. 29).

Kültigin Yazıtı doğu yüzünde yazılan bu yazı, Türk varlığını, Türk devlet idaresini ve hakimiyetini ifade etmektedir.

Sözümü tamamıyla iĢit. Bilhassa küçük kardeĢ yeğenim, oğlum bütün soyum , milletim güneydeki Ģadpıt beyleri, kuzeydeki tarkat buyruk beyleri Oğuz Tatar… Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice iĢit, adama akıllı dinle: Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına Kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tabidir.

Bunca milleti hep düzene soktum. Orhun Abideleri / Kültigin Kitabeleri ( Ergin, 2013, s. 3).

Kağan oturup açı fakir milleti hep toplattım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Yoksa bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bun iĢitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burada vurdum. Yanılıp öleceğini yine burada vurdum. Her ne sözüm varsa ebedi taĢa vurdum. Ona bakarak bilin ġimdiki Türk Milleti beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız? Ben ebedi taĢ yontturdum . Çin kağanından resimci getirdim, resmettim. Benim sözümü kırmadı. Çin kağanını maiyetindeki resimciyi gönderdi. Ona bambaĢka bir türbe yaptırdım. Ġçine dıĢına bambaĢka

85 resim vurdurdum. TaĢ yontturdum. Gönüldeki sözümü vurdurdum … On Ok oğluna yabancına kadar görüp bilin. Ebedi taĢ yontturdum … Ġl ise, Ģöyle daha eriĢilir yerde ise, iĢte öyle eriĢilir yerde ebedi taĢ yontturdum, yazdırdım. Onu görüp öyle bilin. ġu taĢ … Bu yazıyı yazan Yollug Tigin. Orhun Abideleri / Kültigin Yazıtları ( Ergin, 2013, s. 7).

Kültigin Yazıtındaki bu ifadeler bir sesleniĢ ile tecrübe aktarımı ve öğüt Ģeklinde yazıtın mahiyetinin bilinciyle iĢlenmiĢtir. Ebedi TaĢ vurgusu bu yazıtın alelade değil milli bir Ģuurla yazıldığını ve sesleniĢteki “neslim” vurgusu milli Ģuurun en belirgin tavrı olan idame ettirme, aktarma, nesillerle yaĢatma arzusunu ifade etmekte bu bağlamda yüksek milli Ģuur içermektedir.

Öyle kazanılmıĢ, düzene sokulmuĢ bir ilimiz, töremiz vardı. Türk, Oğuz beyleri, milleti, iĢitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk Milleti ilini töreni kim bozabilecekti? Türk milleti vaz geç. PiĢman ol!

Disipsizliğinden dolayı, beslemiĢ olan bilgili kağanınla, hür ve müstakil iyi iline karĢı… Orhun Abideleri / Kültigin Yazıtı (Ergin, 2013, s. 7).

Bu ifade nizamın Türk devletinde var olduğu, yer gök çökmedikçe, Türk Milleti istemedikçe ili ve töresi bozulmaz; disiplinsizlik nizamı bozar, töreden uzaklaĢtırır ve ili kaybettirir, vurgusu ile milli Ģuuru telkin ederek bir Türk Milletine bir uyarı mahiyeti taĢımaktadır. Çağlar evvelinden, tecrübeleri öngörülerle harmanlayıp öğüt olarak Türk Milletine miras bırakan ataların; milli Ģuur eksenli yönetim felsefesini ve icra ediĢini tecrübe kazanıp öngörü edinerek sunma kabiliyeti Türk Milleti için yazılanların dıĢında üslupla verilen bir öğüt olarak da karĢımıza çıkmaktadır.

Türk Milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Küçük kardeĢim Kül Tigin ile iki Ģad iĢe öle yite kazandım. Ben kendim kağan oturduğumda, her yere gitmiĢ olan millet öle yite, yaya olarak çıplak olarak dönüp geldi. Milleti besleyelim diye, kuzeyde oğuz kavmine doğru, doğuda Kıtay, Tatabi kavmine doğru, güneyde Çin‟e doğru on iki defa büyük ordu sevk ettim … savaĢtım. Ondan sonra, Tanrı bağıĢlasın, devletim var olduğu için, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli, fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Dört taraftaki

86 milleti hep tabi kıldım. Dört taraftaki milleti hep tabi kıldım, düĢmansız kıldım. Hep bana itaat etti. Orhun Abideleri / Kültigin Yazıtları ( Ergin, 2013, s. 19).

Tarih yazıcılığının en Ģahane ve ilk temsili olan Orhun Abideleri‟nde bu yazıt, ilahi tefekkür imgeleri ile, millete ve devlete duyulan milliyetçi bağlılığı, yöneticiliğin sorumluluklarını ve Türk Devletinin millet merkezli faydacı politikalar ekseninde kurduğu devlet töresini ilan etmektedir.

Ve yine Kitabelerden Bilge Kagan Yazıtı‟nda sosyal devlet modelini iĢaret ederek demiĢtir ki;

Tam on dokuz yıl Ģadlık, on dokuz yılda kağanlık yapan Bilge Kagan Türk halkını doyurmak ve refaha kavuĢturmak için kuzeyde Oğuzlara, doğuda Kıtay ve Tatabılara, güneyde Çinlilere tam on iki sefer düzenlemiĢ, ölecek milleti diriltip beslemiĢ, çıplak milleti giydirmiĢ, yoksul milleti zenginleĢtirmiĢ, az milleti çoğaltmıĢtır. Dört bucaktaki milletleri kendine bağlayarak ülkesini çok güçlü bir devlet ve kaganlık haline getirmiĢtir(Adıgüzel, 2016, s.121).

Burada ifade edilen, bir sosyal devlet anlayıĢının icra ediliĢ halidir. Refah toplumu için, himayesinde olanların kalkınmasını gözeten bir yönetim profili tasvir edilmektedir. Sosyal refah kelimesi ile uyguladığı baskıcı yönetim karĢısında gördüğü kaos nihayetinde tanıĢan batı, bu gün sosyal refah uygarlığı olarak kendini ilan ederken devlet karakteri olarak bir refah saylayıcılığını felsefe edinen Türk Uygarlığını geri plana iterek, Türk Dünyası‟nı refah seviyesinin altına itmeye çalıĢmaktadır. Ancak yüzyıllar öncesinden Türk tarihine ıĢık tutan Kitabelerde ap açık Kaganlar, Sosyal Devlet anlayıĢlarından ve devlet politikalarından bahsetmiĢlerdir, refahı nasıl sağladıklarını anlatıp öğüt etmiĢlerdir. GeçmiĢten geleceğe bir medeniyet örneğinde bulunmuĢlardır.

Tarihin ilkel çağlarından günümüze aktarılan, gerçekler uygarlık seviyemizi ve küresel bir aktör olabilme kabiliyetimizin yüksekliğini iĢaret etmektedir.

87

1.2.1.Bahtiyar Devlet Olma Bilgisi: Kutadgu Bilig

11. yüzyılda Yusuf Has Hacip, tarafından neĢredilen Kutadgu Bilig, bahtiyar bir devlet yönetimini öğütleyen, siyasetnamedir. “Kut” kelimesinin ifade ettiği “bahtiyarlık” anlam itibari ile saadet, mutluluğun dıĢında bir doygunluk ifadesi olarak eserin içeriği itibariyle de kavramsal boyutunu ilan etmektedir( Atsız, 2003, s.

123). Eser o dönemin Türk Hükümdarının yönetim adaletini tasvir eden ve dönemin Doğu Karahanlı Hükümdarı Tobgaç Uluğ Buğra Kara Han‟a ithafen ve hitaben yazılmıĢtır. Eser sempolikleĢtirme sanatı ile, ulaĢılması istenen bilgiyi sunmaktadır.

Bu sembolik tanım; dört ana sembolik kiĢilik üzerine kurgulanarak kiĢilerin iliĢki ve dialogları etrafından öğüt vermek amaçlanmıĢtır. Eserde devlete atfedilen “kut”

sözcüğü çoğunlukla yer alarak vurgu yapmaktadır. Güçlü bir siyasal içeriğe sahip olan kut kelimesi ile sembolleĢen anlatının öğütlediği; devlet yönetiminde, adalet temelli bir hukuk olduğudur. Çağlar öncesinden Türklüğe öğütlenen bu temel, bu gün çoğu devletin yapay olarak yönetiminde inĢa etmeye çalıĢtığı yahut söylemde vurgulayıp uygulamada kullanmadığı bir sistemdir.

Türk‟ün bahtiyarlık veren devlet felsefesini adalet temelli tanımlayan Yusuf Has Hacip, batının kendinde inĢa ederek sahiplendiği kavramın mucidiymiĢçesine uygarlığını överek Türk Uygarlığını basitleĢtirmektedir. Ancak tarih ve eserlerde Türk Milletinin Devlet Felsefesinin dayandığı adalet temeli vurgulanmakta, çağlar öncesinde, günümüzü aydınlatan teorilerle eĢ seviyede, yüksek bir uygarlık ifade etmektedir.

Halk tok olmalı, memur ve iĢçilere aç mısın, tok musun, diye sorulmalı… Elini açık tut…bir hükümdar, kuldan fakir adını kaldırmazsa nasıl hükümdar olur? … Ey hükümdar, sen önce yerine getir, sonra kendi hakkını isteyebilirsin. Bey iyi kanun yap… Kanuna kendin riayet et ki halk da sana rieyet etsin. Bey, kudretli ol halkını kudretli kız, bunun için onun karnını doyurmak lazımdır. Yusuf Has Hacip / Kutadgu Bilig ( Kafesoğlu, 1997, s.

232).

88 Türk Uygarlığında kutluluk itaf edilen devlet, milletin temsili uygarlığın sözcüsü olarak ifade edilmektedir. Bu karakteristik özellikle, devlet üzerinden Ģekillenen yapımız üzerine, adaletin timsali bir yönetim öğütlenmiĢtir. Yusuf Has Hacip bu satırlarla Türk hükümdarlarının mesuliyetlerini belirterek asayiĢin, kalkınmanın, adaletli bir sistemin milletin refahının gerekliliklerinin hükümdarın sorumluluk bilincine bağlı olduğunu vurgulamıĢtır ve milli Ģuuru iĢaret etmiĢtir.

89

2.3. TÜRK DÜNYASI

2.3.1. Cihanı Yedi Koldan Saran Türk Varlığı

Dünya üzerinde tarihsel bütünlük olarak derin bir maziye sahip varlıksal bütünlük olarak yedi kıtada varlık gösteren Türkler, ulaĢılmıĢ sayı itibari ile 300 milyon civarındadır. Varlıkları sayılmayan ve baskı ile yok sayılan Türklerin de varlık itibari ile yüksek bir yoğunluk gösterdiğini vurguladığımızda, bu sayı emperyal amaçların kıskacına takılan Türklerin varlığının hesaba katılmadığı bir rakam olarak dünya Türklüğünün çok daha yüksek bir sayı ile var olduğunu düĢündürtmektedir.

Yedi kıtada varlık gösteren Türk Milleti, yer küredeki küresel bu varlık hakimiyeti ile cihanı yedi koldan saran “Türk Dünyası” olarak adlandırılmaktadır.

2.3.1.1. Türk Devletleri

2.3.1.1.1. Türkiye Cumhuriyeti

Türklerin ana yurtlarından olduğu bilinen uygarlıklar beĢiği Anadolu Coğrafyasında yer alan Türkiye, yaklaĢık 82 nüfus ile tarihsel perspektifte, küresel hakimiyeti sağlamıĢ bir aktör olan Osmanlı Hanedanlığının mirasçısı olarak

Türklerin ana yurtlarından olduğu bilinen uygarlıklar beĢiği Anadolu Coğrafyasında yer alan Türkiye, yaklaĢık 82 nüfus ile tarihsel perspektifte, küresel hakimiyeti sağlamıĢ bir aktör olan Osmanlı Hanedanlığının mirasçısı olarak