• Sonuç bulunamadı

Alkollü İçkiler

4. AB MEVZUATI VE HUKUKUNDA TARİFE DIŞI ENGELLER

6.3 Gümrük Birliği Ortaklık Komitesi’nde Tarife Dışı Engellere Yönelik Ele

6.3.3 Türkiye’nin AB’den İthal Ettiği Ürünler Yönünden Tarife Dışı

6.3.3.2 Alkollü İçkiler

Alkollü içkiler ithalatında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından “kontrol belgesi”; Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından ise “uygunluk belgesi” düzenlenmesi Avrupa Komisyonu tarafından alkollü içkiler ithalatında çifte lisans uygulaması olarak değerlendirilmiş ve bu uygulamanın Türkiye ile AB arasındaki malların serbest dolaşımı prensibine aykırı olduğu belirtilerek kaldırılması Komisyonca talep edilmiştir. Bu konunun yanısıra, distile alkollü içki kökenli karışım içkilerin ithalatına getirilen yasaklama konusunda da ihtilaflar bulunmaktadır.

20. Dönem Gümrük Birliği Ortaklık Komitesi (GBOK) Toplantısında, çifte lisans uygulaması ile ilgili olarak Tütün ve Alkol Piyasası Kurulu’ndan (TAPDK) alınan ithal lisansının kaldırılmasının olumlu bir adım olduğu ancak firmaların aynı belgeleri tedarik etme yükümlülüğünün devam etmesinden ötürü söz konusu değişiklikten sağlanan faydanın sınırlı kaldığı ifade edilmiştir. Bunun yanında, her türlü markanın her türlü büyüklükte ithalatı için Tarım Bakanlığı’ndan Kontrol Belgesi alınması gerekliliğinin sürdürüldüğü, lisans yükümlülüğünün gereksiz bir yük yaratmasının yanında prensipte Gümrük Birliği’ne aykırı olduğunun değerlendirildiği, ithal lisansı uygulamasının çok sınırlı bazı durumlarda makul

karşılanabileceği fakat ülkemizce sürdürülen uygulamanın ikna edicilikten çok uzakta olduğu belirtilerek, Malların Serbest Dolaşımı Faslında, özellikle alkollü içkilere atıfla, ithal izinleri ve lisans yükümlülüklerinin açılış kriteri olarak belirlendiği hatırlatılmış ve bahse konu yükümlülüklerin gereğinden fazla yük getirmeyecek şekilde düzenlenmesinin yollarının ülkemizce değerlendirilmesinde yarar bulunduğu ifade edilmiştir.

TAPDK tarafından distile alkollü içki kökenli karışım içkilerin ithalatına 17 Ekim 2006 tarihli bir mevzuatla getirilen yasağa atıfla, aynı alkol seviyesinde olmasına karşın, şarap ve bira kökenli alkollü içkilerin satışının serbest olduğu, Gümrük Birliği Kararının ticaretin serbestleştirilmesini amaçladığı göz önünde bulundurularak, AB’den ithal edilen distile alkollü içki kökenli karışım içkilere getirilen yasağın kaldırılması gerektiği vurgulanmıştır. Tarafımızdan cevaben, alkollü içkiler konusunda Komisyon’un endişelerinin anlaşıldığı ancak yapılması talep edilen değişikliklerin ciddi ekonomik ve sosyal etki doğurma olasılığı göz önünde bulundurularak, bu alandaki çalışmaların arzu edilen hızda ilerlemediği yine de bu alanda olumlu gelişmeler kaydedilmekte olduğuna dikkat çekilmiştir. Devamla, CEPS (Avrupa Politika Araştırmaları Merkezi) yetkilileri ile başarılı bir görüşme gerçekleştirildiği, anılan görüşmede CEPS yetkilileri tarafından TBR Soruşturması (Ticaret Engelleri Soruşturması) açma girişimlerinden bahsedildiği, tarafımızdan ise sektörün endişelerinin TBR Soruşturması yerine ikili diyalog yoluyla çözülmesinin mümkün olduğunun vurgulandığı ifade edilmiştir.

Alkollü içkilerde kontrol belgesi uygulamasına ilişkin olarak, çifte belgelendirme sorununa neden olan TAPDK tarafından aranan uygunluk belgesi uygulamasına son verildiği, bu aşamada sadece Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından kontrol belgesi uygulamasının sürdürüldüğü, söz konusu uygulamanın da bir lisans gerekliliği olmaktan ziyade Gümrük Birliği Kararının 7. maddesi uyarınca kamu sağlığını korumaya yönelik olduğu, bu çerçevede ticari engel olarak değerlendirilmemesi gerektiği ifade edilmiş ayrıca TAPDK tarafından getirilmiş olan bildirim uygulamasının sadece ilgili kurumun bilgilendirilmesine yönelik olduğu belirtilerek ithalatçılar bakımından herhangi bir yük getirilmesinin söz konusu olmadığı vurgulanmıştır.

Devamla, distile alkollü içki kökenli karışım içkilerinin bira ve şarap içeren karışım içkilerinden farklı olduğu, söz konusu karışım içkilerinin meyve suyu ve kola gibi içimi kolay olması, şeker oranının yüksekliğinin susuzluk yaratarak daha çok tüketim eğilimi yaratması ve alkol tadını hissettirmeyerek çocuk ve gençler tarafından aşırı tüketilmesine yol açılması, bu kapsamda gençler tarafından %2 ila 7 arasında değişen düşük alkol oranlarında tüketilmeye başlanan söz konusu içeceklerin, gençlerin farkına varmadan yüksek seviyede alkol almalarına yol açarak, neredeyse bir şişe viskide bulunan kadar alkol almaları sonucunu doğurduğu belirtilmiştir. Ülkemizce, bir çok AB üyesi ülkede de, karışım içkilerin tüketimini azaltmak amacıyla, vergi oranının yükseltilmesi gibi koruyucu önlemler alınması görüşünün yaygın olduğu, sağlık stratejisi kapsamında Avrupa Konseyi’nin 5 Haziran 2001 tarihli 458 sayılı önerisinde toplumun her kesiminin gençler arasında alkol tüketiminin kötüye kullanılmasına ilişkin olarak bilgilendirilmesinin sağlanarak söz konusu probleme karşı Toplulukta ortak bir yaklaşım oluşturulmasının amaçlandığı ifade edilmiştir. Bu açıklamalara ilaveten 2004 yılı Haziran ayında düzenlenen Alkol ve Sağlığa İlişkin Çalışma Grubu Toplantısında, alkol konusunda tamamıyla serbest bir iç pazarın toplumun refah seviyesini artırmadığının, zira alkolün sağlık problemi yaratması, sosyal ve ekonomik zarara neden olması nedeniyle sıradan bir ürün olmadığı, sadece toplam tüketimin değil, karışım içkilerini de kapsayacak şekilde tüketim alışkanlığının da tehlike doğurabileceğinin ifade edildiğine dikkat çekilmiştir.

Tarafımızdan ayrıca, pek çok AB ülkesinde karışım içkilerin gençler tarafından tüketimini azaltmak amacıyla, anılan ürünlere uygulanan vergi seviyesinin yükseltilmesi gibi bazı koruyucu önlemler alındığı, bu önlemlere gençlerin alkol tüketimini azaltmaya yönelik olması nedeniyle karşı çıkılmadığı, bu çerçevede gençlerin alkol tüketiminin azaltılmasına yönelik önlemlerin yanında gençlerin alkolle geç temasını sağlamaya yönelik önlemlerin de gençlerin sağlığının ve sosyal refahının korunması açısından hayati öneme sahip olduğu ifade edilmiştir. Bu bilgiler ışığında, ülkemizde karışım içkilerin ithalatının yasak olmasının yanında, üretimine de izin verilmediği vurgulanmıştır.

Komisyon tarafından ayrıca, kontrol sertifikası uygulamasının kamu sağlığı gerekçesiyle 1/95 sayılı OKK’nın 7. maddesi ile savunulamayacağı, zira alkol

tüketiminin kötüye kullanılmasına karşı kamu sağlığının korunması yönünde tedbir alınması mümkün bulunmakla birlikte, ülkemiz uygulamasının Gümrük Birliği’ne aykırı olduğu belirtilmiştir.

Komisyon tarafından son olarak, alkollü içkilerde ülkemiz uygulamalarına karşı bir TBR soruşturması açılmasının tamamen sektörün kararı olduğu, Komisyon’un TBR başvurusu yapılması konusunda herhangi bir yetkisi olmadığı, ancak sektör tarafından yapılan başvurunun uygun gerekçelere dayandığının tespit edilmesi durumunda, Komisyon tarafından soruşturma başvurusunun kabul edilebileceği, Komisyon’un ancak sektörün endişelerinin ülkemiz tarafından dikkate alındığına emin olması durumunda, soruşturma açılmasına gerek göremeyebileceği ifade edilmiştir.

Tarafımızdan cevaben, söz konusu probleme TBR sürecinde başvurmaksızın, ikili diyalog yoluyla çözüm bulunmasına öncelik verilmesinde yarar bulunduğu, bu çerçevede Avrupa alkollü içki sektörü ile iyi bir diyalog mekanizması oluşturulduğu dile getirilmiştir. (Anonim 2008 A)