• Sonuç bulunamadı

AHĠDNAME DEFTERLERĠ ÜZERĠNE YAPILAN ÇALIġMALAR

Ahidname kavramı iki hükümet arasında sulh ve asayişe, siyasi, tüccar ve sair işlere dair imza ve teati olunan mukavelelerle devletçe muhtelif hususlar için siyaseten tanzim olunan resmi evrak hakkında kullanılan bir tabirdir.15 Ahidnameler yedi rükun üzerine tertib edilir:

1. Cenab-ı Hakka hamdü sena

2. Hazret-i peygambere salât-ü selam 3. Ahd‟ü peymanın büyüklüğü

4.Muahedeye muhalif hareketten çekinme 5.Ahdin keyfiyet ve ehemmiyetini izah ve tafsil

6.Ahidname de durmanın lüzumu ve aksinden çekinme 7.Allahtan akde sadakatte sebat etmek dileği

10 B. Sıtkı Baykal, “Koca Ragıp Paşa- Büyük Friedrich”, C.H.P. Konferanslar Serisi, kitap 5, Ankara, 1939.

11 Ahmet Refik, Büyük Friedrich, Kanaat Kütüphanesi, İstanbul,1931.

12 Ahmet Refik, Prusya Nasıl Yükseldi, Muhtar Halid Kitabhanesi, 1331.

13 Yavuz Özgüldür, Türk- Alman İlişkileri, Genel Kurmay Basımevi, Ankara, 1993.

14 Rıdvan Kaşıkçı, Nizam-ı Cedid'den Tanzimat'a Osmanlı-Prusya ilişkileri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon, 2014.

15 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, c.I, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 2005, s.29.

5

Ahidname kavramı ve belge türünü İslam tarihinde ve Türk tarihinde çok eski dönemlere kadar inen ve çok sık kullanılmakta olan bir belge türü olarak görmekteyiz. İslam tarihinde Hz. Peygamber‟in halife ve hükümdarların emriyle, çeşitli kademelerdeki yönetici ve memurlarla ilgili olarak düzenlenen tayin kararı, yazılı emir ve talimat; bazı şahıs ve gruplara tanınan hak ve imtiyazları, yabancılarla yapılan antlaşma hükümlerini ihtiva eden belge olarak kullanılır. Arapça kaynaklarda bu manada kitabü‟l ahd şeklinde kullanılmaktadır.16

Selçuklu tarihinde ise birçok hususta ahidname kullanımına rastlamaktayız.

Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey‟in Bağdad‟a gelip Halife Kaim Biemrillahı Şii tehlikesinden kurtardıktan sonra kendisine hil‟at giydirildiği toka, altın bilezik ve altın kılıç ile ahidname verildiği,17 I. İzzüddin Keykavus, kardeşi Alaüddin Keykubad‟ın elinden Ankara Kalesni almadan evvel kardeşinin hayatına dokunmayacağına dair yemini havi ahidname verdiğini görmekteyiz.18 Son olarak bir kalenin muhasarasını müteakip teslim edilmesi tekarrür edince kaleyi muhasara eden Selçuklu ordusu kumandanı halka ve kal‟a muhafızlarına kendi imzasıyla amanname verdiği örnek olarakta Mübarizüddin Çavlı Kâhta kalesini muhasara edip kalenin mukavemete kudreti kalmayınca kale aman ile kendisine teslim edilmiş ve ahidnamenin buyrulduğu19 malumumuz olmuştur.

Osmanlılarda ise ahidname yabancı devletlere verilen ticari imtiyazları veya sulh antlaşmalarını ihtiva etmiştir. Ahidnameler İslam hukukunun prensipleri göz önünde tutularak ve şeyhülislamın fetvası alınaran verilmiş belgeler olup harbi taifesine eman bahşedildiğini göstermektedir.20 Sulh ahidnamelerinde şartlar özel durumlara göre tespit edilmekle beraber genellikle bu defa kararlaştırılan sınır belirtilir, nerelerin, ne gibi şartlarla hangi tarafa ait olacağına işaret edilir: kale ve bina inşası ve tamirleri ile istihkâmların durumu bir prensibe bağlanır, harp esirlerinin iadesi, harp tazminatı gibi hususlarla daha önceki antlaşmalaradan hangilerinin yürürlükte olduğu, hangilerinin hükümsüz kaldığı belirtilir. Ticari mahiyetteki ahidnameler ise müste‟min21 adı verilen ahidnameli devletler tebaasına, Osmanlı topraklarıyla kara sularında seyrüsefer, ikamet ve ticaretleri sırasında tanınan haklarla tabi olacakları şartları ihtiva etmektedir.22

Klasik devirde yabancı devletlerle yapılan antlaşmalar ve verilen imtiyazlar için “ahidname” tabiri kullanıldığı halde XIX. Yüzyılda aynı kökten gelen karşılıklı

16 Mustafa Fayda, “Ahidname”, DİA, c.I, s.535.

17 İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devlet Teşkilatına Medhal, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1988, s.3.

18 Uzunçarşılı, age, s.73.

19 Uzunçarşılı, age, s.112.

20 Mübahat Kütükoğlu “Ahidname”, DİA, c.I, s.536.

21 Yardım isteyen, sığınan manasında kullanılan bir tabirdir. Bkz. İsmail Parlatır, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Yargı Yayınevi, Ankara, 2011, s.1202.

22 Kütükoğlu, agm. s.537.

6

ahdin manasındaki “muahede” tercih edilmiş Tanzimat sonrasında ise padişahın tuğrası ve hattını taşıyanlar, “tasdikname” adıyla anılmıştır23

Ahidname Defterleri, Osmanlı Arşivlerinde Amedi Kaleminde yer almaktadır. Divan-ı hümayuna bağlı kalemlerden biri olan Amedi Kalemi, her çeşit anlaşma ve ahidname metinlerini, görüşme mazbatalarını, protokolleri, yabancı elçilere, konsoloslara ve tüccarlara ait yazıları tanzim ederdi. Bu kalemde tutulan defterlerden bir kısmına Ecnebi Defterleri adı verilmiştir. Diğer devletlerle ilgili ahidnamelerin yanı sıra ahkâm, nişan, konsolosluk beratlarına dair kayıtlar bu defterlerde tutulmuştur. Bu defterlerde Amerika, Belçika, Brezilya, Dubrovnik, Fransa, İngiltere, İspanya, Romanya, Rusya, Sardunya, Toskana, Venedik, Avusturya, Ceneviz, Danimarka, İran, Bulgaristan, Flemenk, İsveç, Norveç, Lehisyan, Meksika, Yunanistan, Sırbistan vesair devletlerle ilgili konular vardır.24

Bizim çalışmamızın temelini oluşturan H.1174-1266, M.1760-1849 tarihli Prusya Ahidname defteri ise 989 numaralı Divan-ı Hümayun Defterleri katoloğunda 72/1 sıra numarasında yer almaktadır. Prusya‟ya ilişkin bu ahidname defteri haricinde Düvel-i Ecnebiye katoloğunda bir nişan bir de ahkâm defteride bulunmaktadır.

Türkiye‟de Osmanlı Tarihi araştırmacıları tarafından Düvel-i Ecnebiye kataloğunda bulunan Ahidname defterleri sahip oldukları zengin içerikler sayesinde dikkat çekmiş ve bu defterler üzerine birçok çalışmalar meydana getirilmiştir.

Yüksek Öğretim Kurumu tarafından hazırlanan Ulusal Tez Merkezinde, Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi ve Milli Kütüphanede yaptığımız araştırmalar neticesinde ahidname defterleri üzerine yapılan çalışmalar değerlendirilip çalışmamızda kullanılmıştır. Bu bölümde daha önce araştırmacılar tarafından kullanılmış ahidname defterleri üzerine yapılan çalışmalar tanıtılmaya çalışılacaktır.

Osmanlı İmparatorluğu‟nun Bitinya Bölgesine yerleşmesi ve Bizans yönündeki faaliyetleri ile beraber Karesi Beyliğine de hâkim olmasıyla Venedik ile ilişkileri başlamıştır. Osmanlı Venedik ilişkileri daha imparatorluğun kuruluş döneminden itibaren siyasi, ticari ve diplomatik olarak gelişmiş 19. Yüzyıla kadar devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu‟nun bu denli uzun süre diplomatik ilişkiler yaşadığı Venedik ile birçok ahidname tesis etmiştir. Bu ahitnamelere dayalı iki çalışma karşımıza çıkmaktadır. İlki Meryem Kaçan tarafından 1995 yılında yapılmıştır.25 Meryem Kaçan bu çalışmasında ilk olarak Osmanlı Venedik ilşkilerine değinmiş daha sonra kronolojik olarak 1503-1700 tarihleri arasını ihtiva eden

23 Mübahat Kütüoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2013, s.163.

24Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, İstanbul, 2010, s.33.

25 Meryem Kaçan, XVI. Ve XVII. Yüzyıllarda Venedik Ahidnameleri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul,1995.

7

ahidnameleri yeni harflere çevirmiştir. Abdullah Zararsız ise 2015 yılında yaptığı çalışmada 1699-1797 yılları arası ahidnameleri çalışmıştır.26

Osmanlı İmparatorluğu‟nun Venedik gibi uzun yıllar diplomatik ilişkilere girdiği bir diğer devlet ise Avusturya olmuştur. Osmanlılar ilk olarak Doğu Avrupa‟da hâkimiyet tesis ettikten sonra Orta Avrupa‟ya doğru ilerlemişler ve özellikle Kanuni Sultan Süleyman devrinden itibaren Avusturya ile birçok savaş yapmışlardır. Osmanlı- Avusturya ilişkileri de bu savaşlar etrafında şekillenmiş olsa da ticari ve diplomatik birçok temasta kurulmuştur. 1994 yılında Nurgül Bozkurt tarafından Mehmet Ali Ünal danışmanlığında hazırlanan tezde Nemçe Kapı kethüdalığı, ticari izinler ve savaş esirleri gibi birçok hususa değinilmiştir.27 Avusturya ile ilgili yapılan bir diğer çalışma ise Uğur Kurtaran‟a aittir. Mehmet Beşirli danışmanlığında 2006 yılında yapılan bu çalışmada yazar 1526- 1791 yılları arasında yer alan ahidname ve antlaşmaları yeni harflere aktarıp bu belgeleri tahlil etmiş, bu tez daha sonra kitap haline getirilmiştir.28 Avusturya ile ilgili bir diğer çalışma ise Uğur Altuğ tarafından yapılmıştır. İlk olarak Osmanlı Diplomasi hakkında bilgi verilen bu çalışmada daha sonra 1740-1755 tarihleri arasında Osmanlı Avusturya ilişkileri siyasi ve ticari olarak ele alınmıştır.29

Dubrovnik eski adıyla Ragusa Adriyatik Denizine sahili bulunan ve limanları sayesinde ticarette öne çıkmış bir devlettir. Osmanlı İmparatorluğu ise ticari açıdan öne çıkan bu devletle yoğun ilişkiler gerçekleştirmiş ve birçok ahidname imzalamıştır. Mladen Glavina 2009 yılında yaptığı çalışmada 1604-1618 yılları arasında kalan dönemdeki Osmanlı- Dubrovnik ilişkilerini ele almıştır. İlk olarak 17.

Yüzyılın başlarına kadar Osmanlı Dubrovnik İlişkilerinden bahsetmiş ardından kapitülasyonlar, Osmanlı-Dubrovnik sınırı, Dubrovnikli tüccarların Osmanlı‟daki mülkiyet hakları gibi birçok meseleye değinmiştir.30 Ardından Sevda Draga Canbaz 1647-1663 yılları arasında kalan dönemdeki Osmanlı- Dubrovnik ilişkilerini incelemiştir.31 Sevda Draga Canbaz 17. Yüzyıla ait olan bu ahidnamelerde bilhassa deniz hukuku üzerine durmuştur. Zeynep Arslan ise 2016 yılında yaptığı çalışmasında32 Siyasi, askeri ve ekonomik birçok meseleye değinmiştir. Son olarak Özkan Özer Keskin, Ayşe Pul danışmanlığındaki çalışmasında 1779-1806 yıllarsı

26 Abdullah Zararsız, 16/4 numaralı Düvel-i Ecnebiye Defteri “Venedik Ahidname Defteri Transkripsiyon ve Değerlendirme, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi, Antalya, 2015.

27 Nurgül Bozkurt, 1699-1736 Tarihli Ecnebi Defterine Göre Osmanlı Avusturya Münasebetleri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, On Dokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun,1994.

28 Uğur Kurtaran, Osmanlı Avusturya Diplomatik İlişkileri, Ukden Yayınları, Kahramanmaraş, 2009.

29 Uğur Altuğ, 1740-1755 Tarihli Ecnebi Defterine Göre Osmanlı Avusturya Münasebetleri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara, 2002.

30 Mladen Glavina, 17. yüzyıl başında Osmanlı İmparatorluğu ile Dubrovnik Cumhuriyeti İlişkileri, Basılmamış Yüsek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 2009.

31 Sevda Dıraga Canbaz, 15 / 3 No'lu Dubrovnik Düvel-i Ecnebiye Defteri’nin Transkripsiyon ve İncelemesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2014.

32 Zeynep Arslan, 18th Century Relations Between The Ottoman Empire And The Republic Of Dubrovnik: 18th Century Dubrovnik And The Contemporary Surrounding World, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Bilgi Üniversitesi, , İstanbul,2016.

8

arasında kalan dönemi irdelemiştir.33 Özkan Özer Keskin‟de çalışmasında ticaret izinleri, Dubrovnikli Tüccarların sahip olduğu hukuki imtiyazlar ve Dubrovnikli tüccarların terekeleri gibi birçok hususa değinmiştir.

Batı Avrupa‟da yer alan ve özellikle Manş Denizine konumu sayesinde ticari olarak gelişen Hollanda‟yla da Osmanlı İmparatorluğu diplomatik ilişkiler kurmuştur. Osmanlı ile Flemenk ilişkileri Bülent Arı 1996 yılında çalışmıştır.34 Bülent Arı çalışmasında genellikle Flemenk ile Osmanlı Tüccarları arasında ticari anlaşmazlıklara değinmiştir.

Özgür Erdinç ise Erdoğan Keleş danışmanlığında hazırladığı tezde Osmanlı- İngiltere ilişkilerini incelemiştir.35 Erdinç çalışmasında 1858-1860 yılları arasında Osmanlılar tarafından verilen kapitülasyonları değerlendirmiştir.

33 Özkan Özer Keskin, 19/7 Numaralı Düvel-i Ecnebiye Defterinin Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ordu Üniversitesi, Ordu, 2013.

34 Bülent Arı, Conflicts between the Dutch Merchants and the Ottoman Local Authorities according to the "Felemenk Ahidname Defteri" dated 1091/1680, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Bilkent Üniversitesi, Ankara, 1996.

35Özgür Erdinç, 003 VE 003M Numaralı Düvel-İ Ecnebiye Defterlerinin Transkripsiyonu ve Değerlendirmesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Muğla, 2015.

9

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

OSMANLI DĠPLOMASĠ TARĠHĠNE TOPLU BĠR BAKIġ