• Sonuç bulunamadı

Amediye: İthal edilen mallar.

Asitane-i Saadet: Başkent İstanbul için kullanılan bir tabir.

Avarız: Osmanlı Devleti‟nin özellikle Tanzimat‟a kadar savaş ve doğal afetler gibi özel durumlarda aldığı bir vegidir.

Avdet Etmek: Bir yere gittikten sonra tekrar aynı yere geri dönmek

Bac: Osmanlı imparatorluğunda bilhassa gümrüklerde kullanılan vergi tabiridir.

Bahren: Denizden denize anlamındadır.

Berren: Karadan karaya demektedir.

Cizye: Gayr-i müslim vatandaşlardan alınan baş vergisidir.

Diba: Altın işlemeli bir kumaş.

Düvel: Devlet kelimesinin çoğuludur.

Edna: Alt düzey.

Emtia: Satılacak mallar anlamına gelir.

GöztaĢı: Göz, deri hastalıklarında kullanılan bir çeşit tuz.

Halik Olmak: Gayr-i Müslimlerin ölümü üzerine kullanılan tabirdir.

Hamr Tortusu: Üzüm suyunun mayalanmış halinin tortusu.

Harac: Toprak sahiplerinden alınan bir vegidir, fakat genel anlamda bir kimseden zorla bir şeyi almak anlamınıda taşır.

Hatayi: Tezhib sanatında kullanılan bir madde.

Havlıcan: Zencefilgillerden bir baharat.

Hükkam: Hâkim kelimesinin çoğuludur. Egemenliği elinde bulunduranlar anlamına gelir.

84

Ġskele: Deniz taşıtlarının yanaşarak bünyesinde bulundurduğu malları boşalttıkları yerdir.

Kâfur: Kâfur ağacından elde edilen, hekimlikte kullanılan, beyaz ve yarı saydam, kolaylıkla parçalanan, güzel kokulu bir madde.

Kassabiye Akçesi: Kasaplara verilen hayvan kesim ücreti.

Kıyye: Eski bir ağırlık birimidir diğer adı okkadır.

Kifaf Nefsi: Bir insanın yanlızca kendisine yetecek kadar ölmeyecek kadar aldığı erzaktır

Kirbas: Kumaş bez.

Maslahatgüzar: Büyükelçi bulunmadığı ülkelerde görevli kişi.

Me’kulat: Yiyecek gıda.

MefruĢat: İçecek gıda.

Melbusat: Giyilecek şeyler

Melisa Ruhu: Özellikle tıpta kullanılan bayılmaya sebebiyet veren bir tür ilaç Muhalelfat: Devlet görevinde yer alan bir kişinin öldükten sonra kalan mal varlığı.

MunakkaĢ ġayak: Nakışlı bir sert yün kumaş.

Mürd Olmak: Ölmek- gebermek.

Müstemin: İslam Devletine belli izinler çerçevesinde giren gayr-i Müslimlere ait bir terim.

Nefer: Asker veya görevli anlamında kullanılır.

Nühas: Bakır

Papaz Otu: Tıpta ve özellikle de veterinerlikte kullanılan bir madde.

PiĢtov: Tabanca

Reftiye: İhraç edilen mallar.

Resm-i Kısmet: Ölen bir kişinin mirasını varislerine dağıtırken alınan vergidir.

RiĢte: İplik Rüsum: Vergiler Sefine: Gemi

85

Selamet Akçesi: Gelen malların güvenliği için geçirilen derbent, köprü gibi yerlerde ödenilen vergi.

Tekalif-i Örfiyye: Şer‟i vergilerin dışında kalan tüm vergilerdir.

Vasat: Orta.

86 IV. BÖLÜM

1760-1849 TARĠHLĠ PRUSYA AHĠDNAME DEFTERĠNĠN TRANSKRĠPSĠYONU

1.

Devlet-i aliyye ile dost olan düvel elçileri ve konsolosları ma„iyyetlerine ahidnâme-i hümâyûn ve nizâm-ı cedîd ve hadd-i i„tidâl şerâyiti mûceblerince nasb ve berât i„tâ olunan tercümânların oğulları ve ikişer nefer hıdmetkârları cizye ve tekâlîf mütâlebesiyle te„addî etdirilmemek husûsu şerâyit berâtlarına derc olunmak mu„tâd-ı kadîm olmağla fîmâ ba„d verilecek berâtların hıdmetkâr lafzı mahalline mutlak ikişer nefer hıdmetkârları ta„bîri tahrîriyle iktifâ olunmayup yedlerine başka başka iki kıt„a evâmir-i şerîfe verilen iki nefer hıdmetkârları ta„bîri derc ve imlâ ve her bir tercümanlık berâtı verildikçe ol tercümânın iki nefer hıdmetkârının cizye ve tekâlîf mütâlebesiyle rencîde olunmamalarını muhtevî mahalleri kâdîlarına hitâben başka başka iki kıt„a emr-i şerîf i„tâ ve o makûle berâtlu tercümânlar târik ve hâlik olup yerlerine âhara berât verilmek iktizâ eyledikde sâbıkının berâtı kalemde hıfz olunduğu misillü zikr olunan ikişer kıt„a hıdmetkâr emirleri dahi berât-ı mezkûr ile ma„an kalemde hıfz ve o misillü fermânlu hıdmetkârlardan biri mahall-i âhara gönderilmek iktizâsıyla ol emri istid„â olundukda verilecek yol emirlerine hıdmetkâr-ı mesfûrun tercümân hhıdmetkâr-ıdmetkârhıdmetkâr-ı olduğunu mutazammhıdmetkâr-ın yedinde tuğrâlhıdmetkâr-ı emr-i şerîf var ise şartı derc ve imlâ olunmak ve bu nizâm bundan sonra verilecek tercümânlıklar haklarında cârî olmağla dîvân-ı hümâyûn kaleminde mahfûz müste‟men defâtirinin her birine kayd etdirilip ilâ mâşâallâhu te„âlâ düstûrü‟l-amel tutulmak husûsuna irâde-i aliyye ta„alluk itmekden nâşî işbu fermân-ı âlîyi defâtir-i mezkûreye kayd etdirip mûceb ve muktezâsıyla amel ve hareket ve zinhâr ve zinhâr hilâfı vukû„uyla mazhar-ı te‟dîb olmakdan mübâ„adet eylemelerini zâbitân kalem-i mezbûra ve ale‟l-husûs defâtir-i mezkûreyi i„mâl iden ketebeye yegân yegân tenbîh ve te‟kîde mübâderet ve sen dahi dâimâ nezaret ve mugâyiri hâlde vukû„a gelmemesine ikdâm ve dikkat eyleyesiz diyü hâlâ reisülküttâb devletlü es-Seyyid Mehmed Hayri Efendi hazretlerine hitâben musahhah fermân-ı âlî sâdır olmağla ber mûceb-i fermân-ı âlî işbu mahalle kayd olundu.

Fî 13 M sene 1196

2.

Bâlâda kayd olunan fermân-ı âlîye müteferri„ zeyldir.

Hîn-i sudûr-ı berâtda ilçiler biz tercümânımızın hıdmetkârları isimlerini bilmeziz cevâbıyla hıdmetkâr emri ahzından i„râz ederler ise ne mâni„ şimdi alınmak şart ve külli tashîh idüp ba„dehu alasız denilmek ve tashîh ve ihbâr ile hıdmetkâr emri almaksızın yol emri ister ise verilmemek ve lede‟l-iktizâ hıdmetkârın tardı ve âhar istihdâmı lâzım gelir ise ne işleyelim bari hıdmetkâr emrinin ismi açık verilsin derler ise açık fermân verilmekde mahâvîr derkâr olmağla imkânı yokdur o makûle

87

hıdmetkârlar tard olunur ise virilen emri getirin yerine âharı içün fermân verilir denilmek ve bu vechile nizâm-ı mezkûr vikâye olunmak tabi„at-ı maslahatdan olmağla sudûr eden fermân-ı âlî mûcebince bu izn bu vechile amel ve hareket olunmak içün işbu mahalle sebt ve kayd olundu.

Fî 13 M sene 1196

3.

Devlet-i aliyye ile dost olan cemî„ düvel ilçileri ve konsolosları ma„iyyetlerinde bâ berât-ı âlîşân istihdâm olunan tercümânların sûret-i nizâm ve intizâmları bin iki yüz bir ve iki yüz yedi tarihlerinde bir hüsn-i nizâma ifrâğ ve ahkâm-ı şerâyit-i mukarreresine mir„âtnâme olunarak ale‟d-devâm düstûrü‟l-amel tutulmasiyçün tevsîk ve istihkâm olunmuşiken ba„de zamân yine nizâm-ı mezkûrun şirâzesi münhal ve şerâyit-i mukarreresi nâ-mer„î ve muhtell olduğu bâhir ve nümûdâr ve bu makûle hâlât ve keyfiyâtın vukû„ı saltanat-ı seniyyenin mesâlih-i mülkiyesine ve mevâdd-ı ticâretine halel ve fesâd tatarrukuna bâdî ve gümrük vesâir vâridât ve âidât-ı mîrîyesine küllî ziyân ve hasârat terettübüne sebeb-i âdî olduğu ve işbu fesâdın def„

ve izâlesi çâresine bakılmadıkça revâbıt-ı mer„iyye-i ahd ve şart ve usûl-i hâkânîde ve hayr-ı mevâhî ile zevâbıt-ı mülkiyeyi zabt u rabt giderek halel-pezîr olacağı ve bugüne fesâdât ve mazarrâtı müstevcib olan hâlât-ı meşrûhanın külliyen men„ u def„i dost ehibb olan cemî„ düvel indinde hasbe‟l-ahir mergûb olacağı bedîhî ve âşikâr olduğuna binâen bâ berât-ı âlîşân istihdâm olunan tercümânların ilçi yanında ise ilçisi ve konsolos yanında ise konsolosu ma„iyyetlerinde tercümân kıyâfetiyle tercümânlık hıdmetinde mukîm olup âhar vilâyetde ikâmet etmemelerine ve hânlarda ve dekâkînde esnâflık ve taşra memâlikde kocabaşılık ve mültezimlik ve bunlar emsâli vazîfelerinden hâric-i musâlaha ve memleket ve esnâf umûruna karışmamalarına dikkat ve‟l-hâsıl mârru‟z-zikr nizâmın te‟kîd ve teşyîdiyçün bin iki yüz on dört tarihinde Dersa„âdet‟te mukîm bi‟l-cümle düvel elçilerine verilen tekârîr-i aliyyede münderic ve mastûr ve musarrah ve mezkûr olan kâtıbe-i şerâyit-i nizâmiyeye tamâmen ri„âyet olunmak ve dâimâ ve müstemirren mer„î ve mu„teber ve düstûrü‟l-amel tutulmak ve hilâfı bir gûne vaz„ u hareket zuhûr etmemek ve fîmâ ba„d elçi ve konsolos ma„iyyetine re„âyâ-yı devlet-i aliyyeden tercüman intihâbı lâzım geldikde tercümân olacak şahs lisâna âşinâ olmak ve bâlâda mezkûr şurûtu bilâ noksân icrâ eylemek ve nizâmât-ı mezkûrenin bir mâddesine mugâyir olacak vaz„ u hareket ve mu„âmelesi olur ise ber muktezâ-yı nizâm tercümânlık berâtı yedinden nez„ ve yine efrâd-ı ra„iyyet hükmüne tenzîl kılınmak husûslarına elçisi tarafından ta„ahhüd ve tekeffül olunmak ve bu vechile müte„ahhid olduğunu elçi-i mûmâ ileyh vereceği memhûr arzda beyân eylemek üzre bu def„a düvel-i müşârun ileyhim elçileri dostlarımıza resmen tekârîr i„tâ olunmağla asâletlü Prusya maslahatgüzârı dostumuz tarafından dahi iktizâ edenlere mahsûsan tenbîh ve te‟kîd olunmak matlûb-ı kat„î idüği ma„lûm olmak içün işbu takrîr-i âlî keşîde-i silk-i tahrîr ve imlâ ve mûmâ ileyh maslahatgüzâr dostumuza i„tâ olundu.

88 4.

Düvel-i nasârâ tercümanları haklarında nizâm-ı cedîdi hâvî (silik) İşbu iki yüz bir senesi Muharremi mühimme tobrasında mahfûzdur.

İzzetlü reisülküttâb efendi

Gerek Asitâne-i aliyyede düvel elçileri yanlarında ve gerek taşralarda konsoloslar ma„iyyetlerinde tercümân olanların bir müddetden berü nizâmlarına halel-tatarruk idüp nizâm-ı ra„iyyeti muhtell olduğundan husûs-ı mezbûrun bir hüsn-i râbıtaya idhâli irâdesiyle ba„zı nizâmın sûret-i icrâsı Asitâne-i aliyyede olan düvel elçilerine baş tercümanları vesâtetleriyle ifâde olundukda içlerinden ekserînin takdîm eyledikleri takrîrler mefâhimine nazaran nizâm-ı mezbûrun hâlâ bulunan tercümanlar haklarında icrâsı kendülere muzırr ve cehâletlerini mûceb olduğu ve fîmâ ba„d berât verilecek tercümânlar haklarında icrâsı münâsib idüği ve hâlâ bulunan tercümânların muhtell-i nizâm olan ba„zı etvârları men„ idecekleri müstebân olduğu huzûr-ı hazret-i cihândârîye ba„de‟l-arz fîmâ ba„d gerek mahlûlden ve gerek terkden nasb olunacak tercümânların bir hüsn-i sûret ve nizâma ifrâğı husûsuna irâde-i hazret-i şehriyârî ta„alluk etmeğle bundan böyle ısdârı iktizâ eden tercümânlık berâtları şerâyitine elçi yanında ise elçisi ve konsolos yanında ise konsolosu ma„iyyetlerinde tercümân kıyafetiyle tercümanlık hıdmetinde mukîm olup âhar vilâyetde ikâmet eylememek ve hânlarda ve dekâkînde esnâflık ve taşra memâlikde kocabaşılık ve mültezimlik ve bunlar emsâli vazîfelerinden hâric musâlaha ve memleket ve esnâf umûruna karışmamak ve tercüman olduğu mahallin gayrı mahalde temekkün etmemek ve eğer bu şartların hilâfı hareketde bulunur ise berâtı kaydı terkîn ve tercümanlığı ilgâ ve yerine şerâyit-i mezkûreye ri„âyet eder âharı arz olunmak üzre elçisine inhâ olunmak şartlarını dahi derc ve ilâve idüp ve tercümanların oğulları ve ikişer nefer hıdmetkârlarının ber mûceb-i şurût berât-ı mu„âfiyetleriyçün bir müddetden berü evâmir-i şerîfe verilegelmekle fîmâ ba„d cedîd tercümânlar hıdmetkârlarına dahi sâbıkı üzre emirler verilmek ve târik ve hâlik olduklarında atîkleri ahz ve kaleminde hıfz olunmadıkça cedîdi verilmemek ve tercümanın hıdmetinde olup ahar mahalde temekkün eylememesi evâmir-i mezkûreye derc olunmak ve o makûle tercümân ve hıdmetkârlarının âhar mahalde ikâmetleri cevâzını iş„âr eder evâmir bir vakitde ve bir vechile verilmemek ve hasbe‟z-zarûr bir yere gitmek iktizâsıyla yol emri istid„â olundukda yedinde olan mu„âfiyet emrine havâle ile verilecek yol emri derûnuna serî„an gidüp gelmesi ve gitdiği mahalde eğlenmemesi şerâyiti derc olunmak ve asıl tercüman bir yere gitmek lâzım geldikde yol emri istid„â olunur ise âna dahi şerâit-i mezkûre derc olunmak ve fîmâ ba„d tercümanlık münhall olup âhara arz olundukda mu„tad üzre atîkin berâtı olduğundan başka hıdmetkârların mu„âfiyet emirleri verilmiş ise ânlar dahi ahz ve kalemde hıfz olunmadıkca müceddeden berât verilmemek ve tercümanlık berâtı istid„âsını hâvî elçilerden arz geldikçe şerâyit-i

89

mezkûreye muvâfık mıdır değil midir reisülküttâb olanlar taraflarından tahkîk ve tercümânlıkdan mâ„adâ umûra karışmaz makûleden olduğu tedkîk olunarak verilecek berât ol vechile i„tâ olunmak ve atîk tercümanlar dahi esnâflık vesâir hâric-i ez vazîfe umûra müdâhale etmemek ve mukaddem esnafa karışmış bulunur ise esnâfın birbiri beynlerinde cârî olan mu„âmele ânlar haklarında dahi icrâ olundukda biz tercümanız diyü umûr-ı esnâfiyede teferrüd etmemek husûslarına dâimâ ri„âyet içün işbu fermân-ı âlî dîvân-ı hümâyûn kalemine kayd ve muktezâsıyla amel ve harekete dikkat ve sûret-i hâli düvel elçilerine iktizâsına göre ihbâra mübâderet ile nizâm-ı mezbûrun ilâ mâşâallâhu te„âlâ cedîd tercümânlar haklarında düstûrü‟l-amel tutulmasına sarf-ı makderet eyleyesin diyü.

Fî 8 M sene 1201

5.

İzzetlü Reisülküttâb Efendi

Fi‟l-asl düvel konsolosları ve elçileri yanlarında berevât-ı şerîfe ile tercümân olanlar hâlik ve târik olduklarında tercümanlıkları yine ol elçi ve konsolos yanında tercüman olmak üzre berât verilip mahall-i âhara nakl tarîki mesdûd iken birâz sinînden berü vaktiyle yine yerine i„âde şartıyla diyerek münhal olan tercümanlık ahar mahall konsolosu ma„iyyetinde olmak üzre elçiler taraflarından arz ve ol vechile müsâ„ade olarak nizâm-ı ra„iyyet muhtell olduğu ve işbu nakl maddesinin fîmâ ba„d memnû„iyyeti dahi nizâm-ı cedîde zeyl olunduğu hâlde ihtilâl-i mezbûr giderek ber-taraf olmak me‟mûl idüği müberrihin olmağla fîmâ ba„d işbu nakl mâddesine bir vechile müsâ„ade olmayup aslından i„âde şartıyla nakl olunmuş olanlardan evvelki mahalline i„âdeleri istid„â olunanlar olur ise ânların i„âdesinde dahi bir gûne ihtilâl melhûz olmamak sûreti gereği gibi taharrî olunmak ve‟l-hâsıl müceddeden tercümân nakl olunmamak husûsu düstûrü‟l-amel tutulmak üzre kalem zâbitânına gereği gibi tenbîh ve işbu fermân-ı âlîyi nizâm-ı cedîd zeyline kayd ile fîmâ ba„d hilâfı hareket vukû„a gelmemesine dikkat ve nezâret eyleyesiz diyü.

Fî 18 L sene 1207

6.

İşbu takrîr Prusya elçisine verilmişdir.

Gerek Asitâne-i aliyyede düvel elçileri yanlarında ve gerek taşralarda konsoloslar ma„iyyetlerinde tercümân olanların bundan akdem nizâmlarına halel-tatarruk idüp nizâm-ı ra„iyyet muhtell olduğundan husûs-ı mezbûrun bir hüsn-i râbıtaya idhâli zımnında ba„zı nizâmın sûret-i icrâsı Asitâne-i aliyyede olan düvel elçilerine mukaddemâ baş tercümanları vesâtetleriyle ifâde olundukda içlerinden ekserînin

90

takdîm eyledikleri takrîrleri mefâhimine nazaran nizâm-ı mezbûrun ol vakit bulunan tercümanlar haklarında icrâsı kendülere muzırr ve cehâletlerini mûceb olduğundan fîmâ ba„d berât verilecek tercümânlar haklarında icrâsı münâsib idüği ve bulunan tercümânların muhtell-i nizâm olan ba„zı etvârları men„ idecekleri müstebân olduğu huzûr-ı hazret-i cihândârîye ba„de‟l-arz fîmâ ba„d gerek mahlûlden ve gerek terkden nasb olunacak tercümânların bir hüsn-i sûret ve nizâma ifrâğı husûsuna irâde-i seniyye-i hazret-i şehriyârî ta„alluk etmekden nâşî ısdârı iktizâ eden tercümânlık berâtları şerâyitine elçi yanında ise elçisi ve konsolos yanında ise konsolosu ma„iyyetlerinde tercümân kıyafetiyle tercümanlık hıdmetinde mukîm olup âhar vilâyetde ikâmet etmemek ve hânlarda ve dekâkînde esnâflık ve taşra memâlikde kocabaşılık ve mültezimlik ve bunlar emsâli vazîfelerinden hâric musâlaha ve memleket ve esnâf umûruna karışmamak ve tercüman olduğu mahallin gayrı mahalde temekkün etmemek ve eğer bu şartların hilâfı hareketde bulunur ise berâtı kaydı terkîn ve tercümanlığı ilgâ ve yerine şerâyit-i mezkûreye ri„âyet eder âharı arz olunmak üzre elçisine inhâ olunan şurûtu dahi derc ve ilâve olunmak ve tercümanların oğulları ve ikişer nefer hıdmetkârlarının ber mûceb-i şurût berât-ı mu„âfiyetleriyçün evâmir-i şerîfe verilegelmekle fîmâ ba„d cedîd tercümânlar hıdmetkârlarına dahi sâbıkı üzre emirleri verilmek ve târik ve hâlik olduklarında atîkleri ahz ve kalemde hıfz olunmadıkça cedîdi verilmemek ve tercümanların hıdmetinde olup ahar mahalde temekkün eylememesi evâmir-i mezkûreye derc kılınmak ve o makûle tercümân ve hıdmetkârlarının âhar mahalde ikâmetleri cevâzını iş„âr eder evâmir bir vakitde ve bir vechile verilmemek ve hasbe‟z-zarûr bir yere gitmek iktizâsıyla yol emri istid„â olundukda yedinde olan mu„âfiyet emrine havâle ile verilecek yol emri derûnuna serî„an gidüp gelmesi ve gitdiği mahalde eğlenmemesi şerâyiti derc olunmak ve asıl tercüman bir yere gitmek lâzım geldikde yol emri istid„â olunur ise âna dahi şurût-ı mezkûr derc kılınmak ve fîmâ ba„d tercümanlık münhall olup âhara arz olundukda mu„tad üzre atîkin berâtı alındığından başka hıdmetkârlarına mu„âfiyet emirleri verilmiş ise ânlar dahi ahz ve kalemde hıfz olunmadıkca müceddeden berât verilmemek ve tercümanlık berâtı istid„âsını hâvî elçilerden arz geldikçe şerâyit-i mezkûreye muvâfık mıdır reisülküttâb olanlar taraflarından tahkîk ve tercümânlıkdan mâ„adâ umûra karışmaz makûleden olduğu tedkîk olunarak verilecek berât ol vechile i„tâ olunmak ve atîk tercümanlar dahi esnâflık vesâir hâric-i ez vazîfe umûra müdâhale etmemek ve mukaddem esnafa karışmış bulunur ise esnâfın birbiri beynlerinde cârî olan mu„âmele ânlar haklarında dahi icrâ olundukda biz tercümanız diyü umûr-ı esnâfiyede teferrüd etmemek husûslarına dâimâ ri„âyet olunarak nizâm-ı mezbûrun ilâ mâşâallâhu te„âlâ cedîd tercümanlar haklarında düstûrü‟l-amel tutulmasiyçün bin iki yüz bir senesi tarihinde bir kıt„a ve fi‟l-asl düvel konsolosları ve elçileri yanlarında berevât-ı şerîfe ile tercüman olanlar hâlik ve târik olduklarında tercümanlıkları yine ol elçi ve konsolos yanında olmak üzre berât verilip mahall-i âhara nakl tarîki mesdûd iken biraz sinînden berü vaktiyle yine yerine i„âde şartıyla diyerek münhall olan tercümanlık âhar mahall kayd olunsa ma„iyyetinde olmak üzre elçiler (silik) müsâ„ade olunarak nizâm-ı ra„iyyet muhtell olduğu ve işbu nakl mâddesinin fîmâ ba„d memnû„iyyeti dahi nizâm-ı cedîde zeyl olunduğu hâlde ihtilâl-i mezbûr giderek bir (silik) olduğuna

91

binâen fîmâ ba„d işbu nakl maddesine bir vechile müsâ„ade olunmayup aslından i„âde şartıyla nakl olunmuş olanlardan evvelki mahalline i„âdeleri istid„â olunanlar olur ise ânların i„âdesine dahi bir gûne ihtilâl melhûz olmamak sûreti gereği gibi tahrîr olunmak ve‟l-hâsıl müceddeden tercümân nakl olunmamak husûsu düstûrü‟l-amel tutulmak üzre nizâm-ı cedîd zeyline kayd ile fîmâ ba„d hilâfı hareket vukû„a gelmemesine dikkat ve nezâret olunmak bâbında bin iki yüz yedi senesinde diğer bir kıt„a fermân-ı âlî ısdâr ve dîvân-ı hümâyûn kalemine kayd olunmuş olmağla işbu nizâm mücerred olan hademesinin hüsn-i râbıtasiyçün irâde-i seniyye-i kat„iyye ile karâr-yafte olduğundan hilâfını tecvîz-i karîn-i imkân olmayan mesâlih-i mülkiyeden idüği zâhir olup bu esnâda işbu nizâma mugâyir ba„zı hâlât ihsâs olunmakdan nâşî te‟kîdi lâzım gelmekde fîmâ ba„d şürût-ı mezkûreye münâfî hâlât zuhûrunda muktezâ-yı nizâmın icrâsına mübâderet olunacağı elçinin dostumuz tarafından iktizâ edenlere ifâde ve tefhîm olunarak ba„de ezîn dahi işbu nizâm düstûrü‟l-amel tutulacağı ma„lûm olmak içün işbu takrîr ketb ve imlâ ve i„tâ olundu.

Fî 20 N sene 1214

7.

Takrîrler i„tâ olunup nizâmına dikkat oluna diyü hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn sâdır olmuşdur.

Şevketlü kerâmetlü mehâbetlü kudretlü veliyyü‟n-ni„metim efendim

Gerek Asitâne-i sa„âdette düvel elçileri yanlarında ve gerek taşralarda konsoloslar ma„iyyetlerinde tercümân olanların bundan akdem nizâmlarına halel-tatarruk idüp nizâm-ı ra„iyyet muhtell olduğundan husûs-ı mezbûrun bir hüsn-i râbıtaya idhâli Asitâne‟de olan düvel elçilerine ifâde birle fîmâ ba„d gerek mahlûlden ve gerek terkden nasb olunacak tercümanlara i„tâsı iktizâ eden berevât şerâyıtına elçisi veyahud konsolosu ma„iyyetinde kıyafetiyle tercümanlık hıdmetinde mukîm olup âhar vilâyetde ikâmet etmemek ve esnâflık ve taşra memâlikde kocabaşılık ve mültezimlik ve bunlar emsâli musâlaha ve memleket ve esnâf umûruna karışmamak ve eğer bu şartların hilâfı hareketde bulunur ise berâtı kaydı terkîn ve tercümanlığı ilgâ ve yerine şerâyit-i mezkûreye ri„âyet eder âharı arz olunmak üzre elçisine inhâ olunmak şurûtu vesâir bazı şerâyit dahi ilâve olunarak taht-ı râbıtana idhâl birle işbu nizâm düstûrü‟l-amel olunmak üzre bin iki yüz bir senesinde başka ve elçi ve konsolos ma„iyyetlerinde olan tercümanların mahall-i âhara nakilleri memnû„ iken yine yerine i„âde şartıyla diyerek mukaddemâ mahall-i âhara nakl olunageldiğinden bu husûs dahi muhtell-i nizâm olmakdan nâşî fîmâ ba„d nakl olmamasına dâir nizâma zeyl olarak bin iki yüz yedi senesinde başka iki kıt„a fermân-ı âlî ısdâr ve dîvân-ı hümâyûn kalemine kayd birle keyfiyet elçilere dahi ihbâr olunmuşken işbu nizâma mugâyir aralıkda bazı hâlât zuhûru ihsâs olunmakdan nâşî (silik) lâzım gelmeğin husûs-ı merkûm içün düvel elçilerine başka başka bir bir takrîr verilmek iktizâ itmeğle takrîr-i mezkûr kaleme aldırılıp manzûr-ı şâhâneleri buyrulmak içün

92

ma„rûz-ı huzûr-ı mülûkâneleri kılındığı ma„lûm-ı âlîleri buyruldukda mâdde-i merkûmenin te‟kîdi zımnında düvel elçilerine bu bâbda takrîrler i„tâsı muvâfık-ı

ma„rûz-ı huzûr-ı mülûkâneleri kılındığı ma„lûm-ı âlîleri buyruldukda mâdde-i merkûmenin te‟kîdi zımnında düvel elçilerine bu bâbda takrîrler i„tâsı muvâfık-ı