• Sonuç bulunamadı

Alparslan Türkeş’in Milliyetçilik Anlayışı

2.3. Türkiye’de Milliyetçilik Düşüncesinin Alt Yapısını Oluşturan İsimler

2.3.2. Milliyetçiliğin Entelektüel ve Siyasi Temsilcileri

2.3.2.5. Alparslan Türkeş’in Milliyetçilik Anlayışı

Kıbrıs’ın Lefkoşe semtinde 25 Kasım 1917 tarihinde dünyaya gelen Alparslan Türkeş’in asıl ismi Ali Arslan’dır. Dört yaşında okula başlamış ve ilk orta ve rüştiye yıllarında Türklük ve Türkçülük fikriyatını benimseyen hocaları tarafından eğitim almış hatta isim değişikliği de bu yıllara dayanmaktadır. Hocalarından bir tanesi senin adın Alparslan olsun ve Türk tarihindeki Sultan Alparslan gibi yiğit birisi olursun gibi bir düşünce ile ismini değiştirmiştir. Türkeş’in küçük yaşlarında yaşadığı şehir İngiliz işgali altında olması hasebiyle Türkçülük ve milliyetçilik havasının en yüksek olduğu bir ortamda büyümesinden dolayı hep asker olmak ve yaşadığı toprakları kurtarmak gibi bir gaye içerisinde olduğu bilinmektedir.

Hayallerini gerçekleştirip Kuleli Askeri Lisesi’nden mezun olduğunda fikri düşünceleri de milliyetçilik ve Türkçülük üzerine iyice yoğunlaşmış ve bu fikri benimseyen aydınlarla bir arada bulunmuştur. (Bahadır, 2017: 24-28).

27 Mayıs 1960 Darbesini yapan Milli Birlik Komitesi’nin içerisinde yer alan Albay Alparslan Türkeş daha sonraki süreçte ordudan tasfiye edilmiş ve elçilik müşaviri olarak Hindistan’ın Yeni Delhi şehrine gönderilmiştir. Yurda döndükten sonra bazı siyasi partiler ile iletişime geçen Türkeş kendi fikri ve ideolojisini kuracak zemini Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)’nde bulmuştur. 1965 Yılında CKMP’ye katılan Türkeş aynı yıl içerisinde genel başkan olarak seçilmiş ve parti programına “Dokuz Işık” olarak nitelendirilen ilkeleri eklemiştir. (Umur, 2017: 53).

Alparslan Türkeş, Dokuz Işık doktrinini açıklamadan önce milliyetçilik düşüncesinin amacını şu sözlerle ortaya koymaktadır: “Gaye olarak düşündüğümüz şeyi evvela belirtmekte fayda vardır. Gaye Türk Milletini, insanca usullerle, en kısa yoldan, kendi gücüyle ayakta durabilecek, kuvvetli, müreffeh, mutlu, hak ve şereflerine sahip bir millet haline getirmek ve modern uygarlığın en ön safına geçirmektir.” (Türkeş, 1968: 3).

Dokuz Işık olarak belirtilen ilkeler: “Milliyetçilik, Ülkücülük, Ahlakçılık, İlimcilik, Toplumculuk, Köylücülük, Hürriyetçilik, Gelişmecilik, Endüstri ve Teknikçilik.”tir. (Türkeş, 1975: 58-59).

Alparslan Türkeş’e göre insanlar öncelikle kendilerine hürmet göstermeli ve kendi varlıklarına saygı göstermelidir. İnsanların kendi kabiliyetlerinin farkında olmalarını ve azimle bir şeyi başarmak için önce inanmaları gerektiğini savunmuştur.

Eğer kendilerine olan güvenlerinin eksik olması ya da başarmak üzerine kendilerinde ümitsizlik ve kararsızlık hali hasıl olmuşsa başarıya ulaşamayacaklarından bahsetmiştir. İnsan üzerinden bir millet tanımı yapan Türkeş, milletlerin de aynı insanlar gibi kendi kaderlerini, tarihlerini, varlıklarını bilmelerini ve kendilerine güvenmeleri gerektiğini savunur. Kendilerine güvenen ve saygı duyan milletler uygarlık âleminde büyük varlık gösterir, kendi toplumları içerisinde yaşan insanlara refah ve mutluluk getirir. bu düşüncesi neticesinde milliyetçilik olgusu onun için çok önemli bir yerdedir. (Türkeş, 1968: 4).

Türkeş’in milliyetçilik anlayışının temelinde Türk milletine duyulan derin bir sevgiden bahsetmek mümkündür. Ona göre;

“Kalbinde başka bir ırkın gururunu taşımayan, kendini samimi olarak Türk hisseden ve Türklüğe adayan herkes Türk’tür. Biz, Türk milletine mensup olduğumuza göre, bu milletin içerisinden çıkmış olduğumuz insanlar olduğumuza göre elbette ki kendi milletimize karşı derin bir bağla bağlı olacağız ve bu milletin yükselmesi için bu milletin haklarının daima her çeşit tesirlerden uzak, her şeyin üzerinde bulundurulması içi çalışmayı görev bileceğiz. İşte bu sebeplerden dolayı bizim milliyetçiliğimiz, Türk milletine karşı duyulan derin, köklü bir sevgi ve Türk milletinin içinde bulunduğu müşkül durumdan bir an önce, en modern, en ilmi metotlarla çıkarılacak, en kısa yoldan modern uygarlığın en ön safına geçirilmesini sağlama duygusundan kuvvet alır. Milliyetçiliğimiz başkalarına karşı kin, garez duyguları ile beslenmez. Bunun yanında Türkçülük kelimesini de ilave ediyoruz. Milliyetçiyiz ve Türkçüyüz.

Milletimizin adı Türk Milleti’dir bu sebepten Türkçüyüz.” (Türkeş, 1968: 6-7).

Alparslan Türkeş bu sözlerle milliyetçilik fikrinin ve davasının ne olduğunu özetlemiş ve bu fikriyatı teoriden pratiğe dökmek için ve milliyetçilik düşüncesini siyasal anlamda temsil etmek için siyasi parti kurmuş, gençlik yapılanmalarına destek vermiştir. Türkeş’in ülkülerini düstur edinmiş ana kurum Türkeş’in siyasi partisinin gençlik kollarını temsil eden “Ülkü Ocakları”dır. Bu ocaklar Anadolu’nun her yerine açılmış ve “Dokuz Işık” doktrini merkezli bir öğreti ile genç nesillerin yetişmesini sağlamıştır. Böylece Türk milliyetçiliğinin entelektüel bir kültür hareketi olmasıyla beraber Türk milliyetçiliğinin siyasallaşmasını da sağlamış ve Türk milliyetçiliğine dayalı siyasi bir güç oluşturmuştur. (Hocaoğlu, 1997: 1).

Türkeş’in milliyetçilik çizgisi, “Irkçı-Türkçü gelenekle resmi milliyetçilik ideolojisinin temas hattı üzerinde uzanır. Bu çizginin kabaca dör evresinden söz edilebilir: “Soy” Türkçü-Pantürkist eğilimin ağır bastığı evre (ellilerden altmışların sonlarına kadar), otoriter milli kalkınmacılık söyleminin vurgulu olduğu evre (1960–

63), milliyetçi-muhafazakâr antikomünizmin öne çıktığı evre (altmışlardan seksenlere), resmi milliyetçilik ideolojisi ile eklemlenmenin güçlendiği evre (seksenlerden 1997’ye).” (Bora, 2008: 686).

Sonuç olarak Alparslan Türkeş, Türk Siyasi Tarihi açısından önemli bir liderdir. Onun milliyetçilik fikirleri bugün halen ülkemizde belli kuruluşlar tarafından gerek siyasi gerekse kültürel anlamda devam etmektedir. Bu öğretilerle yetişen siyasetçi, akademisyen, bürokrat gibi devletin önemli kademelerinde ve milletin içerisinde yaşayan insanlar vardır. Alparslan Türkeş’in kurmuş olduğu sistem içerisinden yetişen en önemli isimlerden biri de bizim tez çalışmamıza konu olan Muhsin Yazıcıoğlu’dur.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

3.1. Araştırmanın Konusu

Bu çalışma Türk Siyasi Tarihi’nde önemli bir siyaset ve dava adamı olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyasi görüşü ve siyaset yapma tarzına, siyasi parti liderliğine, sosyal ve kültürel vakıf liderliğine, dava adamlığı ve eylemci kişiliğine, toplum içerisindeki konumu ve topluma kazandırdığı varsa kaybettirdiği değerler üzerine bir incelemedir.