• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM BULGULAR 66

4.2. Katılımcıların Aile Yapılarına İlişkin Bulgular 79

4.2.1. Ailenin Sosyo-Ekonomik Durumuna İlişkin Bulgular 79

4.2.1.1. Katılımcıların Annelerinin Meslek Durumları

Katılımcıların 50’sinin annesi ev hanımı, 8 katılımcının annesi temizlikçi, 2 katılımcının annesi ise bulaşıkçıdır.

“Annem ev hanımı. Hiç çalışmışlığı yok”(6).

“Annem bulaşıkçı. Yemek yenen bir yerde bulaşıkçılık yapıyor”(25).

“Annem ben bildim bileli evlere temizliğe gidiyor. Başka da bir işte çalışmışlığı yok”(26).

“Annemin okuryazarlığı bile yok. İstese de kim iş verir ona zaten. Ev hanımı, ev işleriyle ilgileniyor”(22).

4.2.1.2. Katılımcıların Babalarının Meslek Durumları

Katılımcılardan 42’si babasının serbest çalıştığını belirtmiştir. 3 katılımcı babasının işçi olarak çalıştığını söylemiştir. 3 katılımcının babası esnaftır. 2 katılımcının babası ise çiftçilik yapmaktadır.

“Babam bir fabrikada işçi olarak çalışıyor”(15). “Babam inşaatlarda çalışıyor”(9).

“Memlekette çiftçilik yapıyor babam”(54).

“Babam serbest çalışıyor. Şimdi hurdacılık yapıyor”(2).

Bu araştırma kapsamında katılımcıların genellikle ekonomik durumu kötü olan ailelerden geldikleri tespit edilmiştir. Araştırmaya katılanlar, ailelerinin ekonomik durumlarının kötü olması nedeniyle yaşadıkları zorlukları şu şekilde ifade etmişlerdir:

“Ben maddi durumu kötü bir ailede doğmuşum. Allah’a şükürler olsun yine de sağlığımız yerinde. Parasızlık çok kötü bir şey ama ben çok iyi bilirim bunu. Kimi zaman yiyecek ekmek bulamazdık. Sokakta kaldığımız zamanlar bile oldu. Ben çocukken soğuktan zatürre geçirdim mesela. Belki de maddi olarak durumu iyi olan bir ailem olsaydı bende böyle olmazdım. Buralara düşmezdim belki de”(2).

“Annem babam parasal yönden devamlı sıkıntı yaşadılar. Annem babam beni olsun, kardeşlerimi olsun para için dövmezdi, sıkmazdı ama geçim sıkıntısı bizi yok etti. Nasıl yok etti dersen babam hep sokaklarda iş peşindeydi. Annem bize bakıyordu. Ev desen derme çatma bir ev, para desen yok, adam gibi yemek yemişliğimiz yok. Bu şekilde büyüdük biz. Yani zor bir yaşantım oldu diyebilirim”(1).

“Bizim paradan dolayı yüzümüz hiç gülmedi. Ailem olsun ben olayım hep maddi sıkıntı çektim. Bu benim kaderim herhalde parasız doğdum parasız öleceğim. Babam çalışır ederdi ama yetmezdi. Annem ev hanımı zaten. Çok

kötü şartlarda büyüdük biz kardeşlerimle. Şimdi de kimse demesin bana sen niye buralardasın diye. Açlık sefalet çekmeyen bilmez”(36).

Katılımcılar arasında ailesinin ekonomik düzeyinin düşük olması nedeniyle, kötü yollara saptığını belirtenler, ailenin ekonomik durumumun suç üzerinde önemli etkileri olduğunu şu sözlerle ifade etmişlerdir:

“Hep yokluktan yaptık ne yaptıysak. Parası olan insan hırsızlık yapar mı hiç. Ailemin durumu da çok kötüydü zaten. Bende yokluk içinde büyüdüm. Şuan da da kötü durumum. Düşün mesela zenginin çocuğu hiç hırsızlıktan içeri girmiş mi? Girmez neden? Parası var çünkü. Bende keyfimden burada değilim. Cezaevine de girdim ben hırsızlıktan şimdide buradayım işte. İnsanın parası olmadı mı her şeyi yapar ben bunu bilir bunu söylerim”(51).

“Fakir bir ailede yetiştik. Kendi ayaklarımız üzerinde durmaya çalıştık. Ailemiz de para olsaydı, okurduk belki de. İyi yerlere gelirdik ama olmadı işte. Yokluktan bu haldeyiz abla zaten. Babamız paralı olsaydı bizde kolejlerde okumuş olsaydık buralarda mı olurduk sence? Olmazdık. Aile çok önemli abla. Ailenin maddi durumu çok önemli çocuk için”(23).

“Ben hırsızlıktan buradayım. Kuyumcudan birkaç bir şey çalarken yakalandım. Param yoktu yaptım. Ailemin durumu zaten çok kötü. Hayat başka bir seçenek sunmadı bize. Yoksa bir şeylerin ne yaparsın çalarsın. Yokluktan ölecek halimiz yok ya. Bizde ayakta durmaya çalışıyoruz bir şekilde”(36).

“Benimde babamın doğru düzgün bir işi olsaydı ya da parası olsaydı bende hırsızlık yapmazdım. Ne okuyabildik ne de kendimizi geliştirebildik. Bunların tek nedeni aile tabi. İnsanın ailesi geleceğini belirliyor. Aile çok büyük şans insan hayatında. İyi bir aile de doğmuş olmak”(39).

Görüşmelerde, yoksul ailelerden geldiklerini belirten katılımcılar, geçim sıkıntısının ebeveynleri arasında çatışmalara neden olduğunu şu sözlerle ifade etmişlerdir:

“Maddi durumumuz mesela hiç iyi değildi. Maddi sıkıntı olunca evde gerilim oluyordu. Annem babam hep kavga ediyorlardı ama kavga hep parasızlıktan çıkıyordu. Hep bir kavga ortamı vardı evde”(4).

“İş yerimiz falan vardı iflas edince bütün aile düzeni bozuldu. Babam çok sinirli biri oldu o ara. Annemle kavgalar başladı. Sonra zaten babam eve hiç gelmemeye başladı”(12).

“Parasızlık yüzünden evde hep kavga vardı. Babam işsiz kalınca acısını hep bizden çıkartırdı. Bir sürü işe girip çıktı babam. Hiç birinde de dikiş tutturamadı”(40).

“Annemle babam çok tuhaf insanlardır benim. Bunların kavgası hiç eksik olmadı zaten. Boşandılar zaten sonradan. Paradan çıkıyordu hep evde kavga zaten. Durumumuz bozuldu biraz o dönem sonra başladı kavgalar. Babam bastı gitti ben annemle kaldım. Öküz öldü ortaklık bitti yani. Para yoksa huzurda yok”(33).

“Annemle babam ayrı benim. Babam uzun yol şoförüydü benim. Bir giderdi kaç hafta sonra eve dönerdi. Çok az aynı masada yemek yemişliğimiz vardır babamla. Boşandılar sonra hem maddi nedenlerden hem de babamın işinden dolayı. Kumarı içkisi falan yoktu babamın da işi ve maddi durumu pekiyi değildi. Ondan boşandılar yani”(26).

Katılımcıların ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, gençlerin yoksul ailelerden geldikleri görülmektedir. Katılımcıların en az 3 çocuklu ailelerden geldikleri göz önünde bulundurulduğunda ekonomik düzeyin fazlasıyla düşük olduğu daha net anlaşılabilir.