• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM BULGULAR 66

4.2. Katılımcıların Aile Yapılarına İlişkin Bulgular 79

4.2.3. Aile İçi Şiddet 84

Katılımcıların 54’ü babasından şiddet gördüğünü belirtmiştir. 1 katılımcı annesi tarafından şiddet gördüğünü söylemiştir. 1 kadın katılımcı ise abilerinden şiddet gördüğünü ifade etmiştir.

Görüşmelerde, babalarından şiddet gördüğünü belirten katılımcılar, aynı zamanda babalarının annelerine de şiddet uyguladığını şu sözlerle ifade etmişlerdir:

“Çocukken döverdi beni babam, çekinirdim babamdan. Alkol de kullanıyor zaten. Bağırıp çığırıyordu hep. Evden kovdu sonra ben ve eşimi. Artık hanımın babasında kalıyoruz. Alkol içtiği zaman ne dediğini ne konuştuğunu hiç bilmez. Çok ağır konuşur, saldırganlaşır. Çocukluktan beri çok çektik babamdan”(2).

“Babamı arada görüyorum artık eskiden beri aram onunla hiç iyi olmadı, hiç bir şey de istemedim ondan şuan bile istemiyorum alakam yok onunla. Dayağını da çok yedim. Annemle de çok kavga ederlerdi. Onu da dövüyordu. Bende kopardım bağımı onunla”(36).

“Babam çok sert bir insan, annem babamdan çok çekti devamlı kavga ederlerdi, döverdi annemi. Benimde ufakken çok dayak yemişliğim vardır kendisinden. Evde hep kavga vardı. Annem iyi kadındır onun bir şeyini görmedim. Bana bir şaplak atmışlığı yoktur”(58).

“Çok dayak yedim ben babamdan. Bir tek beni değil kardeşlerimi de döverdi. Çok sinirli bir adam çünkü. Annemi de kaç kez dövdüğüne şahit oldum. Pek aram iyi değil babamla zaten. Belki de yediğimiz dayaklardan bir soğukluk oldu”(60).

“Çok dayak yedim ben. Öyle yerden yere vurmazdı da tokat falan atardı işte. Birde odaya kitlerdi çıkıp yaramazlık yapmalıyım diye”(57).

Katılımcıların 12’si annelerinin sert karakterli olduğunu belirtirken, 19’u annelerinin kendilerine karşı ilgisiz olduğunu ifade etmiştir. Katılımcılardan sadece 1’i annesinden şiddet gördüğünü şu sözlerle ifade etmiştir:

“Annemin dayağını çok yedim. Annem babama ne yapsam yetiştirirdi. Önce annem döverdi akşam babam gelince eve annemin gazıyla birde ondan dayak yerdim. Annemin de eli baya ağırdı ama. Zaten yapı olarak da çok iri bir kadın”(52).

Kadın katılımcılardan biri, ebeveynlerinin kendisine şiddet uygulamadığını, ancak abilerinden şiddet gördüğünü ve bu nedenle de evden ayrılıp evlenmek zorunda kaldığını şu sözlerle ifade etmiştir:

“Anne babadan bir sıkıntım olmadı. Abimler çok çektirdi, çok döverlerdi ama beni. Onlar yüzünden gittim evlendim evden kurtulayım diye. Eşimden de dayak yedim. Abiler bitti eş dayağı başladı. Bu da benim şansızlığım herhalde. Benim burada olmamın yüzde yüz nedeni abilerim. Babamda hiç engel olmadı. Onları erkek çocuğu diye hep kayırırdı”(46).

Ebeveynlerinden şiddet gördüğünü belirten katılımcılar arasında, babasının kendi iyiliği için şiddet gösterdiğini ve bunu hak ettiğini düşünenlerde mevcuttur. Bu durumun şiddetin doğal karşılanmasında ve gelecek nesillere aktarılmasında etkili olabileceği düşünülebilir.

“Babamdan belli bir dönem şiddet gördüm. Her gün döverdi. Belki de iyiliğimiz için dövüyordu bilemiyorum ama çok dayak yedik yalan yok. Ama severim gene de babamdır atamdır sonuçta döver de severde”(18).

“Şiddet gördüm ama bir şey yaptığımız da dövüyordu babam. Öyle durduk yerde değil. Mesela okuldan kaçıyorduk duydu mu akşam evde gümbürtü kopardı. Eve geç geldik diyelim akşam evde yerdik dayağı. Bir sebebi vardı yani dayak yememin haklıydı”(21).

“Çok dayak yedim babamdan. Biz doğru dürüst adamlar olalım diye dövdü hep. Yanlış yola sapmayalım diye uğraştı. Ben hak veriyorum babama. O dayakları yememiş olsaydık belki şimdi yüz kızartıcı bir suçtan burada olurduk”(49).

“Baba dayağı yedik tabi. Dayak yemeyen çocuk mu olur? Çok yaramazdık o da yapmayalım etmeyelim diye döverdi. Kötü bir niyeti yoktu yani”(44). “Her çocuk dayak yer. Büyürken bende yedim tabi. Çok yaramazdım evden oynamak için bir çıkardım akşamın bir vakti gelirdim. E hep sokaklarda olunca eve gelince yiyorduk tabi dayağı. Haklılardı kızmakta”(51).

Çocuğun ebeveynlerinden fiziksel şiddet görmesi, çocuğun cezaya karşı duyarsızlaşmasına neden olabilir. Şiddet, çocuk için normal bir davranış olarak algılanabilir. Bu durum çocuğun ileriki dönemlerinde şiddet uygulamasına neden olabilir. Bu araştırmada gençlerin 18-30 yaş aralığında olmaları nedeniyle, ailelerinden çocukluk dönemlerinde fiziksel şiddet gördükleri belirlenmiştir. Ancak gencin çocukluk döneminde şiddet görmesi onda kapanmaz yaralar açacak ve ileride kendisi de şiddet uygulayan biri olarak karşımıza çıkabilecektir.

Katılımcılar arasında ebeveynlerinden şiddet görmediğini ancak anne-babası tarafından sevilmediğini düşünenler, sevgisizliğin kendilerini ne derece etkilediğini şu sözlerle ifade etmişlerdir:

“Ailem için bana aşırı bağlılar düşkünler diyemem ama ailemle aram iyi. Benim için can verecek kadar sevmezler ama sonuçta evlat işte idare ediyorlar beni. Babamın beni kucağına alıp sevdiğini hiç hatırlamıyorum mesela. İnsan normalde çocuğunu alıp sevmez mi. Ben sokakta çocuk görsem tutup seviyorum. Çocukken kafama takıyordum bunu da artık umursamıyorum açıkçası”(9).

“Babamla aram selamın aleyküm aleykum selam o kadar. Yabancı insan gibi ilişkimiz yani. Arada arar sorar beni bende öyle arada arıyorum. İyi değildir aramız. Mesela çocukken görür özenirdim arkadaşlarıma, babaları yolda görünce sarılır ederlerdi. Benim babamda yoktu hiç öyle şeyler. Çocukluktan beri iyi değil aramız yeni olan bir şey değil”(36).

“Sevgi dolu bir ailede büyüdüm diyemem. Annem babama göre daha iyiydi bizlere karşı. Babam işinde gücündeydi zaten görmezdik evde onu. Şimdi kendi çocuklarıma ona göre davranıyorum mesela. Sevgiyi bilsinler bizim gibi büyümesinler diye. Evde ne görmediysek kendi çocuğumuza onu vermeye çalışıyoruz onlar mutlu olsunlar diye”(44).

“Soğuk bir annem babam var benim. Öyle bana çok düşkün değiller. Mesela buraya geldiğimi bile bilmiyorlar. Anca kendi dertlerindeler. Bir tek bana karşı değil kolu komşu olsun herkese karşı böyleler. Kendileri dışında kimse umurlarında değildir onların. Ben çocukken de böylelerdi şimdi de aynılar”(26).

Katılımcıların 4’ü çocukluk döneminde babalarından şiddet gördüklerini belirtmiş, belli bir süre sonra şiddet görmek istemedikleri için evden kaçmak zorunda kaldıklarını şu sözlerle ifade etmişlerdir:

“Babamdan çok dayak yedim ben. 15-16 yaşlarımda hep evden kaçıyordum dayak yemeyeyim diye”(31).

“Annemden şiddet görmedim de babamın dayağını yemişliğim var. Kaç kere evden kaçtım ben bu sebepten dolayı. Eve gitmek istemiyordum”(43).

“Ben kaç kere evden kaçtım mesela. Sırf dayak yememek için. Bir keresinde bir çıktım evden 2 ay arkadaşım da kaldım. Çocukken oluyor bunlar”(41). “Gece yarılarına kadar sokaklarda oynuyorduk o zamanlar. E eve gitsem babamdan dayak yiyeceğim bende gitmiyordum. Zaten dayak korkusuyla kaç kere eve gitmedim böyle. Çok haylazdım ben”(27).