• Sonuç bulunamadı

Akhisar Mıntıkası Manevrasının Ġcra Edilmesinin Nedenleri ve Ġcrası

7. AKHĠSAR MINTIKASI MANEVRASI (4-5 ġubat 1923)

7.1. Akhisar Mıntıkası Manevrasının Ġcra Edilmesinin Nedenleri ve Ġcrası

Anadolu Gezisi‟ne çıkmaya karar vermiĢtir. 14 Ocak 1923 217 tarihinde baĢlayan ve 20 ġubat 1923 tarihinde sona eren, bu gezisinde sırasıyla EskiĢehir, Ġzmit, Bilecik, Bursa, Manisa, Ġzmir, Balıkesir, UĢak ve çevre ilçeleri ziyaret etmiĢtir 218

. Gezisi sırasında 29 Ocak 1923‟te Ġzmir‟de Latife Hanım ile evlenen Mustafa Kemal, özellikle Lozan görüĢmelerine de rastgelen 4-5 ġubat 1923 tarihlerinde yapılmasına önceden karar verilen manevralara katılmıĢtır. Akhisar‟da yapılması planlanan bu manevra Ġstiklal Harbi‟nin ardından yapılan ilk manevra olması nedeniyle önem arz etmektedir219

.

Akhisar Manevrasını yönetecek olan Askeri Erkân; Fevzi Çakmak, Fahrettin Altay, Ġsmet Ġnönü ve Salih Omurtak‟tan oluĢturulmuĢtur. 14‟üncü Kolordu‟ya bağlı birliklerin gerçekleĢtireceği manevrada mavi ve kırmızı olmak üzere iki grup bulunmaktadır. Mavi elbiseli grup Hamidiye Köyü‟nde, kırmızı elbiseli grup ise KayıĢlar Ġstasyonu‟nda yerlerini alarak Mustafa Kemal‟in vereceği talimat doğrultusunda manevranın baĢlama emrini beklemiĢlerdir220

.

217

Gezisinin baĢlangıcında olan 14 Ocak 1923 tarihinde EskiĢehir‟den Ġzmit‟e hareket ettiğinde annesinin vefat haberini alan Mustafa Kemal, BaĢyaveri Salih (Bozok)‟e telgraf çekerek, üzüntülerini bildirmiĢ, merhumenin münasip tarzda defnedilmesini istemiĢtir. Bkz. Necati Çankaya, Atatürk‟ün Hayatı, Konuşmaları ve Yurt Gezileri, Tifdruk Matbaacılık, Ġstanbul 1985, s. 197.

218

Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, s. 318-326.

219Eren Akçiçek, Mehmet Karayaman, Atatürk‟ün Türk Ocaklarını Ziyaretleri ve Yaptığı Konuşmalar,

Ege Üniversitesi Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi AraĢtırma Merkezi Müdürlüğü, Ġzmir 2007, s. 68.

Mustafa Kemal‟in Akhisar‟a geleceği haberi üzerine 5 ġubat 1923 sabahı, tüm Akhisarlılar Mustafa Kemal‟i görmek için tren istasyonunu doldurmuĢlar, Mustafa Kemal‟i taĢıyan tren de saat 10.30‟da Akhisar Ġstasyonu‟na gelmiĢtir.

O günü yaĢayan ve istasyonda Mustafa Kemal‟i öğrencileriyle birlikte karĢılayan Öğretmen Leman Aytun Hanımefendi, o tarihlerde Akhisar‟da Gazi Okulu Kız Mektebi ve Misak-ı Milli Erkek Mektebi olmak üzere iki okul olduğunu, öğrencilerinden Sacide‟yi Mustafa Kemal‟e çiçek vermek, Vecibe‟yi de Ģiir okumak için hazırladığını tuttuğu günlüklerde anlatmaktadır.

Diğer öğrencileri ile birlikte tüm Akhisar halkının Ġstasyon Caddesi‟ni iki taraflı doldurduklarını ifade eden Leman Aytun Öğretmen, tren sesinin duyulmasıyla çok heyecanlandıklarını, Mustafa Kemal‟in kısa bir süre sonra eĢi Latife Hanım ile birlikte göründüğünü, önlerine geldiklerinde “Nasılsınız muallime hanımlar!” diye sorunca, var gücüyle “Sağ ol paşam!” diye hıçkırıklarla bağırdığını, Sacide‟nin çiçeği Mustafa Kemal‟e sunduğunu, Vecibe‟nin de Ģiirini okuduğunu büyük bir heyecanla anlatmaktadır. Leman Öğretmen, akĢam için Zafer Sineması‟nda sunulmak üzere Misak-ı Milli öğrencileriyle birlikte bir müsamere hazırladıklarını, Ata‟nın bu müsamereyi çok beğendiğini, öğrenci ve öğretmenleri locasında kabul ederek kendilerini tebrik ettiğini ifade etmektedir221.

Mustafa Kemal, 29 Ocak 1923 tarihinde evlendiği, eĢi Latife Hanım ile birlikte 14‟üncü Kolordu Karargâh binasına giderek bir süre istirahat etmiĢlerdir. Mustafa Kemal‟in, henüz yeni evli olmasına rağmen eĢi ile birlikte yurt gezilerine devam etmesini, gerek özel hayatını hiçbir zaman devletin menfaatlerinden üstün görmediğini göstermesi açısından, gerekse Türk Kadınının sosyal hayattaki yerini vurgulamak açısından ayrı ayrı değerlendirmek mümkündür. Mustafa Kemal‟in gerek gezilerdeki davetlere gerekse müsamerelere Latife Hanım ile birlikte katılması bu Ģehirlerdeki hanımların da karĢılama ve misafirperverliğe iĢtirak etmelerine vesile olmuĢ, cesaret vermiĢtir.

Akhisar Bekir Pehlivanoğlu Ġlköğretim Okulu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Mustafa Kuzucuk‟un KonuĢması‟ndan.

221 Akhisar Haber Gazetesi, 5 ġubat 2012, http://www.akhisarhaber.com/news_detail.php?id=11065,

Akhisar Bekir Pehlivanoğlu Ġlköğretim Okulu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Mustafa Kuzucuk‟un KonuĢması‟ndan.

Mustafa Kemal daha sonra beraberindekilerle birlikte Akhisar Belediye Binası‟na giderek ilçenin ileri gelenlerini, çiftçilerini ve sanatkârlarını kabul etmiĢtir. Bu kabul sırasında Mekteb-i Gazayı mezunlarından Ġsmail Hakkı Efendi, bir konuĢma yapmıĢtır. Ġsmail Hakkı Efendi konuĢmasında, Akhisarlılar olarak çok kara günler geçirdiklerini, camilerde ibadet edemez olduklarını, Mustafa Kemal‟e dua ettikleri için nihayetsiz iĢkencelere maruz kaldıklarını ifade ettiği konuĢmasının devamında Mustafa Kemal‟e atfen Ģunları söylemiĢtir222

:

“ Cihadınızla tekmil Âlem-i İslam‟ı zillet ve sefaletten kurtardınız. Allah

sizden razı olsun, zat-ı sanilerine karşı duyduğumuz emniyet, itimat ve minnetlerimiz nihayetsizdir. Şunu da memleket namına ilaveten arz ederim ki son günlerde bazı erbab-ı fesad din perdesi altında hilafet meselelerini mevzu-u bahis ederek efkâr-ı milleti teşviş (karıştırma) ve efsada (kargaşalık çıkarma) başlamıştır. Paşa Hazretleri, tekmil millet şuna emindir ki Büyük Millet Meclisi, onun hükümeti şerr-i şerif islahiyete en ziyade mutabık olarak teşekkül etmiştir. Bugünkü idaremiz her suretle meşru ve muafık dindir. Öyle ifsadat (düzensizlik meydana getirme, kargaşalıklar) bizim aramızda mevki bulamaz.”

Bu konuĢmadan sonra Akhisar Müftüsü Bekir Efendi ( Uyar) de Akhisarlılar adına “Hoş geldiniz” demiĢtir. Mustafa Kemal gerek Ġsmail Hakkı Efendi‟nin gerekse Müftü Bekir Efendi‟nin konuĢmalarına cevaben, söylenenlerden çok derin, çok ciddi Ģekilde duygulandığını belirtip, gösterilen ilgiye teĢekkür ederek baĢladığı konuĢmasında, bütün dünyanın bildiği gibi, memleketin bazı bölümlerinin düĢmanın eziyet ve iĢkencelerini yaĢadığını, vatanı kurtarmak için çalıĢan orduya bütün milletle beraber Akhisar halkının da bir an olsun dua etmekten vazgeçmediklerini bildiğini ifade etmiĢtir.

Mustafa Kemal, düĢmandan eziyeti sadece Türk Milleti‟nin görmediğini,

bütün Müslümanların eziyet görüp, esir düĢtüklerini, düĢmanların milletimizi esaret zinciri altında bırakmak istediklerini, fakat milletimizin karar ve onurunun bu zincirleri parçaladığını ve istiklâlini elde ettiğini vurguladığı konuĢmasında, Ġslâm

222 Oktay Gökdemir, Kurtuluş Savaşı‟nda Akhisar, Akhisar Belediyesi Kültür Yayınları, Ġzmir 1990,

topluluğunun uğramıĢ olduğu eziyet ve sefaletin elbette birçok sorumlularının olduğunu ancak Ġslâm âleminin, dinî gerçekler çerçevesinde Allah‟ın emri olan çok çalıĢmak felsefesinden uzaklaĢtığını, buna karĢılık düĢmanlarımızın çok çalıĢtıklarını kabul etmemiz gerektiğini ifade etmiĢtir. Türk Milletinin, bir daha böyle sonuçlarla karĢı karĢıya kalmaması için düĢmanlarından daha fazla çalıĢmak zorunda olduğunu, ancak çalıĢmaktan kastettiğinin boĢuna yorulmak, terlemek olmadığını, zamanın gereklerine göre ilim ve fenden ve her türlü diğer medenî icatlardan en yüksek derecede yararlanmak mecburiyetinin olduğunu söylemiĢtir.

Mustafa Kemal konuĢmasının devamında, Allah‟ın emrinin çok çalıĢmak

olduğunu, Büyük Millet Meclisi‟nin, en yasal ve en uygun bir Ģekilde kurulduktan sonra, dinimizin istediği çok çalıĢmak sayesinde, üç buçuk sene gibi az bir süre içinde çok önemli bir sonuç elde ettiğini, halkın da bildiği gibi, Büyük Millet Meclisi Hükümeti‟nin, eski Babıâli Hükümeti veya eski Osmanlı Devleti olmadığını, onların artık tarihe karıĢtıklarını söylemiĢtir.

Bizim dinimizin milletimize değersiz, tembel ve alçak olmayı öğütlemediğini, tam tersine Allah ve Peygamber‟in insanların ve milletlerin izzet ve Ģerefini korumalarını emrettiklerini ifade eden Mustafa Kemal, daha önceki gezilerinde olduğu gibi buradaki görüĢme ve iliĢkilerden de, milletin, hâkimiyetini koruma konusunda büyük bir karar ve güç gösterdiğini çok iyi anladığını, bu gerçekleri gören ve anlayan milletimizin elbette bundan sonra candan ve gönülden çalıĢarak, rahatlık ve mutluluğa sahip olacağına inandığını söylemiĢtir223

.

Görüldüğü gibi Mustafa Kemal sözde askeri bir tatbikat için geldiği Akhisar‟da kendine hitaben yapılan konuĢmalardaki din vurgusuna özellikle dikkat ederek, milletin bu konudaki hassasiyetini o zamana kadar kötüye kullananların var olduğunu, Allah‟ın ve Peygamberimiz‟in adlarını anarak çalıĢmanın özellikle ilim ve fen konularında olması gerektiğini, diğer devletlerin bu konudaki çalıĢmaları sayesinde bizden ileride olduklarını ifade ederek aynı zamanda Türk Milleti‟ne bundan sonraki amaçları konusunda da hedef göstermektedir.

Mustafa Kemal konuĢmasının sonunda, düĢmanlarımızın Osmanlı Devleti‟ni yıkarak ana unsur olan Türk Milleti‟ni de yok etmek istediklerini, hâlbuki Türk Milleti‟nin yeni bir iman ve kesin bir millî karar ile yeni bir devlet kurduğunu, bu devletin dayandığı esasların “Tam Ġstiklâl” ve “Kayıtsız ġartsız Millî Hâkimiyet” den ibaret olduğunu vurgulayarak, Türk Milleti‟nin artık gözünü açtığını ve bu hâkimiyetin bir zerresinden dahi vazgeçmeyeceğini ifade etmiĢtir224

.

Mustafa Kemal, 5 ġubat 1923 Pazar günü yapılan askeri tatbikatı, Akhisar halkı ile birlikte, Kayalıoğlu Ġstasyonu yakınlarına kurulan seyyar kolordu merkezinden izlemiĢtir225

.

5 ġubat 1923 Pazar günü saat 19.30‟da, Kız Meslek Lisesi‟nin eski binasının yerindeki Türk Ocağı‟nda, Akhisar Belediyesi tarafından Mustafa Kemal PaĢa onuruna bir yemek verilmiĢtir. Yemekte Ģehrin ileri gelenleri, mülki ve askeri erkân da hazır bulunmuĢtur. Yemek sonunda Akhisar Türk Ocağı Reisi Doktor ġemsettin Bey Mustafa Kemal PaĢa‟ya hitaben Ģu konuĢmayı yapmıĢtır226

:

“…Sen ey aziz Münci, (kurtaran) bugün Türkleri kurtaran hakiki bir dehasın.

Sen milletin siyah gecelerini nurlu sabahlara çıkaran feryat ve figanı susturan neşe ve sevinç günlerine kavuşturan ve bütün dünyanın husumetine karşı istiklal ve hayatını kurtaransın. Akhisar halkı halaskarına kavuştuğundan dolayı sonsuz bir sevinç içindedir.”

Türk Ocağı Reisi Doktor ġemsettin Bey‟in bu söylevine karĢı söz alan Mustafa Kemal PaĢa; Doktor ġemsettin Bey‟in memleket adına ve Türklük adına söylediği sözlerden son derece duygulandığını ifade ederek, Ģahsına ait olan gönül okĢayıcı kelimelere karĢı özellikle teĢekkür etmiĢtir. Mustafa Kemal, dünyadaki tüm milletlerin büyük veya küçük eziyetler yaĢamak zorunda kaldıklarını, yaĢamak için savaĢmanın Ģart olduğunu belirttiği konuĢmasında, tarihte pek çok milletin birçok darbelerle karĢı karĢıya kaldığını, bu darbelerin sonucunda iki durumun ortaya çıktığını, bunlardan birincisinin bir milletin benliğini, varlığını yok ettiğini,

224

a.g.e. , s. 458-459.

225 Bu manevra ile ilgili tek belge tatbikat alanında çekilen fotoğraftır. Bkz. Ekler.

226 Baki SatıĢ, İlkçağdan Günümüze Akhisar, Akhisar Sağlık Eğitim Kültür Vakfı Yayınları, No: 1,

ikincisinin ise mevcut devlet Ģeklini yıksa bile ana unsurunu yok edemeyeceğini vurgulamıĢtır. Bu gibi darbelerle karĢı karĢıya kalan bir memlekette ikinci sonucun meydana gelebilmesi için o memleketin dayandığı milletin çok kuvvetli olması gerektiğini, Türk Milleti‟nin de böyle bir millet olduğunu, zaten bu sayede uğradığı darbeler karĢısında varlığını koruduğunu ifade etmiĢtir. DıĢarıdan gelen bu darbelerin sonuncusunun Osmanlı Devleti‟ni yıktığını, fakat ana unsur olan Türk Milleti‟ni yok edemediğini, Akhisar‟ın da düĢman darbelerinin ilk hedeflerinden birini oluĢturmasına rağmen, uğradığı darbe karĢısında dağılmadan, bir namus cephesi meydana getirerek savaĢmaya fedakârca bir Ģekilde devam ettiğini ve bundan dolayı da bütün Akhisarlıların milletin takdirine lâyık olduğunu ifade etmiĢtir. Mustafa Kemal konuĢmasının sonunda milli mücadeledeki katkılarından dolayı tüm Akhisarlıları tebrik etmiĢtir227

.

Mustafa Kemal‟in Akhisar‟a gelmesi sürecinde, Türkiye‟nin siyasal bağımsızlığının bütün dünyada onaylanması için büyük anlam taĢıyan Lozan BarıĢ Konferansı, Ġngiltere ile Türkiye arasındaki Musul sorunu yüzünden kesintiye uğramıĢtır. Mustafa Kemal Akhisar‟a gelmeden önce,Lozan BarıĢ Konferansı‟na ara verilmesi ile ilgili olarak 30 Ocak 1923 tarihinde basına verdiği bir demeç sırasında, basın mensuplarından biri kendisine herkesin kaygıyla izlediği Lozan Konferansı‟nın kesintiye uğraması ihtimalinin olup olmadığı ve kesinti olduğu takdirde bunun ne gibi sonuçlar doğurabileceğini sormuĢtur.

Mustafa Kemal bu soruya verdiği cevapta, kendilerinin Lozan Konferansı‟nı dikkatle takip ettiklerini, bilindiği gibi, konferansa çağrıldıklarında Türk Ordusu‟nun tüm dünyayı ĢaĢırtacak ve tüm dünyanın mecburi olarak beğenisini kazanacak çok parlak ve çok kesin bir üstünlüğün sahibi olduğunu, askerî hareketimizi erteleyebilecek karĢımızda hiçbir engel kalmadığını vurgulamıĢtır. Buna karĢın, Ġtilâf Devletleri‟nin iyi niyetine ve önerilerinin içtenliğine inanarak, Türk Ordusu‟nu durdurarak çok insanî duygularla delegeler kurulunu Lozan‟a gönderdiklerini ifade eden Mustafa Kemal, kendilerinin bu davranıĢını eleĢtiren dostlarına da Ġtilâf Devletlerinin artık iyi niyetlerine güvenebileceği düĢüncesini söylediklerini, ama ne

yazık ki tüm içtenlik ve gerçekçiliklerine rağmen, o güne değin uzayıp gelen konferansın son aĢaması hakkında Ġtilâf Devletleri‟nin düĢüncesinde değiĢiklik olmadığını, hâlâ eski Osmanlı Devleti‟ni boğazlayan ve milletimiz için en güçlü ve en yok edici bir uyandırma vuruĢu olan eski davranıĢ biçimini baĢka Ģekilde yeni Türkiye Devleti‟ne kabul ettirmek düĢüncesiyle hareket ettiklerini, anladıklarını söylemiĢtir. Son dakikaya kadar Ġtilâf Devletlerinin hak ve gerçeği kabul etmelerini beklemekle birlikte tüm medeniyet dünyasının içten ilgisine karĢın savaĢı sürdürme sorumluluğundan çekinmezlerse, Türk Hükümeti‟nin vatan ve millete karĢı üstlendiği görevi iyi bir Ģekilde bitirebilmek için baĢvurmaya mecbur olduğu tedbirleri düĢünmekten ve almaktan bir an geri kalmayacaklarının bilinmesi gerektiğini ifade etmiĢtir.

Mustafa Kemal demecinin devamında, Büyük Millet Meclisi Hükümeti üyelerinin eski Osmanlı Hükümeti üyeleri ile kıyaslanmak istenilirse ve bundan çıkacak sonuçlara göre davranılırsa, bu davranıĢ biçiminin kesinlikle hatalı olacağının, Ģimdiye kadar tüm dünyanın Ģahit olduğu olaylarla ispatlandığını, yeni Türkiye devlet adamlarının uyuĢuk ve kuruntulu olmadıklarını, bu devlet adamlarının kendilerini bildikleri kadar karĢılarındakileri de bildiklerini ve kendi yapacaklarını önemsedikleri kadar karĢılarındakilerin de yapabileceklerini göz önüne alacaklarını söylemiĢtir.

Mustafa Kemal‟in bu açıkça tehdit edercesine verdiği cevap karĢısında ĢaĢıran basın mensubu Ġtilaf Devletleri‟nin görüĢmeleri kesmeleri halinde askeri harekâtın mı olacağı, yoksa diplomatik yollarla çözüm yolu aramakla mı vakit geçirileceğini sormuĢ, buna karĢılık Mustafa Kemal, uzun süre hareketsiz kalmayı gerektirecek olan diplomasi yolu Ģimdiye kadar denendiğine göre hiçbir sonuç vermez diyerek, basın aracılığıyla tüm dünyaya, bağımsızlık uğruna bir defa daha savaĢı göze alabilecekleri sinyalini vermiĢtir228

.

228 a.g.e. , s. 447-448; Nitekim Mustafa Kemal bu kararlılığını Batı Anadolu Gezisi sonrasında 17

Nisan 1923 tarihinde Ramazan ayı münasebetiyle orduya yayımladığı mesajda da Ģu Ģekilde dile getirmiĢtir; Ramazan ayı bu sene de bizi silah ve görev baĢında buluyor. Allah‟ın izniyle kazandığımız büyük baĢarılardan sonra hukuki varlığımızın sağlanması için yapılmakta olan giriĢimlerin barıĢsever sonucunu sakin ve güvenle gerçekleĢtiriyoruz. Sonuç, tekrar harekete geçmemizi gerektirecek bir Ģekilde ortaya çıkarsa, savaĢmak ve Ģehitlik yolunda bir vatansever olarak hareket edeceğimiz

4 ġubat 1923 günü kesilen Lozan görüĢmeleri ile ilgili olarak Mustafa Kemal PaĢa Akhisar Türk Ocağı‟nda yapmıĢ olduğu konuĢmada, barıĢın yapılması gerektiğinin inkâr edilemez bir gerçek olduğunu, bu gerçeği en içten Ģekilde değerlendirdiklerini, Ġtilaf Devletlerinin de aynı niyette olduklarını ümit ederek muzaffer Türk Ordusu‟nu durdurduklarını ve Türk delege heyetini Lozan Konferansı‟na gönderdiklerini ifade etmiĢtir. Fakat gerçeğin düĢündükleri gibi olmadığını, Türk delege heyetinden her gün aldıkları bilgilerin var olan düĢüncelerini doğrulamasını beklerken, tersi sonuca Ģahit olduklarını, konferansta gördükleri bütün sıcak niyetlere ve içtenliğe rağmen, karĢıdaki devletlerin hâlâ Türk Milleti‟ni yok etmek isteği ve bağımsız bir devlet uygulaması yapmamak zihniyetinden uzaklaĢmadıklarını gösterdiklerini söylemiĢtir.

Mustafa Kemal, hâlâ kendilerine istiklâli zedeleyecek ayrıcalıkları kabul ettirmek ısrarında bulunulduğunu, bu ısrarda Ġtalyanların ve özellikle Fransızların öncelik aldığını hayretle gördüklerini, hâlihazırda Lozan görüĢmelerinin ekonomik sorunlardan dolayı kesintiye uğradığını, bundan dolayı hayrete düĢmediklerini, sorumluluğu kendilerine ait olmayan ve olmayacak olan düĢmanlığın aĢamaları ne olursa olsun, kendilerinin yasal haklarını her Ģekilde sağlamaya baĢarılı olacaklarına emin olduklarını ve en önemlisinin de milletin kararının, kuvvet ve yeteneğinin buna muktedir olduğunu ifade etmiĢtir. Akhisar‟daki konuĢmasının sonunda Belediye tarafından verilen bu ziyafetin Türk Ocağı Binası‟nda düzenlenmesindeki isabetten söz etmiĢ ve elli altmıĢ asırlık büyük bir tarihe sahip olan Türk Milleti‟nin milliyetine ve Ģerefine son derece önem vermesi gerektiğini bildirmiĢtir229

.

Türk Ocağı‟ndaki programdan sonra Mustafa Kemal PaĢa, yanında eĢi Latife Hanım ve Kazım Karabekir PaĢa ile birlikte Zafer Sineması‟na giderek, Gazi ve Misak-ı Milli Mektebi öğretmen ve öğrencilerinin, onuruna düzenledikleri geceyi izlemiĢtir. Sinemada Akhisarlı kız ve erkek öğrenciler tarafından Ģiirler okunmuĢ ve

doğaldır. Bu konuda bütün silah arkadaĢlarımın tek düĢüncede olduğuna inanıyorum”. Bkz. RaĢit Temel, Atatürk‟ün Silahlı Kuvvetlerle İlgili Söylev, Demeç, Tamim ve Telgrafları, Deniz Basımevi, Ġstanbul 1973, s. 108; Atatürk‟ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991, s. 522.

gösteriler yapılmıĢtır. Mustafa Kemal ve Kazım Karabekir o gece Selman Bey Selamlığı‟nın, Latife Hanım ise Selman Bey KöĢkü‟nün misafiri olmuĢlardır.