• Sonuç bulunamadı

1.8. Albumin

1.8.2. Albümin Fonksiyonları

Onkotik basınç

Protein molekülleri tarafınadan oluşturulan plazma onkotik basıncına albümin %80 oranında katkı sağlamaktadır. Bu plazmadaki yoğunluğu ve moleküler ağırlığı ile ilgilidir. Albümin diğer plazma protienlerine göre daha yüksek konsantrasyonda bulunurken, 66,5 kDa molekül ağırlığı ile yaklaşık 53-160 kDa molekül ağırlığına sahip serum globülinlerinden daha hafif bir moleküldür. Onkotik basıncın %60’ı albüminin direkt osmotik etkisinden kaynaklanırken kalan %40’ı ise pozitif yüklü parçacıkları kendisine çeken negatif yükünden kaynaklanmaktadır. Extravasküler kompartmandaki konsantrasyon yoğunluğuna bağlı olarak, suda çözünebirliğinin ve negatif yükünün etkisi ile doku sıvılarının distürbasyonunun düzenlenmesinde de etkin bir role sahiptir(Nicholson ve ark 2000).

Albüminin plazma ve intersitisyal boşluk arasındaki basınç farkının düzenlenmesi amacıyla dolaşıma geçebileceği bildirilmektedir(Mitchell 1990). hipoalbünemi koşullarında intersitisyel basınç intravaskuler basıncı aşabilmekte ve

lenfatik sistemin sıvıyı damar içine çekememesi ödemle

sonuçlanabilmektedir(Mazaffero ve ark 2002).

Madde bağlayıcılığı

Moleküler yapısı nedeni ile birçok farklı maddeyi bağlayabilme özelliğine sahip albüminin en güçlü bağladığı moleküller uzun zincirli yağ asitleri, bilüribin ve hemetinide içeren orta büyüklükte hidrofobik organik anyonlardır. Askorbat ve triptofan gibi daha az hidrofobik ve daha küçük moleküller de spesifik olarak albümine bağlanmalarına karşın affiniteleri düşüktür. Monovalan katyonlar albümine bağlanmazken, başlıca kalsiyum ve magnezyum olmak üzere divalan olanlar bağlanma özelliği göstermektedir. Güçlü bir negatif yüke sahip olan albüminin bu

104 özelliği ile bağladığı moleküllerin elektriksel yüklerinin gücü arasında çok az bir korelasyonun olduğu bildirilmektedir(Nicholson ve ark 2000). Sirkülasyondaki substansların taşınmasında rol alan albümin aynı zamanda bu substanlar için rezervuardır ve konsantrasyonlarının düzenlenmesinde etkili bir faktördür(Mazaffero ve ark 2002).

Albüminin bağladığı diğer önemli endojen moleküller olarak safra asitleri, eicosanaoidler, bakır, çinko, folat ve aquacobalamin sayılmaktadır. Primer olarak taşıdığı moleküllerin yanı sıra albümin bazı maddeler için sekonder ya da tersiyer taşıyıcı olarak da işlevi vardır. Bu maddeler içinde steroidler, vitamin D ve tiroksinin bazı derivatlarıda bulunmaktadır(Nicholson ve ark 2000).

Metabolik fonksiyonlar

Yağ asitleri toksisitesinden korunmak için albümine bağlanarak taşınmaktadırlar. Hipoalbünemi koşullarında lipemi yaygın görülen bir bulgudur(Mazaffero ve ark 2002). Lipid ve eicosonoid gibi endojenik substanları bağlama özelliğinden dolayı albümin bir takım metabolik yolaklara da dahil olmaktadır. Lipoprotein lipazın etkinliği, yağ dokudan serbest kalarak albümine bağlanan yağ asitleri tarafından sitimüle edilmektedir. Eicosanoidler söz konusu olduğunda ise albüminin işlevi prostoglandin I2 ve trombaksan A2 gibi substansların stabilizasyonunu sağlamak olabileceği bildirilmektedir(Nicholson ve ark 2000).Zira albümin seviyesinin düşüşü ile birlikte platelet agregasyonu ve trombozise neden olan prostoglandinlerin prekürsörü olan araşidonik asit seviyesi yükselmektedir(Mazaffero ve ark 2002). Albüminemi makrofajlardan araşidonat salınımını artmasına neden olmakta ancak, araşidonat asitin parçalanma yollarına etki etmemektedir. Bu etkisinden dolayı siklooksijenaz aktivitesinden ziyade lipo- oksjenaz aktivitesi üzerinde olduğu düşünülmektedir(Nicholson ve ark 2000).Yükselen prostoglandinlerin ise gebelik oluştuktan sonra embryo üzerinde negatif etkileri olduğu bilinmektedir. Gebeliğin ilk 3 haftasında önemli düzeyde embriyonal kayıplar söz konusu olduğu ve bu kayıpların embriyonun PGF2α üretimini yeterince baskılayamaması ile ilgili olduğu bildirilmektedir(Staples ve ark 1988).

105 Tampon özelliği

Sahip olduğu yüklü aminoasit miktarının çokluğu ve plazmadaki konsantrasyon yoğunluğunun her ikisi birden göz önüne alındığında efektif bir plazma tampolayıcısı olarak rol oynayabileceği bildirilen albümin normal anyon gapın yaklaşık yarısından sorumludur. Plazma protein konsantrasyonundaki azalma metabolik alkolozise neden olmaktadır(Nicholson ve ark 2000). Desilitredeki 1 gramlık albümün kaybı litrede 3,4 mmol bikarbonat artışına eşdeğer bir etki bırakmaktadır(McAuliffeve ark 1986).

Antioksidan fonksiyonu

Fizyolojik koşullar altında albüminin önemli bir antioksidan potansiyele sahip olabileceği bildirilmektedir. İnsan albüminin polimorf nükleer lökositlerin yangı durumunda salgıladıkları oksijen radikallerinin salınmını inhibe ettikleri bildirilmektedir. Molekülün içerdiği çok sayıdaki sülfidril grupları molekülün bu etkisinin nedeni olabileceği belirtilmektedir. Bu gruplar, aktive edilen nötrofillerden salgılanan miyeloperoksidaz enziminden köken alan hipoklorus asit (HOCL) gibi okside edici ajanlar için önemli bir temizleyici rolü oynamaktadırlar. İnflamasyon alanındaki albümin kurban antioksidan olarak adlandırılmaktadır(Nicholson ve ark 2000). Serbest radikalleri ve bakteriyel toksinleri ortadan kaldırmak için kullanılan albümin bu toksik ürünleri bağlayarak fonksiyonel bir destruksiyon gerçekleştirmektedir. Yangsal alandaki bir başka albümin denatürasyonu da bölgenin pH değeri nedeni ile gerçekleşmektedir. Deantüre olan albümin kaynaklı aminoaistler ise doku tamirinde kullanılmaktadır. Albümin uygulamasının endotoksemik koyunları ARDS ve doku hasarından koruduğu gösterilmiştir(Emerson ve ark 1989).

Yangı koşullarındaki hipoalbüneminin nedenleri; 1- endotoksinleri bağlayarak destruksiyonu 2-pH nedenli denatürasyon,

3-vaskuler permeabilite artışı nedeni ile damardan sızıntı şeklindeki kayıp olarak sıralanmaktadır(Mazaffero ve ark 2002).

106 Ürik asit ve askorbik asit gibi diğer plazma substanlarının organizmadaki antioksidan rollerinin daha az olduğu ancak extraselüler sıvıdaki albümin konsatrasyonunun düşük olması bu substanları da önemli hale getirebileceği bildirilmektedir(Hu ve ark 1993).

Mikrovasküler bütünlüğü sağlama fonksiyonu

Albümin, stres kaynaklı kapiller permeabiliteyi sınırlandırıcı bir ajan olarak görülmektedir. Kapillar permeabilitenin kontrolü glikoproteinlerin damar duvarındaki dağılım özelliklerinin endotel hücreleri tarafından değiştirilmesi suretiyle yapıldığı bilinmektedir. Tam olarak mekanizması ortaya çıkarılmamakla birlikte albüminin fonksiyonunun glikoprotein dağılım mekanizması üzerinde olabileceği düşünülmektedir. Bununla ilgili albüminin güçlü negatif yükü nedeni ile membranda bulunan diğer negatif yüke sahip molekülleri uzaklaştırmak suretiyle ya da boşluk doldurucu bir etkiyle membran kanal boyutlarını küçülterek yapabileceği teorileri de vardır(Nicholson ve ark 2000). Albümin, permabiletiyi artıran bir ajan olan araşidonik aisiti bağlayarak(Beck ve ark 1998) ve reperfüzyon olayında nötrofillerin damar endoteline yapışmasını sağlayan xhantin-xhantin oksidaz için potent inhibitör olarak permeabiliteye indirekt olarak etkilemektedir. Albüminin xhantin-xhantin oksidaz için potent inhibitör formu polynitroxylated albümin formudur(Zhang ve ark 2000). Bu fonksiyonlar için görece küçük miktarlarda albümine gereksinim duyulmaktadır. Albüminin direkt koruyucu etkisi kültüre edilmiş endotel hücrelerdeki apoptozisi engellemesi ile gözlenmiştir(Nicholson ve ark 2000).

Albümin dolaşımdaki sülfidril gruplarının en önemli kaynağıdır. Nitrik oksit sülfidril gruplarına bağlanarak stabil formu olan S-nitrosothiol’e dönüşmekte ve bunun sonucu olarak hızlı degredasyondan korunmaktadır. Albüminin bu mekanizmanın bir sonucu olarak nitrik oksitin vazodilatatör etkisini azalttığı in vitro olarak gösterilmiştir(Nicholson ve ark 2000).

Albümin dışında diğer kolloidler de mikrovasküler yapının korunmasında etkili birer faktördürler. Orta derecedeki moleküler ağırlığı ile nişastaların trankapiller sızıntıyı azaltıcı etkiye sahip oldukları gösterilmiştir. Kristaloitlerle

107 karşılaştırıldığında albümin ve nişasta daha düşük moleküler ağırlığa sahip moleküllerdir(Nicholson ve ark 2000).

Antikoagulant etkisi

Kanın pıhtılaşmasında albümin heparine benzer bir rol oynamaktadır. Bu benzerliğin nedeninin birbirine benzeyen moleküler yapıları olabileceği bildirilmektedir. Heparin sahip olduğu negatif yüklü sülfat grupları antitrombin üzerindeki pozitif yüklü grupları bağlamakta ve böylece koagülasyon olayı gerçekleşmektedir. Heparine benzer şekilde albüminin yapısında da negatif yüklü birçok grup vardır. Hemodiyaliz hastaları üzerinde yapılan çalışmalarda albümin konsantrasyonu ile heparin gereksinimi arasında negatif bir korelasyonun bulunduğundan söz edilmektedir(Nicholson ve ark 2000).

.