• Sonuç bulunamadı

4.1. AÇIK ALANLAR

6.2.1. Cami

İnsanın Allah‟la buluştuğu ve Allah‟ın varlığını hissettiği yerler olan mabetler, İslam‟da cami olarak karşımıza çıkmaktadır.

Müslümanların kutsal mekânı olarak bilinen ve insanları bir araya toplayan anlamındaki cami, Müslümanlığın en önemli şeairlerindendir. Öyle ki bulunduğu yerin Müslüman beldesi olduğu ya da o mekânda az da olsa Müslümanların olduğuna işaret eden yapılardır. Bunun yanında camiler resim ve heykellerden uzak süslemeleriyle İslam‟ın en görkemli yapılarıdır.

341 Selim Özarslan, Dihlevi’ye Göre İslam’ın Sembolleri/Şeair-i İslam, Bilimname XVII, 2010, s. 230.

Arapça “cem” kökünden türeyen, “toplayan, bir araya getiren” anlamındaki cami kelimesi,342 aynı zamanda ism-i fail olup başka bir ifadeyle, içerisinde minaresi, mihrabı ve minberi olan müminlerin ibadet maksadıyla içinde toplandıkları yer demektir.343İllerde en büyük ibadet yerlerine “ulu cami”, sultanların yaptırdıklarına da“selatin cami” denilir.344Selâtin camii, iki veya fazla minaresi olan ve Osmanlı hanedanı üyeleri tarafından yaptırılmış camilere verilen isimdir. Eskiden padişahlardan başkası birden fazla minaresi olan cami yaptıramazlardı, minare adedi sınırlanmıştı.345

Cami, ayet ve hadislerde “mescid” kelimesiyle ifade edilmiştir. Mescid, secde edilen yer demektir.346 Arapça‟da “eğilmek, tevazu ile alnı yere koymak” manasına gelen “sücud” kökünden elde edilen bir mekân ismidir. Mescidlerde Cuma namazı kılınmaz. Mescid kelimesi Kur‟an- ı Kerim‟de tekil ve çoğul olarak ayrıca sıfat tamlaması şeklinde birçok yerde geçer. Kâbe ve çevresini ifade eden “Mescid-i Haram”

on beş yerde, “Mescid-i Nebevi” veya “Mescid-i Kuba” nın kastedildiği “takva temeli üzerine kurulu mescid”, Kudüs hareminin kastedildiği “Mescid-i Aksa” ve münafıkların Hz. Muhammed‟e (sav) suikast tertiplemek üzere bina ettikleri “Mescid- i Dırar” birer ayette zikredilmiştir. 347Dolayısıyla Kur‟an‟da münafıklar tarafından sözde ibadet, fakat gerçekte İslam toplumunu bölmek için bir toplanma yeri olarak yapılan mekâna da mescit adı verilmiştir. Ashab-ı Kehf kıssasında söz konusu olan yapı içinde yine mescit kelimesi kullanılmıştır. 348

İslam‟dan önce mukaddes türbelere, Tanrıya adanmış ve içinde Tanrıya dua edilen ibadet yerleri de “mescid” ile ifade edilmiştir.349 Burada “içinde Allah‟a ibadet edilen yer” şeklindeki genel anlamıyla mescid, Ehl-i Kitab‟ın mabedleriyle beraber zikredilmiştir. Nitekim Ümmü Habibe ve Ümmü Seleme Habeşistan‟a hicret ettiklerinde resimlerle süslenmiş mescidler görmüşlerdir. Bu durumu Hz. Muhammed‟e (sav) haber verince Rasulullah, Hıristiyanların içlerinden salih bir kişi öldüğünde onun kabri üstüne mescid inşa ettiklerini ve içine resimler yaptıklarını, bu kişilerin kıyamet gününde mahlûkatın en kötüleri olacağını belirtmiş ve bu hareketlerinden dolayı Yahudi

342 Atasağun, s. 312.

343 İslami Bilgiler Ans. ,I, 113.

344 A’dan Z’ye Kültür ve Tarih Ans., I, 113.

345 Ersoy, s. 107.

346 İslami Bilgiler Ans. , I, 113.

347 Atasağun, s. 313.

348 Güç, s. 216.

349 Tümer, Küçük, s. 498.

ve Hıristiyanları lanetlemiştir. Yine M. Ö. IV. yüzyıla ait olduğum tespit edilen Yahudi Elephantine papirüslerinde ibadet yeri anlamında mescid kelimesi kullanılmıştır. M. Ö.

I. Yüzyılda yaşayan ve “Ölüdeniz yazmaları” kendilerine izafe edilen Esseniler de ibadet yerlerine mescid adını vermişlerdir.

İslam dininin ortaya çıktığı yıllarda Mekke‟de Müslümanların toplu ibadetleri için belirli bir yerleri yoktu. Müslümanlar, müşriklerin onları ciddi bir tehlike olarak görmedikleri bu dönemde ibadetlerini Kâbe‟de yapıyorlardı. Ama Müslümanlar çoğaldıkça müşriklerin baskısı arttı.350Daha sonra Peygamber, Ali ve en eski arkadaşlarıyla birlikte, bazen Mekke‟nin dar sokaklarında bazen kendi evinde, tek başına namaz kılmıştır. Bahsedilen baskılar artınca Mekke‟den Medine‟ye göç etmeye karar vermiştir. İslam‟da ilk toplu ibadet yeri işte bu hicret esnasında Medine‟ye 5 km uzaklıktaki Kuba köyünde kurulan Kuba Mescididir. Bu mescidin yapımında Hz.

Muhammed (sas), taş taşımış, planını tarif etmiş ve yönünü belirlemiştir. Hz.

Muhammed‟in (sas) 14 gün süreyle kaldığı ve yanında bulunanlarla beraber namaz kıldığı Kuba Mescidi İslam dininin ilk mabedi sayılmaktadır. Kuba‟dan Medine‟ye gelen Hz. Muhammed (sas) evinin bulunduğu avlunun bir kenarına Mescid-i Nebevi‟yi yaptırmıştır. Avlunun duvarının iç tarafında hurma ağacından direklerle taşınan ve üstü hurma dallarıyla örtülen bu basit mabedin mihrabı başlangıçta Kudüs‟e yönelikti.

Kıblesi H. 2/M. 623‟te Kâbe‟ye yöneltilmiştir.

İslami hükümler, esas olarak, bir ibadetgâhın mevcudiyetini zaruri kılmıştır.

Allah nazarında her yer birdir ve namaz vasıtası ile Allah‟ın huzurunda secdeye varmak her yerde mümkündür. Hz. Muhammed (sas), bütün dünyayı mescid olarak tanıdığını belirtmiş; bunun yanında namaz zamanı geldiğinde namazın kılınmasını ve bir mescide kılınmasını istemiştir.351

İbadet açısından mescidin önemi vakit namazlarından çok, topluca kılınması zorunlu bulunan Cuma ve bayram namazları sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Mescid Hz.

Muhammed(sav) döneminde siyasal ve idari merkezi olma görevini de üstlenmiştir.

İslam toplumunun bütün işleri mescide yürütülmüştür. Toplumu ilgilendiren bütün kararlar mescide alınmış ve ilk olarak da uygulanmaya mescidde başlanılmıştır.

Mescidin başka bir özelliği de eğitim ve öğretim tekniklerinin merkezi olmasıdır. 352

350 Atasağun, s. 313, 314.

351 Tümer, Küçük, s. 498, 499.

352 Atasağun, s. 315,316.

Medine‟deki Mescid-i Nebevi, İslam‟daki mescidlerin umumi şekline örnek olmuş, zamanla ibadet yeri olma vasfı ağırlık kazanmıştır. Bu ilk mescidler, Müslümanların çoğaldığı, İslam‟ın yayıldığı yerlerde yenileriyle takviye edilmiş ve büyük camiler ortaya çıkmıştır. Bu camiler, İslam‟ın sembolü ve o bölgenin Müslüman olduğunun bir delili sayılmıştır. İslam toplumunda camiler, İslam dininin gereklerine göre biçimlendirilmiştir. Müslüman olan toplum, İslami duygusunu camilere yansıtmış;

İşlemeleriyle, yapı tarzlarıyla ona verdiği önemi göstermiş, fethettiği yerlerde camileri vücuda getirmiştir.353

Gün geçtikçe sayıları artan, kubbesiz, minaresiz ve üzeri hurma dallarıyla örtülmüş olan bu sade mescidler, Emeviler ve Abbasiler döneminde nisbeten tezyin edilmiş, mimari özellikler bakımından bir hayli geliştirilmiştir.354

Aslında, Arapça‟da toplanma, bir araya gelme anlamını taşıyan “cami”

sözcüğünün toplu ibadet mekânlarına ad olarak verilmesi Türklere ve özellikle Osmanlılara özgüdür. Zira Türklerin dışındaki İslam toplulukları toplu ibadet ettikleri yerler için mescid sözcüğünü kullanmışlardır. Türkler ise İçinde Cuma namazı kılınan ve hatibin hutbe okuması için minber bulunan mabedlere camii, minber bulunmayan, dolayısıyla Cuma namazının kılınamadığı mabedlere ise mescid demeyi yeğlemişlerdir ki, günümüzde mescid sözcüğü Türkçe‟de mahalledeki, sokak aralarındaki veya herhangi bir müessesedeki küçük ibadet yerlerini anlatmak için kullanılmaktadır. 355

Camilerin en büyük özelliği olan minareler, cami yapısının dışında, camiye veya iç avlu duvarına bitişik inşa edilir. Minarelerin şerefelerinde namaz zamanlarını bildirmek için müezzinler ezan okurlar. Camilerin çevresinde medrese, kütüphane, imaret, hamam, darüşşifa ve bimarhane bulunurdu. Bunların hepsine birden “külliye”

(şimdiki dilde “kompleks yapı”) denilirdi.356Bu kompleksin büyük bir kısmı okul işlevi görmekteydi. Bu durumun Orta çağdan sonra inşa edilmiş olan kiliselerde de aynı olduğu görülür. Görüldüğü üzere tüm bu tesisler halkın sosyal gereksinimlerini karşılar nitelikteydi.357

İslam‟ın ilk dönemlerinde camilerde estetikten çok işlevsellik ön plandaydı, ancak zamanla İslam uygarlığı gelişip zenginleştikçe camilerde estetik boyut da önem

353 Tümer, Küçük, s. 499

354 İslami Bilgiler Ans. , I, 113.

355 Atasağun, s. 316, 317.

356 A’dan Z’ye Kültür ve Tarih Ans. , I, 113.

357 Ersoy, s. 108.

kazandı. İspanya‟dan Hindistan‟a ve Doğu Türk eline kadar uzanan İslam ülkelerinde yapılan camilerin şekilleri, oralardaki hammadde kaynaklarına, sanat anlayışına, iklime ve ekonomik duruma göre farklılıklar sergilemiştir. Ayrıca zamanla bu yapıların mimarisinde de üst düzeyde bir sanatsal gelişme sağlanmıştır. 358Çinileri, mermer nakışları, muhteşem kubbeleri, minber, kürsü ve mihrapları insan ruhunu okşayan iç ve dış tezyinatıyla “Tevhid İnancı‟nın” birer sembolü olarak dimdik ayakta kalmışlardır.359

Camiler ve mescidler, kutsal yerlerdir ve kudsiyetlerini Kâbe‟den alırlar. Allah Kur‟an-ı Kerim‟de mealen şöyle buyurmuştur: “Doğrusu insanlara (mabed olarak) ilk kurulan ev, Mekke‟de olan (Kâbe‟dir). Âlemlere uğur, bereket ve hidayet kaynağı olarak kurulmuştur.” 360

Camide yapılan ibadetle evde yapılan ibadet arasında kazanılan sevap açısından büyük farklar oldu için Müslümanlar, cemaat sevabı alabilmek için camilere koşarlar.

Esasen İslam‟a göre cemaatle namaz kılmanın bir esprisi de, cemaat halinde kılınan namaz vasıtasıyla günde beş defa bir araya gelen Müslümanlar arasında birlik ve beraberliği sağlamak, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmayı geliştirmek, cemaat arasındaki kardeşliği pekiştirmek ve böylece inananlar arasında bir kolektif şuur veya İslami bir kimlik oluşturmaktadır. Konunun önemini belirten bir hadiste Hz.

Muhammed(sas): “Şüphesiz mümin, diğer mümin kardeşi için, bir kısmı diğer kısmını destekleyen bina gibidir.” buyurmuş; bunu söylerken de parmaklarını birbirine geçirmiştir. 361

Kısacası, İslam‟da cami, İslam‟ın ilk dönemlerinde hem Müslümanların toplu olarak ibadet ettikleri yeri, hem çeşitli meselelerin karara bağlandığı siyasi ve idari bir merkezi hem de eğitim ve öğretim kurumunu sembolize ederken, ibadet vasfının ağır basması sonucunda günümüzde ise sadece Müslümanların toplu ibadetlerini icra ettikleri bir mekânın sembolü olmuştur ki, caminin bulunduğu beldeler Müslümanlığın hâkim olduğu yerler olarak veya en azından orada Müslümanların yaşadığının ya da bir zamanlar Müslümanların hâkimiyetinde bulunduğunun bir alameti olarak kabul edilir.

362 İslam medeniyetine göre öncelikle ibadet yeri olan camiler, aynı zamanda beşeri

358 A’dan Z’ye Kültür ve Tarih Ans. , I, 113.

359 İslami Bilgiler Ans. ,I, 113.

360 Al-i İmran Suresi 3/96.

361 Güç, s. 248.

362 Atasağun, s. 317.

âlemle ilahi âlem arasında ruhani birlikteliğin yaşandığı, Müslümanların ruhlarını ve bedenlerini Allah‟a teslim ettikleri kutsal yapılardır.

Benzer Belgeler