• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM: ÖLÜM

4.2. Ölüm Sırası

4.2.4. Ölünün Gömülmeye Hazırlanışı (defin hazırlığı) ve Defin

4.2.4.5. Defin

Cenaze namazı kılındıktan sonra tabut cemaat tarafından mezarlığa kadar taşınır. Mezarlık uzaksa arabayla taşınır. Buna “cenaze nakil aracı” denir. Diğerleri de kendi arabalarıyla cenaze alayını takip ederler. Eğer mezarlık yakınsa tabut omuzlarda taşınır. Tabutu taşımaya

yakın akrabaları başlar. Ölü üzülüp rahatsız olur diye çekirdek aile üyeleri tabutu taşımazlar.

Bu nedenle tabutun önünde veya arkasında giderler. Tabutu akraba, komşu ve arkadaşlar taşır.

Cenazeyi taşımak sevap kazandırır ve en azı yedi adım taşınır. Cenazeye kesinlikle kadınlar da katılırlar, ölen kişinin erkek veya kadın olması fark etmez. Önde erkekler ve arkada kadınlar yürürler. Ölüyü mezara kadar en az üç kere yere koyup fatihe okuyarak giderler. Bu şekilde ölü defnedilmeye hazırlanır. Tabutu taşırken sürekli yüksek sesle “La ilahe illallah”

diye tekbir getirilir.

Ölen kimse genç veya nişanlı ise defin sırasında aile ve akraba kadınları ölü önünde ağlayıp oynayarak mezarlığa kadar giderler (Ferzi 2016).

Defin için gerekli ön hazırlık olan mezar kazma işlemi defin zamanından kısa bir süre önce yapılır. Mezar kazan kişiler kent merkezinde mezarlık görevlileridir. Geçmiş zamanlarda bu görevi özel kişiler yapıyordu ve karşılığında merhumun ailesi onlara para ödüyordu. Mezarlar kişilerin boyu ve heykel yapısına bakarak kazılıp hazırlanırdı, ama şimdi mezarlar ve mezarlıklar daha düzenli ve belli ölçüler esas alınarak hazırlanıyor. Bu nedenle şimdi hazırlanan mezarların boyu 180 cm., eni 70 cm. ve derinliği 120 cm. olarak kazılır.

Mezarın yanına getirilen ölü dualar eşliğinde gömülür. Mezarın içine girip meyyeti koymak için ölü erkek olursa mezarın baş kısmından, meyyet bayan olursa ayak bölümünden girilir.

Mezarın içine iki ya da üç kişi girer. Ölünün yakın akrabaları mezara girer ve onların abdestli olmaları müstehabdir ve ayakkabısız olmalı ve başında şapka vb. olmamalıdır. Kadınlar için öncelik erkek kardeş veya oğludur. Başı ve vücudu kıble tarafına gelecek şekildedir. Sırtına toprakla destek yaparak sağ tarafına yatırılır. Kefenin baş, bel ve ayağında bulunan bağlar çözülür, ölünün yüzü açılır. Yüzünün sağ tarafının altına toprak koyulur. Sonra bir kişi mezar içinde kalır ve mezar yanında duran imamla ölüye “Talkin” verilir. “Talkin” şöyle yapılır:

mezar içinde olan kişi sağ elini meyyetin sağ omuzuna ve sol elini onun sol omuzuna koyup onu sarsar. Aynı zamanda imam ona arapça şehadeteyn okuyup bir sıra sözleri anlatır, anlatılan sözlerin anlamı şudur: ..., .... oğlu ( boşlukların yerin ölen kişi ve babasının ismiyle doldururlar) beni duyuyormusun? sana iki melek (bu meleklerin ismi Nekir ve Münkir dir) gelip senden altı soru soracaklar, rabbin, dinin, peygemberin kimdir, kitabin nedir, kıble

nerede, imamların kimlerdir? Sen korkma, sakin ol ve söyle Allah’tan başka benim rabbim yok, müslümanım, Hz. Resul senin peygamberindir, (Şia olduğu için) 12 imamın isimlerin söyler, kitabım Kur’an’dır de deyip ölüye hayırlı dualar eder. Sonra kişi mezarın ayak ucundan dışarıya çıkar. Defin işleminin devamında ölüden biraz uzağa “Elhed veya Benayin”

taşı koyulur ve üzerine toprak dökülür. Toprak atılan kürek elden ele dolaştırılmaz, yere konur diğer kişi yerden alır. Kim mezar üzerine toprak atarsa sevap kazandığı düşünülür.

Mezarın üstü toprakla küçük bir tepe oluşturacak şekilde kapatılır. Bu tepenin yüksekliği dört parmak olmalıdır. Baş tarafına yeri belli olsun diye tahta parçası konur. Ölünün “kırkıncı günü”ne kadar mermerden mezar yaptırılır.

Sonra toprağın üzerine su dökülür, bu işleme göğüsünden başlanır, baş ucuna gidilir, sonra sağdan ayak ucuna gidilir ve yine göğsüne gidilip işlem tamamlanır. Dini bakış açısından ikinci “Talkin” yapmak müstehabdır ve ölü çok iyi olur, Münkir Nekir melekleri hesap sormaya geldiklerinde “buna iki kez talkin verilmiş soru sormaya gerek yok” derler. Defin işlemi bitip herkes gitikten sonra meyyete yakın olan akrabalardan birisi mezar başında kalır, ellerini ıslak toprağa koyup başını mezara yaklaştırıp ilk kez okunanları bir kere daha okur.

Ölünün yeri değiştiği için korktuğuna dair inanç vardır. Alışıp rahatlaması için yakın aile ve akraba üyeleri üç kere mezardan ayrılıp geri dönerler. Ölünün mezara alışması için ilk akşam mezarına gidip onu yalnız bırakmazlar (Emani Z. 2016).

Müslümanlarda şöyle bir inanış vardır; hapşırdıkları zaman “Elhamdülillah, Allah’a çok şükür” demeleri gerekmektedir. Bunun nedeni insanın öldükten sonra mezara götürülmesi ve merhum mezara gömüldükten sonra ilk gecede “Münker ve Nekir Melekleri” soru sormaya gelmesidir. Melekler ölüyü uyandırmak için onun burnunu kurcalarken merhum hapşırıp sonra alıştığı için hemen “Elhamdülillah, Allah’a çok şükür” derse, “Münker ve Nekir Melekleri” onun müslüman olduğunu görüp rahatlıkla soru sormaya başlarlar (Berazende 2013: 64-66).

Genellikle Azerbaycan’ın farklı yörelerinde (Ferzi 2016) mezar başı üzerinde kırk gün ışık yakarlar. Birinci gece fener yakarlar, ertesi geceler yakıt dökerek sönmemesini sağlarlar.

Defin olduğu günden bir gün sonra sabah erkenden aile ve akrabalardan bir kaç kişi mezara giderler. Bazı yörelerde örneğin Üskü şehrinde ve çevresinde mezar üzerinde kil sürahi kırarlar. Kil kırma iki çeşitli zamanda yapılır. Kil sürahi kırmanın farklı işlem ve nedenleri vardır. Birincisi, yeni ölüm olayından sonra arkasından ölü çıkmasın diyedir. İkincisi, ölen kişi nişanlı, gelin veya bayan olursa ve onun kocası evlenmek isterse ölen bayan üzülmesin diye ailesi tarafından yapılır.

İnanışlara göre, ölü kendi defnine katılır ve kendi öldüğünü bilmez. Herkese teselli vermek ister. Cemaat mezarı terk etmeğe başladığında o da gitmek ister ama kafası Benayın taşına değer ve o anda kendisinin öldüğünü anlar. Defin bittikten sonra cemaat fatiha, yasin ve kadir surelerini okurlar. Ölen kişinin aile üyeleri ve yakın akrabaları ağlarken bir avuç mezarın toprağından onların üzerine dökerler. Bu yolla onların üzüntülerinin azalacağına daha sabırlı olacaklarına inanılır (Emani Z. 2016).

Gömülme ile ilgili sahada rastladığımız inanç ve uygulamalar şunlardır:

Ölü ne kadar erken gömülürse o kadar iyidir. Cuma günü öleni Cuma günü gömmek çok sevaptır.

Mezarın üzerine toprak atmak sevaptır.

Toprak atılan kürek elden ele verilmez. Yere bırakılır, başka birisi yerden alır, aksi takdirde peşinden ölüm olur.

Mezarlıktan dönenlere hemen yemek verilir. Bu ölünün ruhu içindir. Yenmelidir.

Yenirse ölüye sevap yazılır.

Ölü kendi ölümünü bilmez. Herkese teselli verir, cemaat mezarı terk etmeğe başlayınca o da gitmek ister ama kafası Benayın taşına değer ve o anda kendi ölümünü anlar.

Ölen kişinin aile üyeleri ve yakın akrabaları ağlarken mezarın toprağından bir avuç oların üzerine dökerler, bu yolla onların üzüntülerinin azalacağına, daha sabırlı olmalarına vesile olacağına inanılır.

Ölüyü taşımak sevaptır. Herkes biraz taşımak ister.

Ölüyü mezara kadar en az üç kere yere koyup fatiha okuyup giderler.

Ölen kimse genç veya nişanlı ise defin sırasında aile ve akraba kadınları ölü önünde ağlayıp oynayarak mezarlığa kadar giderler.

Akşam ezanından sonra defin yapılmaz çünkü “yerler kilitlenir”. Bu “toprak

kültü”nün bir sonucudur. Bu uygulamaların Gök Tanrı inanç sisteminde yeri olduğu bilinir (Kalafat 1995: 29).

Binab ve Goşaçay’da (Berazende 2013: 64-66) bir erkek genç yaşta ölürse yas töreninde ters def (gaval) çalınır. Ölen gencin annesi veya başka bir akraba, def çalarken hüzünlü sözler söyleyip ağıt yakarlar. Annenin çocuğuna yapamadığı düğünün arzusu kalmasın diye bu işlem yapılır. Bazen def çalanın yanında bir zurnacıda olabilir.

Ekonomik bakımdan pazarda ucuzluk olsun diye, bir bayan gasilhanede kaval çalmalıdır. Şimdi ise bu gelenek terk edilmiştir.