• Sonuç bulunamadı

1.4. TABİAT SEMBOLİZMİ

2.1.1. Açık Alanlar

Dini ziyaret yerleri olarak hizmet eden açık alanlar, basit kült yerleridir. Buralar kutsal taşlarla veya taş duvarlarla, dağ, tepe, su kaynağı, ağaç ve koruluklarla sınırlanmıştır.

191 Baki Adam, “Kutsal Toprak, Mesih ve Terör”, Dini Araştırmalar Dergisi, Motif Yayıncılık, 2004, VII, 61, 62.

Yahudilikte mabet ve ibadet birbiriyle yakından ilgilidir, birbirinin tamamlayıcı unsurudur. Mabet, ilahidir, vahiy ürünüdür ve Tanrının emri gereğidir. Çünkü Yahudi kutsal kitabında mabet, Tanrı Yahve‟nin isteği üzerine Hz. Süleyman tarafından yapılmıştır. Bunun yanı sıra, Yahudilerde meşhur olan kral peygamber ve veli kimselerin kabirlerinin bulunduğu yerlerde kutsal kabul edilmiştir. Mesela, Sion Dağı‟nda Hz. Davut‟un mezarı, Karmel Dağı‟nda İlyas Mağaraları, Meymonides‟in Mezarı, Haham Meir ve Talmudik önemi olan diğer yerler bulunmaktadır.

Yahudilikte açık alanlar başlığı altında Ağlama Duvarı ve Sina Dağı işlenecektir.

2. 1. 1. 1. Ağlama Duvarı

Hz. Süleyman tarafından 13 yılda tamamlanan Süleyman Mabedi/Evi diğer adıyla Bet ha Mikdaş, Yahudi dininin ve sosyal hayatının merkezi olup, sonraki mabetler için de örnek teşkil etmiş olan kutsal bir yapıdır. Yahudilerin bayramlarda ve belirli günlerde bir araya geldikleri bu toplanma yeri, Yahudiler için bir nevi kutlama yeri olmuştur. Ancak MS. 70 yılında Titus tarafından yakılıp yıkılan Kudüs ve Mabet‟ten geriye Mabet‟in Batı Duvarı kalmıştır. Bu yıkımdan sonra geriye kalan Batı Duvarı önünde Yahudilerin ağlayıp gözyaşı dökmelerinden dolayı Batı Duvarı “Ağlama Duvarı” (Hakotel ha-Mavravi) olarak da anılmaktadır.

Rivayete göre Süleyman Mabet‟i yapılırken her kesimin desteği sağlanmıştır.

Yöneticiler, zenginler ve iş adamları mabedin bir duvarını yapmıştır. Geriye Batı Duvarı kalmıştır. Batı Duvarı‟nın yapımı da işçilere, çiftçilere yani fakir tabakaya kalmıştır.

Fakir kesim hem alın teri hem gözyaşı ile Batı Duvarını yapmıştır. El emeği, alın teri ve gözyaşı ile yoğrulduğu için Batı Duvarı yakılıp yıkılmadan etkilenmemiş ve ayakta kalabilmiştir.

Tarih boyunca Yahudilerin hac ibadeti maksadıyla Kudüs‟e Süleyman Mabedi‟nin kalıntısı olan Batı Duvarı‟nı yaygın olan bir diğer ismiyle Ağlama Duvarı‟nı ziyaret etmeleri çeşitli sebeplerden dolayı bazen engellenmiştir.192

Yahudilikte haccın, Tanrı Yahve tarafından emredilen mabet‟te toplanma emrinin ve Yahudilerin Tanrı huzurunda bulunmasının, O‟nunla beraber olmasının ve Tanrı‟nın emirlerine boyun eğmesinin bir sembolü olduğu söylenebilir.

192 Atasağun, s. 100.

İbranicede Ha-kotel ha-ma a-ravi olarak bilinen Ağlama Duvarı, Kudüs‟ün eski bölümünde bulunan, Yahudilerin kutsal saydığı dua ve hac yeridir. Yahudilerin Kudüs‟teki en kutsal tapınağı olan ve M. S. 70‟te Romalılarca yıkılan İkinci Tapınak‟ın (Herodes Tapınağı) tek kalıntısıdır. Üst bölümleri daha ileri bir tarihte eklenen duvar, M. Ö. yaklaşık 2. yüzyılda yapılmıştır.

Ağlama Duvarı bugün Mescid-i Aksa ile Kubbetü‟s-Sahra‟nın bulunduğu Haremü‟ş-Şerif‟i çevreleyen daha büyük bir duvarın parçası olduğundan, Yahudiler ve Araplar duvarın ya da yakın çevresinin denetimini ele geçirmek için uzun süre birbirleriyle mücadele etmişlerdir.193Haremü‟ş-Şerif‟in doğusundaki çıkmaz bir sokakta olan Ağlama Duvarı‟nın olduğu yerde eskiden Süleyman Peygamberin Tapınağı vardı.

Şimdi halk arasında Ömer Camii denilen büyük bir bina bulunmaktadır.194

Bugün Ağlama Duvarı‟nın görünen bölümü 50m uzunluğunda ve 18m yüksekliğindedir; ama toprağın altında çok daha derine iner. Yahudiler burada erken Bizans döneminde ibadet etmeye başlamışlardı. Haham metinlerine göre , “Kutsal varlık Ağlama Duvarı‟nı asla terk etmez”. Yahudiler Ağlama Duvarı‟nı ziyaret ettiklerinde Tapınak‟ın yıkılmasına ağlarlar ve yeniden kurulması için dua ederler. Dindar Yahudilerin Tapınak‟ın kalıntıları önündeki kederli gece ibadetlerine tanık olan Avrupalı gezginler duvara bu adı vermişlerdir. 195 Aslında bu sembolik yapının anlamı Yahudi literatüründe “ gökler Tanrınındır, yeryüzünü ise insanoğluna vermiştir”

şeklinde belirtilmiştir. 196

Bütün bu anlatılanlardan anlaşılacağı üzere, “Ağlama Duvarı” Hz. Süleyman tarafından yaptırılan mabedin bir kalıntısı olduğu için Yahudiler tarafından kutsal sayılmıştır. Mabed‟in yıkılış yıldönümü başta olmak üzere, çeşitli vesilelerle bu duvar önünde dua edilir ve gözyaşı dökülür. Yahudiler için, Ağlama Duvarı, Süleyman Mabedi‟nin Hz. Süleyman tarafından yaptırıldığı şekliyle yeniden yapılarak, Yahudi hâkimiyetinin yeniden kurulması hayalini sembolize eder.

2. 1. 1. 2. Sina Dağı

İbranice Har Sınaı olarak bilinen Sina dağı, Arapça Cebel-i Musa olarak ifade edilmektedir. Sina dağı, Yahudi Tarihinde çok önemli bir yer tutar. Hz. Musa, Tanrı

193 Ana Britannica, Milliyet, 189.

194 Türk Ansiklopedisi, MEB, İstanbul 1968, I, 229.

195 Ana Britannica, Milliyet, I, 189.

196 Has, s. 66.

Yehova‟dan vahyi burada almıştır. Hepsinden önemlisi Tora‟nın en önemli kısmı olan on emrin verildiği yer Sina Dağı‟dır. 197

Yahudilikte, Sina çölünün güneyindeki Sina Dağı (Horeb) ve Hz. Süleyman‟ın mabedinin üzerinde olduğu Moryah Tepesi kutsaldır ve Tanrı Yahve‟nin üzerinde oturduğu veya indiği, peygamberlerine göründüğü ve bu nedenle insanların dağa yönelerek dua ettiği mekân oluşu gibi sembolik açılımları yüklenmiştir. Tevrat‟ın Çıkış bölümünde, Horeb dağında, Rabbin meleğinin bir çalı ortasında ateş alevinde Hz.

Musa‟ya görünmesi, hemen akabinde Rab Allah‟ın çalının ortasından Hz. Musa‟ya

“Musa, Musa! diye seslenerek, “Buraya yaklaşma, çarıklarını çıkar, çünkü üzerinde durduğun yer mukaddes topraktır” şeklinde hitap ettiği bilgilerine yer verilir.198 Bu sözlere benzer bir ayette Kur‟an- Kerim‟in Taha Suresi 12. ayetinde şöyledir: “ Musa!

Benim, Ben! Senin Rabbin! Öyleyse artık pabuçlarını çıkar ve bil ki, sen kutsal vadi Tuva‟dasın!” ayeti buranın kutsal bir mekân olduğu fikrine işaret etmektedir. Maturidi bu ayeti açıklarken, bu vadinin mukaddes olarak isimlendirilmesinin, orada Allah‟tan başkasına ibadet edilmemesi olabileceğini belirterek, insanların tecrübelerindeki kutsalın tecelli tarzlarından birine işaret etmektedir.199

Mezmurlar bölümünde ise, “Başan dağı Allah dağıdır, Başan dağı yüksek dağdır. Meskeni için Allah‟ın istediği dağa niçin yan gözle bakıyorsunuz, ey yüksek dağlar”, “Ya Rab, çadırında kim konacak, mukaddes dağında kim oturacak?” ve “Rabbi sesimle çağırırım ve mukaddes dağından bana cevap verir”, şeklindeki ifadeler Tanrı Yahve‟nin peygamberlerle diyalog kurmada tercih ettiği yer olarak anlaşılmasına zemin hazırlamaktadır. 200

Yahudilerce Siyon Dağı‟nın önemli bir yere sahip olmasının bir diğer nedeni de Mesih‟in rabbin evini bu tepeye inşa edeceğine inanılmasıdır. Böylece bütün milletler ona koşacak ve “ gelin rabbin dağına, Yakub‟un Allah‟ının evine çıkalım, şeriat Siyon‟dan çıkacaktır” diye bağıracaklardır. Mesih devrinde mabet dağı olan Siyon‟un yükseleceğine ve ihtişamının diğer dağlardan daha fazla olacağına inanılmıştır.201

197 Mehmet Aydın, “Sina Dağı”, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, s. 691.

198 Has, s. 56.

199 Ömer Faruk Yavuz, “Kur‟an‟da Kutsal Mekân, Zaman Ve Eşya Kavramlarının Sembolik Değeri”, C.

Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, X/2- 2006, s. 393.

200 Has, s. 56.

201 Ekrem Kaydu, Dinlerde Mehdi İnancı ve Tasavvurları, Doçentlik Tezi, Atatürk Ünv. , İslami İlimler Fak., Erzurum 1976, s. 46,47.

Yahudiliğin kutsal kitabında Tanrı, dağa iner ve orada dolaşır. Tanah‟ta birçok defa bazı dağlar, başta Siyon, Tanrının özel kutsal dağı olarak geçer. Yahudilikte Yahve, kutsal dağ ile bağlantılı görülmüş ve “bir dağ Tanrısı” olarak belirtilmiştir.

Sinai, Peor, Hermon, Lübnan, Karmel, Tabor, Garizim ve Siyon Yahve‟nin dağlarıydı.

Filistin‟deki Tabor dağı, “tabur”dan gelmekte, göbek (merkez) anlamına gelmektedir.

Garizim dağı da yeryüzünün göbeği, merkezi diye adlandırılmıştır. 202

Yahudilere göre dünyanın manevi merkezi olan Siyon tepesi “âlemin kalbidir”.

Zaten bütün kutsal topraklar için kullanılan bu ifadeye göre bu tepe, bir bakıma Hindulardaki Meru‟nun veya Perslerdeki Alborj‟un karşılığı mesabesindedir. Burası Yahve‟nin “Kutsal Toplanma Çadırı, Şekina‟nın ikametgâhı, Tapınağın kalbi olan kutsalların kutsalıdır. 203

Sina dağı, Hz. Musa öncülüğündeki İsrailoğulları‟nın Mısır‟dan çıkarken durdukları, Hz. Musa‟nın Allah‟la konuştuğu ve 10 Emri aldığı yer olarak bilinir. Sina dağı, inanışa göre Tanrı‟nın yazdığı iki taş levhanın Hz. Musa‟ya verildiği yerdir.

Ayrıca Hz. Musa‟nın bu dağda elde ettiği öğeleri ahit sandığı adı verilen gizemli bir sandığa koyduğu kabul edilir.

Benzer Belgeler