• Sonuç bulunamadı

AHLAKİ AÇIDAN SORGULAMA

Belgede BİYOETİK ARAŞTIRMALARI (sayfa 70-74)

“BİYOETİKTE YENİ UFUKLAR”

AHLAKİ AÇIDAN SORGULAMA

Su kaynakları yönetiminde; “iyi nedir?” sorusu ile başlayıp, “kimin için iyi?” sorgu-su ile devam ederek genişleyen ve sonucunda en büyük faydaya ulaşmayı hedefleyen kaynak yönetiminin sürdürülebilir hâle getirilmesi hedeflenmelidir. Söz konusu hedefe ulaşım için izlenecek yolda gerçekleşen sorgulamalar oldukça geniş olup, sorgulamalara “Doğru eylem nedir?” “Eylemlerde ilke görevini görecek bir ölçüt bulunabilir mi?” gibi pek çok düşünsel sorguyla ilişkili olarak yanıt aranmalıdır. Hedefe ulaşım sırasında yanıt arayan düşünsel sor-gular en genel adıyla Etik olarak nitelendirilebilir (4). Etik, toplumsal yapıyı etkileyen her konuyla ilgili, insan eylemlerine ilişkin kuralların yapısına yönelik düşünceler oluşturarak, değerlendirmeler yapar. Yeni ortaya çıkan sorunlara ilişkin çözüm önerileri oluşturur (5).

Su kaynakları yönetiminde ortak iyiyi ararken karşımıza çıkan en büyük olgula-rın başında sürdürülebilir kalkınma yer almaktadır.

Su kaynakları yönetiminde; sürdürülebilirlik kavramı ve sürdürülebilirlik kavra-mının anlam bilgisine sahip toplumların oluşması oldukça önemli yer tutmaktadır. İnsan ile doğa arasında denge kurularak doğal kaynakları yok etmeden, gelecek nesillerin ih-tiyaçlarının karşılanmasına ve kalkınmasına imkân verecek şekilde bilinçli olarak doğal kaynak kullanımı ile ulaşılan kalkınma olarak ifade edilebilecek sürdürülebilir kalkınma kavramı ilk olarak 1987 Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nca „Bugünün gereksi-nimlerini, gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma” olarak tanımlanmıştır (6).

Ahlaki açıdan iyiyi arayan etik kuramlara, göre ihtiyaç duyulan temiz su kay-naklarına ulaşım hedefi için yapılan eylemin iyi ya da kötü olarak sınıflandırılması fark-lılık göstermektedir.

Kantiyen kurama göre bireyin içsel değerleri doğrultusunda iyiyi arayışı temel-dir. Özgür istenç olmaksızın gerçekleştirilen eylem sonucu ne olursa olsun değersiztemel-dir. Eylemin sonucu ne olursa olsun yola çıkarken saptanan amacın niteliği önemlidir ve ey-lemin değerini bu amaç belirler (7). Su kaynakları sabit olan bir bölgede ihtiyaç duyulan suya erişim için kaynakların bilinçsizce kısa vadeli çözüm arayışları içerisinde kulla-nılması sonucu oluşan geri dönüşü olmayan çevresel sorunların ortaya çıkması Kantri-yen kurama göre eylemin iyi ya da kötü olarak sınıflandırılmasında yeterli değildir. Su kaynaklarının kirlenmesi ve aşırı tüketimi ile sonuçlanan eylemin içsel istekle şekillenip şekillenmediği burada önem taşımaktadır.

Kantiyen kurama göre amaç suya olan ihtiyacı karşılamak, aracımızda çevresel et-kileşimleri değerlendirmeye almayan içsel istek içeren bir yöntem ile sorununu çözmek ise kısa vadede eylemimiz iyi olarak nitelendirilebilir. Çünkü aracımızda, amacımıza ulaşmak için içsel istek bulunmakta ayrıca insan merkezli bakış açısı ile eylem kısa vadede hedefe ulaşmaktadır. Aynı şekilde çevresel etkileşimlerden ortaya çıkacak sorunların çözümüne ilişkin yaklaşımları içeren yöntemler ile baskıcı bir şekilde uygulanacak olan kısa, orta ve uzun dönemde çok daha fayda sağlayacak sürdürülebilir bir yaklaşım ise Kantriyen kurama göre kabul edilemez. Çünkü içsel olarak bir çevre bilinci olmayıp dayatma söz konusudur.

içe-risinde özsel / içsel istek önem taşıdığı için sürdürülebilir su kaynakları yönetiminde ge-rek karar alma mekanizmasında gege-rekse uygulama içerisinde farklı noktalarda yer alan bireylerin eylemin orta ve uzun vadede ki sonuçları hakkında bilinçlendirilmesi şarttır. Ancak bu bilinç doğrultusunda hedef olan su kaynakları yönetiminde sürdürülebilirlik anlayışını içeren yol belirlenir ve eylem iyi olarak nitelendirilebilir.

Bu noktada ise Kantriyen kuram çelişkiye düşmektedir. Çünkü bireylerin içsel bilinçlerine eğitim ile yön vermek her zaman tarafsız olarak yürütülememektedir. İçsel istekle yön verilen araçlar dolaylı olarak kimi zaman farklı bireylerin isteklerini yansıt-maya hizmet edebilmektedir.

Özetle iyi ve kötü arayışında sonuç yerine amaç – araç ilişkisini ve etkileşimleri-ni kullanan Kantriyen kurama göre su kaynakları yönetiminde içsel isteği olmayan hiçbir araç ile gerçekleşen eylem iyi değildir. Baskı ve dayatmalar içeren bir su kaynakları yönetimi sonuçları her ne olursa olsun kabul edilemez.

Utilitaryen kurama göre en fazla kişinin iyiliğini sağlayan eylem en iyi eylem-dir. Bireyin içsel değerlerinin Utilitaryen yaklaşımda bir önemi yoktur. Bu kuramda amaç – araç ilişkisi eylemin değerini belirlemez. Eylemin değeri fayda sağladığı hedef kitlenin büyüklüğü ile ölçülür (7).

Su kaynakları sabit olan bir bölgede ihtiyaç duyulan suya erişim için kaynakların bi-linçsizce, kısa vadeli çözüm arayışları içerisinde kullanılması sonucu oluşan geri dönüşü ol-mayan çevresel sorunların ortaya çıkması Utilitaryen kurama göre tek başına eylemin iyi ya da kötü olduğunu belirtmekte yeterli değildir. Ortaya çıkan sonucun etkilendiği hedef kitlenin büyüklüğü ve hedef kitlenin kim olduğu önemlidir. Hedef kitlenin antroposentrik bakış açısı ile sadece insanoğlu olduğunu kabul ettiğimiz dar bir coğrafi bölge de kısa vadede eylemimiz büyük bir hedef kitleye fayda sağladığı için iyi eylem olarak nitelendirilebilir. Fakat orta ve uzun vadede eylem; su kaynaklarına ulaşım için, su kaynakları yönetiminden uzak bir araçla yapılmış ve sonuç olarak fayda sağlaması beklenen hedef kitle eylemden büyük oranda olum-suz yönde etkileneceği için Utilitaryen kurama göre kötü olarak ifade edilir.

Aynı eylem Biyosentrik (canlı merkezli) ve Ekosentrik (çevre merkezli) bakış açılarına göre sınandığında ise hedef kitle olarak tüm canlılar ve etkileşim hâlinde bu-lundukları doğal çevre yer alacaktır. Utilitaryen kurama göre hedef kitle eylem sonuç-larından tüm zaman dilimlerinde olumsuz olarak etkileneceği için zaman projeksiyonu yapılmadan eylemimiz kötü olarak nitelendirilir.

Özetle; Utilitaryen kuramda su kaynakları yönetiminde hedef kitlenin tamamına fayda sağlanmasından çok hedef kitleyi oluşturan unsurların çoğuna fayda sağlama anlayışı ile çözüm bulan eylem iyidir. Bu noktada hedef kitlenin kim olduğu ile birlikte zaman projeksiyonu da öne çıkmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma anlayışından uzak su kaynakları yönetimi ile kısa vadede en fazla bireye en fazla fayda sağlanarak iyiye ulaşılabilir. Fakat zaman projeksiyonu genişledikçe fayda gören birey sayısı azalacak ve eylem sürdürülebilir-likten uzak olduğu için kötü eylem olarak nitelendirilebilecektir.

Komünitaryen kurama göre toplumu oluşturan her birey değerlidir. Toplumun tümü ile daha iyiye ulaşmasına neden olacak eylem en iyidir (7). Su kaynakları sabit olan bir bölgede

ihti-yaç duyulan suya erişim için kaynakların bilinçsizce, kısa vadeli çözüm arayışları içerisinde kullanılması sonucu oluşan geri dönüşü olmayan hedef kitleyi tümüyle etkileyen çevresel sorunların ortaya çıkması Komünitaryen kurama göre eylemin kötü olduğunu belirtmekte yeterlidir. Çünkü Komünitaryen kuram eylemin sonuçlarını tüm hedef kitle üzerinde değer-lendirerek iyi ya da kötü olduğunu sınar.

Komünitaryen kuramda hedef kitle önemlidir. Biyosentrik (canlı merkezli) ve Ekosentrik (çevre merkezli) bakış açılarına göre sınandığında ise hedef kitle olarak tüm canlılar ve etkileşim hâlinde bulundukları doğal çevre yer alacaktır. Komünitaryen kura-ma göre sürdürülebilir su kaynakları yönetiminden uzak olarak gerçekleştirilen eylemde hedef kitle eylem sonuçlarından tüm zaman dilimlerinde olumsuz olarak etkileneceği için zaman projeksiyonu yapılmadan eylemimiz kötü olarak nitelendirilebilir.

Biyosentrik (canlı merkezli) ve ekosentrik (çevre merkezli) bakış açılarına göre Komüniteryan kuramla su kaynakları yönetimine çözüm aramak kendi içinde çelişkiye düşmektedir. Çünkü ekosistem içerisinde yer alan her canlının ve etkileşim halinde bu-lunduğu çevrenin düşünülerek, hiç birinin olumsuz yönde etkilenmeyeceği bir yönetim geliştirilmesi ile su kaynakları yönetimi mümkün gözükmemektedir.

Komünitaryen kuramda özetle; temiz su kaynaklarına ulaşım için izlenen yolda-ki çarpıklıktan ziyade, zaman içersinde çevresel etyolda-kileşimler sonucunda su kaynaklarına tüm hedef kitlenin kullanımına sunulamaması ve su sıkıntılarının baş göstermesi eyle-min iyi eylem olmadığını ortaya çıkartır.

Liberal kurama göre, özgür davranabilme ve içsel istenç doğrultusunda eylemde bulunabilme ile birlikte eylemin iyiye ulaşması değerlidir. “ Bırakınız yapsınlar, bırakı-nız geçsinler ” sözüyle tanımlanan liberal görüş her bireyin kişisel özellikleri ve yeterli-liği oranında iyiye ulaşmasından yanadır (7).

Su kaynakları sabit olan bir bölgede ihtiyaç duyulan suya erişim için kaynakla-rın kullanımında sonuca bakılmaksızın özgür irade dışında gelişen herhangi bir su kay-nakları yönetim planı kabul edilemez ve iyi temsil edemez. İçsel istekle geliştirilmiş sürdürülebilirlik ilkesinde yer alan su kaynakları yönetimi ise hem içsel istek içerimi hem de sonuç olarak olumsuz çevresel etkilere neden olmadığı için liberal kurama göre iyi olarak nitelendirilebilir.

Sonuç

Doğal yapı içerisinde denge hâlinde olan tatlı su kaynakları hidrolojik döngü ile sürekli olarak kendini farklı yenileme sürelerinde yinelemektedir (Tablo 3.2). Fakat sisteme ya da sistem unsurlarına anlık hedeflere ulaşım amacı ile insan eliyle yapılan müdahaleler döngüyü kırarak, canlılığın ortak yaşam kaynağını bilinçsizce zedelemekte yer yer kullanılamaz hâle getirmektedir.

Sanayileşmekte olan; bir başka ifade ile gelişmekte olan ülkeler gerek hızlı nü-fus artış oranları gerekse şehirleşen nünü-fus oranlarının kırsal nünü-fuslarına oranla dengesiz bir biçimde artması sonucunda tatlı su kaynaklarına gelişmiş ülkelere oranla daha fazla ihtiyaç duyacaktır. Fakat sanayileşme ya da nüfus artış hızlarına bağlı olarak tatlı su

kaynakları artmayacaktır. Tam tersi şekilde su kaynakları kirlenme ve bilinçsiz tüketim risklerine daha yüksek oranda maruz kalacaktır.

Su kaynakları yönetiminde ahlaki açıdan iyi ve kötünün sorgulanması, yönetsel modelin başarıya ulaşmasında belirleyici aktörler arasında yer almaktadır. Açıkça, farklı kuram-lara göre etik açıdan temel eylemimiz olan su kaynakları yönetiminin iyi ya da kötü olarak nitelendirilmesinde etken olan tanımlayıcı faktörler,

Antroposentrik (insan merkezli), biyosentrik (canlı merkezli) ve ekosentrik (çevre merkezli) bakış açıları ile yaklaşılması, hedef kitlenin tayini ve zaman projeksi-yonu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Farklı etik kuramlarda farklı tanımlayıcı aktörler devreye girse de, etik açıdan su kaynakları kullanımında canlı ve çevre bakış açılarını içeren sürdürülebilirlik temelinde düzenlenmiş bir su kaynakları yönetim planlaması yapılmaksızın gerek kaynak yöneti-minde gerekse etkileşimli sonuçlarında ahlaki iyiye ulaşamayacağını açıktır.

Her şeyden önce su kaynakları yönetiminde ahlaki iyi anlayışı yalnız insan merkezli bakış açısıyla yorumlanmamalıdır. İnsan merkezli bakış açısıyla kısa dönemde veya mikro ölçekte elde edilen ahlaki açıdan iyi olarak nitelendirilebilecek su kaynakları yönetim sistemleri uzun dönem veya makro ölçekte iyi olmaktan uzaklaşmaktadır.

Canlılığın temel kaynağı olan su kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde kul-lanılması aynı zamanda canlılığın devamlılığının sağlanmasında da anahtar bir rol üst-lenecektir. Bu nedenle su kaynakları yönetiminde temel ilke canlı merkezli veya daha geniş haliyle çevre merkezli bakış açıları ile yönetsel modellerin tasarlanması ve hedefe ulaşmak için seçilecek araçların çevresel etkilerinin en aza indirilmesi olmalıdır.

Unutulmamalıdır ki su yenilenebilir tükenmez bir kaynaktır. Fakat Dünya su kaynaklarının yalnız % 2,5 ‘i canlılığın ortak devamlılığı için temel besin olan tatlı su kaynaklarıdır. Bu nedenle canlılığı ve canlılıkla beraber canlılığın etkileşim hâlinde ol-duğu çevreyi merkez alan bakış açısını içeren su kaynakları yönetim planı uygulanmaz ise ihtiyaç duyulan anda, ihtiyaç duyulan kalite ve miktarda tatlı suyun temin edilmesi kırılan hidrolojik döngü içerisinde olanaksızdır.

Kaynakça

1. FETTER C.W.,Applied Hidrogeology, Peitice – Hall.Inc., New Jersey, 1994, s:4-9 2. United Nations (UN), World Water Development Report 2, “Water a Shared

Responsibility” , Berghan Books, Barcelona, 2006, s:2,3,89 – 112

3. World Business Council for Sustainable Development (WBCSD), “Facts and Trends Water”; http://www.wbcsd.org/

4. GELMEZ A., “Pozitivizmin Etik Kavrayışı Üzerine Bir İnceleme”; Sosyal Bi-limler Araştırma Dergisi; Eylül 2006, Sayı 8, s: 251 – 259

5. ÇOBANOĞLU N, “Bilim Politikalarının Yayın etiğine Yansımaları”, Sağlık Bilimlerinde Süreli Yayıncılık, TÜBİTAK Yayınları, 2004, s: 61 – 69

6. Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB), “Sürdürülebilir Kalkınma Dünya

Zir-vesi Türkiye Ulusal Raporu (Taslak)”; http://www.tobb.org.tr/

7. ÇOBANOĞLU N, ”Tıp Etiği” , İlke Yayınevi, Eylül 2007, s:9 - 20

8. GLEICK, P. H., 1996: Water resources. In Encyclopedia of Climate and Weat-her, ed. by S. H. Schneider, Oxford University Press, New York, vol. 2, s:817-823.

Belgede BİYOETİK ARAŞTIRMALARI (sayfa 70-74)