• Sonuç bulunamadı

Ahlat’ta Ahlatşahlar Devleti Dönemi

C. AHLAT’IN SİYASÎ ORTAMI

5. Ahlat’ta Ahlatşahlar Devleti Dönemi

Ahlatşahlar, 1100-1207 yılları arasında Van Gölü ve çevresinde hüküm sürmüş merkezi Ahlat olan bir Türk hânedanlığıdır.156 Bu devlet Ermen-Şahlar, Sökmenler, Sökmeniyye veya en yaygın kullanım olarak Ahlat-Şahlar olarak da adlandırılmıştır. Eski Arap ve Ermeni kaynaklarında hâkim oldukları bölge sebebiyle daha çok Ermen- Şahlar (Ermen-Şah, Şah-ı Ermen) tabiri kullanılmıştır.157 İslâm fetihlerinden sonra ise

100. ; Mehmet Altay Köymen, “Selçuklular ve Anadolu’nun Türkleşmesi Meselesi”, Selçuk Dergisi, S. 1, Selçuklu Araştırmaları Merkezi, Konya 1986, s. 27-28.

151 Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi -Selçuklular Dönemi- (Başlangıçtan 1086’ya kadar), TTK, Ankara

1987, s. 58.

152 Mükrimin Halil Yinanç, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri I-Anadolu’nun Fethi, İstanbul Üniversitesi

Yayınları, İstanbul 1944, s. 136.

153 Bu konuda ayrıntılı bilgi için Bkz.: Mükrimin Halil Yinanç, a.g.e., s. 134-155. 154 Osman Turan, a.g.e, s. 102.

155 Ali Sevim, a.g.e., s. 107-108.

156 Faruk Sümer, “Ahlatşahlar”, DİA, C.2, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1989, s. 24. 157 Rahmi Tekin, Ahlat Tarihi, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, İstanbul 2000, s.47.

kaynaklarda Sökmenler, Sökmen İli veya Ahlatşahlar ifadesini kullanılmaya başlanmıştır. Devletin adına Sökmenler ya da Sökmen İli denilmesinin sebebi kurucusunun adının Sökmen olduğundan kaynaklanmaktadır. Bu devlete Ahlatşahlar denilmesinin sebebi ise kurulduğu bölgenin ve devletin başkentinin Ahlat şehri olmasından dolayıdır.158

Ahlatşahlar Devleti’nin kurucusu Sökmen el-Kutbî’dir (1100-1111). Sökmen, eski Türkçede yiğit ve kahraman anlamına gelmektedir. Kaşgarlı Mahmud’un Dîvânû lûgâti’t-Türk adlı eserinde de sökmen, yiğitlere verilen unvan olarak tanımlanmıştır.159 Sökmen, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın amcası Yâkutî’nin oğlu olan Kutbeddin İsmail’in bir kölesi olduğu için kaynaklarda genellikle efendisine nispeten Sökmen el- Kutbî olarak adlandırılmıştır.160

Azerbaycan ve Doğu Anadolu’nun valisi olan Kutbeddin İsmail, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın ölümünden sonra oğulları ve hânedan mensupları arasında başlayan taht kavgaları sırasında öldürülünce Sökmen, Kutbeddin İsmail’in oğlu Mevdûd’un hizmetine girdi.161 Selçuklu Sultanı Berkyaruk (1092-1104) ve kardeşi Muhammed Tapar (1105-1118) saltanat mücadelesine giriştiği zaman Mevdûd ve onun emîri olan Sökmen, Muhammed Tapar’ın yanında yer aldılar. Mevdûd’un Muhammed Tapar’ın yanında yer almasının nedeni babası Kutbeddin İsmail’in

158 Adülkerim Özaydın, “Ahlatşahlar”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, C.8, Çağ Yayınları,

İstanbul 1988, s. 195.

159 Kaşgarlı Mahmud, Dîvânû Lûgâti’t-Türk, C.1, (Çev. Besim Atalay), Türk Dil Kurumu Yayınları,

Ankara 1985, s. 444.

160 Şihabettin b. Fazlullah el-Ömerî, Mesâliku’l ebsâr (Türkler Hakkında Gördüklerim ve

Duyduklarım), (Çeviri ve Notlar: Ahsen Batur), Selenge Yayınları, İstanbul 2014, s.234.

intikamını almak istemesiydi.162 1102 yılında Mevdûd öldüğünde Sökmen el-Kutbî ve diğer askerleri Muhammed Tapar’ın yanında yer alacaklarına dair söz vermişlerdi.163 Ahlatşahlar Devleti kurulmadan önce Ahlat, Mervânîler’in yönetimindeydi. Ahlat halkı, şehir yöneticilerinin zulüm ve işkenceye dayanan kötü yönetimden kurtulmak için Sökmen el-Kutbî’yi gizlice Ahlat’a davet ettiler. Adaleti ve iyiliği ile ünlü Sökmen, Ahlat’a geldi ve Ahlat şehrini Mervânî yönetiminden aldı. Ahlat halkı Sökmen el-Kutbî’ye kapıları açtığı için Ahlat’ı savaşmadan teslim almıştır. Sultan Muhammed Tapar hizmetlerinin karşılığı olarak Sökmen el-Kutbî’ye Ahlat ve Van Gölü Havzasını ikta etti ve böylece Sökmenli Devleti kurulmuş oldu (1100).164

Sökmen el-Kutbî Muhammed Tapar’a sadakat ile hizmet etmiştir. Nitekim Muhammed Tapar, kardeşi Berkyaruk arasında gerçekleşen taht kavgalarında Sökmen el-Kutbî, daima Muhammed Tapar’ın yanında yer almıştır. 1104 yılında iki kardeş arasında yapılan barış antlaşması165 ile Selçuklu Devleti’nin iki kardeş arasında bölünmesine karar verilmiştir. Ahlatşahlar Devleti, Muhammed Tapar’a tâbi olan devletler arasında yer alıyordu.166 Ayrıca Sökmen el-Kutbî, 1108 yılında Muhammed Tapar’ın Türkiye Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan (1092-1107) ile Musul üzerine

162 Mevdûd’un babası Kutbeddin İsmail (bazı kaynaklarda İsmail b. Yakutî olarak geçer), Berkyaruk’un

dayısı ve Melikşah’ın amcası idi. Melikşah öldükten sonra karısı Terken Hatun, Kutbeddin İsmail ile evlenmek ister ve onu Melikşah’ın oğlu Berkyaruk ile savaşmaya çağırır. Kutbeddin İsmail, Terken Hatun’un bu teklifini kabul eder ve büyük bir ordu toplar. Berkyaruk da askerlerini toplayıp dayısı ile savaşmak amacıyla harekete geçer. Ordusu zayıflamasına rağmen Kutbeddin İsmail, İsfahan’a ulaşmayı başarır ve Terken Hatun da onu hürmetle karşılar ve adına hutbe bile okutur. Kutbeddin İsmail ile Terken Hatun evlenmek üzereydiler ancak devlet işlerini yöneten emîrler Kutbeddin İsmail’in gücünden korktukları için bu evliliğe karşı geldiler ve onu uzaklaştırdılar. Kutbeddin İsmail’in asıl amacı Berkyaruk’u öldürmek ve saltanatı ele geçirmek idi. Bunu öğrenen emîrler Kutbeddin İsmail’i öldürdüler. (İbnü’l Esîr, el-Kâmil fi’t Târîh, (Çev. Abdülkerim Özaydın), C. X, Bahar Yayınları, İstanbul 1987, s.192.)

163 İbnü’l Esîr, a.g.e., C. X, s. 293.; Abdülkerim Özaydın, Sultan Muhammed Tapar Devri Selçuklu

Tarihi (498-511/ 1105-1118), TTK, Ankara 1990, s. 33.

164 Osman Turan, a.g.e, s. 102.

165 Barış antlaşmasının yapılma sebebi aralarındaki taht mücadelesinin uzun yıllar devam etmesi, halkın

malının yağmalanmış olması, kan dökülmesi, şehirlerin tahrip olması ve köylerin yakılmasıydı. Yenik durumda olan Muhammed Tapar, sürekli yenilgilerden dolayı barış yapmayı daha uygun görürken Berkyaruk ise galip gelmesine rağmen askerlerin malî külfetinden dolayı barış yapılmasını istemiştir. Galip olmasına rağmen barış teklifinde bulunan Berkyaruk oldu. (İbnü’ül Esir, a.g.e., C. X, s. 300.)

166 İbnü’l Esîr, a.g.e., C. X, s. 293-294-300-301.; Mehmet Altay Köymen, Selçuklu Devri Türk Tarihi,

giriştikleri mücadelede de bölgedeki diğer emîrler I. Kılıç Arslan’ın yanında yer almasına rağmen Muhhamed Tapar’ın yanında yer almıştır.167

Ahlatşahlar Devleti döneminde Ahlat ve çevresinde adil bir yönetim mevcuttu. Bunun en güzel göstergesi, Sökmen el-Kutbî’nin Meyyâfârikin’i kuşattıktan sonra burada uyguladığı hoşgörü siyasetidir. 1105 yılında I. Kılıç Arslan tarafından kuşatılıp yönetimine Humartaş Süleymanî’nin getirildiği Meyyâfârikin’de baskı idaresi kurulmuştu. 1109 yılında Sökmen el-Kutbî’nin yedi ay süren kuşatmasından sonra şehir halkı Meyyafarikin’i teslim etti. Sökmen el-Kutbî, halkın üzerindeki ağır vergileri, aşarı ve baskı rejimini kaldırdı, halkın dövülmesinde kullanılan binayı yıktı, halka uygulanan ağır cezaları ve halktan alınan haksız verdikleri kaldırdı. Surlarda çalışmaları için alıkonan insanları serbest bıraktı. Ayrıca halka kendi mülklerinde tasarruf etme imkânı tanıdı, haracı azalttı ve bütün zulüm araçlarını kaldırdı.168

Merkezi Ahlat olan Ahlatşahlar Devleti, kurucusu Sökmen el-Kutbî döneminde hem devletin sınırları genişletilmiş hem de Haçlılara karşı mücadele edilmiştir. 1110 yılında Sökmen el-Kutbî, sultan Muhammed Tapar’ın isteği üzerine Musul emîri Mevdûd komutasında Urfa’da Haçlılara karşı mücadele etmek için görevlendirilmiştir.169 Ancak Sökmen el-Kutbî hastalandığı için ordudan ayrılmak 167 Muhammed Tapar ile I. Kılıç Arslan arasındaki mücadele hakkında ayrıntılı bilgi için Bkz. İbnü’l

Esîr, a.g.e., C. X, s. 342-345, 366-367. ; Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, C. II, (Çev. Ömer Rıza Doğrul), TTK, Ankara 1987, s. 346-347. ; Kerîmüddin Mahmud-i Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, (Çev. Mürsel Öztürk), TTK, Ankara 2000, s. 22. ; Azîmî, Azîmî Tarihi (Selçuklu Dönemiyle İlgili

Bölümler H.430 – 538 = 1038/39 – 1143/44), (Metin, Çeviri, Notlar ve Açıklamalar: Ali Sevim), TTK,

Ankara 2006, s. 43. ; Ali Sevim-Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi (Siyaset, Teşkilat ve Kültür), TTK, Ankara 1995, s. 184. ; Işın Demîrkent, Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I. Kılıç Arslan, TTK, Ankara 2014, s. 60-63 ; Steven Runcıman, Haçlı Seferleri Tarihi, C. II, s. 91. ; Osman Turan,

Selçuklular Zamanında Türkiye, Ötüken, İstanbul 2013, s. 137. ; Ali Sevim - Erdoğan Merçil, a.g.e., s.

178-180. ; Osman Turan, Selçuklu Tarihi Araştırmaları, (Hazırlayanlar: Altan Çetin - Bilal Koç), TTK, Ankara 2014, s. 138. ; Ali Sevim, “Artuk Oğlu İlgazi”, Belleten, C. XXVI, S.104, TTK, Ankara 1962, s. 663. ; Osman Turan, “Kılıç Arslan I”, İA, C.VI, MEB, İstanbul 1977, s. 686. ; İbrahim Kafesoğlu,

Selçuklu Tarihi, MEB, İstanbul 1972, s. 91. ; Ali Sevim, Suriye – Filistin Selçuklu Devleti Tarihi, TTK,

Ankara 1989, s. 115-116.

168 İbnü’l Ezrak, a.g.e., s. 232-234 ; İbnü’l Esîr, a.g.e., C. X, s. 377. ; Mükrimin Halil Yinanç,

“Diyarbekir”, İA, C. III, MEB, İstanbul 1977, s. 613.

169 Büyük Selçuklu Devleti ile birçok Türkmen emîrinin Haçlılara karşı Urfa’da gerçekleşen savaş için

ayrıntılı bilgi Bkz. Işın Demîrkent, Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi, C. I, TTK, Ankara, s. 122. ; Urfalı Mateos, Urfalı Mateos Vekâyi-Nâmesi(925-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), (Çev. Hant D. Andreasyan), TTK, Ankara 2000, s. 239-240. ; İbnü’l Esîr, a.g.e., C. X, s. 388 – 389. ; Osman Turan,

Selçuklular Tarihi ve Türk -İslâm Medeniyeti, Turan Neşriyat Yurdu, İstanbul 1969, s. 182. ;

zorunda kalmıştır. Askerleri ile birlikte Ahlat’a dönmek üzere çıktığı yolda 1111 yılında Fırat Nehri kıyısındaki Bâlis şehrinde vefat etmiştir.170 Vefat ettiği zaman Ahlatşahlar Devleti; Ahlat, Tebriz, Erciş, Adilcevaz, Meyyâfârikin, Malazgird, Muş, Van, Bargiri ve Vestan şehirlerini kapsıyordu.171

Sökmen el-Kutbî’nin yerini oğullarından Zahireddîn İbrahim (1111- 1126/1127) aldı. Ancak Zahireddîn İbrahim’in kişiliği zayıf olması ve çok genç olduğundan dolayı ülkeyi ihtiraslı annesi İnanç Hatun yönetiyordu.172 İnanç Hatun çeşitli entrikalarla devlet yönetiminde etkili olmaya çalışmış ve ortaya çıkan karışıklıklardan dolayı bazı şehir ve kasabalar Ahlatşahlar’ın elinden çıkmıştır.173 Zahireddîn İbrahim’in Meyyâfârikin veziri Seyyid Ebû Sâid El-Huveyli’yi idam ettirmesi üzerine Muhmmed Tapar Meyyafarikin’in yönetimini Zahireddîn İbrahim’in elinden almıştır.174 Bu dönemde Meyyâfârikin gibi Ahlatşahlar’a bağlı olan birçok bölge de komşu devletlerin eline geçmiştir. Kısa bir süre içerisinde Ahlatşahlar Devleti’nin sınırları Van Gölü Havzası’na kadar çekilmiştir.175 Dirayetsiz bir yönetici olan ve annesi İnanç Hatun’un etkisinde olan Zahireddîn İbrahim, bazı emîrler ile birleşip Gürcüler’e karşı sefer düzenlemişse de başarısız olmuştur.176

1127), (Seçme, Tercüme ve Değerlendirme: Ali Sevim), TTK, Ankara 2014, s. 112-116. ; Steven

Runciman, a.g.e., s. 100. ; İbnü’l-Adîm, Bugyetü’t-taleb fî Tarihi Haleb (Biyografilerle Selçuklular

Tarihi), (Çeviri, Notlar ve Açıklamalar: Ali Sevim), TTK, Ankara 1989, s. 94. ; Gregory Abû’l-Farac, Abu’l-Farac Tarihi, C. II, (Çev. Ömer Rıza Doğrul), TTK, Ankara 1987, s. 351.

170 İbnü’l Esîr, a.g.e., C. X, s. 389.; Ali Sevim, “Artuk Oğlu İlgazi”, Belleten, C. XXVI, S.104, TTK,

Ankara 1962, s. 665.; İbrahim Artuk, Artuk Oğulları Tarihi, Gençler Kitabevi, İstanbul 1944, s. 45.; Faruk Sümer, Türk Devletleri Tarihinde Şahıs Adları II, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 1999, s. 739.

171 Faruk Sümer, Selçuklular Devrine Doğu Anadolu’da Türk Beylikleri, TTK, Ankara 2015, s. 95.;

Erdoğan Merçil, a.g.e., s. 237.; Osman Turan,Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, Ötüken, İstanbul

2013, s. 106.; Abdulhalûk Çay, “Ahlatşahlar Atabekliği”, Anadolu’da Türk Mührü Ahlat, (Yayına Haz. İlhami Nalbantoğlu), Ahlat Kültür Vakfı Yayınları, Ankara 1993, s. 9. ; Mehmet Şeker, Anadolu’nun

Türkleşmesi ve Kültürel Hayatı, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2006, s. 73.

172 Faruk Sümer, a.g.e., s. 96. 173 Abdulhalûk Çay, a.g.m., s. 9.

174 İbnü’l Ezrak, a.g.e., s .237-238.; Mustafa Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikin (Silvan),

Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Basılmamış Doktora Tezi, İzmir 2012, s. 160-161.

175 Faruk Sümer, a.g.e., s. 96.; Osman Turan, a.g.e., s. 106.

176 Urfalı Mateos, a.g.e., s. 282-285.; Marie Felicite Brosset, Gürcistan Tarihi (Eski Çağlardan 1212

Yılına Kadar), (Çev. H.D. Andreasyan), (Notlar ve Yayına Hazırlayan: Erdoğan Merçil), TTK, Ankara

Zahireddîn İbrahim’in 1127 yılında ölümünden sonra Ahlatşahlar’ın başına Sökmen el-Kutbî’nin diğer oğlu olan Ahmed (1127-1128) geçmiştir. Ancak devletin başında sadece on ay kalabilmiştir. Zahireddîn İbrahim döneminde olduğu gibi bu dönemde de hala hayatta olan annesi İnanç Hatun’un etkili olduğu bir yönetim devam etmiştir. Öyle ki İnanç Hatun’un Ahlatşah halkına iyi davranmadığı ve halk tarafından sevilmediği anlaşılmaktadır. Siyasî faaliyetlerde önemli rol oynayan İnanç Hatun, Ahmed’in ölümünden sonra yerine henüz altı yaşında olan Zahireddîn İbrahim’in oğlu II. Sökmen’i başa geçirip onun adına idareyi bizzat ele geçirmiştir.177

II. Sökmen (1128-1185), Ahmed yerine Ahlatşahlar’ın başına geçmiştir. Ancak henüz küçük yaşta olduğu için devlet yönetimi büyük ölçüde babaannesi İnanç Hatun tarafından gerçekleşiyordu. Zaten İnanç Hatun’un devleti tamamen ele geçirme isteği vardı. Öyle ki İnanç Hatun bu amaçla çocuk yaştaki torunu II. Sökmen’i öldürmek istemiştir. Bu tehlikeyi fark eden Ahlatşahlar Devleti’nin ileri gelenleri böyle bir felakete engel olmak için 1134 yılında İnanç Hatun’u öldürmüşleridir.178

II. Sökmen’in Irak Selçuklu Sultanı Mesud (1134-1152) ile arası açılmış ve Mesud, 1135 yılında Ahlatşahlar üzerine yürümüş ve yağma faaliyetlerinde bulunmuştur.179 II. Sökmen, devletini güçlendirmek ve çevreden gelecek olan tehlikelere karşı önlem almak amacıyla komşu devletler ile ilişkilerini güçlendirmiştir. Bu amaç doğrultusunda 1146 yılında II. Sökmen, kız kardeşini Artuklu hükümdarı Necmeddin Alp (1154-1176) ile evlendirdi.180 Aynı yıl kendisi de Erzurum’da kurulan bir devlet olan Saltukluların hükümdarı İzzeddin Saltuk’un (1132-1168) kızı ile evlendi.181 Bunun yanı sıra II. Sökmen, Ahlaşahlar Devleti’ne toprak katmıştır. 1146 yılında Musul hâkimi İmâdüddin Zengi182 ölünce aralarında II. Sökmen’in de bulunduğu komşu devletler tarafından İmâdüddin Zengi’ye ait bazı yerleri 177 Osman Turan, a.g.e., s. 107.; Faruk Sümer, a.g.e., s. 97.; Abdülkerim Özaydın, a.g.m., s. 197.;

Erdoğan Merçil, a.g.e., s. 23.; Ali Sevim, a.g.e., s. 160-161.

178 Faruk Sümer, a.g.e., s. 97.

179 Bundarî, Zubdat Al – Nuşra Va Nuhbat Al’Usra (Irak ve Horasan Selçukluları Tarihi), (Çev.

Kıvameddin Burslan), TTK, Ankara 2016, s. 163.

180 İbnü’l Ezrak, a.g.e., s. 78.; Osman Turan, a.g.e., s. 108.; Faruk Sümer, a.g.e., s. 100.

181 Abdülkerim Özaydın, “Saltuklular”, DİA, C. 36, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2009, s. 54. 182 Musul’da kurulan Zengiler Devleti’nin kurucusu. Ayrıntılı bilgi için Bkz. Coşkun Alptekin, “Zengi”,

İA, C. XIII, MEB, İstanbul 1986, s. 526-532.; Gülay Öğün Bezer, “İmâddüddin Zengi”, DİA, C. 44,

kuşattılar.183 II. Sökmen Hizan, Maden, Ayrun ve yörelerini kendi topraklarına katmıştır.184

II. Sökmen döneminin en önemli olayları Gürcüler ile yapılan savaşlardır. Bu dönemlerde Büyük Selçuklu Devleti’nin parçalanması, Haçlılar ile mücadeleleri ve Türk devletleri arasında meydana gelen anlaşmazlıklar, Gürcülere fırsat vermiş ve Kafkaslardan inerek Doğu Anadolu bölgesine saldırmalarına neden oluştur. Bu dönemde Gürcüler, Kıpçaklar185 ile de ittifak ederek mücadelelerini arttırmışlardır.186 1161 yılında Gürcüler Ani şehrini ele geçirdiler ve burada pek çok kişiyi öldürmüşlerdir. Bu dönemde Ahlatşahlar Devleti’ne bağlı olan Ani şehri Şeddâdî Hânedanlığı’nın187 elindeydi.188 Türk hükümdarlarının birbirleriyle olan mücadelesini fırsat bilen ve Kıpçakların sayesinde güçlenen Gürcüler, Ani’yi ele geçirdiler. Aralarında II. Sökmen’in de bulunduğu Türk beyleri bu olayı haber alınca hemen birleşip Ani’yi kurtarmak için harekete geçtiler.189 Ancak Ani’yi kuşatmaya giden

183 İbnü’l Esîr, el-Kâmil fi’t Târîh, (Çev. Abdülkerim Özaydın), C. XI, Bahar Yayınları, İstanbul 1987,

s. 105.; Abdülkerim Özaydın, Sultan Muhammed Tapar Devri Selçuklu Tarihi (498-511/ 1105-1118), TTK, Ankara 1990, s. 105.

184 İbnü’l Ezrak, a.g.e., s. 82.

185 Kıpçaklar’ı Bizanslılar ve Latinler “Kumanos, Cumanus, Komani”; Ruslar “Polvets Kıpçaki” ;

Almanlar ve diğer Batılı milletler “Falben, Valani, Paliddi” ; Ermeniler “Khartes” ; Macarlar “Kun” adlarıyla zikretmişlerdir. Bu adların ortak yönü sarı, sarımsı, solgun anlamlarına gelmeleridir. İslâm kaynaklarında “Kıbçak, Kıbşak, Kıfçak” olarak geçerken Gürcü kaynaklarında “Kıifşak, Hifşah şeklinde geçen kelimelerin etimolojisi hakkında kesin sonuca varılamamıştır. Kıpçakların adının geçtiği Rus yıllıklarında Türkmen, Peçenek ve Uzlar ile aynı kavimden oldukları vurgulanmaktadır. (Kıpçaklar ile ilgili ayrıntılı bilgi için Bkz. Akdes Nimet Kurat, IV - XVIII Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk

Kavimleri ve Devletleri, TTK, Ankara 1972, s. 69-102. ; İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken

Neşriyat, İstanbul 2015, s. 179-189. ; R.R.A., “Kıpçaklar”, İA, C. VI, MEB, İstanbul 1977, s. 713-716. ; Muallâ Uydu Yücel, “Kıpçaklar”, DİA, Diyanet Vakfı Yayınları, C. 25, İstanbul 2002, s. 420-421.; Erol Güngör, Tarihte Türkler, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2006, s. 49). ; Kıpçakar’ın ortak bir Han’ı olmamıştır. Onlar, ayrı ayrı Kıpçak Hanları tarafından yönetiliyor ve siyasî bakımdan birleşemiyorlardı. Ancak Kıpçaklar geniş bir alana yayılmışlardı. Kafkasya’da geniş alanlara yayılan Kıpçaklar, Müslüman memleketlerine karşı gerçekleştirilen saldırılarda Gürcüler ile birleşmişlerdir. (V.V. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Dersleri, (Yayına Haz. Hüseyin Dağ), Çağlar Yayınları, Ankara 2004, s. 103).

186 Osman Turan, a.g.e, s. 109.

187 951-1175 yılları arasında Arran ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde bazı şehirlerine hüküm süren Kürt

İslâm Devleti. (E. Denison Ross, “Şeddâd”, İA, C. XI, MEB, İstanbul 1979, s. 381.; Gülay Öğün Bezer, “Şeddâdiler”, DİA, C. 38, Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2010, s. 409.)

188 W. Barthold, “Ani”, İA, C. I, MEB, İstanbul 1978, s. 436.

189 M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi, C. I, Işıl Matbaası, İstanbul 1953, s. 394-395.; Yaşar Bedirhan,

Türk ordusu büyük bir yenilgiye uğramıştır.190 Ertesi yıl Gürcüler kazandıkları bu zaferden cesaret alıp büyük bir ordu topladılar ve İslâm ülkelerine girdiler, Azerbaycan’a bağlı olan Dovin şehrine girdiler ve burada birçok esir alarak halka kötü davranışlarda bulunmuşlar ve buradaki camileri yıkmışlardır. Bunun üzerine Azerbaycan hâkimi İldeniz (1148-1175), hemen harekete geçmiş ve asker toplamaya başlamıştır. Ahlatşahlar’ın hükümdarı II. Sökmen ve diğer Müslüman beyler İldeniz’e katıldı ve doğruca Gürcü topraklarına girdiler. 1163 yılında Gürcü ülkesini yağmaladılar ve birçok esir aldılar. Gürcüler ile Müslümanlar arasında yapılan bu savaş bir aydan fazla sürdü ve sonunda Müslümanlar, Gürcüleri mağlûp etmeyi başardılar, çok sayıda Gürcüyü esir aldılar ve bir o kadarını da öldürdüler.191 Türkler kazandıkları ganimetler ile memleketlerine döndüler. Bu sırada Ahlat’ta bulunan İbnü’l Ezrak, zafer müjdesi Bitlis ve Ahlat’a varınca bu şehirlerde şenlikler düzenlendiğini, II. Sökmen ve ordusu Ahlat’a girerken muhteşem bir merasimle karşılandığını, 300 baş hayvanın kurban edilerek etlerinin yoksullara dağıtıldığını kaydeder. 192 Aynı müellif Gürcüler ile savaşa katılan birçok askerden savaş ganimetlerini en çok elde eden emîrin II. Sökmen olduğu bilgisini aldığını kaydeder ve savaş sonrasında elde edilen ganimetler hesaplandığında II. Sökmen’in Ani şehri önünde yenildiğinde kaybettiği ganimetlerin otuz kat fazlası olduğu ortaya çıkmıştır.193

II. Sökmen, Gürcü tehlikesini atlattıktan sonra bu sefer Eyyûbî tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Zengiler Devleti’nin hükümdarı Nureddin Mahmud’un yerini alan kumandanlarından Selâhaddin Eyyûbî (1171-1193), küçük yerel Müslüman beyliklerini ortadan kaldırmak ve büyük bir devlet kurmak istiyordu. Bu amaç doğrultusunda 1182 yılında Musul’u kuşattı. Bunun üzerine Musul hâkimi İzzeddin, 190 İbnü’l Ezrak, a.g.e., s. 127.; Ali Sevim- Erdoğan Merçil, a.g.e., s. 277.; Mükrimin Halil Yinanç,

“Arslan-Şah”, İA, C. I, M.E.B, İstanbul 1978, s. 612.

191 İbnü’l Esîr, a.g.e., C. XI, s. 234.; Müverrih Vardan, Türk Fütuhatı Tarihi (889-1269), (Çev. Hrant

D. Andreasyan), Tarih Semineri Dergisi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1937, s. 205.; İbnü’l Ezrak, a.g.e., s. 134. M. Fahrettin Kırzıoğlu, a.g.e., s. 397-401.; İbn Kesîr, a.g.e., C. XII, s. 444.; Marie Felicite Brosset,a.g.e, s. 451.; Mükrimin Halil Yinanç, a.g.m, s. 612.; Bu savaş

için ayrıntılı bilgi için Bkz. Şadruddîn Ebu’l-Hasan ‘Ali İbin Nâşır İbn ‘Ali El-Hüseynî, Ahbârü’d-

Devleti’s-Selçukiyye, (Trc. Necati Lügal), TTK, Ankara 1999, s. 109-113.

192 İbnü’l Ezrak, a.g.e., s. 134-135.; Gülay Öğün Bezer, “Şemseddin İldeniz”, DİA, C. 22, Diyanet Vakfı

Yayınları, İstanbul 2000, s. 81.; Faruk Sümer, “Arslanşah b. Tuğrul”, DİA, C. 3, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1991, s. 405.

II. Sökmen’den yardım istedi. II. Sökmen kendisinden sonra Ahlatşahlar’nın yönetimine geçecek olan Seyfeddin Beg-Timur adlı kölesini Selâhaddin Eyyûbî’nin yanına göndermiştir. Beg-Timur II. Sökmen’e Selâhaddin Eyyûbî’ye karşı geciktirilip ihmal edilmeden bir sefer düzenlenmesi gerektiğini bildirmiştir. Bunun üzerine II. Sökmen 1183 yılında Selâhaddin Eyyûbî’ye sefer düzenlemek üzere müttefikleriyle birlikte yola çıktı. Bu sırada Selâhaddin Eyyûbî Sincar’ı aldıktan sonra Harran’a, oradan da Re’sü’l-Ayn’a doğru çekilmiş ve askerlerini dağıtmıştır. Bunu haber alan II. Sökmen de seferden vazgeçip müttefikleri ile birlikte geri çekilmiştir.194 1185 yılında Selâhaddin Eyyûbî, Musul’u kuşatmak için tekrar harekete geçmişti.195 Ancak Musul’u muhasara ettiği sırada II. Sökmen’in ölüm haberini aldı. Selâhaddin Eyyûbî’nin bazı emîrleri Ahlat’ın zengin bir şehir olduğunu, II. Sökmen’in devletini bırakacağı bir oğlu olmadığını söyleyip Selâhaddin Eyyûbî’yi Musul’u bırakıp Ahlat’a yönelmesi için ikna etmeye çalışmışlardır. Bunun üzerine Selâhaddin Eyyûbî, Ahlat ve Meyyâfârikin’i almaya karar vermiştir. Azerbaycan hâkimi İldeniz’in oğlu Pehlivan da Ahlat’a hâkim olmak istiyordu. Selâhaddin Eyyûbî, amcası Nasreddin Muhammed komutasında bir orduyu Ahlat’a gönderdi. Bu sırada Ahlatşahlar’ın güçlü ve sevilen emîri Beg-Timür, Meyyâfârikin’den Ahlat’a doğru hareket etti ve Ahlatşahlar Devleti yönetimini ele geçirdi. Böylece Selâhaddin Eyyûbî’nin de İldenizoğlu Pehlivan’ın da Ahlat’a hâkim olmasını engelledi. Ancak Selâhaddin Eyyûbî, bu seferden eli boş dönmemiş Meyyâfârikin’i ele geçirmeyi başarmıştır.196

Ahlatşahlar Devleti’ni en uzun süre yöneten II. Sökmen olmuştur. Elli yedi yıllık yönetimi döneminde Ahlat’ı iç ve dış tehlikelere karşı korumayı başarmış ve Ahlat’ı önemli bir konuma getirmiştir. II. Sökmen memleketinde yaşayan gayrimüslimlere karşı saygılı davrandığını Müverrih Vardan’ın verdiği bilgilerden

194 İbnü’l Esîr, a.g.e., C.XI, s. 388-389.; Erdoğan Merçil, “Selâhaddin Eyyûbi’nin Anadolu’daki Türk

Devletleriyle Münasebetleri”, Belleten, C. LIV, S. 109, TTK, Ankara 1990, s. 422.; Ramazan Şeşen, Salâhaddîn Eyyûbî ve Devlet, Çağ Yayınları, İstanbul 1987, s. 79.

195 İbnü’l Esîr, a.g.e., s. 404.; S. Runciman, a.g.e., s. 373.

196 İbnü’l Esîr, a.g.e., s. 406-407.; Osman Turan, a.g.e., s. 115-116.; İlhan Erdem, “XII. Asrın İlk

Yarısında Anadolu’nun Doğusunda Yaşanan Hâkimiyet Mücadeleleri”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 19, S. 30, Ankara 1997, s. 60.; Ali Sevim-Erdoğan Merçil, a.g.e., s. 225-226.; Erdoğan Merçil, a.g.m., s. 425.; Ahmet Ağırakça, Selâhaddin Eyyûbî ve Kudüs’ün Yeniden Fethi, Beyan Yayınları, İstanbul